Murat Sezgi Bozcaada Caz Festivali'ni anlattı: İşimizi yapmak neredeyse delilik noktasına geldi

Bu yıl üçüncüsü gerçekleşecek olan Bozcaada Caz Festivali'ne sayılı günler kala festivalin organizatörlerinden Murat Sezgi ile konuştuk. Son dönemdeki ekonomik sıkıntılardan dolayı çok sıkıntı yaşadıklarını belirten Sezgi, “İşimizi yapmak neredeyse delilik noktasına geldi. Bilet fiyatına bakıyorsunuz, içeri girdiğinizde markalar görüyorsunuz ve diyorsunuz ki ''Oh, ne güzel para kazanıyorlar!''. Halbuki durum pek de öyle değil. Özellikle 2012 ve sonrasında korkutucu oranlarda küçülmeye, yaptığımız işi yapan insanların ve şirketlerin hayatta kalma zorlukları artmaya devam ediyor” diyor.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Cazın ustalarının, yeni yeteneklerle aynı sahneyi paylaştığı, müziğin birleştirici gücünün ada doğasıyla bütünleştiği Bozcaada Caz Festivali 2019 için geri sayım başladı. Bu sene, içerisinde Londra Caz Festivali, Kopenhag Caz Festivali ve Bimhuis Amsterdam gibi 35 farklı ülkeden organizasyonların, kuruluşların ve girişimcilerin olduğu Avrupa Caz Ağı’na katılan festival, 19-20-21 Temmuz tarihlerinde gerçekleşecek. Bozcaada Caz Festivali’nin 2019 programı keşiflerle dolu. Festival sahnesinde bu yıl, Londra’dan çıkan ve çağdaş cazın en heyecan verici yeteneklerden biri olarak görülen davulcu 'Yussef Dayes', yerli müziğinin en etkileyici kadın vokallerinden 'Birsen Tezer', blues ve caz müziği Anadolu'nun tarihi ile sentezleyen 'Erkan Oğur Anatolian Blues Project', caz ve hiphop’ı kendine özgü tarzda harmanlayan Berlin’in dinamik ismi 'Bobby Rausch ft. Giw', Tuluğ Tırpan, Eylem Pelit ve Volkan Öktem’in yeni projesi 'Pow Trio' ve daha birkaç ismi ağırlıyor.

Adanın dört bir yanına yayılan festivalde sürpriz konserlerin yanı sıra tadım ve gastronomi etkinlikleri, söyleşiler, beden odaklı atölyeler, çocuk atölyeleri ve keşif rotaları içeriğiyle festivalcileri ağırlayacak. 3dots, allaturca ve Pavli Bozcaada organizasyonu ile gerçekleşen festivalin organizatörlerinden 3dots'un kurucu ortağı Murat Sezgi ile konuştuk.

'BOZCAADA'DA CAZ FESTİVALİ YAPILMAMIŞ OLMASININ ŞAŞKINLIĞIYLA YOLA ÇIKTIK'

Üç yıldır gerçekleşen Bozcaada Caz Festivali yolculuğunuz nasıl başladı?

Festival ortaklarından Pavli ekibinin Bozcaada'ya yerleşmesi ve içeri girdiğiniz anda kendinizi evinizde gibi hissettiğiniz, ormanın içindeki bu güzel mekanın kurulması, festivalin kurgulanması yönünde atılan ilk adım oldu. Bunun üzerine bir süredir İstanbul dışında yapılabilecek işler üzerine kafa yorduğunu fark eden allaturca Music ve 3dots ekibi, şans eseri gerçekleşen bir mesajlaşmanın üzerine bir toplantı gerçekleştirdi ve daha önce Bozcaada'da bir caz festivali yapılmamış olmasının şaşkınlığıyla, festivali gerçekleştirmeye karar verdik.

