YAZARLAR

Mertçe cinayetlerde yüzde 50’ye varan seçim indirimi

İYİ Parti öyle bir parti ki; bir yandan partide GİK üyesi ile İlçe Başkanı birbirine giriyor; suikast pazarlıkları yapılıyor öte yandan Genel Başkan ya hüngür hüngür ağlıyor ya ortalığa kurşun boca ediyor ya da mert cinayetlerden bahsediyor. Acun Ilıcalı “Survivor: İYİ Parti Adada”yı çekse; yeminle, ben bile hiç kaçırmam seyrederim.

Akşener’in (bazı) sahne/kürsü performansları “Haceli’yi nacakla tehdit eden bir Irazca Ana performansı”na benzemiyor mu? Teşbihi Bahadır (Türk) Hoca’dan arakladım. Hoca haklı, belki rol gereğiydi ama Aliye Rona’nın o sert, o “Töre Ana”, o kenafir bakışları geldi gözümün önüme; belagatin dibine vurup da koftiden sinirlendiği, dümenden ağladığı anlarda Akşener’de de bir Aliye Rona performansı yok değil. Misal 5 Nisan 2023’teki grup toplantısında “…tüm mermilere göğüs gerip, tüm bunlara göğüs gerip milletimize güneş olacaksınız söz mü?” diye hempalarına söz verdirirken kürsüden avuç avuç mermiler savuran Akşener’in gözlerinde, bir Irazca Ana görmemek için kör olmak lazım.

18 Ocak’ta Sivas Belediye Başkan Adayı’nı tanıtırken, Türk sağının geçmişte işlediği “mertçe” (!)  siyasî cinayetleri hasretle yad ettiği anlarda ise yüzündeki ifade bana, Irazca Ana’nınkini değil de “Que Sera, Sera’yı” söylemeye çalışan (söylediğini sanan) Sevtap Parman’ın çaresizliğini hatırlatıyordu. Acep, The Apla da zamanın behrinde annesine Doris Day ile aynı soruları sormuş muydu?: “When I was just a little girl I asked my mother, what will I be. Will I be pretty? Will I be rich?” Hakkını yemeyelim zenginikse zenginlik;  “pretty” olamadıysa da “hodgam” oluverdi Meral Hanım, siyasette büyüyüp de “The Apla” olunca. Sevtap Parman’ın muhteşem sahne performansını da The Apla’nın magnup opusu sayılabilecek “kurşun dökme” performansını ve Ergenekon Tiradı’nı da, Sivas’taki konuşmasını da alıntılara koydum. Bakın, ant verdim yeşil tuttum; seyretmezseniz gönül koyarım, yarın birgün ruz-i mahşerde hesap sorarım.

Ayşen Kurt, Meral Akşener ve Vahdet Afşin Karacan

18 Ocak’taki olayı bir daha hatırlatayım: Ülkücüler tarafından katledilen Sinan Ateş’in eşi Ayşe Hanım ve çocukları Meral Hanım’ı ziyarete gelirler. Küçük kız, babası gibi annesinin de öldürülebileceğinden endişe ederek annesinin elini bırakmaz; elleri buz gibidir. Bu (haklı olarak) hem Meral Hanım’ı hem de oradaki koruma polislerini duygulandırır. Kürsüden bu olayı özetleyen Akşener, sözlerine çocuğu kastederek şöyle devam etmişti: “…nasıl biliyor musunuz titriyor. Çünkü [babasını] torbacılar öldürdü. Çünkü torbacılar katletti. Biz geçmişimizde siyasi cinayetlere şahit olduk ama mertçeydi… bunu bir çocuğa yaşatmaya kimsenin hakkı yok… Sizden, rica ediyorum, sizden talep ediyorum önce bu adamı [parmağıyla dinleyiciler arasında birini gösteriyor, ki konuşma Sivas’ta geçtiğine göre Sivas İYİ Parti Belediye Başkan adayı Mehmet Ceylan’ı kastediyor olmalı] seçin, sonra bizi seçin. Bu çocukların ahının yerde kalmaması için bizi seçin.”

Pot Kraliçemizin cinayetin “mert”inden bahsettiğine mi yanasın babası katledilen çocuğun ahının yerde kalmaması için Sivas Belediye Başkanlığı’na İYİ Parti adayının seçilmesini salık vermesine mi yanasın? İşte “yüzündeki Sevtap Parman çaresizliği” derken de bu garabetten bahsediyorum.

