Kültürel modernizm bağlamında dengbêjlik

Pozitif bilimler için modernizmin eskiyi reddedişi olması gereken ve zorunlulukken, sosyal bilimlerin ilgi alanındaki kültüre dair olanda yeninin eskiyi hükümsüz kılması bir zorunluluk değil ancak tercihle açıklanabilir. Ancak Kürtler gibi her şeylerini sözün hafızasında depolayan ve yazıyla teması siyasetin tarihi boyunca ötelenen toplumlar için geleneksel klasik Kürt müziğinin sürdürücüleri olan günümüz dengbêjlerinin ve bu geleneğin dinleyici kitlesinin geçmişle bağları koparma gibi bir lüksü yoktur.

Google Haberlere Abone ol

Abdulselam Akıncı

Kavramsal olarak modernizm ilk ortaya çıktığı rönesans/aydınlanma dönemindeki tanımlamadan bağımsız, eski olana güçlü bir karşıtlıkta ifade sahası bulan sosyolojik bir terim olarak daha çok endüstri devrimi sonrası her türlü yenilenme/yenileşme sürecini tasvirleyen bir kavram olarak çağın hafızasına kazındı.

İnsanlığın hikâyesi kadar eski olan merakla, düşün insanları sürekli ve ısrarla doğruyu en doğruyu buluncaya kadar sorular sordu, araştırmalar yaptı, deneyler gerçekleştirip mutlak olanın peşinde macerasını sürdürdü, sürdürmeye de devam ediyor. İnsanlığın kendi oluşumunun gerekçelerini bulma arayışı, kimdi ve ne için dünya denilen yerdeydi sorusu çağlar kapattırıp çağlar açtırdı. Merak, olandan daha çok olması gerekenin ne olduğunu sorusunu sorduruyordu hep ve bu direnç sürekli olarak birbirinin iflasına sebep olan paradigmaların biriktirildiği kumbaraya döndürdü geçmişi. Bu şekilde pozitif bilimlerde mutlak olana ulaşıncaya kadar paradigmaların birbirini hükümsüz bırakması zorunlu ve olması gerekendi ve öyle de oluyordu. Bilimde yeninin fonksiyonelliği eskiyi minnetle hatırada kalması gereken bir arşiv olarak tutuyor/tutuyordu. Bu merak sayesinde baş döndürücü bir hızla değişip dönüşen dünya yeni daha ucuz ve daha pratik ve daha fonksiyonel koşullar sağladı insanlığa. Modernistlerin yaşamın tüm pratiklerinde önerdikleri eskiyi reddediş söylemi ve bu anlamdaki uygulamaları pozitif bilimler için iyi ama sosyal bilimlerin ilgi alanındaki kültür için son derece olumsuz sonuçlar doğurdu. Bir şey hem iyi hem kötü olabilir miydi/mi? Olabilir! Sözgelimi bir kanser hastasına uygulanan kemoterapi tedavisi öldürücü olan kötü huylu tümörü hedeflerken aynı zamanda o tedavi süresince vücudun tüm direncini de de tüketen anti tedavi işlevini de beraberinde görüyordu. Modernizmin hem iyi hem de kötü tarafına bu basit örneklem üzerinden bakabiliriz.

Pozitif bilimler için modernizmin eskiyi reddedişi olması gereken ve zorunlulukken, sosyal bilimlerin ilgi alanındaki kültüre dair olanda yeninin eskiyi hükümsüz kılması bir zorunluluk değil ancak tercihle açıklanabilir. Fakat kültürel anlamda modernizmin önerdiği yeni yaşayış formları ve modernist bakışın getirdiği yenilikler beraberinde eskiyi çöpe atma cüretini gösteren, geleneksel olana burun kıvıran yeni nesillerin doğmasına sebep oldu. Toplumların gen haritası da sayılabilecek ve tarihin akışı içerisinde o toplumun tüm kodlarının istifli olduğu ve adına kültür denilen olgunun, Kültürel modernizmle erozyona uğraması geçmişi silmekle eşdeğer bir durumdur. Kültürün yazılı kaynaklarda korunduğu toplumlar için modernizmin önerdiği yeni formlar ve kültür sanatta yepyeni şeyler deneyip şımarma istemi bir hak olarak görülebilir. Çünkü bu toplumların bir gün modern olanın sıkıcılaşması sonucu, geriye dönmek istediklerinde eskiyi olduğu yerde görme şansları daha fazladır.

