YAZARLAR

Mimozaları mı seyredelim, ekranı mı?

“Eğer bir ebeveyne üç ya da dört pedofilin dolaştığını bildiği bir parka çocuğunu bırakmak isteyip istemeyeceğini sorsaydınız, yanıtları kesinlikle hayır olurdu. Hatta bunu bir tür delilik addederlerdi. Ama aslında çevrimiçi olarak aynı şeyi yapmıyor muyuz? Yani neredeyse hiç denetim olmadan onları etraflarında bir sürü pedofilin dolaştığı bir ortama bırakıyoruz.”  

Efsanevi bilim insanı Stephen Hawking, “Geleceğimiz teknolojimizin artan gücü ve bunu kullanmakta sergileyeceğimiz bilgelik arasında geçen bir yarıştır,” demişti. Son dönemde teknoloji dedikçe konu mutlaka dönüp dolaşıp “çocukların güvenliği” sorunsalına kilitleniyor.

Son beş yıldır ise büyük teknoloji şirketleri ebeveynlere çocukların teknolojik cihazları ve dijital hizmetleri kullanmalarını daha güvenli hale getirecek bazı yazılım araçları sunuyor.

Ancak bu araçların kullanımı mecburi değil ve çoğu zaman da işlevsizleştirilebiliyor. Yakın tarihli birçok uluslararası araştırma da ebeveynlerin bu araçları kullanmayı tercih etmediklerini veya bihaber olduklarını ortaya çıkarmıştı.

Bununla birlikte, teknoloji şirketleri de, sorumluluğu paylaşmak istercesine, ebeveynlerden çocuklarının kullandığı her bir uygulamayı takip edip onları izlemek için yeterince zaman ve enerji harcamalarını bekliyorlar. Üstelik her bir uygulamanın farklı bir kontrol ayarı olduğu için bir noktadan sonra teknoloji üstadı bir ebeveynin bile aklını karıştıracak bir karmaşıklığa varabiliyor. Keza çocuklar da kullandıkları sosyal medya araçlarında kendi güvenliklerini nasıl sağlayacaklarını bilmiyorlar.

Dolayısıyla ortada ciddi bir açmaz var ve çözülmediği her dakika da çocukların aleyhine işliyor: Ebeveynlere bu araçların kullanımı konusunda daha fazla farkındalık mı kazandırılmalı, yoksa teknoloji şirketleri çocukları korumak üzere daha etkin bir şekilde sorumluluk mu üstlenmeli?

Son dönemdeki özellikle ABD Senatosu’ndaki tartışmalara bakıldığında, sosyal medya platformları, çocuk yaştaki kullanıcılara yönelik daha fazla koruma zırhı geliştirmek konusunda ellerini çabuk tutmaları gerektiğini, yoksa ciddi yaptırımlarla ve kamuoyu baskısıyla karşılaşacaklarını anladılar.

Meta’nın kurucularından Mark Zuckerberg, Ocak ayındaki oturumda, sosyal medyada istismar edilen mağdurların ailelerinden şahsen özür diledi ve gerek ebeveynlere gerekse çocuklara yönelik 30’un üzerinde güvenlik aracını devreye soktuklarını açıkladı.

Instagram, geçtiğimiz ay, çocukların tanımadıkları veya uygulama üzerinden bağlantıları olmayan kişilerden doğrudan mesaj almalarını engelleyen bir uygulamayı başlatmıştı.

Son üç yıldır Instagram üzerinden çocukların tanımadığı ve 20 yaş üstü “yabancı” kişilerden gelen doğrudan mesajlar bloke ediliyor.

Meta aynı zamanda Instagram ve Facebook’ta çocukların hesaplarının zararlı içerikleri –intihar, yeme bozuklukları gibi- görmesini otomatik olarak kısıtlayan bir uygulama geliştirmeyi de planlıyor.

Dolayısıyla artan kamuoyu baskısı ve farkındalık kampanyaları sonucunda çocuklara yönelik koruma kalkanı biraz daha güçleneceğe benziyor.

TikTok’ta ise, 16 yaş altı kullanıcıların doğrudan mesajlaşmasına izin verilmiyor. Ayrıca geçtiğimiz seneden bu yana ebeveynlere TikTok’ta çocuklarının görmelerini istemedikleri sözcükler veya etiketleri içeren videoları filtrelemelerine yardımcı bir uygulama da getirildi.