Yaklaşık 15 yıldır canlı kültür sanat etkinliklerinin farklı kısımlarında yer almış geniş bir ekip, gerçekleştirmeye karar verdiğimiz ufak bir hayali bizlerin de beklentisinin dışında sahiplenip, yukarıya taşıdı. Sanatçısından sektörde tanıdığımız şirketlere, çalışanlara ve sponsorlara kadar birçok insan da bu planın parçası ve destekleyicisi olmak istedi ve festival ilk senesinden itibaren yoğun bir ilgi, detaylı bir çalışmayla ilerliyor.

Nasıl bir felsefeyle yola çıktı?

Kendimiz gibi olmak, öğrendiğimiz şeyleri kopyala yapıştır mantığı yerine kendi yöntemlerimizle uygulamak, tüm ekip arasında demokratik, ortak bir akıl uygulamak, bulunduğumuz coğrafyaya, kültürüne, ekonomisine saygılı olmak, anlamaya çalışmak, bu işe yalnızca bir eğlence etkinliği değil, sosyal etkisinin, bir araya gelme duygusunun ve güzel hatıraların biriktiği bir buluşma gibi yaklaşmak sayabileceğim bazı çıkış noktalarımız.

Sanatçıların kaşe ve tanınırlık seviyelerine göre posterlerde daha büyük ya da küçük fontlarla yazılmadığı, seyirciyle sahne arasında his olarak uçurumların olmadığı, kullandığı dilden tutun da programına, iletişimine kadar ayrıştırmak yerine dahil etmek üzerine odaklanan bir festival yaratalım istedik. Kendimiz gibi olmak ve klişelerden kaçmak için özen gösteriyoruz. İlk seneden itibaren aldığımız ve bizi en çok mutlu eden geri dönüş de bunu yapabildiğimizi belirten dönüşler oluyor.

'ŞEHİR BULUŞMALARIYLA EKİBİ BİR ARAYA GETİRMEK İSTEDİK'

Emir Ersoy Project ve Kerem Akdağ DJ Set Bozcaada Caz Festivali İstanbul Buluşması kapsamında İKSV'de sahne aldı. Festivalin İstanbul'a taşınma fikri nasıl ortaya çıktı? Neden böyle bir tercihte bulundunuz?

Uzun senelerdir, onlarca festivalde çeşitli pozisyonlarda hizmet vermiş bir ekibimiz var. Bu ekip kendi arasında, Bozcaada Caz Festivali'ne ilişkin bir fikir birliğine vardı. Normalde bizler, etkinliklerden eve döndüğümüzde sosyal medya ve internete girer, etkinliğin tuvaletinden giriş operasyonuna, müziklerine kadar sürekli şikayet insanların olduğunu görürdük bu yorumları okurduk.

Bozcaada Caz Festivali'nde ilginç bir durum yaşadık, festivalden haftalar sonra bile durup dururken, bir önceki sene ne kadar güzel bir 3-4 gün geçirdiğini bizlerle paylaşan, dinlediği bir müzikten, gittiği bir yan etkinlikten ya da festivalde tanıştığı birisinden, kitleden bahseden mesajlar alıyorduk. Buradan yola çıkarak, artık senenin bazı dönemlerinde şehir buluşmaları yapalım, Bozcaada'da bir araya gelen insanlar yine buluşsun istedik. Nereye gidecek, hep birlikte göreceğiz.

Bu yıl ilk kez engelli bireyler için 'Erişilebilir Her Şey' projesi de festival kapsamında olacak. Bu muhteşem proje nasıl imkanlar sağlayacak?

Bozcaada Caz Festivali ekibi, kurgulayıcısından uygulayıcısına kadar tüm kadrosuyla bu sene büyük bir cesaret örneği gösterdi. Erişilebilirlik anlamında adanın fiziksel şartlarının da yoğun etkisiyle zor bir mekanda, henüz gencecik olan festivalin üçüncü senesinde, tüm sektörün odak noktası finansal noktalar ''Biz bu festivale herkesin gelebilmesini istiyoruz!'' dedi ve Erişilebilir Her Şey ekibinden danışmanlık almaya başladı.

