MHP’den ihraç edilen Okumuş: Vicdanlarda yargılanacaklar

MHP’den “parti aleyhine faaliyet yürüttükleri" gerekçesiyle ihraç edilen eski Milletvekili Nazif Okumuş, MHP yönetiminin yanlış politikalar yüzünden her geçen gün irtifa kaybedeceğini söyledi.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Merkez Disiplin Kurulu, Nazif Okumuş, Ahmet Malkan, Ali Şanalmış, Ali Baykan, Atila Kaya, Suat Başaran ve Tahsin Eren’in parti üyeliğinden çıkarılmasına karar karar verdi.

Konuya ilişkin yazılı açıklama yapan MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın ihraç sebeplerini, “MHP üyesi olup geçmişte partimizin saflarında görev alan, ancak daha sonra liyakatsizlikleri sebebiyle teşkilatlarımızdan ayıklanan bazı isimler; son yıllarda hemen her kurultay öncesinde veya her seçim döneminde ortaya çıkarak camiamız içinde fitne ve tefrika üretmek için çaba sarf etmişlerdir. Bu gibiler, MHP’ye üyelikleri sürerken; gittikleri çıkar mahfillerinde, merdiven altı ve taşeron oluşumlarda hâlâ MHP aleyhinde faaliyet göstermektedir. Kerameti davanın mehabetinde değil, kendilerinde gören ve egolarına yenik düşen söz konusu tefrika ve fitne bağımlıları için, partimizce yasa ve tüzük kurallarının işletilmesi kaçınılmaz hâle gelmiştir” ifadeleri ile açıkladı.

'MHP YÖNETİMİ, YANLIŞ DURUŞ VE POLİTİKASI YÜZÜNDEN HER GEÇEN GÜN İRTİFA KAYBEDECEK'

İhraç edilen isimlerden eski milletvekili Nazif Okumuş, haklarında verilen kararı değerlendi. Kendini bildi bileli MHP’de siyaset yaptığını ve çeşitli kademelerde görev aldığını ifade eden Okumuş, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin 2002 yılından sonra ortaya koyduğu politik üslupla ters düştüklerini, o günden bu güne de doğru bildiklerini savunduklarını kaydetti.

Okumuş, “Ben yıllardır MHP’de çok ciddi mücadelelere önderlik ettim ve tavırlar ortaya koydum. Alpaslan Türkeş ile beraber bu mücadeleleri basında veren isim oldum. Sonraki yıllarda şartlar bizi getirdi ve Devlet Bahçeli ile birlikte siyaset yapma durumu söz konusu oldu. Biz Devlet Bahçeli’yi sakin, herkesi toparlayabilecek makul bir isim olarak gördük ve gerçekten sevdik. Ama sonraki yıllarda, özellikle 2002’den sonra ortaya koyduğu politik üslupla ters düştüm. Sayın Bahçeli ve etrafındaki bir takım arkadaşlarının ortaya koyduğu politik üslubun, hem MHP’nin varoluş felsefesi hem de Türk devletinin talepleriyle örtüşmediğini düşünerek bunun karşısında yer aldım. Biz bu süreci makul ve saygı çerçevesinde götürdük ama onlar hakaret ederek, küfrederek, millete rağmen tepeden inme bir anlayışla baskıcılık yaparak bu işi sürdürmeyi tercih etti. Bugün de bizi MHP’den atmışlar. İhraç edilen arkadaşlarla parti içerisinde aynı mücadeleyi çeşitli mahfillerde vermiş insanlarız, birbirimizi biliriz ama birlikte mevcuda karşı ortak bir siyasi mücadelemiz yoktu. MHP yönetimi, yanlış duruş ve politikası yüzünden her geçen gün irtifa kaybedecek. Bizim gibi ihraç edilenler ise her zaman toplumsal anlamda karşılık bulacak” dedi.

'DAVA AÇMAYACAĞIM'

MHP’ye geri dönmek için herhangi bir dava açmayacağını da dile getiren Okumuş, “MHP’ye karşı böyle bir dava açmam söz konusu olamaz. Çünkü geçmişte toplumun da bildiği, yüzde yüz haklı olunan meselelerde hukuktan nasıl kararlar çıkardıklarını bilirim. Biz vicdanlarda MHP’den atılmış insanlar değiliz. Türk milleti, bu kararı alanları da her zaman vicdanlarda yargılayacak ve asla affetmeyecek" değerlendirmesini yaptı.

'İHRAÇ EDİLMEKTEN BÜYÜK BİR GURUR DUYDUM'

MHP’den ihraç edilen bir diğer isim olan Suat Başaran, ihraç kararına ilişkin sosyal medya hesabından “Bugün MHP’den tekrar ihraç edilmişim. Atila Kaya ile birlikte yeniden ihraç edilmemden büyük bir gurur duydum. Devlet Bey sonrasına hesap yapanlara, Allah’ın ve tarihin de bir hesabı olduğunu hatırlatmak isterim” açıklamasında bulundu.

