Islandman: Kırılgan ipteki dansımızla etkiledik

Elektronik müzik grubu Islandman, 53'üncü Montreux Caz Festivali'nde 'En İyi Çıkış Yapan Grup' seçildi. Gazete Duvar'a konuşan grubun kurucusu Tolga Böyük, “Herkes oturup çıt çıkarmadan dinliyordu, biz ise tamamen doğaçlama üzerine kurulu çok kırılgan bir set çalıyorduk. Dinleyicilerin bu kırılgan ipte yürüyerek dans etmemizden etkilendiği kanısına vardım. Bu kadar köklü bir festivalden böyle bir ödül almak bize yaptığımızı devam ettirmemiz için bir mesaj gibi geldi” diye konuştu.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Issızlığın ortasında bir ada düşleyin ve burada büyüleyici doğa ve birbirinden farklı kokular eşliğinde yalnız başınıza yürüdüğünüzü hayal edin. Kim istemez ki bu hissi müzikle yaşamayı ve yaşatmayı; her parça ile farklı bir deneyim edinebilecekken üstelik... Elektronik müzik grubu Islandman, enstrümantal müziğiyle bu hisleri geçiriyor dinleyiciye. Tolga Böyük, Erdem Başer ve Eralp Güven'den oluşan grup, Anadolu saykodeliğin dünyanın farklı coğrafyalarından sesler ile harmanını elektronik ritimlerle buluşturuyor.

2017'de Danimarkalı plak şirketi Music For Dreams tarafından yayınlanan ilk albümleri 'Rest in Space' ile dijital müzik platformlarında üst sıralara yerleşen grup, 25'inci İstanbul Caz Festivali'nde 'Socar Turne Özel Ödülü'nün de sahibi olmuştu. İkinci albüm çalışmaları sürerken bu kez Avrupa’nın en büyük caz festivallerinden 53'üncü Montreux Caz Festivali kapsamında düzenlenen yetenek yarışmasında 'En İyi Çıkış Yapan Grup' olarak 'Shure Montreux Caz Grubu Ödülü'nü kazandı. Festival yetkilileri tarafından yapılan açıklamada Islandman’in elektronik yapısı, hipnotik gitar ve şamanik ritimleriyle Montreux Caz Festivali seyircisinin sevgisini kazandığı belirtildi. Başarı basamaklarını hızla tırmanan grubun kurucusu Tolga Böyük ile müzik serüvenini konuştuk.

.

İlk olarak sizin solo projeniz olarak başlayan Islandman neden yoluna grup olarak devam etme kararı aldı?

Grup olmak çok zevkli bir şey. Yapılması zor gözüken büyük işler kolektif çalışma gerektirir. Sahnede tek başına da büyük bir etki yaratabilirsin ama kesinlikle grup olmak sahnenin dışında başlar. Her şeyini paylaştığın dostlarla sahnede çok daha büyük bir enerji yaratılacağına inanıyorum.

'KOZMİK ŞİFRELERİMİZ VAR'

Yaptığınız doğaçlamalarla tanınan bir grupsunuz. Bu uçsuz bucaksız bir evren gibi aslında. Sahnede doğaçlama yaparken nasıl organize oluyorsunuz?

Çalmadan önce kafa kafaya verip içimizden gelen bir “Ommmmm...” sesi çıkarıyoruz (Gülüyor). Bu akşam kim için, ne için sessizliği bozacağımıza karar veriyoruz. Aramızda birtakım kozmik şifrelerimiz var.

Bir parçanın “Tamam bu oldu” aşaması nasıl gerçekleşiyor?

Önce parçanın vermek istediği hisle ilgili bir hayal kuruluyor. Daha sonra kayıtlar yapılıyor, sesler seçiliyor, fikirler alınıp, veriliyor. Sonunda dinlediğimiz şey bir kayıt ve bu kayıt hoparlörden çıktığında bizde bir şeyleri titreştiriyorsa, kafamızda çıplak ayakla kumda dans ediyormuşçasına bir resim canlandırıyorsa parça bitmiş demek oluyor.