Erişilebilir Her Şey, kültür - sanat mekanları, festivalleri, şirketlerinden başlamak üzere etrafımızda gördüğümüz tüm fiziksel alanları, bizleri ve yaklaşımlarımızı daha 'erişilebilir' hale getirmek isteyen bir insiyatif. Farklı engel gruplarında, yola çıkış hedefleri 'dışarıda diledikleri şekilde vakit geçirebilmek' olan üç kafadarın kurduğu, beraberlerinde akademisyenlerden engellilik alanında uzman profesyonellere kadar geniş bir ekibin olduğu bir danışmanlık şirketi.

'HEPİMİZ “ERİŞİLEBİLİRLİK KÖPRÜSÜNDEN” GEÇİYORUZ'

Bu proje kapsamında festival ekibimizin bir eğitim sürecinden geçti. Bizlere bilişsel anlamda ya da festival iletişiminden, sosyal medya iletilerimizden tutun da alandaki fiziksel uygulamalara kadar her konuda danışmanlık veriyorlar. Şu anda bizler, bir 'erişilebilirlik köprüsünden' geçiyoruz. Tüm festival çalışanlarımız, engelli bireylere nasıl davranması gerektiğini öğrenecek, internet sitemizin erişilebilir olmasından tutun da mekandaki düzenlemelerimize kadar adım adım düzeltmeye çalıştığımız birçok kalem bulunuyor.

'ENGELLENEN TOPLUMUN TÜM ÜYELERİ BİZİMLE OLACAK'

Bu proje, Türkiye'de yüzde 10 civarında olan aslında engelli değil de 'engellenen', toplumun tüm üyeleri gibi Bozcaada Caz Festivali'nde keyif almak isteyecek bireylerin de oraya gelmesini sağlayacak ya da onları buna teşvik edecek. Festivale ilişkin iyileştirmelerde şu an ne aşamada olduğumuzu bizlere, Erişilebilir Her Şey ekibine danışabilirler. Alan betimleme ses kayıtlarımızdan tuvaletimize ve giriş operasyonumuza kadar, harıl harıl iyileştirmeler yapmaya çabalayacağız.

Deniz, doğa ve müzikle bütünleşmiş olan festivalde bu yılki katılımcıları farklı olarak başka neler bekliyor?

Bu sene her şeyden öte müzik programımızı geliştirdiğimizi söyleyebilirim. Uluslararası festivaller takvimine girmeyi amaçladığımızı belirterek yola çıkmıştık, üçüncü senesinde her üç gününde uluslararası bir isim ağırlıyoruz. Bunun haricinde bu sene bizler için en güzel gelişmelerden bir tanesi Erişilebilir Her Şey projesi ve bu alanda attığımız adımlar olacak. Sosyal ve çevre duyarlılığı alanında uzun süredir projeler geliştirmek üzerine çalışan bir ekibimiz var. Çöpüne Sahip Çık, SuCo gibi proje ortaklarımızla, festivali minimum atık üreten, tekrar kullanılabilir ürünlerin yer aldığı, bir festival yapmak için yoğun çaba içerisindeyiz.

'KEŞİF ETKİNLİKLERİ DE SİZİ BEKLİYOR'

Bu sene pop-up konserlerimiz biraz daha yayılıyor, adanın ilginç yerlerinde gün içerisinde müzikle karşılaşabileceksiniz. Keşif olarak adlandırdığımız yan etkinliklerinde bedensel performatif buluşmalardan, yogaya, festivalin adayla olan ilişkisini kurcalamak ve anlamak için gerçekleştirdiğimiz bir konuşmaya ve yine çok güzel gastronomi etkinliklerine kadar kendinize bir şeyler katabileceğiniz ve merak eden insanlarla buluşabileceğimiz etkinliklerimiz var.

Festivalin bölge turizmine nasıl katkıları oluyor?