KAYA: İHRACIN BANA ÖDETİLEN BİR BEDEL, KALANLARA GÖZDAĞI OLARAK DÜŞÜNÜLDÜĞÜ AÇIK

MHP’den ihraç edilen eski milletvekili Atila Kaya ise alınan kararla ilgili sosyal medya hesabından yazılı açıklama yaptı.

MHP’den ihraç edilenin sadece kendisi olmadığını hatırlatan Kaya, “MHP’den ihraç edilen, Türk milliyetçiliğinin, milliyetçiliği rabiacılığa ve millet egemenliğini tek adam sultasına dönüştürmek isteyenlere direnme azmidir. Ne zamanki MHP'de sadece Ülkücülük olur; işte o zaman Ülkücülük de sadece MHP'de olur! Ben ülkümü asla yitirmedim; onu saraylarda arayanlar, yitirdiklerinin hâl beyanında olanlardır. İhracın, bana ödetilen bedel, kalanlara gözdağı olarak düşünüldüğü açıktır; görüp de sussunlar, bilip de söylemesinler diye. Gözdağının etkisi kalanların tıynetine bağlıdır; varlığını Türk varlığına armağan edenler için ihraç, dişe dokunur bedel değildir” dedi.

'UYGULAMALAR, BEKA MESELESİNİN TÜRKİYE’NİN DIŞINDA OLANLARDAN ÇOK İÇİNDE OLANLARLA İLGİLİ OLDUĞUNU GÖSTERİYOR'

Kaya, “Ben ülkücülüğümü parti üyeliği ile kazanmadım” diyerek şunları söyledi:

“12 Eylül cuntasına boyun eğmedim. Şimdi, o cuntanın asmayıp beslediklerine boyun eğmedim diye üyeliğimi elimden alacaksanız; sizin olsun! Milliyetçilik ve demokrasinin ikizliğine inanan biri, bu inancı; TBMM ve yargının devre dışı bırakıldığı, hak ve hürriyetlerin tek adamın insafına teslim edildiği bir düzenle uyuşturabiliyorsa, ona söylenecek söz yoktur! Darbeye direncimiz de böyle bir düzene isyan değil miydi?! Bir de Erdoğan'ın ülkücülerin bulunduğu çizgiye geldiğini savunanlar var; neymiş o çizgi? Millî davanın Doğu Türkistan yerine Kudüs olması mı? Bekaya yönelik tehdidi dışarıdan bekleyenler bilmelidir ki; "dış güçler", "üst akıl" gibi kavramlarla örülü bir siyasi söylemle perdelenmeye çalışılsa da, AKP uygulamaları, beka meselesinin Türkiye'nin dışında olanlardan çok içinde olanlarla ilgili olduğunu göstermiştir. Eğer Türkçü iseniz, "Türk Tipi Başkan" adayınız; Tonyukuk gibi devlet aklının timsali bir bilge, Bilge Kağan gibi "Türk milletinin adı sanı yok olmasın diye" ömrünü Türklüğe adayan bir lider, Tuğrul Bey gibi kılıcını din alanı ile siyaset alanının arasına koymuş bir Bey midir? Siyasetinin temeli Türk milliyetçiliği olan ve bunu adında da taşıyan bir parti; siyasi ümmetçiliğin otoriter yönetimini savunan iktidarı desteklemeyi ve buna itiraz ettiğim için beni ihraç etmeyi ne tür bir milliyetçilik yorumuyla tevil edebileceğini düşünmektedir?”

'ÜLKÜCÜLERİN KADERİ SİYASİ İSLAMCILARIN ELLERİNE TESLİM EDİLEMEZ'

“Bugün hem Türk milliyetçiliği hem de idealizm tehdit altındadır. Bugünkü ülkücülük pratiği ve teşkilatları bir arada tutan yegane motivasyon -ne yazık ki- idealizmi söyleyip materyalizmi yaşamaktır. Ülkücünün görevi; birilerinin koltuğunun değil, milletin hak ve özgürlüklerinin bekçiliğini yapmaktır. Her ülkücünün üzerinde olan ve hiç kimsenin iki dudağının arasında olmayan, ülkücülerin kaderi siyasi İslamcıların ellerine teslim edilemez! Ülkücülere biçilen rol; "liderin bir bildiği vardır" sınırlarında koşulsuz itaat midir?"

'9 IŞIKLA AYDINLANAMAYANLARIN BİR AMPULÜN IŞIĞINDAN AYDINLIK UMMALARI NE HAZİN'

"Ben bilmem lider bilir demek, davayı bilmemenin ikrarıdır. Belli değerleri yaşatmak için oluşturulan teşkilat, o değerleri savunanları ezen ve o değerleri ortadan kaldırmayı varlığını devam ettirmenin gereği gören bir güce dönüştürülmüştür. Ülkücü Hareket'in kurucusu Başbuğ Türkeş, "Bu Mücadelede ben düşersem bayrağı kapın, daha ileriye gidin; dönersem vurun!" demiştir; "dönersem siz de benimle birlikte dönün" dememiştir! 9 Işık'la aydınlanamayanların bir ampülün ışığından aydınlık ummaları ne hazin!”