Apple, cihazda çocuğun kullandığı uygulamaların güvenlik ayarlarına dair “tek noktadan hizmet” (one-stop-shop) denen bir çözüm sunsa da, bunda da süre sınırlamaları ve yetişkin içeriği kısıtlamaları konusunda cihazlar arasındaki değişimlerin eş zamanlı hale getirilmesinde sorunlar yaşandı ve şirket halen bu sorunu çözmeye çalışıyor.

Aynı zamanda gerek ABD’de birçok eyalet gerekse AB ülkeleri, sosyal medya şirketlerinden, hesap açan kişilerin yaşlarını teyit etmelerini –yüz tanıma teknolojileri başta olmak üzere- teknolojik olarak sağlayan ve ebeveyn onayını almadan hesap açmayı mümkün kılmayan bir sistem getirilmesini talep ediyorlar. Ancak burada da mahremiyet endişeleri ve kişilik hakları devreye girdiği için henüz pek yol alınabilmiş değil.

Durum Avrupa Birliği’nde de pek farklı sayılmaz. Bir süredir Avrupa Komisyonu, hizmet sağlayıcılardan platformları üzerindeki çevrimiçi çocuk cinsel istismarı vakalarını raporlayıp yetkilileri uyarmalarını zorunlu kılacak bir yasa tasarısı üzerinde çalışıyordu. Teknoloji şirketleri buna göre çocukların sosyal medya hesabı açarken yaşlarını daha etkin şekilde teyit edecek ve çocuklar için güvenli bir çevrimiçi ortam yaratmak için çabalayacaktı. Böylelikle üye ülkeler de çocuk istismarını erken aşamada tespit edip kurbanlara daha etkin bir destek sağlayacaktı.

Ancak bu konudaki geçiş süreci, 15 Şubat günü alınan ani bir karar sonucu, 3 Nisan 2026 tarihine uzatıldı.

Teknoloji şirketlerinin ve ülkelerin bebek adımlarıyla aldıkları tedrici önlemlere ek olarak sürecin bir de “ebeveyn” yönü yadsınamaz.

Amerikan Pediatri Akademisi (AAP) başta olmak üzere uzmanlar çocukların dijital güvenliğinin sağlanmasında artık ebeveynler ile çocukları arasında bir uzlaşı ve işbirliği kurulmasının önemine de işaret ediyorlar; zira bu şekilde çocuklar sosyal medya güvenlikleri açısından kendilerine ailelerinin veya bakımverenlerinin getirdiği kural ve kısıtlamaları “dayatma” değil “güvenlik” perspektifinden değerlendirmeye meyilli oluyorlar.

Bu şekilde hem ebeveyn-çocuk ilişkisi güven temelli oluyor, hem teknoloji okuryazarlığına sağlıklı bir adım atılmış oluyor, hem de dijital dünyada karşılaşılan risk ve tehditlere karşı birlikte çözüm üretmeleri için de zemin hazırlanıyor.

Peki tüm bunlar yapılmazsa ne oluyor? Uzun zamandır hak savunucularının, politikacıların, sivil toplum temsilcilerinin uyarmaya devam ettiği sonuç gerçekleşiyor: çocukların dijital istismara maruziyet riskinin artması....

Düşünün ki sadece 2022 yılında Facebook ve Instagram’ın çatı kuruluşu Meta çatısı altında çocukların cinsel istismarına dair 26 milyon görüntü bulundu ve raporlandı.

Europol ise 2016 yılında kurduğu bir veri tabanında çocuklara dair 85 milyon fotoğraf ve video depolamış durumda. Bunların çoğu, “dark web” denen özel tarayıcılarla erişilebilen, gizli internet sitelerinin bulunduğu ağdaki pedofil forumlarında yer alıyor.

Bu fotoğraf ve videoların çoğu AB çapında Fransa ve Polonya’da, dünya çapında ise Hindistan, Filipinler, Bangladeş, Pakistan ve Endonezya’da tespit ediliyor. En çok çocuk cinsel istismar görüntüsü tespit edilen 20 ülke sıralamasında Venezüella’dan sonra 19. sırada Türkiye (276 bin 331 rapor ile) yer alıyor. Güncel veriler, ABD merkezli Kayıp ve İstismar Edilen Çocuklar Ulusal Merkezi (The National Center for Missing and Exploited Children) kaynaklı.

Elon Musk ise, 18 Şubat günü sosyal medya hesabı üzerinden “Çocuklara Yönelik Savaş” başlıklı yaklaşık iki buçuk saatlik çok çarpıcı bir belgesel paylaştı. Belgesel, Hollywood’un eski yönetmenlerinden Robby Starbuck ve eşi Landon tarafından çekildi. İlk haftasında 30 milyon kişi tarafından izlendi.  

