Çatalhöyük arşivi halka açılıyor

Dünyanın en önemli arkeolojik alanlarından biri olan Çatalhöyük’ün tüm arşiv verileri Ege Üniversitesi bünyesinde isteyen herkese hizmet verecek. Ian Hodder öncülüğündeki kazılar Ege Üniversitesi’nin bilimsel danışmanlığına geçmişti.

Google Haberlere Abone ol

İZMİR - UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'ne 2012'de giren Çatalhöyük, 9 bin yıl öncesini bugüne taşıyan çok önemli bir Neolitik Dönem yerleşmesi. Çatalhöyük’te uzun yıllardır Ian Hodder öncülüğünde devam eden arkeolojik kazılar, Hodder’ın 2017’de görevi bırakması üzerine Ege Üniversitesi’nin bilimsel danışmanlığına geçti. 25 yıldır Hodder tarafından yürütülen Çatalhöyük kazıları, Konya Müzesi başkanlığında Ege Üniversitesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Çiler Çilingiroğlu’nun bilimsel danışmanlığında yeni bir ekip tarafından yürütülmeye başlandı.

Hodder dönemine ait 25 yıllık kazı verileri catalhoyuk.com adlı web sitesi üzerinden herkesin açık erişimine sunuluyordu. Bu veriler beş farklı sanal sunucu üzerinden hizmet veriyor ve İstanbul'daki özel bir şirket bünyesinde fiziksel olarak korunuyordu. Proje bu şirkete hizmeti karşılığında her ay bin 500 dolar gibi bir ödeme gerçekleştiriyordu. Söz konusu sunucuların Ege Üniversitesi bünyesinde hizmet verebilmesi için ilk olarak bu verileri saklayabilecek yüksek kapasiteli fiziksel bir sunucunun yurtdışından satın alma işlemleri gerçekleştirildi. Sonrasında Hodder projesinde görevli bilgi-işlem uzmanlarıyla Ege Üniversitesi Bilgi-İşlem Dairesi koordineli bir çalışmayla İstanbul'daki verilerin İzmir'e aktarımını tamamladı. Bu esnada catalhoyuk.ege.edu.tr alan isimli yeni bir web sitesi kurulması için gerekli çalışmalar başlatıldı. Verilerin aktarımı ve internet üzerinden yeniden açık erişime sunulmasıyla proje aylık bin 500 dolar masraftan muaf hale gelecek.

.

HALKA AÇIK ŞEKİLDE EGE ÜNİVERSİTESİ BÜNYESİNDE KORUNACAK

Sisteme dünyanın her yerinden isteyen herkesin erişebileceğini aktaran kazı danışmanı Doç. Dr. Çiler Çilingiroğlu, projeye ilişkin şu bilgileri verdi: "Ege Üniversitesi Rektörlüğü ve Bilgi İşlem Daire Başkanlığı’nın desteğiyle Temmuz ayından beri devam eden bir süreç bu. Eski ve yeni proje uzmanlarının bir arada çalışmalarıyla böyle bir adım atıldı. Hodder döneminde özel şirkete bu ödemeyi yapabildikleri için sorun değildi. Ancak ayda bin 500 dolar bizim verebileceğimiz bir rakam değil. Hem maliyet hem de teknik anlamda zor bir iş. Biz şimdi bu hizmeti herhangi bir ücret ödemeden sürdüreceğiz. Böylesi önemli bir projenin verilerinin özel bir şirketin boyunduruğu altından çıkıp bir kamu üniversitesine gelmesi çok önemli. Eski verilerin üzerine her yıl yapılan kazılar sonrası yeni veriler eklenecek. Bu çalışmanın Çatalhöyük kazılarının devamlılığını sağlamak açısından önemi büyük. Böylece UNESCO kültürel miras listesinde olan bir alanın verileri halka açık bir şekilde Ege Üniversitesi bünyesinde korunacak."

TÜRKİYE’DE ARKEOLOJİ ALANINDA BİR İLK 

Türk kazıları veri paylaşmadıkları için bu projeyi Türkiye’de bir ilk olarak değerlendiren Çilingiroğlu şöyle devam etti: Türkiye’de açık erişim veri sunan kazı sayısı yok denecek az; ancak dünyada böyle bir trend var zaten. Bu çalışma 25 yıl boyunca Hodder’ın kazı sonrası verilerinin yüklendiği veri tabanı ve web sitesini kapsıyor. Bu sayede 25 yıl ve sonrası veriler erişime açılacak. Çatalhöyük projesi bunu yapıyordu zaten çünkü açık erişime ve çok sesliliğe önem veren bir kazıydı. Türk kazıları çoğunlukla verilerini paylaşmazlar. Bu nedenle Türkiye için bir ilk diyebiliriz. En azından benim bildiğim bir örneği yok. Çünkü Türkiye’de bu arkeoloji mantığına aykırı bir şey olarak görülüyor. Ben bu yaklaşımın değişmesi gerektiğini düşünüyorum. O nedenle Hodder döneminden süregelen bu uygulamanın devam etmesini çok arzu ediyorum. Veri paylaşımı giderek artıyor bilim insanları arasında. Söz gelimi zooarkeologlar birbirleriyle verilerini paylaşarak Neolitik’in yayılımıyla ilgili yepyeni bir model üretebildiler. Herkes verisini sadece kendisine saklasaydı bu mümkün olmayacaktı. Her ilgilenen ister Avusturya’dan, ister Türkiye’den veri tabanına erişebilir, yeni bilgiler üretebilir. Kazıdan çıkan verilerin sadece bizim tekelimizde olduğunu düşünmüyorum. Çünkü kültürel miras verisi, insanlığın ortak malı. Bu fikrin arkasında yatan teorik düşünce böyle bir şeydi. Biz orada çalışarak, kazarak bu veriyi üretiyoruz. Ama bilgiyi üreten sadece biz olmak zorunda değiliz. Bir başkası da bizim göremediklerimizi ortaya çıkarabilir."

.