Marc Ferro: Tarihe yeni bir bakış

Marc Ferro, karmaşık yaklaşımlar yerine daha doğrudan ve kolay anlaşılır yaklaşımları benimsedi. Ferro'nun, tarihi anlatırken zaman zaman ironik ve eğlenceli bir üslup kullanması da ilgi çekici oldu.

Google Haberlere Abone ol

Mehmet Öztürk*

Fransız tarihçi Marc Ferro birkaç gün önce, 21 Nisan 2021'de Paris yakınlarında Saint-Germain-en Laye'de, Covid-19'a bağlı olarak öldü. Tarihçi Fernand Braudel'in bir sonraki kuşağına ait olan Ferro; İtalyan, Yunan, Ukrayna, Yahudi ve Fransız "kimlikleri"yle çağdaş zamanların önemli bir tarihçisiydi. Sinema ve Tarih, Sömürgecilik Tarihi Fetihlerden Bağımsızlık Hareketlerine, İslamın Şoku gibi kitapları Türkçeye çevrilen Ferro, 1929'da beş yaşındayken babasını kaybetti; 18 yaşındayken "muhteşem" olarak gördüğü Ukrayna Yahudilerinden olan annesini kaybettiğinde ise Fransa'yı işgal etmiş olan Alman faşizmine karşı direnişçilere katıldı. 1943'te Auschwitz toplama kampında ölen annesinin başına gelenleri hiçbir zaman tam olarak öğrenemedi ve bu, onda büyük bir acı bıraktı. Öyle ki, dünya tarihini detaylı şekilde araştıran Ferro, annesinin trajedisini araştıracak gücü kendinde bulamadı ve bu travmadan kurtulamadı. Okullardan Yahudi çocuklarını toplayan Naziler'den kurtulmasına lisedeyken felsefe öğretmeni Maurice-Merleau Ponty yardımcı oldu.

Ulaşılması zor ve esrarengiz Sovyetler Birliği arşivine girmesine izin verilen ilk Batılı tarihçi olan Ferro, burada yaptığı çalışmalarla 1917 Bolşevik Devrimi'ni yazdı. Topladığı bilgilerle "proleter devrimi"ni yeniden yorumlarken, bu devrim sırasında kadınların, köylülerin ve askerlerin rolünün işçi sınıfından daha etkin olduğunu iddia etti. Kadınların rolünün bu kadar önemli olduğu halde birçok "Bolşevik göz" (örneğin Eisenstein'ın Ekim filmi), Menşevikleri "kadınsı" Bolşevikleri ise "erkeksi" şeklinde yansıttı. Buna karşın Mosfilm'in sembolünde kadın ile erkek, işçi ile köylü aynı statüde yer aldı. Oysa Sovyet Devleti ve parti ideolojisi ilk yıllarda genel olarak devrimin özellikle öncü "üç erkek" (Lenin, Troçki, Stalin) tarafından başarıldığı görüntüsü üstünde çalıştı. Maksim Gorki'nin Ana romanı (1906) ve Pudovkin'in aynı adla uyarladığı filmi de (1926) Saint-Petersburg'da kadının güçlü rolünü ortaya sererken, Doğu Avrupa'da özgürleşme konusunda kararlı olan kadınların varlığı görülebilir. (Sovyet Devrimi ve dünya sinemalarındaki farklı etkileri konusunda detaylı bilgiler için bkz., Marc Ferro'nun danışmanlığında doktora tezi yazan Kristian Feigelson'un yayıma hazırladığı Politik Kamera. Sinemada Komünizm Meselesine Eleştirel Bakışlar; Hayalperest yay., 2017)

Ferro, Braudel tarafından 1970'te tarih geleneğinde önemli bir yeri olan Annales'ın ortak yöneticiliğine atandı. Medeniyetlerin oluşması ve anlaşılmasında günlük hayatın, esnafın, köylülerin, balıkçıların vs. hayat tarzlarının ve ürettiklerinin incelenerek daha iyi anlaşılabileceğini gösteren Braudel'den (bkz. Maddi Uygarlık, Akdeniz Dünyası) sonra ve Orta Çağ tarihçisi Jacques Le Goff'le aynı dönemde Ferro, "Sinema Çağı"nda görüntüleri inceleyerek tarih, politika ve günlük hayat hakkında yeni bilgiler elde etti. Almanca ve Fransızca yayın yapın Arte televizyonuna kurgu ve yorum yapmadan -yani ham görüntülerden- ve başka biçimdeki görüntülerden hareket ederek 630 program yaptı. "Lenin, Rus Devrimi'nin Bir Başka Tarihi" filminin (Cédric Tourbe, 2016) yazarlarından olan Ferro, Lenin'in sanıldığı gibi sözü çok dinlenen, otorite sahibi biri olmadığını, birçok harekete katılmadığını ve "mumyalanmış" bir Lenin mitosu üretildiğini öne sürdü. Bu özgün tarihçi Rus halkında hiçbir toplumda karşılaşmadığı kadar büyük bir kültür, entelektüel incelik, merak ve psikolojik derinlik gördü. (Rus romanı, müziği, sineması...)

SÖMÜRGECİLİK İNCELEMELERİ

Sinema ve Tarih'te (Ayrıntı, 2017) kurmaca ve belgesel filmlerin yanı sıra aktüalite filmlerinin tarihin belgesi olarak nasıl değerlendirileceği üzerinde yeni yaklaşımlar getirdi. Bu kitap, Türkiye'de de tarih, sinema, medya ve iletişim bilimleri alanında araştırmacı ve öğrencilerin takip ettiği bir çalışmadır. On yıl boyunca Cezayir'de yaşayan Ferro, "Sömürgecilik Tarihi Fetihlerden Bağımsızlık Hareketlerine" (İmge, 2017) eserinde 13. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar sömürgeciliğin zorba ve yıkıcı karakterini bir daha ortaya çıkardı. Cezayir'in ve başka ülkelerin Batı sömürgeciliğine karşı mücadelelerini destekleyen Ferro, modern çağla birlikte Müslüman dünyasının, hele hele Ortadoğu'nun içinde bulunduğu zorlukları kronolojik bir biçimde inceleyerek ve yer yer modernite ile İslamiyeti karşılaştırarak "İslamın Şoku. XVII. ve XXI. Yüzyıllar'ı" (İthaki, 2008); hemen sonra da "Somürgeciliğin Kara Kitabı"nı yazdı.

Hiçbir diyalog ve monoloğa başvurmadan, sadece görüntü üzerinden tarihi, siyasi, psikolojik bir bilgi katmanının filmlerde nasıl görülebileceği üzerine, Mayıs 2010'da Ferro'nun uzun süre çalıştığı Paris Ehess'te, ona adanan "Sinema Tarihin Prizmasında" toplantıları düzenlenmişti. Bu çerçevede Yılmaz Güney'in peyzajlarının (Seyyit Han, Sürü, Yol) devrimci bir kuşağının, Nuri Bilge Ceylan'ın peyzajlarının (Mayıs Sıkıntısı, Uzak, İklimler) ise siyasi ve ahlaki yönden sinik ve dizangaje (umursamaz) olan günümüzün İstanbullu küçük burjuvazisinin tarihi belgeleri olduğunu inceledik. Göstergebilimcilerin (Christian Metz...) semboller üzerinden elde etmek istedikleri bilgileri ve daha karmaşık olan yaklaşımları yerine Ferro, daha doğrudan ve kolay anlaşılır yaklaşımları benimsedi. Ferro'nun, tarihi anlatırken zaman zaman ironik ve eğlenceli bir üslup kullanması da ilgi çekicidir.

Bireyin, toplumun ve kurumların demokratikleşmesi ve tarihi bilgilerin yeni yöntemlerle açıklanması için 1991'de "Tarih Çocuklara Nasıl Anlatılır?" projesini yönetti. Analiz ve eleştiri yöntemlerinde yenilikçi olan M. Ferro, tarihte kimine göre tabu olan birçok konuyu, olayı, kişiyi (Tarihin Tabuları; 2002) yeniden ele alarak tarihin "suskunluğu", "yalanları" ve "utancı"na karşı şeffaflığı ve özgürlük bilincini geliştirdi. Onun birçok belgesi, bakışı ve yaklaşımı tarihin ve gerçeğin daha doğru anlaşılması için berraktır. "Geçmiş, şimdi ve geleceği birlikte anlaşılır hale getirmek benim angajmanım, benim mücadelem" şeklinde açıklayan M. Ferro, ardında dünyanın birçok diline çevrilmiş birbirinden önemli eserler bıraktı. Tarih biliminin ve tarihçinin değeri de geçmiş, şimdi ve geleceği birlikte düşünebilmesidir.

*Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi. Paris INALCO ve IRCAV'da ortak araştırmacı ve öğretim üyesi. Franz Kafka ve Sinema (2020, İthaki), Sinemasal Kentler (2014), Orta Doğu Sinemaları. Mekanlar, Renkler, Sesler (Doruk, 2021; Barış Saydam'la ortak editör) gibi kitapların yazarı; Defne'nin Bir Mevsimi (2016) filmini yönetti.