Fazıl Say: Eleştiriler yıpratıcıydı, aylarca içime kapandım

Fazıl Say, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı konserine davet etmesi ve sonrasında yaşanan süreçte yapılan kendisine yönelik eleştirilere yanıt verdi. Say, olayların manipüle edildiğini ve bazı dostluklarını bitirdiğini söyledi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Piyanist Fazıl Say, konserine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın gelmesi üzerine kendisine yapılan eleştirilere yanıt verdi. Say eleştirilerin kırıcı ve yıpratıcı olduğunu söylerken "Aylarca içime kapandım" ifadesini kullandı.

Sosyal medya hesabından "Benim gerçeklerim" başlığıyla paylaşım yapan Say, şu ifadeleri kullandı:

"Kamuoyunu yanlış yönlendirenler çok canımı yakmıştı. Cumhurbaşkanının geldiği konser Ankara’da Congresium konser salonundaydı, tüm biletleri çoktan tükenmiş bir konserdi. Bunu “Fazıl Say Saray’da konser verdi” diye manipüle ettiler. Konserde repertuvarda, kendi solo piyano eserlerim Truva Sonatı, İzmir Süiti, Kara Toprak vardı. Bunu da “Fazıl Say Dombra çaldı” diye saçma sapan çakma videolarla manipüle ettiler. Hayatımda verdiğim binlerce konserimde nasıl “konser selamı” veriyorsam; 18 Ocak 2019 akşamı da öyle yaptım, bu sefer “Fazıl Say diz çöktü” diye çamur attılar. “Dönek” diyeni de oldu.

Bunları okumak, duymak, beni çok üzmüştür. Ne kadar kırıcı olduğunu, bana ne kadar dert yarattığını anlatamam. Bu konserin 3000 şahidi vardır. Ne çaldığımın da kaydı ve görüntüsü vardır. Tüm bu olayların başlangıcı, annemin vefatından sonra Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın taziye telefonu ve benim kendisini insanca bir konserime davet etmem ile başlamıştı. Keşke, tüm siyasiler, iktidar, muhalefet, belediyeler, pek çok sanatçıyı, müzisyeni, tiyatrocuyu gidip yerinde seyretse. Sanat ile iç içe olsa. Halkın sanata ilgisini teşvik etse. Keşke…"

'TÜM CUMHURBAŞKANLARI KONSERİME GELMİŞTİR'

"Konserin ardından gelişen tüm bu olaylardan sonra, dost zannetmiş olduğum pek çok kişinin de bu yalana, bu düşmanlığa ortak olduğunu gördüm, hayatlarına çok yardım etmiş olduklarım dahil. Benim için çok can acıtıcıydı, yıpratıcıydı, kırıcıydı. Aylarca içime kapandım. Bu dostlarla (!) her şey bitti, yollar bir daha düzelmemek üzere ayrıldı. Pek çok sevdiğim, okuduğum, insan bu manipüle edilmiş algılarla yanlış şeyler yazdılar, sanki suç işlemişim gibi. Tüm gerçeklerden uzak, tüm iyi niyetlerden uzak. Ne oldu? Benim 49 yıllık ideolojim mi değişti? Sizce değişti mi? Değişebilir mi?

Türkiye’nin son 30 yıldaki tüm cumhurbaşkanları bir veya iki konserime gelmiştir, Özal, Sezer, Demirel, Gül ve Erdoğan (2003 ve 2006’da başbakanlık döneminde) bunun dışında dünyanın pek çok cumhurbaşkanı önünde çalmışımdır. Sanatta, sporda, bu zaten olağandır. Siyasiler de konsere, sinemaya, maça gider… Gitmelidir. Hatta en muhalif sanatçıya bile gitmelidir. Geldiler seyrettiler diye bizim tüm hayatımızın ideolojisi mi değişir? Bu nasıl bir saçmalıktır? Benim hayatımda özgürlükçü, demokrasi düşkünü ve Atatürk sevdalısı, bir vatansever olduğumu bilmeyen var mıdır? Tüm dünyada var mı? Hatta muhalif olduğumu bilmeyen, yaşadığım dertli yılları, mahkemeleri bilmeyen?"

'SANATIN YAPILDIĞI YERDE BULUŞULMALIDIR'

"Hayatımda bir kere Köşk’te çaldım; çok özel bir durum sebebiyle; Kasım 1999, ABD Başkanı Clinton ve eşi ve beraberindeki heyet, 17 Ağustos 1999 Körfez depremi sonrası Türkiye’yi ziyaret etmeye ve dayanışma mesajı vermeye gelmişlerdi; Köşk’te o akşam konseri benim vermem rica edilmişti. Onun dışında, ben felsefe olarak makamlarda sanatsal faaliyeti gerek sanat ve gerek sanatçılar açısından doğru bulmuyorum. Felsefe şu olmalı; sanatın yapıldığı yerde buluşulmalıdır, siyasetin yapıldığı yerde değil.

Bunu benimle irtibata geçen tüm danışman ve bakanlara da bu şekilde iletmişim, “sorumluluk üstlenilir ama sanatın yapıldığı salonlarda olmalı. Amaç da sanatın halkla buluşması ve teşvik edilmesi olmalı. Onlar da daha yukarı ne iletti bilmiyorum. Beni lütfen anlayın. Zaten bir daha da bizimle irtibata geçilmedi. Bir ulusal günümüzde müzik yapmam istenirse bunun yeri bence Anıtkabir olmalı. En azından tarihe doğruları not düşmek istedim."

Ne olmuştu?

Erdoğan, Fazıl Say'ın annesinin vefatının ardından Say'ı aradı ve başsağlığı diledi. Say bu telefondan sonra “Cumhurbaşkanı’nın sesi çok samimi, çok sahiplenici, çok gerçekti. Taziyelerini çok samimi, sıcak tonda, çok gerçek bir şekilde iletti” ifadesini kullandı ve Erdoğan'ı 18 Ocak 2019'daki konserine davet etti. Erdoğan, eşi Emine Erdoğan ile beraber konseri gitti ve sahnede kısa bir konuşma gerçekleştirdi. Say konserden sonra "Uzlaşı kapısının aralandığını hissettim" dedi.

(HABER MERKEZİ)