Korona Günlerinde Fotoğraf: Yeni bir deneyim edindik

Fotoğraf Vakfı, Galata Fotoğrafhanesi – Fotoğraf Akademisi, Nar Photos kadrolarının çağrısıyla, pandemiye ilişkin görsel bellek oluşturmak amacıyla başlatılan "Korona Günlerinde Fotoğraf" çalışması 1 Temmuz’da yayınlandı. Ortaklaşa yapılan editoryal çalışmanın sözcülerinden Özcan Yurdalan'la "Korona Günlerinde Fotoğraf" çalışmasını, çalışmanın kurgulanmasını ve çalışmanın toplumsal hafızayla ilgisini konuştuk.

Google Haberlere Abone ol

İZMİR- Pandemi sürecinde izolasyon tedbirlerinin uygulamaya konulduğu günlerde son yüzyılın en kritik döneminin görsel belleğini oluşturmak amacıyla “Korona Günlerinde Fotoğraf” adlı ortaklaşa bir editöryal fotoğraf çalışması başlatıldı. 19 fotoğrafçının çağrısı üzerine 33 fotoğraf editörünün görev aldığı, 360 fotoğrafçının katılım talebinde bulunduğu çalışma, hazırlıkların tamamlanmasının ardından 3 Mayıs’ta başladı. Türkiye’nin 31 ve Almanya, Azerbaycan, Finlandiya, Fransa, İngiltere, Kanada ve Kosova’nın 10 farklı şehrinden katılımda bulunan 360 fotoğrafçı iki ay süresince pandeminin kişisel ve toplumsal yansımalarını fotoğrafladı.

“Korona Günlerinde Fotoğraf” çalışmasında üretilen tekil fotoğraflar ve görsel hikâyelerin önemli bir kısmı, 1 Temmuz Çarşamba gününden itibaren www.koronagunlerindefotograf.com sitesinde yayımlanmaya başlandı. Çalışmanın web sitesi Temmuz ayının sonuna kadar yapılacak güncellemelerle tüm hikâyelere ulaşılabilir hale getirilecek.

Facebook ve Instagram gibi sosyal medya platformlarında da tanıtım ve duyuruları yapılan çalışma yaklaşık 6 bin tekil fotoğrafı ve 200’ü aşkın görsel hikâyeyi içeriyor. Bugünden yarınlara bırakılan bu büyük görsel bellek, evlerde yaşanan tecritin etkilerini, çalışmak zorunda bırakılanların koşullarını, sokaklardaki farklılaşan görünümü, yeni alışkanlıkları ve “yeni normal“ olarak adlandırılan bu dönemin içsel ve dışsal yansımalarını ilerleyen zamanlarda hatırlamayı kolaylaştırmak ve üzerinde düşünmek için görünür kılıyor.

Türkiye fotoğrafında bir geleneğin parçası olarak ortaya çıkan bu ortaklaşa editoryal çalışmanın sözcülerinden Özcan Yurdalan, “Korona Günlerinde Fotoğraf” çalışmalarını anlattı.

Fotoğraf: Uygar Bulut

'KENDİNE BAKIŞ YENİ BİR DENEYİM EDİNMEMİZİ SAĞLADI'

"Korona Günlerinde Fotoğraf" çalışması hangi motivasonla yola çıktı?

Bu çalışma Fotoğraf Vakfı, Galata Fotoğrafhanesi – Fotoğraf Akademisi, Nar Photos kadrolarının ilk çağrısıyla başladı. Her türlü toplumsal travma ve dönüşüm aşamasına fotoğraf aracılığıyla “dahil” olabilmek için refleks geliştirmiş bu ekip, deprem dönemlerinde, siyasal/toplumsal itirazların yükseliş dönemlerinde olduğu gibi hayatın bu yeni evresinde de “toplumsal sorumluluk sahibi fotoğrafçılık” anlayışıyla harekete geçti.

Bu çalışmanın temelinde, toplumsal her durumun, oluşum ve değişimin aynı zamanda fotoğrafın da konusu olabileceği fikri vardı. DSÖ’nün pandemi ilanıyla birlikte dünya yeni bir döneme giriyordu: “Hayatta kalmak” biraz da “evde kalmak”la mümkün hale gelmişti.“Tecrit”, “yalnızlaşma”, “endişe”, “korku”, “şüphe” gibi kavramlar repertuarımızda ilk sıralara yerleşmeye başladı. Pek çoğumuz, alışık olduğu fotoğraflama pratiğinden yoksun kaldı. Sokaklara, başka hayatların görünümlerine ulaşmak eskisi kadar kolay olmadı. Öte yandan yeni bir seçenek vardı hepimizin önünde: “Evde kalıp kendine bakmak”