Video aslında hepimiz için bir uyanış çağrısı niteliğinde. “Olaya gerektiği şekilde karşılık mı vereceğiz, yoksa tarih kitaplarında, kötülüğün kazanan tarafının safça sessizliğimizle alay ettiği bir dipnot olarak mı kalacağız? Seçim bizim,” diyor Robby Starbuck.

Yönetmen, belgeselde çok çarpıcı bir örnek üzerinden ilerliyor: “Eğer bir ebeveyne üç ya da dört pedofilin dolaştığını bildiği bir parka çocuğunu bırakmak isteyip istemeyeceğini sorsaydınız, yanıtları kesinlikle hayır olurdu. Hatta bunu bir tür delilik addederlerdi. Ama aslında çevrimiçi olarak aynı şeyi yapmıyor muyuz? Yani neredeyse hiç denetim olmadan onları etraflarında bir sürü pedofilin dolaştığı bir ortama bırakıyoruz.”  

Belgeselde konuşan ve 14 yaşından beri 1000 kez internet ortamında 12 farklı eyalette satılan bir seks ticareti kurbanı çocuk olan Keelin Washington’un şu cümlesi de çok sarsıcı: “Çocuklarımızın ticareti yapılıyor ve bu modern çağın köleliği”.

PEW Araştırma Merkezi verilerine göre, ABD’de 13-17 yaş aralığındaki çocukların yüzde 97’si, sosyal medya bağımlısı ve en az bir online platformda hesapları var. Starbuck, bunu “açık ve gizli şekilde süregiden bir kültürel devrim” olarak adlandırıyor ve “siz de çocukları bundan korumakla yükümlü savaşçılarsınız” diyor.

Öyle bir mücadele olmalı ki bu, “özgürlükçülük” adı altında henüz ilkokul çağındaki çocukların birbirleriyle dijital araçlar üzerinden haberleşmeyi “yeni nesil ebeveynlik” kisvesi altına koymamalı.

Öyle bir mücadele olmalı ki bu, kuralları çocuğuyla beraber, onun da aklına yatacak şekilde ve gelişimine uygun bir mantıkla gerekçelendirerek koymalı.

Öyle bir mücadele olmalı ki bu, dijital dünya çocuğun hayatında kitabın, oyunun, arkadaşlıkların, doğa yürüyüşlerinin yerini almamalı.

Öyle bir mücadele olmalı ki bu, çocuk ailede bulamadığı sevgiyi internet’in kara deliklerinde aramamalı ve sırf bu sevgi arayışı yüzünden pedofillerin ağına düşmemeli.

Mimoza zamanı geldi. Bu yıl bir türlü gelmeyen kıştan boşalan yerleri sevinçle sarıya boyayacaklar. Haydi çocukların elinden tutup en azından bugün mimozaların izinden doğa yürüyüşlerine çıkın. Onlara Osman Hamdi Bey’in Mimozalı Kadın tablosunu gösterin. Başlarını ekrandan kaldırmalarını sağlayıp, baharın gelmekte olduğunun müjdesini verin. Sonra evdeki tüm vazoları demet demet mimozalarla doldurun ve tüm hayatınıza bahar kokusunun yayılmasına izin verin.

Belki kontrolsüz sosyal medya kullanımının panzehri, biraz daha doğa ve insan ilişkisidir.


Menekşe Tokyay Kimdir?

Uluslararası ilişkiler alanında Galatasaray Üniversitesi'nde lisans, Avrupa Birliği bölgesel politikaları alanında Belçika Katolik Louvain Üniversitesi'nde yüksek lisans eğitimini tamamlayan ve Avrupa Birliği siyaseti alanında Marmara Üniversitesi Avrupa Birliği Enstitüsü'nden doktora derecesi olan Tokyay, 2010 yılından beri ulusal ve uluslararası haber ajansları için röportaj ve analizler yaptı. Uzmanlık alanları arasında AB siyaseti, Orta Doğu, çocuk hakları ve sosyal politikalar yer almaktadır. Kendisi Fransızca ve İngilizceden birçok kitabı Türkçeye kazandırdı. Aynı zamanda aylık klasik müzik dergisi Andante’de köşe yazarı olan Tokyay, bir yandan da sanat alanında önde gelen isimlerle ve müzik alanında üstün yetenekli çocuk ve gençlerle ses getiren söyleşi dizileri gerçekleştirdi.