Koruma kurullarının kurtaramadığı Arkadius Sütunu

Arkeoloji Müzeleri Encümeni Arşivi’ndeki 1935 yılından fotoğrafa baktığımızda, Arkadius Sütunu’nun sağında ve solunda, sivil mimari örneği iki taşınmaz görürüz. Bugünkü durumda ise sütunun sağında yer alan kâgir yapı, ahşap olarak sütundan 5-6 metre caddeye çekilerek yapılmış; soldaki ahşap yapının da aynı mesafede öne çekilerek betonarme olarak ve sütunun üst kodunu geçer bir vaziyette çekme katlı olarak inşa edildiği görülür. Bu anıtla ilgili üç tane koruma bölge kurulu kararı mevcutken yan tarafındaki yapıların nasıl bir evrim geçirdiği araştırılması gereken bir durumdur.

Google Haberlere Abone ol

Ahmet Hamdi Bülbül*

Roma’da olduğu gibi Bizans İstanbul’unda da birçok meydan açılmış ve forum olarak adlandırılmıştır. İmparatorlar isimlerini kalıcı kılmak için kazandıkları zaferleri ve yaptıkları işleri gösteren kazılarak ve oyularak, kabartmalı ve heykelli sütunlar dikerlerdi.

İstanbul’un Bizans döneminde Kserolophos olarak adlandırılan bölgesinde, Apollon Tapınağı temonosu yanında, Gainas İsyanı’nın bastırılmasından sonra mermer onur sütunu diktirilir. II. Theodosios (408-450) tarafından yaptırılan sütunun üzerine Arkadius’un heykeli konularak 421 yılında yapılan bir törenle açılışı gerçekleşir.

Sütunun bulunduğu meydan genellikle “Forum Arcadii” adı ile anılmış fakat beşinci yüzyılda bir müddet “Forum Teodosiacum” adını almış ve sonraları yine eski adı olan “Kserolophos” adı ile anılmaya başlamıştır. Sütun da doğal olarak bulunduğu forumun adını almıştır.[1]

Üzerinde yazı ve tarih bulunmayan sütunun kaideye giriş kapısı kenarında akant yapraklı bir çerçeve içinde Latin haçı kabartması mevcuttu.

SÜTUN 740’TA YIKILDI, 1719’DA ONARILDI

Müller Wiener; Theoph’tan naklen İstanbul’da 542 yılında olan bir depremde Arkadius’un heykelinin, 550 yılında ise yıldırım düşmesi sonucu sütunun büyük zarar gördüğünü, 740 yılında çıkan bir deprem sonucu ise kaidesine kadar yıkıldığını söyler.[2] Ancak aynı kitapta sütunun 1633 ve 1660 depremlerinde harap duruma geldiğini ve sütunun gövdesinin etrafındaki evlere zarar verebileceğinden 1715 yılında taşlarının kısmen başka yapılarda kullanılmak üzere taşındığını söyler. [3] Benzer bir bilgi de Gurlitt’te mevcuttur. Gurlitt İmparator Arkadius’a vakfedilen bu sütunun 403 yılında yapıldığını 421 yılında ise İmparator II. Theodosius tarafından babasının heykeliyle donatıldığını, 542 yılında yıldırım isabet etmesi sonucu heykelin sağ elinin koptuğu, 740 yılında da yıkıldığını, 1719 yılında ise harap vaziyette olduğu için onarıldığını söyler.[4]

1544-1547 yılları arasında İstanbul’u gezen Petrus Gyllius, Arkadius anıtını da incelemiş ve bir takım notlar alarak anıtın o devirdeki durumu hakkında bilgiler vermektedir. Gyllius, anıtın üzerinde o devirde de çatlaklar olduğunu ve demir çemberlerle sağlamlaştırıldığını, anıtın 233 basamaklı taş merdivenli olduğu ve merdiven sahanlıklarının mazgal pencerelerle aydınlatıldığını söyler. [5]

Arkadius Sütunu'nun girişindeki tavanda yer alan kabartmalar, İAMEA, 1935.

ROMA’DAKİ TRAJANUS SÜTUNUNUN EŞİ

İstanbul Arkeoloji Müzeleri Encümeni Arşivi’ndeki dosyasında yer alan ve Ali Saim Ülgen’in hazırladığı tescil fişinde ise anıtın 1695 yılına kadar çok harap durumda olduğu ve yangınlar gördüğünden civar halkın hayatını tehlikeye koyduğunu gören Osmanlı hükümeti tarafından yıktırıldığı ve yalnızca kaidesinin kaldığı belirtilmektedir.[6] Sütun kaidesi 1894 depreminden de zarar görür. Sütunun etrafındaki dükkân ve evlerin de zarar görmesi üzerine bu dükkân ve arsaların istimlak edilmesi istenir.[7] Encümen dosyasındaki belgelerde bu sütunun Roma’daki Trajanus sütunun eşi olduğu ve İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müzesi’nde bu sütunun bir modelinin olduğu, boyunun 140 kadem yani 50 metre kadar ve 233 basamaklı olduğu, 9 metre yüksekliğindeki kaidenin üzerinde küçük bir odanın olduğu belirtilir.[8]

İstanbul’un fethinden sonra sütunun bulunduğu bölge yapılaşmaya açılır. Sütunun etrafında yapılan evler ve dükkânlarla bir meydan olma özelliğini kaybetmeye başlar. Burada Pazar günleri kurulan ve özellikle kadınlara mahsus bir Pazar olması nedeniyle de “Avrat Pazarı” olarak adlandırılır. Sütun da da “avrat taşı”, “kız taşı”[9] olarak anılmıştır.

Gurlitt 1920’de anıtın 32 kattan ibaret olduğunu, içinden merdivenle yukarı çıkılabildiğini, sütun kaidesinin üç tarafında kabartmaların olduğu, dördüncüde günümüze kadar gelen bir kapıyla donatıldığı, her katın sadece iki dev mermer bloktan meydana geldiği ve içinde hücreler, merdiven sahanlıkları ve kollukların oyulduğu, günümüze sadece iki rölyefin geldiğini söyler.[10]

Sütun hakkında araştırma yapanların verdiği bilgilere göre, sütundaki kabartmalarda Grek mitolojisindeki zafer tanrıçası Nike, uçar vaziyette elinde bir çelenk ile imparatorun üzerine gelmektedir. Diğer tarafta yenilmiş olan Gotların esirleri, Bizanslıların elde ettikleri ganimetler en ince ayrıntısına kadar tasvir edilmiştir. Burada üzerinde durulacak bir başka nokta ise Bizans askerlerinin kalkanları üzerinde Hz. İsa’nın monogramı ile haç tasvirlerine yer verilmiş olmasıdır. Kaide ile gövdenin birleştiği yere çelenk ve dal motifleri işlenmiştir.[11]

ÇEVRESİNDE KAZI YAPILMASI FAYDALI OLABİLİR

Geoffroy [12] ve Ebersolt’un [13] işaret ettikleri gibi Arkadius Sütunu’nun etrafı kazıldığı takdirde sütunun kabartma parçalarından büyük bir kısmının bulunması ihtimali olduğu, fakat III.Ahmed döneminde etrafının yapılaşmaya başlandığı bir dönemde yıktırılan bu sütunun taşlarının başka yapılarda kullanılmış olması da mümkündür. Sonucunun ne olacağı belirsiz hafriyatlardan önce yapılması gereken ilk iş, şüphesiz kaidenin etrafını açarak onu ortaya çıkartmak ve ev sahibi kadar ziyaretçiye de nahoş gelen zoraki misafirliğe bir son vermektir. [14]

Arkadius Sütunu'nun etrafını kaplayan yapılar...

1969’DA ÇEVRESİNİN AÇILMASI İSTENDİ

1935 yılında İstanbul Arkeoloji Müzeleri Encümeni uzmanlarınca tespiti yapılan sütun ile ilgili koruma çalışmalarının başlatılabilmesi için bir 35 yıl daha geçmesi gerekiyordu. 1969 yılında Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu 11.07.1969 gün ve 4824 sayılı kararında; Arkadius Sütunu kalıntısı, korunması gerekli çok değerli bir tarihi anıt ve bu anıtın etrafının açılması ciddi bir zaruret olduğunu belirterek, sütunun kaidenin Haseki Kadın Sokağı’na bakan, tek serbest cephesinin, haksız olarak işgal edildiği ve buranın bir bahçe haline getirildiği, ön cephenin fuzuli işgaline son verilmesi ve 10 parsel ile 8 parselin sütun kaidesine uzak arka kısmında ancak inşaata izin verilebileceği belirtilmiştir.