Bu konuda bir araştırma sürecine girdik. Bu, Türkiye'de sürekli konuşulması gereken bizler gibi işler yapmak isteyen kişilerin içinde tutulması gereken bir tartışma. Edineceğimiz araştırma verilerinin yanında, festival sırasında gündüz gerçekleşecek Bozcaada Caz Festivali Keşif etkinliklerimizde tam olarak da bunları tartışmak, anlamaya çalışmak istiyoruz.

'EUROPE JAZZ NETWORK'E ÜYE OLDUK'

Bu sene bizim ebatımızdaki bir festival için cesur olduğunu düşündüğümüz bir adım attık ve Europe Jazz Network (Avrupa Caz Ağı)'na üye olduk. Bu üyelik kapsamında artık Avrupa'nın en etkili ve aktif caz festivalleri, mekanları ve oluşumlarıyla beraber doğaçlama müzik türünün geleceği hakkında bilgiler edinecek, söz sahibi olacağız.

Europe Jazz Network'te geçerli oyumuz, Avrupa Birliği'nde temsil ediliyor. Bu network bir araya geldiğinde (senelik toplantısı bu yıl İtalya - Novara'da), festivallerin bölgeleriyle olan ilişkilerini, eğer hedefleri bu yöndeyse nitelikli turizme olan katkılarının ölçümlenmesi gibi konular da tartışılıyor.

'FESTİVAL ETKİSİYLE ADA ZİYARETİNİN ARTTIĞINI DUYDUK'

Dolayısıyla bu girdiğimiz süreçte biz de etkilerimizi ölçümleyebilmek istiyoruz. Kişisel gözlem açısından bakarsak, henüz ilk seneden itibaren Bozcaada'da yaşayan iş sahiplerinden tutun da festival için geçici olarak buraya gelen kişilere kadar, herkesten çok güzel geri dönüşler alıyoruz. Doğaya saygılı, merak eden, güzel vakit geçirmek için Bozcaada'yı seçen bir insan grubunun festival etkisiyle adayı daha fazla ziyaret ettiğini burada yaşayan neredeyse tüm dostlarımızdan duyduk. Umarız bu hep böyle devam eder.

Caz ve hip-hop'u kendine özgü tarzda harmanlayan Berlin'in dinamik ismi ‘Bobby Rausch ft. Giw’den özgün müziğiyle fark yaratan isimlerinden Birsen Tezer'e Londra’dan çıkan en heyecan verici yeteneklerden biri olarak görülen davulcu ‘Yussef Dayes’ten müziğin en saf halini icra etmeyi hedefleyen isimleri bir araya getiren ‘Erkan Oğur Anatolian Blues Project’e geniş bir line-up'ınız var. İsimleri seçerken nelere dikkat ediyorsunuz?

Tek amacımız müziği gerçekten severek, hissederek ve kendine has şekilde yapmaya çalışan müzisyenleri ağırlamak. Bozcaada Caz Festivali'nde müziği gerçekten hissederek ürettiğine ve sergilediğine inandığımız, bu açıdan da saygı duyduğumuz müzisyenler oluyor.

Yussef Dayes de Bobby Rausch, az önce belirttiğimin üzerine bir de sınırlarını zorlamaya çalışan isimler. Bunların yanında Erkan Oğur gibi hayranı olduğumuz ustalar, Birsen Tezer ve harika ekibi, Tuluğ Tırpan, Eylem Pelit ve Volkan Öktem gibi ustalardan oluşan POW Trio ile Bidar'ı ve grup olarak kariyerinin henüz başında olan The Kites aynı sahnede, aynı kulisi paylaşınca çok güzel hisler ortaya çıkıyor. Bunu katılımcılarımız da, müzisyenler de hissediyor. Caz ve doğaçlama müziği merkezine alan ve etrafında genişleyen her müziği çok seviyoruz.

