YAZARLAR

Loca memuru yoksa lütfen zili çalınız

Yeni bir sergi bana doğup büyüdüğüm şehirle ilgili hayaller kurdurdu: İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından yeniden kullanıma kazandırılan Bıçakçı Han’da devam eden Loca memuru yoksa lütfen zili çalınız. Zaman içinde Yıldız Sineması 1953-1988 sergisi. Fuar, Basmane, Konak, cumbalı evler, hanımlar, beyler, lüks localar, özel gösterimler, Zeki Müren...

“Çocukluğumuzda sinema hazırlanılıp ziyarete gidilen, bir büyüğümüz gibi, öyle bir şeydi. Ailemizle sinemaya gideceğimiz zaman bu bir hafta içinde planlanır, işte bu Cumartesi veya Pazar şu seansa sinemaya gideceğiz diye bir telaş olurdu. Bir aktiviteydi bizim için, sosyal bir şeydi.”
Ali Ulvi Tunalı – Eski İzmir Sinemaları ve Yıldız Sineması: Mekan, Toplum, Seyir, Dilek Kaya

Geçtiğimiz aylarda İstanbul Film Festivali’ndeki filmlerin çevrimiçi gösterimleri için bilet satışının başladığını söyledi bir arkadaşım grup halinde muhabbet ederken. Sonra evden film izlemenin hiç aynı şey olmadığını konuştuk. Ritüellerle dolu bir alan sinema, hele festival filmleri… Özenle görmek istediğin filmleri seçersin, film öncesinde buluşur bir şeyler yersin, filmin salonun arka kapısından çıkışında herkes yanındakiyle kritiğini yapar, hatta diğer kritiklere kulak kabartırsın. Film izlemek, tüm bunları yaptığın sinemanın o atmosferinde yer aldığın için daha güzeldir.

Bugün bu ritüel bile yavaş yavaş tarihe karışırken, artık anlıyorum ki bugün kadar nostaljiden de hoşlanan bir insanım. Eski zamanları hayal etmek, bir film izliyormuş gibi bu zamanları kafamda canlandırmak da eğlenceli geliyor bana. Bu sebepten Pera Müze’sindeki "İstanbul'da Deniz Sefası: Deniz Hamamından Plaja Nostalji" ve Yapı Kredi Kültür Sanat’ta bizlere sunulan "Kulis: Bir Tiyatro Belleği, Hagop Ayvaz" aklımda bu anlamda yer eden, bizleri eski güzel günlere götüren, onları yeniden canlandıran sergilerden.

Bu sergiler, daha çok İstanbul, yer yer genel Türkiye nostaljisi ile bana hayaller kurdururken bir yeni sergi de bana doğup büyüdüğüm şehirle ilgili hayaller kurdurdu: İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından yeniden kullanıma kazandırılan Bıçakçı Han’da devam eden "Loca memuru yoksa lütfen zili çalınız. Zaman içinde Yıldız Sineması 1953-1988" sergisi. Fuar, Basmane, Konak, cumbalı evler, hanımlar, beyler, lüks localar, özel gösterimler, Zeki Müren... İzmir bana hep yangınla beraber tarihi ve hafızası silinmiş ve o andan sonra da ne olursa olsun bir küskünlükle, kendi tarihini hatırlamamaya, kaydetmemeye yemin etmiş bir şehir gibi gelir. Bu küskünlüğe pek sinematografik bir çözülme, Yıldız Sineması’ndaki “arkeolojik” çalışma ile gelmiş. 1988’de adeta bir şalter çekilmiş gibi kapanıp önce bilardo-pinpon salonu, sonra da halı saha olan 1800 koltuk kapasiteli dev sinemaya İzmir Büyükşehir Belediyesi ve İzmir Sinema Ofisi’nin girişimleriyle, Prof. Dr. Dilek Kaya, Doç. Dr. Dilek Tunalı, Dr. Öğretim Üyesi Zuhal Çetin Özkan ve K2 Güncel Sanat ve Darağaç Sanat Kolektifi girmiş ve hem sinemanın tarihine hem şehrin sosyo-kültürel tarihine bir ışık tutulmuş.

