Mor Dayanışma gönüllülerine JÖH tehdidi

Hatay’da bulunan Mor Dayanışma Derneği’nden Pelin Songül Çiçek ve iki arkadaşı, Güzelburç köyünde Jandarma Özel Harekat timlerince alıkonularak tehdit edildiklerini söyledi.

Google Haberlere Abone ol

Şirin Bayık

DUVAR - Hatay’da depremzedelere yardım götürmek için bulunan Mor Dayanışma Derneği gönüllüsü Pelin Songül Çiçek, Hasan Özgün ve Ferhatcan Dumlu, bu sabah Güzelburç köyünde Jandarma Özel Harekat (JÖH) timlerince tarafından iki saat boyunca alıkonuldu. Tehditlerle karşı karşıya kaldıklarını belirten Çiçek, avukat heyetinin olay yerine gelmesiyle serbest kaldıklarını söyledi.

‘SİLAHLARIYLA TOPLANTIYA DALDILAR’

Erzak ve hijyen malzemeleri dağıtımı için Güzelburç köyünde bulunduklarını belirten Çiçek, “Dağıtım merkezine bir köyden gönüllüler geldi ve o köye hiç yardım gitmediğini söyleyerek yardım talebinde bulundu. Biz de gönüllüler olarak bir araç dolusu erzak, hijyen malzemeleri yükleyip köye doğru yola çıktık. Gönüllüler bizi karşıladı. Toplandığımız okulun bahçesinde iki üç tane Jandarma Özel Harekat görevlisi vardı. Biz gönüllülerle sürece dair konuşurken 'Devlet gelmiyor buraya. AFAD gelmedi, Kızılay gelmedi, üç dört gün sonra geldiler, ekipmansız geldiler’ gibi konuşmalar geçti. Bunlar bu insanların yaşamış olduğu şeyler. Bunları konuşurken JÖH ekipleri silahlarıyla birlikte toplantıya daldı" dedi.

‘SİLAH MI LAZIM, YOKSA ERZAK MI?’

Jandarma Özel Harekat ile okulun bahçesinde bir münakaşa yaşadıklarını belirten Çiçek, tim üyelerinin üzerine yürüdüğünü söyledi. Çiçek, jandarmanın kendilerine "Sen böyle konuşamazsın, seni burada ne yaparız, devlet yok diyemezsin" dediklerini söyledi.
Çiçek, "Sonra biz de orada bulunanlara ‘silahlarıyla yanımıza geldiler, silah mı lazım, yoksa erzak mı?’ diye sorduk. İnsanlar ‘erzak’ dedi. Böyle bir teşhir durumu da oldu. Askerler, ‘Sen bekle, seni ne yapacağım biliyor musun?’ gibi şeyler dedi. Biz de onlara ‘Usulsüz yaklaşıyorsunuz, burada böyle bir hakkınız yok. Biz konuşmamızı istediğimiz gibi yaparız. Soruşturma, tutanak tutabilirsiniz’ dedik. Ama direttiler ve kişiselleştirdiler” diyerek JÖH ile aralarında geçen konuşmayı aktardı.



‘SİLAH NAMLUSUYLA TELEFON GÖRÜNTÜLERİNİ SİLDİRDİLER’

Ardından tehdit edildiklerini söyleyen Çiçek, "Ekip çağırdılar, böyle rütbeliler falan geldi. ‘İnsanları kışkırtamazsın, sen bekle, seni yok edeceğim’ tarzında tehditler savurdular. Bizleri aracın önünde daire şeklinde sıkıştırarak, sürekli tehditler savurdular. Etraf asker doldu. Kimlik kontrolü yaptılar, telefonumuzdaki görüntülerin hepsini sildirdiler. Arkadaşın telefonuna silahın namlusuyla ‘Şunu da sil’ dediler" diye konuştu.

‘20-25 POLİS GELDİ’

JÖH'ün halkı okulun bahçesinden çıkardığını söyleyen Çiçek, "Okulun kapısını biraz iteklediler. Tamamen kapatmadılar. Bizi orada yalnız bıraktılar. Halkı oradan çıkardılar. Yine tek tük insanlar durdu. O hengame esnasında dağıtımı gerçekleştirmiştik. Ardından beş kişilik bir avukat heyeti geldi. Heyet görüştü, Güvenlik Şube Amiri geldi, onlar görüştü, sonra kimliklerimizi verdiler ve dağıldık. Fiili olarak bizi gözaltında tuttular" diyerek yaşadıklarını anlattı.
Halkın duruma tepki gösterdiğini aktaran Çiçek, "Aslında halk da kendi arasında söyleniyordu, ‘Buraya bir yemekhane kurulmalı, buraya hiçbir şey gelmiyor’ diye. JÖH onlara da çıkıştı, ‘Dinlemeyin bunları, susun, gidin buradan’ şeklinde konuşarak. Halk da ‘Siz bizimle böyle konuşamazsınız, buradan gidin diyemezsiniz, burası bizim mahallemiz’ şeklinde tepki gösterdi. Herkesin rutin hayatında konuştuğu şeyler bunlar. İşte tahammül edemeyip, böyle bir ayrıştırma ile kriminalize etmeye çalıştılar. Okul bahçesinde bir anda 20-25 JÖH doldu. Bir öğretmen ve gönüllü de vardı ama biz örgütlü olarak oraya yardım götürdüğümüz için üçümüze yöneldiler” dedi.

Çiçek, daha sonra başka bir bölgeye geçtiklerini, çalışmalarına devam edeceklerini söyledi.