Karantina günleri... 'Bizi bu krizden müzik kurtaracak'

Korona virüsü nedeniyle müzisyenlerin sahne aldıkları mekanlar kapatıldı ama bu müzisyenleri durdurmadı. Müzik yazarı Özge Ç. Denizci, canlı yayınlarla insanların evlerine konuk olan müzisyenlerin şarkılarını liste olarak hazırlamaya başladı. “Bizi bu krizden müzik kurtaracak” diyen Denizci’nin “Müzikle İyileşiyoruz” adını verdiği listede ilk şarkı Nazım Hikmet Ran’ın “Mesaj” dizelerini besteleyen Taner Öngör’ün. Denizci, bu kriz sürecinin üretimleri farklı bir yere evireceği görüşünde.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - Korona virüsü salgını nedeniyle yetkililer “evlere kapanın” uyarısı yaparken uzmanlar da kişilerin psikolojilerinin bozulmamasına dönük çağrılar yapıyor. İçişleri Bakanlığı’nın kararıyla sanatçıların ürünlerini icra edecekleri mekanlar kapatılırken özellikle müzisyenler canlı yayınlarla insanların evlerine konuk oluyor.

Gürcistan kültürünü ve müziğini incelediği “Gürcüler” ve 27 yaşında ölen müzisyenlerin biyografilerini içeren “27” adlı kitapların yazarı, Özge Ç.’ Denizci de bu sürece, “blogspot” hesabı üzerinden hazırladığı şarkı listesiyle katkı sunmaya çalışan isimler arasında.

İLK ŞARKI NAZIM HİKMET İMZALI DİZELERDEN OLUŞUYOR

Serinin ilk şarkısı olarak, Nazım Hikmet Ran’ın, “Hastalar, kardeşlerim, biraz daha sabır, biraz daha inat” dizesinin yer aldığı “Mesaj” adlı şiirini besteleyen Taner Öngür’ün şarkısını paylaşan Özge Ç. Denizci, ikinci şarkı olarak ise Göksenin’in “Hala Vazgeçmedim” adlı eserini paylaştı.

Şarkılar üzerinden insanlara umut olunabileceğini ve bu sürecin daha kolay atlatabileceğini ifade eden müzik yazarı Özge Ç. Denizci’nin sorularımıza yanıtları şu şekilde oldu:

.

‘MÜZİĞİN HEPİMİZE İYİ GELECEĞİNİ DÜŞÜNDÜM’

Bu süreçte pek çok insan evdeki yaşamını dönüştürmeye çalışıyor. Alışkanlıklar yeniden sorgulanıyor. Siz de hazırladığınız listeyle bu sürecin daha kolay aşılmasını amaçlıyorsunuz. Bu süreçte evlerine kapanan insanlara müzikle dokunmaya mı çalıştınız?

Çeşitli playlistler yapmaya başlamıştım Spotify’dan. Aynı zamanda DJ’lik de yapıyorum ve etrafımdaki müzisyen arkadaşlarımın paylaşımlarına kulak kabartıyorum. Bu dönemde müziğin hepimize iyi geleceğini düşündüm. Arkadaşım Emrah’la müzik üzerine konuşuyorduk. ‘Böyle bir şey mi yapsan’ dedi. Bu aşamada müzisyenlerin hali hazırda ürettikleri mi olmalı yoksa evde şu an ürettikleri mi olsa diye düşündüm. Şu an evdeler ve kriz dönemlerinde insanların yaratıcılığı daha fazla artıyor. Sürekli yeni şeyler üretiyorlar ve onların da görünür olmasını çok önemsedim. Özellikle de bağımsız müzisyenlerin. 19 Mart’ta Taner ağabeyin (Öngör) paylaşımını görünce dayanamadım ilk onun parçasını yayınladım.

Nazım Hikmet’in dizeleri bu süreçteki umuda da denk düşüyor gibi.

Aslında hastalara şifa olsun diye yazılmış bir şiir. Taner ağabey Nazım Hikmet’in, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın şiirlerinden albümler yaptı daha önce. Biraz şifa niyetine o şarkıyı seçtim. Bir de çok taze bir şarkı.

‘MÜZİK EN BAŞINDA İCRA OLARAK İYİ GELİR’

Bu süreçte evde çalışmalarına devam eden de var popüler kültür ürünleriyle zamanlarını geçirmeye çalışanlar da. Müzik insanlara bu süreçte nasıl iyi gelir?

Müzik en başında icra olarak insanlara iyi gelir. Hiç yeteneğiniz olmasa da masada ritim tutmak bile iyi gelir. Melodilerin hepsinin bir karşılığı var ve insanları bir şekilde sakinleştirdiğini düşünüyorum. Hangi türü sevdiğinizin ya da ne dinlediğinizin de çok önemli olmadığını düşünüyorum. Size iyi gelen hangisiyse o. Kişisele indirgeyeceğim ama ben türü falan hiç fark etmeden kulağımda müzikle uyanıp gidip açıyorum. İlk duyduğunuz parça siz onu dinleyene kadar dilinize dolanır durur. Siz adını bile hatırlamazsınız ama o size eşlik eder.