Arkadius Sütunu İstanbul I Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 16.12.1992 gün ve 4273 sayılı kararıyla korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilir.

Aynı Kurul 05.05.1993 gün ve 4604 sayılı kararında sütunun bitişiğinde bulunan ve tescil kaydı olmayan 1129 ada, 11 parselde yapılacak uygulamaya ilişkin ise; “Arkadius Sütunundan dolayı çevresi ile birlikte etüt edilerek (Sütunu açığa çıkaracak şekilde) düzenlenmesine, buna ait imar planı örneğinin Kurulumuza iletilmesinden sonra konunun Kurulumuzca değerlendirilebileceğine karar verildi” denilmiştir.

2006’DA ÜÇÜNCÜ DEFA KURUL KARARI ÇIKTI

İstanbul IV Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu ise 17.07.2006 gün ve 459 sayılı kararında söz konusu sütunun koruma grubunu I olarak belirlemiş, rölöve, restitüsyon ve restorasyon projesinin ise 26.01.2005 gün ve 402 sayılı karar uyarınca park alanında kalan taşınmazın çevresi ile ilişkisi ele alınarak, kentsel tasarım projesi ile birlikte kurula iletilmesi istenmiştir. Söz konusu karar 07.08.2006 tarih ve 1397 sayılı yazıyla Fatih Belediye Başkanlığı’na ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne gönderilerek gereğinin yapılması istenmiştir. Ancak ilgili yerel yönetimler aradan geçen 14 yıllık zaman zarfında herhangi bir girişimde bulunmamıştır.

Arkadius Sütunu ile ilgili Arkeoloji Müzeleri Encümeni Arşivi’nde yer alan dosyada anıtın 1935 yılındaki durumunu gösteren fotoğrafta anıtın sağında ve solunda yer alan sivil mimari örneği iki taşınmaz görünmektedir. Sütunun solundaki kâgir yapının sütuna bitişik olduğu sağdaki ahşap yapının ise bir metreye yakın çekme mesafesinde olduğu her iki yapının da sütunla aynı hizada olduğu ve taşınmazların saçak kotlarının sütunun üst hizasında olduğu görülmektedir. Günümüzde ise sütunun vaktiyle sütunun sağında yer alan kâgir yapının ahşap olarak sütundan 5-6 m. caddeye çekilerek yapıldığı, soldaki ahşap yapının da aynı mesafede öne çekilerek betonarme olarak ve sütunun üst kodunu geçer bir vaziyette çekme katlı olarak inşa edildiği görülür. Yukarıda bahsi geçen koruma bölge kurulu kararları mevcutken bu yapıların nasıl bir evrim geçirdiği araştırılması gereken bir durumdur.

Dipnotlar 

[1] Josef Strzygowski, Die Saule des Arkadius in Konstantinopel, Jahrbuch des Deutschen Archaologischen İnstuts, 8, İstanbul 1893, s.230.

[2] Wolfgang Müller Wiener, İstanbul’un Tarihsel Topografyası, YKY, İstanbul 2007,.s.250.

[3] Wolfgang Müller Wiener, a.g.e., s.253.

[4] Cornelius Gurlitt, İstanbul’un Mimari Sanatı, Çev. Rezan Kızıltan, Enformasyon ve Dokümantasyon Hizmetleri Vakfı Yayını, Ankara 1999, s.16

[5] P.G. İnciciyan, XVII. Asırda İstanbul, Çev. Hrand D.Andreasyan, İstanbul 1956, s.143.

[6] İAMEA, Dosya No:79, 1935

[7] DABOA, MF.MKT., Kutu:226, Gömlek:24,H.17.03.1312/M.18 Eylül 1894.

[8] İAMEA, Dosya No:79, 1935

[9] DABOA, MF.MKT., Kutu:226, Gömlek:24, H.17.03.1312/M.18 Eylül 1894; Ekrem Hakkı Ayverdi, 19. Asırda İstanbul Haritası, İstanbul Fetih Cemiyeti Yayını, İstanbul 1958, Pafta No:D.3

[10] Cornelius Gurlitt, a.g.e., s.16

[11] Erdem Yücel, “İstanbul’un Bizans Dönemi Dikili Taşları”, İstanbul’un Simge Taşları, Yay. Haz. Fatih Dalgalı, İBB. Kültür AŞ. Yay., İstanbul 2019, s.50-51

[12] A. Geoffroy, La colonne d’Arcadius a Constantinople, Fondation E.Piot Monuments et memories, V.2. Paris 1895, s.121.

[13] J.Ebersolt, Constantinople Byzantine et lev Voyageurs du Levant, Paris 1918.

[14] Semavi Eyice, “Arkadius Sütunu” İstanbul Ansiklopedisi, 2. Cilt, Nurgök Matbaası, İstanbul 1959, s.1019.

Kaynakça:

  • Ayverdi, Ekrem Hakkı 19. Asırda İstanbul Haritası, İstanbul Fetih Cemiyeti Yayını, İstanbul 1958, Pafta No:D.3
  • Eyice, Semavi, “Arkadius Sütunu”, DB. İstanbul Ansiklopedisi, Tarih Vakfı- Kültür Bakanlığı Yay.İstanbul 1994,C.1, s.306-307.
  • Geoffroy, A., La colonne d’Arcadius a Constantinople, Fondation E.Piot Monuments et memories, V.2. Paris 1895, s.121.
  • Gravürlerle Türkiye C.3,Yayına Hazırlayan Ali Sevim, Ankara 1996.
  • Gurlitt, Cornelius, İstanbul’un Mimari Sanatı, Çev. Rezan Kızıltan, Enformasyon ve Dokümantasyon Hizmetleri Vakfı Yayını, Ankara 1999.
  • İstanbul Arkeoloji Müzeleri Encümeni Arşivi, Dosya No:79, 1935.
  • İnciciyan, P.G., XVII.Asırda İstanbul, Çev. Hrand D.Andreasyan, İstanbul 1956.
  • Mango, Cyril, Bizans Mimarisi, Yayına Hazırlayan: Bülent İşler,
  • Strzygowski, Josef, “Die Saule des Arkadius in Konstantinopel”, Jahrbuch des Deutschen Archaologischen İnstuts, 8, İstanbul 1893, s.230-249.
  • Ünver, Süheyl, “Avratpazarı Dikilitaşı”, Tarih Dünyası, İstanbul 1950, S.16, s.688.
  • Wiener, Wolfgang Müller, İstanbul’un Tarihsel Topografyası, YKY, İstanbul 2007,.s.250.
  • Yücel, Erdem, “Tarih Konuşuyor”, S.58, İstanbul 1968, s.3958-3960.
  • Yücel, Erdem, “İstanbul’un Bizans Dönemi Dikili Taşları”, İstanbul’un Simge Taşları, Yay. Haz. Fatih Dalgalı, İBB Kültür AŞ. Yay., İstanbul 2019, s.15-69.

*Ahmet Hamdi Bülbül kimdir?

Arkeolog ve sanat tarihçisi, fotoğrafçı, araştırmacı yazar. Mimar Sinan Üniversitesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü’nden 1999’da mezun oldu. 2001’de aynı üniversitenin Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türk-İslam Sanatları Bölümü’nde yüksek lisansını tamamladı. 2005 yılının sonunda Kültür Bakanlığı, İstanbul IV Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü'ne uzman olarak atandı. 2015 – 2019 arasında İstanbul VI Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü görevini yürüttü. 2019 yılında İstanbul Türk İslam Eserleri Müzesi’nde görevlendirildi. Mimari ve süsleme sanatları, restorasyon ve kültür tarihi üzerinde çok sayıda makalesi yayınlandı. “Sayfiyeden Metropole Boğaziçi’nde Koruma” adlı ilk kitabı 2019’da yayımlandı. İkinci kitabı “Osmanlı’dan Cumhuriyete Sanatın Propaganda Olarak Kullanılması” yayın aşamasında.