SUİKAST PİYASASINDA DAMPİNG VE MERTÇE CİNAYETLER

Sahneden mermiler boca edip, cinayetin merdini övüp “racon kesmeye” pek meraklı The Apla’nın ağzını, Manavgat’daki yüzde 50 indirimli suikast girişiminden sonra bıçak açmaz oldu.

Olay basına şöyle yansıdı: İYİ Parti’nin eski (22.12.2021-31.12.2023)  Manavgat İlçe Başkanı Hüseyin Ergen, 1 Şubat’ta silahlı saldırıya uğrar. Ergen saldırıdan yaralı kurtulur; tetikçinin silahı tutukluk yapmıştır. Ergen saldırı sonrası verdiği ifadede hiç kimseyle bir husumetinin olmadığını, yalnızca İYİ Parti Genel İdare Kurulu (GİK) üyesi Ayşen Kurt’un kendisi ile uzun zamandır uğraştığını iddia eder. Ergen, Kurt’un kendisini ilçe başkanlığı görevinden aldırdığını ve bu nedenle de Meral Akşener’in Prensesi olarak anılan İYİ Parti GİK üyesi Ayşen Kurt ve eşi Yahya Kurt’un kendisine düzenlenen saldırıyı azmettirdiklerini düşündüğünü iddia eder.

PolitikYol sitesinde yer alan habere göre “Ergen’in vurulmasının temelinde 2023 genel seçimleri öncesi Antalya’da yapılan temayül yoklaması ve yaklaşan 2024 yerel seçimlerinde Manavgat Belediye Başkan adaylığına kimin getirileceği tartışmaları yer alıyor. 2023 genel seçimleri için temayül yoklaması yapan İYİ Parti’de, o dönem ilçe başkanı olan Hüseyin Ergen, şimdilerde Antalya milletvekili olan Aykut Kaya’yı destekledi. İYİ Parti Antalya İl Başkanı Vahdet Afşin Karacan ise parti genel merkezinin de talebiyle Ayşen Kurt’un temayülden çıkması için üyelere telkinde bulundu ve taraflar arasındaki gerginliğin tohumları bu dönemde ekildi. İddialara göre Ayşen Kurt, genel seçimler sonrası İYİ Parti’nin protokol müdürü Sinan İnce’nin desteği ile önce Özel Kalem Müdürü Esma Bekar’ın, ardından da İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in yakın çevresine girdi. 2023 yılının haziran ayında yapılan İYİ Parti Kurultayında da GİK listesinde böylece yer buldu. GİK’e giren Ayşen Kurt, Meral Akşener’in tüm programlarında ön safta yer aldı.

GİK üyesi, İYİ Parti’nin Antalya teşkilatını ve eşi Yahya Kurt’un otelinin de yer aldığı Manavgat’ı bu pozisyonundan aldığı güçle kendisi lehine düzenleme çabasına girişti. Ayşen Kurt’un bu süreçteki çabalarına İYİ Parti Antalya İl Başkanı Vahdet Afşin Karacan da destek oldu. Bu sırada 31 Mart 2024 yerel seçimlerine kendi adayları ile girme kararı veren İYİ Parti’de Manavgat adayının kim olacağı tartışmasında Kurt ile Ergen bir kez daha karşı karşıya geldi.

İki isim farklı adayları destekleyince, ikili arasındaki gerilim daha da yükseldi. Bunun üzerine Kurt’un eşi Yahya Kurt devreye girerek Ergen’in vurulması için azmettirici Ahmet Çelik ve tetikçi Selahattin Oğuz’u bu saldırı için ayarladı.

Tetikçi Oğuz, saldırı öncesi Ergen’in henüz görevde olması nedeni ile saldırının ‘siyasi cinayet’ olmasından duyduğu endişeyi dile getirdi. Bunun üzerine Kurt ailesi tetikçiye Ergen’in saldırı öncesi görevden aldırılacağı güvencesini verdi.”