Loca memuru yoksa lütfen zili çalınız. Zaman içinde Yıldız Sineması 1953-1988" sergi afişi

MAVİ BOYALI SİNEMA GÜNLERİ

Bıçakçı Han, küçük çaplı bir sinema tarihi müzesi gibi. Sinemanın ilk açıldığı 1953’ten kapandığı 1988 yılına kadar sinemada gösterilen meşhur filmlerin afişleri, sizi kronolojik sırayla karşılıyor. Buradan küçük bir Türkiye özeti de okuyorsunuz; Avrupa etkisi dönemleri, Türk jön ve jöndamlarının dönemi, erotik filmler dönemi... Afişlere, Yıldız Sineması’ndan taşınan orijinal eski sinema gişesi, film projeksiyon makineleri, sinema koltukları, film kutuları, ahşap mobilya ve raflar ve teknik malzemeler eşlik ediyor. Daha da güzeli ve sergiyi keyifli yapan kısım ise küçük detaylar. Çocukluğumda İzmir Konak’taki Şan Sineması’ndan hatırladığım “Gelecek Program” panosu, o dönem sinemada içilen gazozların şişeleri, atıştırmalıkların paketleri, kutuları, sinemalarda artık serbest olmayan ama o dönem içilebilen likör, şarap fiyat listesi, dönemin yerel gazetesine verilmiş film ilanları, yerli ve yabancı film lobi kartları ve fotoğrafları, her filmin ne kadar süreyle ne kadar alındığını gösteren çok ilginç işletme defterleri ve belgeleri, film anlaşma belgeleri, faturalar, sinemanın sahibi Yüksel Kazmirci’nin defteriyle, telefonuyla, gözlüğüyle, her detayıyla bürosu…. İnanılmaz bir arşiv.

Zamanında açılır-kapanır tavanları sayesinde yıldızları izleyebildiğiniz için Yıldız Sineması adını alan, “mavi boyalı sinema” olarak da anılan Yıldız’ı değil, Türkiye’nin sinema tarihini, işlerin nasıl yürüdüğünü algılamak için de harika bir arşiv sunuyor sergi, hem meraklısına hem araştırmacılara. Zaten sergi alanın bir kısmında kurulan laboratuvarda araştırmacıların ve gönüllülerin ayıklama, sınıflandırma, arşivleme işlemleri aktif olarak devam ediyor. Siz orijinal sinema gişesinden sergiye özel üretilen sembolik sinema biletlerinizi alıp nostaljik Yıldız Sineması rozetini takarak "Selvi Boylum Al Yazmalım"ın gösterim hakkı kaça alınmış, Arzu Film, Kazmirci Film’e kaç film satmış kurcalıyorsunuz.

.

YILDIZ TOZU'NA 1988'DE İNEN ŞALTER

Sinema döneminden kalanlar, o kadar ilgilenilmemiş, o kadar dokunulmamış ki, sinemanın son makinisti sergi araştırması kapsamında tekrar binaya geldiğinde 1988’de gösterilen son film rulosunu birebir aynı durumda aynı yerde, hatta o gün aldığı notu bile rulonun üstünde bulmuş. Serginin ismi “Loca Memuru Yoksa Lütfen Zili Çalınız” da zaten sinemada izleyiciler için bırakılmış ve aynen bırakıldığı gibi bulunmuş bir pankarttan geliyor. Bırakıldığı gibi bulunanların dışında, maalesef araştırmacılar ve belediye içeriye girene kadar eskiciler tarafından sinemadan toplanıp satılan çok malzeme de olmuş. Öyle ki sergi için bazı malzemeler antikacılardan geri alınmış.

Büyük şansıma, sadece sergiyi değil, belediyede çalışan arkadaşım ve o gün o saatte orada bulunan ve projeye çok ilgi duyan, süreci anlatmaya bayılan bekçi sayesinde sergiye konu olan Yıldız Sineması binasını da gezebildim. Sinemanın atmosferini yakalayabilmeniz için mutlaka tavsiye ettiğim Dilek Kaya’nın Yıldız Sineması ve eski çalışanlarını konu alan "Yıldız Tozu" adlı belgeselinde sizin de görebileceğiniz, bugün bir harabeye dönmüş ama hala görkemini hissedebildiğiniz, halı saha olsa da perdeleri duran dev salonu, kat kat odaları, kulisleri, locaları, terasları, makinist lojmanı, dairesi, sahibi Yüksel Kazmirci’nin ofisiyle size apayrı bir dünyanın kapısını açan Yıldız Sineması, "Muhteşem Gatsby" filminde bir mekan gibi… Artık toz duman olmuş, son depremin de etkisiyle küçük çaplı yıkıntılar ve önceki kiracıların arkada bıraktıkları, çöpler arasında kalmış 1988’de sinema olarak işlevine son veren Yıldız Sineması’nın bugün bütün malzemeleri tek tek ayıklanmış (hatta hala ayıklanıyor), toplanmış ve Bıçakçı Han’daki sergi alanına taşınmış Yaşar Üniversitesi’nin de desteklediği bir mikro proje kapsamında.