Bir röportajınızda “Karşılıklı etkileşim sayesinde hayal dünyanızda kuramadığınız müzikler çıkıyor ortaya” demişsiniz. Bu çok etkileyici. Peki müziğinizin somut benzetmesini yapacak olsanız bu ne olurdu?

Bir adada yalnız başına, bilmediğin renkte ağaçların ve kokuların arasında yürümek gibi.

'MÜZİĞİMİZ İÇSEL DÜRTÜLERDEN ÇIKIYOR'

İlkokul yıllarında saz çalmaya başladınız. Islandman'de de Anadolu müziğini sıkça kullanıyorsunuz. Islandman ile Anadolu müziğinin harmanı hakkında neler söylersiniz?

Bizde etkisi büyük olan, çocukluğumuzdan günümüze taşınan güzel ve ferah bir his var. Islandman'deki harman işte bu hisle ilgili. Anadolu müziği ve elektronik müzik arasında bir bağ kurma görevinden çok bu içsel dürtüyle hareket ediyoruz.

Tolga Böyük

İlk EP'niz (Extended play) Danimarka plak şirketi Music For Dreams'ten çıktı. Bunu özellikle mi tercih ettiniz? Deneyimleyen biri olarak Türkiye'deki plak şirketlerinden ayrılan yanları neler?

Music For Dreams küçük tatlı bir aile şirketi, beni en çok etkileyen şey ise yaptığın müzikle ilgili en ince detaya kadar tartışabilmek, fikir alışverişinde bulunabilmek. Şirketin kurucusu Kenneth Bager 80'li yıllardan beri dj'lik ve prodüktörlük yapıyor. İçinde çok saf ve çok çalışkan bir müzik üretme-yayma dürtüsü olan bir label sahibi. Türkiye'den bir şirketle çalışmadığım için aradaki farklara hakim değilim ama Music For Dreams gibi daha butik plak şirketleri, sanatçısıyla daha çok aile gibi oluyor. Bu da çok daha doğru kanallarda yolculuk etmenizi sağlayabiliyor.

Montreux Caz Festivali deneyiminizi paylaşır mısınız? Festivalde en iyi çıkış yapan grup seçildiniz. Siz bu anlamda kendinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bizim için çok farklı bir deneyimdi. Çaldığımız mekan ve dinleyiciler açısından daha önce çok az rastladığımız bir durumdu. Herkes oturup çıt çıkarmadan dinliyordu, biz ise tamamen doğaçlama üzerine kurulu, çok kırılgan bir set çalıyorduk. Dinleyicilerin bu kırılgan ipte yürüyerek dans etmemizden etkilendiği kanısına vardım. Bu kadar köklü bir festivalden böyle bir ödül almak bize yaptığımızı devam ettirmemiz için bir mesaj gibi geldi.

'SESLER FARKLI OLSA DA YOLUMUZ USTALARLA AYNI'

Bu güne kadar en ilginç sahne performansınız hangisi oldu?

Sanırım Kuşadası Gençlik Festivali. Daha önce hiç buluşmadığımız bir kalabalıkla bir araya geldik orada. Bizden önce en büyük ustalardan 'Moğollar' ve 'Yeni Türkü' çalmıştı. İki grubun da parçaları binlerce insan tarafından bir ağızdan söylenmişti. Biz 'Bu kadar şarkıdan sonra ne yapabiliriz?' diye çıktık sahneye. İlk parça bir sessizlik ve şok içinde geçti. Sonradan binlerce insanın daha önce hiç duymadığı bir müzikle dans ettiğini, bazılarının da kendinden geçtiğini gördüm. Bu his çok şaşırtıcı ve öğreticiydi. Kullandığımız sesler farklı olsa da yolumuz bir şekilde o ustalarla aynı.