Merkel'in son dönemi, son meydan okuması

Almanya Başbakanı Angela Merkel eylülde yapılacak seçimlerde aday olmayacak. Pandemi, 16 yıldır ülkeyi yöneten Merkel’in son krizi ve kendisini eleştirenlere son meydan okuması olacak. 

Google Haberlere Abone ol

KÖLN - Angela Merkel on altı yıldır Almanya’yı yönetiyor. Onun döneminde Avrupa euro krizi, mülteci krizi gibi büyük krizler geçirdi. İzlediği politikalar her zaman çoğunluğu memnun eder politikalar olmasa da, güven verici imajıyla ve biraz da belki şans eseri karşısına daha güçlü bir şansölye adayı çıkmayınca yeniden ve yeniden seçildi. Bu Eylül’de Almanya genel seçimleri var. Ama bu kez seçim yarışı Merkel’siz olacak. Fakat son aylarını da muhtemelen planladığından farklı geçiriyor. Çünkü Merkel şansölye olarak son bir yılında yine bir kriz yönetmek zorunda kaldı. Korona pandemisi nedeniyle görevinin son döneminde yine zorlu bir sınavdan geçiyor. Merkel’in bu kez karşısında rakibi ne direkt ekonomik bir problem ne herhangi bir ülkeyle yaşanan bir sorun ne de mülteciler, Dünyanın geri kalanı gibi ölümcül bir virüsle baş etmek zorunda.

Merkel, daha korona pandemisinin başında bu krizle ilgili ilk açıklamasında 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana şimdiye kadar görülmemiş ciddi bir durumla karşı karşıya olduklarını belirtmiş ve daha sonra da bir savaştaymış gibi birlik ve dayanışma ruhu sergilenmesini istemişti. Disiplini, kararlılığı ve krizi atlatmaya yönelik somut eylem planlarıyla örnek gösteriliyordu. Şansölye görevdeki son aylarını kendisi de görüşmelerden ve özel davetlerden feragat ederek geçiriyor.

Merkel, Korona krizinde birçok dünya liderinden farklı olarak her zaman bilimsel bulgulara, virologların önerilerine, olasılık hesaplamalarından çıkan sonuçlara göre planlama yapmayı tercih etti. "Bu rakamlar korona virüsü ile mücadelede sert önlemler gerektiriyor, aksi takdirde bu kriz felakete yol açacaktır" diyordu, hala da öyle diyor. Bu nedenle de ne yapılması gerektiği konusunda hep emindi. Eyalet başbakanlarını başından beri durumun ne kadar ciddi olduğuna ikna etmeye çalıştı. Etkili önlemler talep etti. Yine de bazen tek başına kaldı. Görevinin son aylarında öngörülemeyen sorunlarla mücadele ediyor. Dünyanın en güvenilir Covid-19 aşısını üreten BioNTech, Alman firması olmasına rağmen ülkede aşılama çok yavaş ilerliyor. Ismarlanan aşı dozları gönderilmedi. Mesela Astra-Zeneca, vaat ettiği aşı dozlarını henüz yollamadı. 

Aşılama yavaş ilerledikçe daha fazla insan sabırsızlanmaya başladı. Anketlere göre, hükümete ve en önemlisi de seçimlere aylar kala Merkel'in partisi olan Hristiyan Demokratlar Birlik’e (CDU) olan güven önemli ölçüde düşüyor. Bir de bunun yanına Merkel'in planına uymayan ve çeşitli çıkarlar nedeniyle farklı yönlerde ilerleyen eyalet liderlerini de eklemek gerekiyor. Onlara göre Merkel siyasi kariyerini tamamladı. Halkın onay verdiği popüler kararlara imza atmak zorunda değil. Ancak eyalet liderleri kendilerine göre aktif siyaset içinde yer alıyorlar. Bu nedenle de Merkel’in verdiği sert kapanma kararlarını her zaman desteklemiyorlar.