DENGBÊJLİK

Ancak Kürtler gibi her şeylerini sözün hafızasında depolayan ve yazıyla teması siyasetin tarihi boyunca ötelenen toplumlar için sanatta geleneksel olanı terke meyil ve şımarma isteği mevcut olanın da yok olup gitmesi demek olur. Haliyle Kürt müziğini icra edenlerin eskiyi derleyip toparlamadan yeni olanla şımarma gibi bir zevkten biraz daha beri kalmaları elzemdir. Çünkü Kürt toplumu her ne kadar şehirleşip modernizmin araladığı kapılardan içeri girmek zorunda kaldıysa da günümüz şartlarında bile geleneksel olana olan ihtiyaç sürmektedir. Çünkü hala Kürde dair olanın en yüksek perdeden dile getirilmesi ve aktarım şekli tehlikeli ve yasaklıdır. Bu yüzden geleneksel klasik Kürt müziğinin sürdürücüleri olan günümüz dengbêjlerinin ve bu geleneğin dinleyici kitlesinin geçmişle bağları koparma gibi bir lüksü yoktur aslında. Özetle Kürt müzik sanatçılarının modernle olan ilişkilenme şekli dengeli ve sözün hafızasını sürekli olarak referans alma şeklinde olmalıdır. Bu keskin gibi görünen tavrı, eskiyi reddetmeden, yeniyi eskinin bıraktığı izden takip etmek önerisini Dengbêjlik bağlamında ifade ediyorum. Yoksa Kürt ses sanatçılarının müziğin her türünde yaptıkları kaliteli ve modern üretimlere bir itiraz şeklinde algılanmamalı.

Kültürel modernistler, tarihi süreç içerisinde 19. yüzyılda ihtiyaç olana acil bir cevap ve reaksiyonel olarak gelenekleri terk etme girişimlerini bir zaman sonra terk ettiklerini, yüksek perdeden olmasa bile geleneksel olanın terkinin çok da mümkün olmadığını kabullendiklerini biliyoruz. Bu malumat, dengbêjlik özelinde, dengbêjlik kültürünün korunması noktasında yapılabileceklere dair umut aşısı olabilen bir moral ifadesi olarak yazıda yer alsın. Fransız sosyolog Pierre Bourdieu, toplumların tüm alışkanlıklarını “kültürel sermaye” diye niteler. Tam da bu noktada Bourdieu’nun tanımlamasına uygun düşen Kürtlerin kültürel sermayesi olan dengbêjlik geleneği ve geleneğinin sürdürücüleri olan/olacak günümüz dengbêjlerinin üretim şekilleri ve pratikleri bu kültürel sermayenin yaşatılıp korunması noktasında yeterli olup olmayacağı sorusuyla yüz yüze kalırız. Şüphesiz kilam üreticisi olan dengbêjlerin üretim şartları ve dinlerkitlenin çağımız koşullarındaki ilgisi bizlere bu kadim geleneğin geleceği hakkında ipuçları sunmakta. Görünür olan şu ki doğru ve yerinde bir teşhis için, dengbêjliğin çağın direttiği şartlar karşısında direngenliğinin kırılmasını, değişen üretim şartlarına ve kültürel modernizmin enfekte edip popüler kültürün erozyona uğrattığı zamanın coğrafyasına bakarak daha iyi anlayabiliriz. Her şeye rağmen dengbêjliğin yeni nesil için egzotik bir kültür ve entelektüel bir merak unsuru olmaktan çıkmasının gerek ve ilk şartı dengbêjlerin eskiden üretim yaptıkları şekilde bu alanda üretime dönmeleri ve eskiden yaşıyorlarmış gibi yeniyi yaşamalarıyla mümkündür.

Mümkün müdür?

Evet mümkündür!