MUÇEP: Gökova 'mutlak korunacak hassas alan' olmalı

Muğla Çevre Platformu Gökova Meclisi bileşenleri, Gökova Sulak Alanı'nın “mutlak korunacak hassas alan” olarak değiştirilerek bölge için gerekli düzenlemelerin yapılmasını talep eden dilekçeyi ilgili bakanlıklara gönderdi. Gökova Meclisi'nden Serdar Denktaş, bölgenin nesli tükenme tehlikesi altındaki canlıların yaşam alanı olduğunu belirterek, "Kıyılar, orman ekosistemleri koruma statüleri düşürülerek yatırımcılara rant alanı oluyor. Buna karşı mücadeleyi de birlikte vermemiz gerekiyor" dedi.

Google Haberlere Abone ol

Cihan Başakçıoğlu

İZMİR - Muğla'nın Gökova ilçesinde doğal sit alanlarının koruma derecelerinin değiştirilmesiyle ile bölgenin ekosistemi de bütün olarak tehlike altına girmişti. 2017 yılında Akyaka, Gökova ve Akçapınar gibi yerleşim alanlarının koruma statüleri tamamen kaldırılırken, kalan bölümler ise kısmen “nitelikli koruma” veya “sürdürülebilir koruma” alanı olarak belirlendi.

Bölgede bulunan ve uluslararası sözleşmelerle koruma altında olan birçok türe ev sahipliği yapan Gökova sulak alanı ile ilgili Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) Gökova Meclisi, inceleme ve çalışmalarda bulundu.

Çalışma sonunda ortaya çıkan değerlendirme raporunda bölgede mevzuattan kaynaklanan yönetim sorunları ile yoğun insan kullanımından kaynaklanan sorunlar irdelenirken, MUÇEP Gökova bileşenleri olan Gökova Ekolojik Yaşam Derneği, Gökova Akyaka’yı Sevenler Derneği ve Akdeniz Yeşilleri Derneği bölgenin korunması konusunda bir dilekçe hazırladı. Cumhurbaşkanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na ve Tarım ve Orman Bakanlığı'na gönderilen dilekçede, Gökova Sulak Alanı'nın Doğal sit Statüsünün “mutlak korunacak hassas alan” olarak değiştirilerek mevzuattaki uyumsuzlukların düzeltilmesini, bölgenin mutlak korunması için gerekli düzenlemelerin yapılmasını talep edildi.

'EKOSİSTEM ÜZERİNDE BÜYÜK BİR İNSAN BASKISI SÖZ KONUSU'

30 Kasım tarihli dilekçede, Ula İlçesi sınırları içinde kalan aynı zamanda Gökova Özel Çevre Koruma Bölgesinde yer alan, "Kadın Azmağı" ve "Akçapınar Azmakları" arasında kalan bölgenin Doğal sit Alanı statüsünün Nitelikli Doğal Koruma Alanı”ndan “Kesin Korunacak Hassas Alan”a dönüştürülmesi talep edilerek, "Söz konusu alan, birçok bilimsel çalışmada ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın kayıtlarında Sulak Alan olarak ekolojik değerine vurgu yapılan, küresel ve ulusal ölçekte birçok dar yayılışlı türe ve uluslararası sözleşmelerle korunan nesli tükenme tehdidi altında olan türlere ev sahipliği yapmaktadır. Kadın Azmağı ve Akçapınar Azmağı arasındaki bu alan Nitelikli Koruma Alanı olarak belirlenmiş olmakla birlikte, içinde yer alan ve mülkiyeti Hazine veya özel mülk durumunda olan bazı taşınmazların tapu kayıtları 'tarla' niteliğindedir. Dolayısı ile bu alanda yapılacak tarımsal faaliyetlerin alanın ekolojik yapısını tahrip edeceği, flora ve faunanın korunmasının mümkün olamayacağı açıktır" denildi.

Dilekçede ayrıca aynı alan içerisinde kalan ve "Kitesurf" sporunun yapıldığı kıyı alanında, Kıyı Kanunu'na, Çevre Kanunu'na, Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmeliğe ve Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği'ne aykırı olarak tesis edilmiş kalıcı binalar, plaja ulaşım için koruma alanı içinde oluşan yoğun motorlu araç trafiği, araçların koruma alanı üzerinde park edilmeleri nedeni ile ekosistem üzerinde büyük bir insan baskısı söz konusu olduğu da vurgulandı.