'CAZ BİR İLETİŞİM YÖNTEMİ'

Sadece isimlerle değil. Türler arasında geçiş de esnek. 'Ama bu caz değil” diyenler için ne söylersiniz?

Bu tartışma artık çok geride kaldı. Her iki tarafın da kendine göre noktaları var. Hoşumuza gitmeyebilecek tek kısım, bunu agresif ve ısrarcı olarak savulması olabilir ancak türlerin artık pek bir önemi yok. Caz, bir iletişim yöntemi. Dokunduğu, yakınından geçtiği, etkilendiği ve etkilediği her müzik de bizlerin ilgi alanına giriyor.

'2012 VE SONRASINDA CİDDİ ORANDA KÜÇÜLMEYE GİTTİK'

Son dönemdeki ekonomik sıkıntılar sizi etkiledi mi?

Maalesef çok etkiliyor. Bizim işimizi yapmak neredeyse delilik noktasına geldi. Seyirciler açısından konuya baktığımda çok iyi anlayabiliyorum. Bilet fiyatına bakıyorsunuz, içeri girdiğinizde markalar görüyorsunuz ve diyorsunuz ki ''Oh, ne güzel para kazanıyorlar!''. Halbuki durum pek de öyle değil. Sektörümüz özellikle 2012 ve sonrasında korkutucu oranlarda küçülmeye, yaptığımız işi yapan insanların ve şirketlerin hayatta kalma zorlukları artmaya devam ediyor.

Avrupa Caz Ağı'nda da bir araya geldiğimiz kişilerle sohbetlerimizde görüyoruz ki tümünün bulundukları yerel yönetimden, şehirden, fonlardan aldıkları destekler var. Bizim için 'henüz' böyle durumlar mümkün değil. Bu yüzden de kişisel risk alarak bu işleri gerçekleştiriyoruz ve işin matematiğinin içinden çıkmak her geçen gün zorlaşıyor. Ancak kafayı düşürmüyoruz. Biz işimizi güzel yapmaya devam edeceğiz, derdimizi ilgili kişilere anlatmak için çaba sarf edeceğiz ve bu festivaller gelişerek onlarca yıl düzenlenecek, bir sürü güzel buluşmalara vesile olacaklar.

Bozcaada Caz Festivali'ne dair neler hedefliyorsunuz?

Dünyanın farklı yerlerinden müzikseverlerin takip ettiği ve katıldığı, idare edilebilir ölçüde gelişmeye devam eden, bulunduğu bölgenin dinamiklerine saygılı, çalışan ekibinin hep güzel hissettiği, dans ettiği, sponsorları ve ortaklarına fayda sağlayan ve bol bol güzel buluşmaların yaşandığı bir festival hedefliyoruz.

Türkiye'de birçok caz festivali var. Bunlar arasındaki rekabet ve birbirini besleme durumu ile ilgili neler söylersiniz?

Türkiye'de tüm şehirlerde, ilçelerde ve Bozcaada gibi yerler de dahil olmak üzere özellikle yazlık ve tarihi noktalarda caz festivalleri düzenlenebilir. Aslında bu yönde ciddi bir kapasite var ve eminiz ki olaylar bu noktaya doğru da gidecek.

'HER FESTİVAL ENDİ DOKUSUNU BELİRLERSE ÇOK SAĞLIKLI REKABET OLUR'

Her festival kendi dokusunun, çıkış noktasının neresi olduğunu samimi şekilde kurgularsa, çok sağlıklı ve güzel bir rekabet yaşanır. Bu da her şeyden öte müzik üreticilerine ve müzik sektörüne daha sonra da ilgili bölgelerin ekonomik ve sosyal gelişimlerine ciddi katkılar sağlar. Böyle bir rekabet içine girmeyi, bilgi paylaşmayı ve pastayı büyütmeyi çok isteriz. Dilimlerin ufalmayacağından, pastanın büyüyüp aslında dilimlerin de büyüyeceğinden eminiz dünyada çok fazla örneği var.