İzmir'de 'Demirtaş filmiyle' açılış

İnsan Hakları Belgesel Film Günleri, Demirtaş’ın öyküsünden uyarlanan film ile başladı. Filmin senaristi Gaye Boralıoğlu, “Bazı insanlar risk alır, bizim adımıza bedel öderler. Selahattin Demirtaş’ta bizim için öyle birisi" diye konuştu.

Google Haberlere Abone ol

İZMİR - 10. İnsan Hakları Belgesel Film Günleri başladı. Türkiye İnsan Hakları Vakfı'nın (TİHV) BM İnsan Hakları Haftası nedeniyle düzenlediği belgesel günlerinin açılış filmi Selahattin Demirtaş’ın öyküsünden uyarlanan “Ah Asuman” adlı kısa film oldu. İzmir Mimarlık Merkezi’nde gerçekleşen açılışa çok sayıda sivil toplum örgütü, meslek odaları ve hak savunucuları katıldı.

Açılış töreninde konuşan Profesör Doktor Nilgün Toker, “İnsan haklarıyla vardır” şiarının sadece şiar olmaktan çıkıp, hakların gerçek kılınması, hak ihlallerinin önlenmesi için gereken her şeyi yapmanın da insanlığın bir sorumluluğu olduğunu düşünüyorum” dedi.

‘BELGESEL SİNEMA VE HAK SAVUNUCULUĞU AYNI NOKTADA KESİŞİYOR'

Törende açılış konuşmasını yapan TİHV Yönetim Kurulu Üyesi Coşkun Üsterci, Geçen yıl 2 bin 900 seyircinin programı takip ettiğine dikkat çekerek Belgesel Sinema Günleri yapmalarının en önemli nedeninin belgesel sinemacılığın meseleye yaklaşımıyla ilgili olduğunu söyledi. İnsan hakları savunuculuğuyla belgesel sinemacılığın kesiştiğini dile getiren Üsterci, “Her ikisinin de ortak yanı hayatın hakikati, gerçekliği. Olmakta olanı her ikisi de izliyor ve hakikati ortaya çıkarmaya çalışıyor. İnsan hakları savunuculuğunun çok önemli bir faaliyet biçimi var. İhlalleri eksiksiz belgeleyerek raporlamak. Çünkü hepimiz çok iyi biliyoruz ki ihlalleri gizlemek, saklamak isterler. Bizim görevimiz de bu saklanan ihlalleri açığa çıkarmak ve bunu görünür kılarak önlemeye çalışmak. Belgesel sinemacı da o hakikati ortaya çıkararak bütün bu saydığım süreçler doğrultusunda bir uğraş verebilmenin imkanını sağlıyor. Biz de bu kesişim noktasını sonuna kadar sürdürmeye çalışıyoruz. Sizlerin ve film programımızı takip eden seyircilerimizin desteği bizleri çok mutlu ediyor” diye konuştu.

'İNSAN HAKLARI MÜCADELESİNE DESTEK VERECEĞİNİZE İNANIYORUM'

Açılış konuşmasının ardından söz alan TİHV İzmir Temsilcisi Profesör Doktor Veli Lök, insan hakları mücadelesinde bilim, hukuk ve sanatın önemine değinerek “Bildiğiniz gibi bu mücadeleyi verirken özellikle işkenceye karşı mücadelede bilimin ve hukukun çok iyi kullanımını da gerçekleştirdik. Hepinizin bundan sonra da bilim, hukuk ve sanat yönünden insan hakları mücadelesine destek vereceğinize inanıyorum” ifadelerine yer verdi.

'İNSAN HAKLARI BEYANNAMESİ DEVLETLERİN BEYANNAMESİ DEĞİLDİR'

TİHV Etik Kurul Üyesi Profesör Doktor Nilgün Toker ise konuşmasında insanlığın en önemli kazanımlarından birisi olan İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kabulünün 71. Yılı olsa da İnsan hakları bakımından oldukça kısa bir süre olduğunu vurguladı. Toker, “Bu 71 yılın dünyanın birçok yerinde adaletsizliğe, zulme uğrayanların görünmez olanların, görmezden gelinenlerin mücadelesinin referansı olan bir ilkeler bütününden bahsediyoruz. Aslında Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Beyannamesi, devletlerin beyannamesi değildir. Ama devletlerin korumakla yükümlü kıldığı bir beyannamedir. Bugün bunları giderek daha fazla ihlal eden yapıların kendisinin bu devletler olduğunu biliyoruz” ifadelerini kullandı.

İnsan hakları savunucularına düşen görevin insan haklarını var kılmak olduğunu söyleyen Toker sözlerini, “Bunun için “İnsan haklarıyla vardır” şiarının sadece şiar olmaktan çıkıp, hakların gerçek kılınması, hak ihlallerinin önlenmesi için gereken her şeyi yapmanın da insanlığın bir sorumluluğu olduğunu düşünüyorum” diyerek sonlandırdı.

'DEMİRTAŞ’IN ÇOK ÖZEL BİR EDEBİ DİLİ VAR'

Konuşmaların ardından 10. İnsan Hakları Belgesel Film Günleri için tasarlanan afiş yarışmasının ödül töreni gerçekleşti. Serap Tamay’ın verdiği müzik dinletisi ile devam eden açılış gecesi, Demirtaş’ın öyküsünden uyarlanan “Ah Asuman” adlı kısa film ile sona erdi.

Yönetmenliğini Ümit Kıvanç’ın, senaryosunu Gaye Boralıoğlu’nun yazdığı filmin gösteriminin ardından söz alan Boralıoğlu, “Bazı insanlar risk alır, bizim adımıza bedel öderler. Selahattin Demirtaş’ta bizim için öyle birisi. Tabii ki ona olan borcumuz öyle kolay ödenecek bir borç değil ama şimdilik elimizden bu geliyor. Demirtaş’ın siyasi bütünlüğünün ötesinde çok özel bir edebi dili de var. Biz de onun bu dilinden bir cümle seçtik ve bu film ortaya çıktı” diye konuştu.