Evde kalma süreci uzadıkça insanların psikolojilerinin bozulabileceğine dönük uzmanların uyarıları var. Müzikle iyileşme süreci nasıl olacak?

Ben aslında dezavantajın avantaja çevrilmesini önemsiyorum. Müzisyenler son dönemde yeniden var olan şarkıları yorumlayıp coverlar yapıyorlardı. Şimdi bakıyorum yepyeni şeyler çıkmaya başladı ortaya. Bu sürecin sağaltıcı olacağını düşünüyorum. Hem müzisyenler yeni bir şeyler üreterek kendilerini sağaltacaklar hem de yeni ürünleriyle dinleyiciler de sağılacaklar. Çünkü bilindik ve eskiden kalma her şeyi neredeyse tükettik ve yeni üretimler daha iyi gelecek.

‘KRİZİN İÇERİSİNDEYİZ AMA UMUT VAR’

Kriz dönemleri, üretilenler üzerinde de hep belirleyici olmuştur. Müzisyenlerin üretimlerinin de bu süreçte evrileceğini düşünüyor musunuz?

İnsanlar yalnızlaştıkça daha içlerine dönecekler ve bu da üretimi arttıracak. Hepimiz yenilenme sürecine girdik. Bu bir devrim aslında. Şu anda yaşadığımız çok büyük bir kriz gibi görünüyor olsa da doğanın kendini yenilemesi açısından olumlu bir süreç olarak görülebilir. Çok büyük bir krizin içerisindeyiz ama umut var.

‘KARANTİNA SÜRECİ ONLİNE KONSERLERİ ARTTIRACAK’

Özellikle sanatçılar bu süreçte herkesin evlerine konuk olmaya çalışıyorlar. Sosyal medya üzerinden canlı yayınlarla kendi üretimleri aracılığıyla insanlara destek oluyorlar. Çaba bir şekilde sürüyor değil mi?

Yüksek lisans tezim buna çok benzer bir konuydu. Türkiye’de internet sonrası değişen müzisyen kimliğine odaklanmıştım. İnternet filarmoni orkestrası bütün konserleri yayınlıyordu ama siz bir ücret ödüyordunuz. Bu sokağa çıkmama sürecinde bunu kaldırdılar. Online olarak konserler izlenebiliyordu ama bu süreçte bu popülerleşecek. Artık herkes konserini bu karantina döneminde bu şekilde verecek. İnsanların bir şeyler izlemeye, dinlemeye ve yenilikleri keşfetmeye ihtiyacı var. Özellikle de büyükşehirlerde yaşayan insanlar için bu ortam müzisyenler tarafından sağlanmaya devam edecek. Karantina henüz ortada yokken Bilal Karaman albüm provasını yapıyordu ve bunu canlı yayında izleyicilerine izletti. Buna doğru evrilen bir süreç vardı ve karantina süreci bunu hızlandıracak.

‘BİR TARAFIYLA ACI VERİCİ BİR ŞEY’

Peki bir taraftan bunun olumsuz da bir yanı yok mu? Sanatçıların etkileşimle daha çok beslendiği yönünde kanı da var.

Tabii ki. Ben de icracıyım bir taraftan. Bilgisayar başından şarkı söylememle etkileşim içinde sahnede olmam arasında dünya kadar fark var. Bu bir tarafıyla acı verici bir şey. Etkileşime giremiyorsun ve seni kimin dinlediğini akan görüntüden görüyorsun belki ama birebir temasın olmuyor.

O atmosferi, o dokuyu o kokuyu yaşayamıyorsun. Bir an önce tabii bu süreç biter ve meydan konserleri yapmaya başlarız. Bence zaferi öyle kutlamak lazım. Bu virüs yok olduktan sonra her yerde sokak şenlikleri yapılmalı. Ekonomik olarak da bu sürecin müzisyenlere ciddi bir zararı var. Müzisyenlerin geçim kaynağı ya telif ya da konser. Telif derken de albüm satışından kimse bir şey kazanmıyor. Ancak milyonlarca dinleyiciniz olmalı ki oradan bir şey gelsin. İşletmeler, festivaller nasıl ki krizde en büyük krizi ilk başta yine müzisyenler yaşadı. Savaş ortamında ya da şehit haberleri geldiğinde ilk durdurulan şey konserler olmuştur. En büyük krizi de müzisyenler yaşıyor.

Umut üzerinden insanların evlerine konuk olmaya devam edeceksiniz. Bu süreçte dinleyenlerle de etkileşim içerisinde olacak mısınız?

Bana insanlar onlara umut veren parçaları benimle paylaşırlarsa onların da ismini vererek paylaşmak isterim. Bir şarkı değil gün içerisinde onlarca parça yayınlamak isterim. Ki başkalarına da umut olalım. İnteraktif olmak zorunda. Herkes bir şeyler paylaşıyor ve yaşadığını göstermeye çalışıyor. Bizi bu krizden müzik kurtaracak diye düşünüyorum. Bunun iyileştirici gücüne çok inanıyorum. Ben de paylaşımlarıma devam edeceğim. Bu parçaların da hepsinin hikayesi olacak.

Müzik yazarı Özge Ç. Denizci’nin paylaştığı ‘Müzikle İyileşiyoruz’ serisine şuradan ulaşılabiliyor: