Aslı Aydemir: İnternet birey olarak mücadelemizi 'hashtag'lere indirgedi

'Artweeks @Akaretler' 3 Eylül'de açıldı. "Herkes sergide gördüğünün neyi anlattığını hemen anlıyor çünkü kadına şiddet hep gündemimizde olan bir olgu" diyen, sergide kadın cinayetlerini ele aldığı çalışmalarıyla bulunan Aslı Aydemir ile "The CollectibleBarbie" sergisini, eserlerini ve kadın cinayetlerini konuştuk.

Google Haberlere Abone ol

Yerli ve yabancı sanatçıların eserlerini bir araya getiren “Artweeks @Akaretler” 3 Eylül’de kapılarını ziyaretçilere açtı. Akaretler’de bulunan sıra sıra evlerin, galerilere, sergilere ve koleksiyon alanlarına dönüştüğü Artweeks @Akaretler, birkaç katlı 10 binaya yerleştirilmiş sanat eserlerini bir araya getiriyor. Ücretsiz olarak izleyebileceğiniz bu sanat eserleri arasında video’dan resme, heykelden fotoğrafa, oldukça keyifli ve ilginç işleri görmek mümkün.

Toplumsal konuların da ele alındığı sergiler arasında, keyifli işlerin yanı sıra çarpıcı üretimler de var. Örneğin, 23 numarada, işleriyle sizi bekleyen sanatçı Aslı Aydemir’in kadın cinayetlerini ele aldığı çalışmaları. Geçtiğimiz yılın aralık ayında ortaya koyduğu eserleri “Social Media Effect (sosyal medya etkisi)” adı altında birleştiren sanatçı, bu sergisini, 2018’in son ayına kadar erkekler tarafından katledilmiş olan 300 kadına ithaf etmişti.

Aslı Aydemir

KADIN CİNAYETLERİNİN NORMALLEŞTİRİLMESİ ÜZERİNE BİR ÇALIŞMA: THECOLLECTIBLE BARBIE

Aydemir, Artweeks @Akaretler kapsamında görebileceğiniz, medyanın toplumda öne çıkan kadın cinayetlerinden üçünü ele alışını işlediği “The CollectibleBarbie” işini şöyle anlattı: “Buradaki, medyanın cinayetleri işleyiş biçimi, izleyiciye anlamsız detaylar vererek sanki bir insanın öldürülmesinden daha önemlisi nasıl öldürüldüğü gibi yapılan medyatik çalışmalar üzerine yaptığım bir çalışma. Kadınların katledilmesinin ardından, bu cinayetlerin tv programlarında, çay partilerinde konuşulmasına karşı ürettiğim bir iş”.

‘VİCDANI OLAN BİR İNSANIN BU CİNAYETLERİN DETAYLARINA İHTİYACI OLAMAZ’

Eserde, gülümseyen Barbie bebeklerinin bedenlerinde, işlenen cinayetler sırasında erkekler tarafından uygulanan şiddetin sonuçları olduğu gibi aktarılıyor. Bu detayların medya tarafından pornografik hale getirilerek aktarılmasını eleştiren Aydemir’e göre, ‘vicdanı olan herhangi bir insanın bu kadar detayı öğrenmeye ihtiyacı olamaz’. Ayrıca, ‘bu cinayetleri çözme iddiasında olan televizyon programlarının da bir alıcısı olduğuna ve bu alıcıların bir kesiminin de bu detaylardan beslendiğine’ vurgu yapan Aydemir, ‘bu kesimin ciddi bölümünün kadın cinayetleri işlemeye meyilli olduğuna’ dikkat çekiyor.

.