İsmail Saymaz Sözcü’de, “İYİ Prenses” Ayşen Kurt’un eşi Yahya Kurt’un Ahmet Çelik’i arayıp Hüseyin Ergen’in eşinin (Ayşen Hanım) namus ve şerefine ilişkin yazılar yazdığı için öldürtmek istediğini söylediğinin altını çiziyor. Ahmet Çelik de ona diyesiymiş ki, “Yav adam ilçe başkanı, şimdi öldürürsek mertçe olmaz.” Yahya Bey de hak vermiş herhal ki “O iş bende Ahmet’im, sıkma tatlı canını, hallederiz ilçe başkanlığı işini, sen de mert mert öldürtürsün adamı.” demiş. Bir güzel kavilleşmişler Ahmet Bey ile Yahya Bey. İlçe Başkanı Hüseyin Ergen’in 31 Aralık’ta attığı tweet de görevden alınmasının bahanesi olmuş. Ya işlerinin yoğunluğundan Ağızları Ayarlama Enstitüsü’ne uğrayıp da ağzının şirazesini düzelttirmeyi ihmal etmesinden  ya da 31 Aralık gecesi alkolün şişede durduğu gibi durmamasından olacak Hüseyin Ergen, Ayşen-Yahya Kurt çifti ile ilgili olarak şöyle bir paylaşım yapmış: “Kurtlar sofrasında kendimi yedirmeyiz. Üç kuruşa yaşlı koca bulan kadın, utan kendinden. Kişiliksiz. Eğreti gelin. Bu saatten sonra kim deli, göreceğiz. Hürrem Sultan.”

Yılbaşında Hüseyin Ergen görevden alınır. Yahya Bey’de Ahmet Çelik’i oteline çağırıp 50bin TL verir. Ahmet Çelik de tetiği çekmesi için Selahattin Oğuz’la anlaşır; ona 20 bin lira verir. Ahmet Çelik müstakbel katile “Yav Selahattin adamın çoluğu var çocuğu var, Hüseyin’i öldürme, ayağına sık; bu daha mertçe!” der.

Ahmet Çelik, mert bir cinayet azmettiricisi olduğu kadar dürüst de bir tüccardır. 20 milyon liraya öldürmek için anlaştığı Hüseyin Ergen’i sadece yaralayınca Yahya Kurt’tan 10 milyon lira ister. Afat pazarlık ederler. Yahya Bey “3 milyon veririm, bak ayağımız alışsın Ahmet’cim!” der. Ahmet Bey “Abi ekonomi malum, her şey ateş pahası, vallahi kurtarsa tükan senin, gel 5 milyona fit olalım” der. Yahya Bey Nuh der peygamber demez. Ahmet Çelik de kalkar gider karakola teslim olur her şeyi anlatır. Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine. Gökten üç elma düşmüş; biri tetikçi Selahattin’in başına, diğeri cinayet-organizatörü Ahmet Çelik’in başına diğeri de Yahya Kurt’un başına. Üçünü de alıp hapse atmışlar. Meral Hanım’ın prensesi ve olaylarla Meral Hanım’ı muhatap etmemek için GİK üyeliğinden istifa ettiğini açıklayan Ayşen Kurt Fransa’ya kaçmış; Meral Hanım ise sus pus. İYİ Parti sözcüsü Kürşad Zorlu yaptığı açıklamada konunun "kişisel bir mesele olduğunu” söylemiş. Sorsan “Yahya Kurt özü başına adam vurdurttu biz bu amaçla kimseyle masaya oturmadık!” diyecek.

İYİ Parti öyle bir parti ki; bir yandan partide GİK üyesi ile İlçe Başkanı birbirine giriyor; suikast pazarlıkları yapılıyor öte yandan Genel Başkan ya hüngür hüngür ağlıyor ya ortalığa kurşun boca ediyor ya da mert cinayetlerden bahsediyor.

Acun Ilıcalı “Survivor: İYİ Parti Adada”yı çekse; yeminle, ben bile hiç kaçırmam seyrederim.

Keyifli günler.


Mete Kaan Kaynar Kimdir?

1972 yılında Ankara’da doğan Prof. Dr. Mete Kaan Kaynar, Hacettepe Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü’nden mezun oldu. Yüksek lisans ve doktorasını aynı bölümde tamamladı. Çalışmalarına bir süre Westminster Üniversitesi, Centre for Study of Democracy’de misafir araştırmacı olarak devam etti. Halen Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Siyaset ve Sosyal Bilimler Anabilim Dalı öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Türkiye siyasî hayatı ve kurumlarının yapısı, tarihsel dönüşümü, işlev ve işleyişlerini konu edinen çeşitli makale ve kitapların yazarlık ve editörlüklerini yapmıştır. Bunun yanında muhtelif gazete, dergi ve haber platformlarındaki güncel yazılarına da devam etmektedir. Mete Kaan Kaynar, Ankara Dayanışma Akademisi Kooperatifi (ADA), Bilim, Sanat Eğitim, Araştırma ve Dayanışma Derneği (BİRARADA), Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) 5 Nolu Şube ve Özgür Üniversite gibi kuruluşların gönüllüsü, Devrim Deniz, Umut Nazım ve Ekin Eylem’in babasıdır.