Mahkemeye erişim de sınıfsaldır

Mahkemeye erişim hakkı, adil yargılanma hakkının önemli ilkelerinden biridir. Ancak devlet burada da sınıfsal özüne uygun bir biçimde hareket ederek yükümlülüklerini yerine getirmemektedir.

Mahkemeye erişim de sınıfsaldır
Fotoğraf: Arşiv
Google Haberlere Abone ol

Ülkenin ekonomik biçiminin küresel sermaye içerisindeki konumlanışı ve aldığı rolün değişmesiyle ekonomik kötü gidişatın yükü, her geçen gün artarak işçi sınıfının sırtına bindi. Emek gücünün ucuz hale getirilmesinin yarattığı toplumsal değişim, hayatın her alanına yansıdığı gibi dava ve yargılama süreçlerine de yansıdı. Öyle ki, yargılama giderlerini karşılayamayacağını düşünen pek çok kişi, kendi lehine olan durumlarda dahi dava açmaktan imtina eder hale geldi. Bunun yanında yargılamalar olağandan uzun sürünce durum katmerlendirmekte. Örneğin; alacak davalarındaki alacağın enflasyon karşısında kuşa dönmesi bunun en net göstergelerinden.

MAHKEMEYE ERİŞİM HAKKI

Mahkemeye erişim hakkı, kişilerin medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili uyuşmazlıklar konusunda yargı organı önünde dava açma ve dava açmak için gerekli imkânlara sahip olabilme hakkıdır. Mahkemeye erişim hakkı, adil yargılanma hakkının önemli ilkelerinden biridir. Gerek ulusal gerekse uluslararası mevzuatta bir hak olarak tanınmıştır. Bu hakkın etkin bir biçimde kullanılması için devletin gerekli tüm imkânları sağlaması gerekmektedir. Ancak devlet burada da sınıfsal özüne uygun bir biçimde hareket ederek yükümlülüklerini yerine getirmemektedir.

MAHKEMEYE ERİŞİMDE YARGILAMA GİDERLERİ

Yargılama giderleri, yargılama süresince yapılan harç, tebligat, bilirkişi, keşif ve avukat giderlerinden oluşmaktadır. Yargılama giderlerinin fazla olması, mahkemeye erişimi tahdit etmektedir. Yargılama harçları, 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun mükerrer 138’inci maddesine göre “… Her takvim yılı başından geçerli olmak üzere önceki yılda uygulanan maktu harçlar (maktu ve nispi harçların asgari ve azami miktarlarını belirleyen hadler dahil) o yıl için tespit ve ilan olunan yeniden değerleme oranında artırılır.” 2024 yılında harçlara yüzde 58,46 oranında zam yapılırken, 2025 yılında ise yüzde 43,93 oranında zam yapılmıştır. Harçların yanında avukata ödenen ücretler ve karşı vekalet ücretleri de insanların en çok sorun yaşadığı giderlerdendir. Diğer taraftan avukatlar açısından da durum müvekkillerinden farklı değildir. Enflasyonun yarattığı tahribat ve yılları bulan dava süreçleri karşısında avukatların aldıkları ücretler de oldukça düşüktür. Her yıl belirlenen asgari avukatlık tarifesi ile baroların tavsiyeleri arasında uçurumlar bulunmaktadır. Baroların tavsiye ettiği ücreti verecek müvekkilleri bulmak oldukça zordur. Kimi zaman bazı dosyalarda, örneğin iş dosyalarında, avukat alacağını dava sonunda tazmin etmek isteyebiliyor. Bu, işçi açısından da iyi oluyor ancak ortalama bir dava en az 2-3 yılı buluyor ve davayı kazanan avukatın aldığı vekalet ücreti ve karşı vekalet ücreti enflasyon karşısında eriyor. Dava açamayanlar adli yardım talep etse de çoğu zaman bu taleplerin kabul edilmediği birçok durum oluyor.

TÜRKİYE'DE ÇALIŞANLARIN YARISINA YAKINI ASGARİ ÜCRET ALIYOR

Merkez Bankası verilerine göre, Türkiye'de çalışanların yüzde 43,1'i asgari ücret alıyor. Yine TCMB verilerine göre, inşaat yüzde 71,4 ile en fazla asgari ücretlinin çalıştığı sektör olarak öne çıkıyor. Bu oran sanayide yüzde 50,4, hizmet sektöründe yüzde 37,9, finans alanında yüzde 13,3, eğitimde ise yüzde 10,1 seviyesinde bulunuyor. TÜİK verilerine göre ülkemizde çalışan sayısı 32 milyon 848 bin kişi. İşçilerin maaşlarının asgari ücrette eşitlenmeye çalışıldığının bir göstergesi. Ancak bu ücret o kadar düşük ki mevcut enflasyonun yanından dahi geçmiyor. 2022 ile beraber enflasyon tırmanışa geçti. Enflasyonu durdurmak için yol ve yöntemler denense de olan yine işçiye oldu. Atılan her adımda topluma acı reçeteler dayatılıyor. 2024 yılında asgari ücret enflasyon karşısında 7 bin 481 lira eridi. İşçilere pahalılık, enflasyon dayatılırken patronlar tüm zamanların en büyük kârlarını elde etmeye devam ediyor. Örneğin; Merkez Bankası verilerine göre kârlılık oranlarına baktığımızda; fabrikasyon metal ürünleri imalatında yüzde 87, bilgisayarlar, elektronik ve optik ürünlerin imalatında yüzde 101, motorlu kara taşıtı ve treyler imalatında yüzde 99, diğer ulaşım araçlarının imalatında yüzde 108, makine ve ekipmanların kurulumu ve onarımı yüzde 130, başka yerde sınıflandırılmamış makine ve ekipman da yüzde 113 oranında kârlılık söz konusudur. Otomotiv sektöründe ise kâr anlamında tüm zamanların rekoru kırılmıştır.

KİMLER ÇALIŞIYORSA MÜLK EDİNEMİYOR, KİMLER ÇALIŞMIYORSA MÜLK EDİNİYOR

Enflasyon ile mücadele adı altında ileri sürülen programlar sınıflar üstü değil, büyük sermayeyi koruyan ve tüm yükü işçi sınıfının üzerine yıkan programlardır. Faizleri artırmak, talebi düşürmek gibi atılan birçok adım, emekçiler için acı reçeteden başka bir şey değildir. Tüm bu yük, emekçilerin hak arama sürecine yansımaktadır. Bunun yanında avukatların kazancının azalması bir yana, onların işçileşme süreçlerini de hızlandırmakta veya birçok avukatı başka ek sektörlere yönlendirmektedir. Maalesef bu denli ekonomik kaygının olduğu yerde hak aramak veya mahkemeye erişmek ise fantezi olmaktan öteye geçmemektedir.

*Avukat