‘GÖRDÜĞÜMÜZÜ NORMALLEŞTİRİYORUZ…’

Sanatçı The Collectible Barbie eserine ve kadın cinayetlerine dair sözlerine şöyle devam etti: “Gördüğümüzü, duyduğumuzu normalleştiriyoruz. Örneğin, 1970’lerde "Otomatik Portakal" filmi, şiddet içerikli olduğu gerekçisi ile ciddi bir sansüre maruz kalmışken, yasak kaldırılıp, 90’ların ortasında Türkiye’ye geldiğinde çok normal bir filmdi artık. Çünkü çizgi filmlerde ya da reklamlarda zaten şiddet içeriğini fazlasıyla görüyorduk. Yani, gördüğümüzü normalleştirdiğimiz için, cinayetleri ‘magazin’ gibi sunmaya yeltenen programları eleştirmek üzere yapılmış bir iş.”

Bu ana akım medyada yoğunlaşan magazinleşmeye ve internetin yaşanan şiddet olaylarına karşı toplumda yarattığı etkiye dair sohbet ederkense düşüncelerini “İnternet gerçekten iyi ve bilinçli kullanımda harika, kötü kullanımda ise rezil bir şey… Birey olarak mücadelemizi “change.org” imzalarına veya “hashtag”lere indirgedi maalesef. Arkadaşlarımızla dışarıda bir mekanda otururken, gerçekleşen herhangi bir olayı internetten okuyup, sonrasında sosyal medyada hashtag’li paylaşımımızı yapınca, bir birey olarak üzerimize düşeni yaptığımızı zannediyoruz. Bana kalırsa, sosyal medya, olayların ciddiyetini hafifletme sebebiyle biraz suçlu. İnterneti asla küçümsemiyorum… Aktif bir kullanıcı olarak, ben de, siz de, bu vicdan rahatlatma bölümünü hepimiz biliyoruz” sözleriyle anlattı Aslı Aydemir.

‘PORSELEN HEM KIRILGAN HEM DE ÇOK GÜÇLÜ, BENİM İÇİN KADINI TEMSİL EDİYOR’

Kişisel olarak porselenle yapılan işleri oldukça ilginç bulduğum için, sanatçıya bu materyalle çalışmakla ilgili ve porselenin bu kadına yönelik şiddete dair üretimlerindeki yerini de sordum. Aslı Aydemir sorumu şöyle yanıtladı: “Porselen en iyi bildiğim malzeme. Porselen hem kırılgan, hem de kesici ve sert bir malzeme. Dolayısıyla her iki duyguyu bir arada barındırıyor: kırılgan olması ve aynı zamanda da çok güçlü olması, ısıya, sürtünmeye karşı en dayanıklı malzeme olması, hem kadını temsil ediyor benim için hem de aynı zamanda savaşı hatırlatıyor. Çünkü savaş yıkıcıdır ve savaşın kazananı yoktur. Seramik mezunu olduğum için porselen benim birincil malzemem. Bahsettiğim gibi, içerik olarak da eserlerimi tamamlıyor.”

.

‘İNSANLAR ESERİ İLK GÖRDÜKLERİNDE İRKİLİYORLAR’

‘İzleyicilerin eserlerini gördüklerinde irkildiklerini’ de belirten Aydemir, fuardaki genel tepkiyi ise şöyle anlattı: “İlk defa bir sanat fuarına katılıyorum ve buradaki izleyiciden aldığım geri dönüşlere dair şunu söyleyebilirim: herkes gördüğünün ne anlama geldiğini, neyi anlattığını hemen anlıyor. Çünkü maalesef kadına şiddet her daim gündemimizde olan bir olgu, her gün yeni bir cinayete uyanıyoruz. Evet, ilk gördüklerinde çok irkiliyor insanlar; buraya güzel şeyler görmeye geldiler belki… Ama kimseden olumsuz bir tepki almadım. Erkekler tarafından kadınlara uygulanan şiddetin boyutlarının suratlarımıza vurulması ve hayatlarımıza devam ederken, bu gerçeği tekrar tekrar hatırlamamız gerektiği yönünde teşekkürler aldım.”

Aslı Aydemir’in ve diğer sanatçıların eserleri, Akaretler’de 22 Eylül’e dek görülebilir.