Mahfi Eğilmez: İngiliz kamuoyu heterodoks politika denemesine izin vermedi

Mahfi Eğilmez, Liz Truss'ın, heterodoks ekonomi politikasını kamuoyu baskısı sonucu geri çekmek zorunda kaldığını belirtti, "demokrasi büyük ölçüde kamuoyu baskısı demektir." diye yazdı.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Ekonomist Mahfi Eğilmez, Birleşik Krallığın yeni başbakanı Lizz Truss'ın ekonomik önlemler paketini kamuoyu baskısı ile geri çektiğini yazdı. Truss'ın özellikle yüksek gelir gruplarına uygulanacak vergi indirimine, yüksek gelirliler de dahil İngiliz kamuoyundan büyük bir tepki geldiğini belirten Eğilmez, "Demokrasi büyük ölçüde kamuoyu baskısıdır" diye yazdı. 

Mahfi Eğilmez'in 'Birleşik Krallıkta Heterodoks Politika Denemesine Kamuoyu İzin Vermedi' başlıklı yazısının ilgili bölümü şöyle: 

"Boris Johnson’un ayrılmasından sonra Birleşik Krallıkta Muhafazakâr Parti başkanlığına seçilen ve başbakanlık görevine atanan Liz Truss, büyümeyi yeniden yakalayabilmek ve ekonomiyi resesyona gidiş çizgisinden çıkarabilmek için daha çok maliye politikası ağırlıklı bazı düzenlemeler vaadiyle göreve başladı. Bu vaatler arasında en fazla dikkati çekenler şunlardı: (1) Vergi sistemi baştan aşağıya gözden geçirilecek, vergi oranlarında indirim yapılacak ve enerji faturalarına çözüm getirilecek. (2) Yenilenebilir enerji üretiminin finanse edilebilmesi için ödenen yeşil vergiler geçici olarak durdurulacak. (3) Ulusal Sağlık Sistemindeki (NHS) yoğunlaşmayı gidermek için tahsis edilen paralar sosyal bakım sistemine yönlendirilecek. Truss, bu vaatlerini "Düşük vergi, yüksek ücret, yüksek oranda büyümeli bir ekonomi sunmak istiyorum. Putin'in Ukrayna'daki saldırılarının devam etmesi nedeniyle küresel ekonomik koşulların kötüleşmesi de söz konusu" diyerek sloganlaştırmıştı. Bu slogan yabancı değil: ABD Başkanlarından Ronald Reagan’ın yürürlüğe koyduğu ‘arz yönlü ekonomi politikasının’ en önemli parçalarından birisi olan vergi indirimleri yapılarak ekonomik büyümenin canlandırılacağı düşüncesi, eski başbakanlardan Margaret Thatcher zamanında uygulanmıştı. Büyük umutlarla girişilen vergi indirimleri büyüme üzerinde beklendiği gibi olumlu bir etki yaratmamıştı. Truss’ın ekonomik planını açıklamasının ardından Birleşik Krallıkta piyasalarda ciddi dalgalanmalar ortaya çıktı ve Pound önemli kayıplarla karşılaştı.

Truss’ın yapmayı planladığı düzenlemeler içinde en fazla tepki çekeni yüksek gelir grupları kategorisinde yapılacak olan vergi indirimleriydi. Bu düzenleme girişimi lehlerine değişiklik yapılacak olan yüksek gelir grubu ve kendi partisinin üyeleri de dâhil olmak üzere toplumun neredeyse bütün kesimlerinden ve piyasalardan tepki gördü. Başta piyasa güçleri olmak üzere ekonominin aktörleri, daha önceki deneyimlerinden, bu düzenlemelerin bütçe açığını ve dolayısıyla borçlanmayı artıracağını, enflasyonu iyice azdıracağını ve büyüme yönünde pek de etkili olmayacağını biliyorlardı. Kaldı ki günümüzün koşulları Thatcher döneminin koşullarından farklıydı. Truss’ın yapmayı planladığı çoğu popülist olarak nitelenen düzenlemelere IMF de tepki gösterdi ve ekonominin denetiminin elden kaçırılacağını savunarak bu düzenlemelerden vazgeçilmesi çağrısında bulundu.   

Geçtiğimiz günlerde Truss, tepkilere dayanamadı ve açıkladığı ekonomik planın bazı önlemlerini geri çektiğini duyurdu. Bu haftanın başında da yeni Maliye Bakanı Jeremy Hunt’ın açıklanan mali programın geri kalan adımlarını da geri çekeceği yolundaki beklentilerle Pound yeniden değer kazanmaya başladı.  

Birleşik Krallıkta yaşanan bu olaydan üç önemli ders çıkarılabilir: (1) Başka özelliklerinin yanı sıra demokrasi büyük ölçüde kamuoyu baskısı demektir. (2) Demokratik ülkelerde ortaya konulabilen kamuoyu baskısı, siyasetçiyi yanlış politikalar uygulamaktan döndürmek açısından büyük bir öneme sahiptir. (3) Hatada ısrar etmemek yanlışın büyümesini önler." (YAZININ TAMAMI)