İnsan baskısı nedeni ile de bölgenin ekolojik değerlerinin zarar gördüğü ve koruma imkanı kalmadığı belirtilen dilekçede, son olarak şu ifadelere yer verildi;

"Kitesurf sportif faaliyetinin ekosisteme zarar vermeden yapılabilmesi için kriterlerin belirlenmesi gerekmektedir. Bu anlamda; söz konusu alan için kalıcı olarak tesis edilmiş binaların kaldırılması, sportif faaliyetin bitiminde bölgede hiçbir malzeme bırakılmaması, plaja özel araçlarla ulaşımın ve araç parkının engellenmesi, alternatif olarak ulaşımın Muğla Büyükşehir Belediyesi tarafından oluşturulacak yoğunluğu düşük bir toplu taşım sistemi ile azaltılması, gece saatlerinde bölgede ışık ve ses kirliliğine yol açacak etkinliklere izin verilmemesi bölgedeki flora ve faunanın yaşam döngüsüne zarar verilmemesi açısından yaşamsal önemdedir. Genel olarak söz konusu alanın ekolojik değerlerinin korunabilmesi için bu bölge içinde her türlü insan faaliyetinin kısıtlanarak doğal yapı üzerindeki baskı en aza indirilmelidir. Bu anlamda her türlü yapılaşmanın, tarımsal, sportif ve turizm faaliyetinin ve avcılığın yasaklanması gereklidir. Yukarıda belirtilen gerekçelerle 'Gökova sulak alanının 'doğal sit alanı' statüsünün 'nitelikli doğal koruma alanı'ndan 'kesin korunacak hassas alan'a yükseltilmesi; bu bölgede yer alan, mülkiyeti kamu veya özel mülk statüsünde olan tüm taşınmazların tapu kayıtlarının 'tarla' niteliğinden 'sulak alan'a değiştirilmesi ekosistemin korunabilmesi mevzuatı açısından yerinde olacaktır. Bu değişikliklerle uyumlu olmak üzere, sulak alanın geri planında kalan 'sürdürülebilir koruma alanı' statüsündeki alanın da 'nitelikli koruma alanı'na yükseltilmesi ve bu alanda yer alan tarım arazilerinde yalnızca iyi tarım uygulamalarına izin verilmesi uygun olacaktır."

'MUTLAK KORUNACAK ALAN OLMALI'

Konu ile ilgili konuşan MUÇEP Gökova Meclisi'nden Serdar Denktaş, bölgenin sit derecesinin düşürüldüğünün altını çizerek, "Sulak alan dediğimiz alanın da adı 'bilimsel' olan, 'ekolojik temelli' olduğu iddia edilen çalışma sonunda koruma derecesi düşürüldü. Ondan önce 1. derece doğal sit alanıydı. Mutlak koruma sağlıyordu. Ama şimdi yeni tanımlar getirdiler. Artık 1'inci 2'inci 3'üncü tanımları kalktı. Onun yerine 'kesin korunacak hassas alan', 'nitelikli koruma alanı' ve 'sürdürülebilir koruma alanı' oldu. Burayı da 'nitelikli koruma alanı' yaptılar. Ancak orada kısmi yapılaşmaya izin verildiği için, insan faaliyetlerine izin verildiği için orada tarım yapılabiliyor. Turizm yapılabiliyor. Dolayısıyla müthiş bir insan baskısı var. Orası aynı zamanda nesli tükenme tehlikesi altında olan canlıların yaşam alanı. İkisi birlikte olmaz. O nedenle biz o bölgenin 'mutlak korunacak alan' olmasını talep ediyoruz" diye konuştu.

'TÜM TÜRKİYE İÇİN BU MÜCADELELERİ GELİŞTİRMEMİZ LAZIM'

Kamuoyuna çağrıda bulunan Denktaş, mücadelelerinin sadece Muğla'yı değil tüm Türkiye'yi ilgilendirdiğini vurgulayarak, "Bu çalışmalar sadece Gökova ya da Muğla'da değil, bütün Türkiye genelinde bu şekilde yapıldı. Bu bilimsel çalışma raporları hiçbir bölgede kamuoyu ile paylaşılmadı. Dolayısıyla Türkiye'nin her yerinde insanlar, sivil toplum örgütleri bu konuda gözlerini açsınlar. Kendi bölgeleri ile iligli ne planlar yapılmış araştırsanlar. Her şeyden önce bu bilimsel olduğu iddia edilen raporları talep etsinler. Bu tür kamusal bilgilerin kamuoyu ile paylaşılması gerekiyor. Doğa koruma alanları kıyılar, orman ekosistemleri ne yazık ki koruma statüleri düşürülerek yatırımcılara rant alanı geliştiriliyor. Buna karşı mücadeleyi de birlikte vermemiz gerekiyor. Sadece Muğla'da değil tüm Türkiye için bu mücadeleleri geliştirmemiz lazım" dedi.