MERKEL PANDEMİYİ SİYASETİN ÜSTÜNDE TUTUYOR

Kuzey Ren-Vestfalya eyaleti (NRW) Başbakanı ve CDU’nun yeni lideri Armin Laschet ve Bavyera Başbakanı Markus Söder, başbakanlık adaylığı için adı geçen isimler. Söder ve Laschet arasında adı konulmayan bir rekabet mevcut. Merkel, Laschet ve Söder arasındaki politik rekabeti bilmesine rağmen açıktan CDU lideri Laschet’i  Kuzey Ren-Vestfalya’da Korona bulaş sayısının artmasına rağmen 'acil durum frenine' basmadığı için sert biçimde eleştirdi. Üstelik başkanlık yarışında Merkel’in, Bavyera Başbakanı Söder’den çok Laschet’e destek vereceği düşünüldüğünde Laschet’i açıktan işaret ederek eleştirmesi pandemi sorununu siyasetin üstünde tuttuğunu gösteriyor. Yoksa Merkel ve Laschet partinin merkez çizgide tutulması için ortak noktada birleşebilen isimler.

Merkel, Laschet’in CDU’yu bir arada tutmaya çok daha uygun bir isim olduğunu düşünüyor. Buna rağmen pandemi söz konusu olduğunda bunların dışında eleştirel konuşabiliyor. Ancak hem eyalet liderlerini hem Merkel’i zorlayan bir başka konu da aşırı sağcılar ve onların kışkırttığı korona karşıtları. Özellikle Doğu Almanya eyaletlerinde eyalet başbakanlarının üzerinde ırkçı Almanya İçin Alternatif Partisi'nin (AfD) baskısı işleri zorlaştırıyor. Sağ popülistler, halkın korona önlemlerini desteklememesi için kampanya yürütüyorlar. Merkel, eyalet başbakanlarının her zaman onunla aynı ittifak içinde yer almayacağını biliyor. Eyalet başbakanları anlık çıkarlar dâhilinde açılma veya yumuşama kararları alabiliyorlar. Merkel, tüm bu süreci en az zararla yönetmek zorunda.

Merkel eyalet liderleriyle yaptığı toplantılarda tüm eyalet liderlerinin alınan kararları desteklemesi için kararların demokrasi çerçevesinde ve bilimsel veriler ışığında verilmesi için çok çaba sarf ediyor. 16 eyaleti her eyaletin kendi özel durumu çerçevesinde en uygun biçimde önlemler alabilmesi için ikna etmeye çalışıyor.

Buna karşın Merkel’i “Her şeyin en doğrusunu bilen benim” şeklinde davrandığı için eleştirenlerin de sayısı az değil. Ama söz konusu korona önlemleri olunca Merkel’in inatçı değil istikrarlı davrandığını söylemek yanlış olmayacaktır. Ne kadar istikrarlı veya kararlı davranırsa davransın son dönemlerde korona önlemleri nedeniyle özellikle başta dar gelirliler olmak üzere halk oldukça yorgun. İnsanların bu süreçteki psikolojileri göz ardı ediliyor. Politikacılara, hükümete güven azaldıkça azalıyor. Özellikle kendi partisi, düşen güven ve oylardan Merkel’i yavaş yavaş eleştirmeye ve sorumlu tutmaya başladı. Merkel’in kendi son dönemi olduğu için partisini yeterince önemsemediğini düşünenler de var. Ancak pandemiyle mücadelede başarılı olmak Merkel için CDU’unun hanesine yazılacak artı puan demek. Şansölye olarak pandemide mücadeleyi kaybederse CDU ve hükümet ortağı Sosyal Demokrat Parti de (SPD) kaybedecek. Şimdiye kadar Almanya Fransa, İtalya, İspanya, İngiltere gibi ülkeler göz önüne alındığında krizi en iyi yöneten Avrupa ülkesi oldu. Almanya üçüncü dalganın ortasında ve Merkel’in bu son performansı ne olursa onu akıllara öyle kazıyacak. Pandemi Merkel’in son krizi ve kendisini eleştirenlere son meydan okuması olacak.