Ülkemizdeki “popüler fotoğraf pratiği” daha çok “ötekine bakmak” zihniyetiyle işlediği için pek de alışık olmadığımız “kendine bakış”, yeni bir deneyim edinmemizi sağladı. Böyle bir deneyimi kişisel olarak gerçekleştirmek ya da küçük bir grupla yapmak yerine ulaşabileceğimiz herkesin katılabileceği bir format kurguladık. Yeni yaşantısını, duygu ve düşünce dünyasıyla birlikte yeni deneyimlerini ifade etmek isteyen herkes, fotoğrafçılık pratiği olmasa bile bu çalışmaya katılabilecek ortaklaşabileceği bir ifade alanı buldu.

Fotoğraf: Mehmet Ali Yükselen

'YARIŞMACI RUH YERİNE DAYANIŞMACI VE PAYLAŞIMCI TUTUM'

Çalışmayı nasıl kurguladınız ve hangi ilkelerle yürüttünüz?

“Korona Günlerinde Fotoğraf” faaliyeti temel olarak geniş katılımlı bir editoryal çalışma olarak tasarlandı. Fotoğrafçılarla, editörler eşleşerek birlikte görsel hikayeler ürettiler. Çalışmaya katılan editör ve fotoğrafçılar çalışma gruplarını kendileri seçti. Ancak eşleşmeleri rastlantısal oldu. Ülkemizde profesyonel alandaki sınırlı uygulamalar dışında pek yaygın olmayan bu işleyiş, iki grupta iki farklı yöntemle gerçekleşti.

Birinci grupta yer alan fotoğrafçılar, ana konu etrafında tek fotoğraflar üretirken, ikinci grupta yer alanlar, başlangıçta belirledikleri hikayeyi editörle birlikte geliştirdi. Çalışmanın sonunda birinci grupta çekilen fotoğrafların tamamı, bu gruptaki editörlerin hikaye üretebilmesi için bir havuzda toplandı. İkinci gruptaki fotoğrafçılar ise editörlerin son halini verdiği fotoğraflarla bir görsel hikaye üretti. Çalışma bu şekilde kurgulandı ve uygulandı.

Bu çalışmada geçerli olan temel ilkeler arasında “yarışmacı ruh yerine dayanışmacı ve paylaşımcı tutum”, “yaratıcılığın ve özgür ifadenin önünü açmak”, “ırkçılık, ayrımcılık, cinsiyetçilik, şiddetçilik, türcülük gibi tutumlardan uzak durmak”, birbirimize karşı davranışta olduğu gibi dilde de bu ilkelerin hayata geçirilmesini sağlamak hedeflendi.

Fotoğraf: Selen Özer Günday

'FOTOĞRAFÇILIK PRATİĞİMİZİN FANTEZİLERİNDEN BİRİ OLARAK KALACAK'

Son olarak; Bu çalışma sizce toplumsal hafızanın oluşmasına nasıl bir kapı açıyor?

Yeni hayatın “Korona Günlerinde Fotoğraf” çalışmasında üretilen, Nisan-Mayıs-Haziran 2020’ye tarihlenen ilk dönemine ait 10 bine yakın fotoğraf aslında bir görsel hafıza toplamıdır. Bu toplam değerlidir, ancak ne yazık ki kültürel iklimimizde herhangi bir önemi yoktur.

Hafıza odaklarına sahip olmadığımız bir toplumda, daha önce gerçekleştirilen pek çok çalışmada olduğu gibi bu çalışmada üretilen tarihsel kayıtlar da bir süre sonra silinip gidecek, sanal ortamdaki varlıkları “koronagunlerindefotograf.com” sitesinin parasını ödemediğimiz gün ortadan kalkacak.

Gerek fotoğraf öğreten akademiler için, gerekse sosyoloji, toplumsal psikoloji alanlarındaki bilimsel çalışmalar için veri teşkil edebilecek bu görsel, yeni çalışmalar ve sonuçlar üretemeden yapıldığıyla kalacak. Akademiyanın çalışma alışkanlıklarına pek yatkın olmayan, araştırma odaklarının ilgisini çekmeyen bu çalışmadaki gibi görsel veri toplamları giderek bir haz nesnesi olarak yaygınlaşan fotoğrafçılık pratiğimizin fantezilerinden biri olarak kalacak. Ancak değerinden hiçbir şey kaybetmeyecek.

Korona Günlerinde Fotoğraf’ın web sayfasının ve sosyal medya hesaplarının linkleri ise şöyle:

https://www.koronagunlerindefotograf.com

https://www.facebook.com/koronagunlerindefotograf

https://www.instagram.com/koronafotograf