Biriken toz, Yerin Ruhu ve Susamam'ak

Eserin bulunduğu mekan ve mekan içinde kendini konumlandırdığı yer önemli. Mekanın ruhunu alıp kendi içinde çoğaltıyor Muhittincan. Derya Kazan'ın kuyusuyla iç içe geçirmesi ise bambaşka bir boyuta taşıyor anlamı. Üzerinde hiçbir şey olmasa dahi 1800'lerden bu yana içinde barındırdığı onca 'ruh'la ve birikmişlikle zaten yeterince şey anlatıyorken Adahan, birkaç tuğla da sanatçılar koyuyor. Tıpkı Susamam ortak paydasında birleşen 20 sanatçı gibi.

Google Haberlere Abone ol

Ey sanat! Her şeyi hayata dönüştüren.

Murathan Mungan

Dert her ne kadar ortak olsa da ifade başka başka. Herkes kendi dilince, bildiğince anlatıyor. Kimisi avaz avaz bağırırken kimisi satır satır yazıyor. Kimi bir taşla kimi bir kaç lirik sözle anlatıyor. Kimi toplanıp şarkı yaparken kimi 1800’lü yıllardan kalma bir binanın bodrumuna bir kuyu yapıp bekliyor.

Galata’da bir otel Adahan. -1’inci katta 5 kişilik komün bir sergi. ‘Toz Nereye Birikir?’ Her ne kadar sanatçılar yanıtı arayıp ellerindekileri koysalar da ortaya, aleni bir soru bu, yanıtlanmayı bekleyen. Hepsi birbirinden özel işler fakat ben iki tanesine değinmek istiyorum. Derya Kazan’ın ‘Kuyu’su ve onunla neredeyse bir bütün oluşturmuş, deyim yerindeyse kuyunun başında bekleyen Muhittincan resmi.

Sergi neredeyse ‘Susamayan’ rapçilerle eş zamana tarihleniyor. İkisi de bir başka susamama biçimi. Kendi bildikleri dilde. Ve her ikisi de belki tarihsel denk düşüşten ve zihinde dönüp durdukları zamanın eşliğinden ‘Yerin Ruhu’ kavramını hatırlatıyor, Genius Loci. Teknik olarak açıklamak haddim olmamakla birlikte çağrışımıyla ilgileniyorum kavramın. Aidiyet, yerini sevmek, ve geçmişin izlerini taşıyıp bir ruha bürünmek kavramlarıyla ilişkileniyor zihnimde. Sanırım iki plastik sanatçının işi ile 20 rapçinin işini ortak paydada buluşturan da bu zihnimde.

Adahan’a dönecek olursak neredeyse tüm dönemlerini duvarlarından okuyabildiğimiz tarihi bir yapının bodrum katı. ‘Tüm o yılların tozu birikmiş zaten buraya’ diye başlıyorum ilk adımda. Mekanın merkezinde sadece kenar çizgileri kalmış olmasına rağmen hala tüm heybetiyle orada duran bir taş kuyu ve o kuyu kalıntılarının içinde Derya Kazan’ın kurgusal kuyusu. Mekanın izin verdiği yükseklikte bir düzenek ve yukarıdan kuyu taşına damlayan sular. Belki de deler…

“Momo”, Derya Kazan, 2019

‘Oysa zaman yaşamın kendisiydi’ diye bir Micheal Ende alıntısıyla açıklıyor Kazan, alıntının yer aldığı Momo kitabıyla aynı ismi verdiği işini. Başımızı biraz yukarı kaldırdığımızdaysa Muhittincan’ın Bana Ait’ini görüyoruz. Kuyunun başında bir elini dışarı açmış diğerini kendine çevirmiş, sınırlarını çizmiş, kendine bir ‘ev’ yapmış, onun içinde milyon defa çoğalmış ya da kendini tekrarlamış bir siluet.

“Bana Ait” Muhittincan, 2019.

Eserin bulunduğu mekan ve mekan içinde kendini konumlandırdığı yer önemli. Mekanın ruhunu alıp kendi içinde çoğaltıyor Muhittincan. Derya Kazan’ın kuyusuyla iç içe geçirmesi ise bambaşka bir boyuta taşıyor anlamı. Üzerinde hiçbir şey olmasa dahi 1800’lerden bu yana içinde barındırdığı onca ‘ruh’la ve birikmişlikle zaten yeterince şey anlatıyorken Adahan, birkaç tuğla da sanatçılar koyuyor.

Tıpkı Susamam ortak paydasında birleşen 20 sanatçı gibi.

Susamam’a döndüğümüzde ise bahsi geçen mekan Türkiye’ye büyüyor. Yüz ölçümü genişliyor, dertler herkesin ortak dertlerine dönüşüyor.

Kendi adıma aşina olduğum bir kültür olduğunu söyleyemeyeceğim rap’in fakat birkaç tanıdık yüz, isim görüyorum. Tahribad-ı İsyan mesela. 2013 İstanbul Bienali’nden hatırlıyorum. Halil Altındere ve bir diğer rapçi Fuat ile hayata geçirdikleri, doğup büyüdükleri Sulukule’yi anlattıkları, ilk kez bir video odasının önünde böyle bir kuyruk görüyorum dediğim iş, Wonderland‘ı hatırlıyorum. 2013’te Sulukule’nin kentsel dönüşümüne karşı ‘susmayan’ o çocukların ‘büyüyüp’ tüm ülkenin derdini dillendiriyor.

İki farklı susamama hali bu. İkisi de farklı lisanlarda. Biri izleyiciye yüklerken tüm işi diğeri pat pat koyuyor önüne sesle ve sözle. Biri izleyiciye soruyor diğeri ise biraz ‘hızlı’ da olsa tane tane anlatıyor derdini. Dert mühim, nasıl anlattığınsa, onu ‘hayat’ yapıyor. Belki de Adahan’da sorulan sorunun yüz ölçümünü genişletip tekrar sormak gerek: Toz nereye birikir?

“Toz Nereye Birikir”, Tarık Ceddi, Burak Eren Güler, Derya Kazan, Muhittincan, Ezgi Vural , 3-30 Eylül 2019, Adahan Otel, Galata.