Sergi çalışmalarına çok yardımcı olan, anlattıklarına göre sinemanın aktif olduğu dönemde bir pazar kahvaltısını bile ailesiyle edemeyen, tüm zamanını emeğini bu sinemaya veren Yüksel Kazmirci, serginin açıldığını göremeden vefat etmiş.

.

Yüksel Kazmirci’nin Yıldız’ının anıları, kendisi görememiş olsa da bugün çok güzel bir sergiyle canlanıyor ve seyircilerin hayallerinde tekrar çekiliyor. Sergi çok hoş olmakla beraber, sergiye daha çok yatırım yapılıp bambaşka bir dünya da yaratılabilirdi diye düşünmeden edemiyorum. Örneğin; pek sevdiğim SALT, arşiv sergileme ve o arşive ait dünyayı yaratıp yaşatma konusunda bir uzman. Hem SALT sayesinde hem de başka kuruluşlar elinden başarılı arşiv sergisi örneği çok fazla var. İyi örnekleri de düşünerek insanın gözü, sinemanın aktif olduğu döneme ait daha fazla fotoğraf, döneme ait müzikler, ünlü/ünsüz konukların çehreleri, daha profesyonel bir sergi kurgusu ve interaktif alanlar arıyor en basitinden. Yine de sergi, hem Türk sinema tarihi adına hem İzmir’in yakın tarihini kayıt altına almak adına çok güzel bir adım. Umarım Yıldız Sineması’nın seyircilere, izleyicilere açık olmayan bugün atıl durumda olan şahane binası da değerlendirilir ve İzmir’in çok ihtiyacı olan bir kültür sanat alanı olarak yeniden topluma kazandırılır.

Sergi süresince, sergi alanına komşu antrepolarda Zuhal Çetin Özkan’ın Basmane’nin eski sinemaları üzerine olan "Basmane’nin Orta Yeri Sinema", Dilek Kaya’nın Yıldız Sineması ve eski çalışanlarını konu alan "Yıldız Tozu" adlı belgesel filmlerini, Dilek Tunalı’nın Yıldız Sineması üzerine sözlü tarih görüşmelerinden oluşan "Mavi Boyalı Bir Sinema: Yıldız’da Seyir" adlı video çalışmalarını izleyebilirsiniz.

"Loca memuru yoksa lütfen zili çalınız. Zaman içinde Yıldız Sineması 1953-1988" sergisi İzmir Bıçakçı Han’da 31 Aralık 2021’e kadar görülebilir.

.

Irmak Özer Kimdir?

Sabancı Üniversitesi Toplumsal ve Siyasal Bilimler bölümü mezunu olan Irmak Özer, lisans eğitiminin ardından Atina Üniversitesi'nde Güneydoğu Avrupa Çalışmaları (MA) alanında ve London School of Economics and Political Science'ta Karşılaştırmalı Politika (MSc) alanında iki adet yüksek lisans programını tamamlamıştır. Kültür-sanat alanında uzun zamandır çeşitli mecralara yazılarıyla katkıda bulunan Irmak Özer, hurriyet.com.tr, Art50, Milliyet Sanat, İstanbul Life gibi önemli basılı ve çevrimiçi yayınlarda sergi değerlendirmeleri ve söyleşiler ile katkı sağlamakta ve ilgili platformlarda konuşmalar yapmaktadır. Irmak Özer, kültür-sanat alanında uzmanlaşmak için İstanbul Üniversitesi Kültürel Miras ve Turizm bölümünü (AA) ve Koç Üniversitesi'nde Arkeolojik Varlıkların Korunması ve Kurtarılması sertifika programını tamamlamıştır. Irmak Özer İsviçre'de yaşamakta ve Uluslararası İlişkiler alanında çalışmaktadır.