Prof. Berktay, Ruhban Okulu'nda Arendt'i anlattı: Dünyaya karşı sorumluyuz

Fatmagül Berktay, Adalar'da Felsefe Söyleşileri etkinliğine katılarak 'Dünyayı Bugünde Sevmek-Hannah Arendt’in Politika Anlayışı' başlıklı bir konuşma yaptı. Berktay, 'Arendt en karanlık zamanlarda bile bir ışığın bulunacağını ve bunun insanların eylemleriyle ortaya çıkacağını söylüyor' dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Siyaset bilimci ve yazar Prof. Dr. Fatmagül Berktay, Adalar Kent Konseyi tarafından düzenlenen 'Adalar’da Felsefe Söyleşileri' kapsamında, 1 Eylül Cumartesi günü Heybeliada Ruhban Okulu'nda bir söyleşi gerçekleştirdi. İstanbulluların, Adalıların ve Berktay’ın öğrencilerinin büyük katılım gösterdiği söyleşinin ana başlığı ise 'Dünyayı Bugünde Sevmek-Hannah Arendt’in Politika Anlayışı' idi.

Prof. Dr. Fatmagül Berktay, Arendt’in politik anlayışını, tarihten ve bugünden örnekler vererek açıkladı. Dünya genelinde şiddet, açlık ve yoksulluk gibi nedenlerin sonucu olarak ortaya çıkan mültecilik sorununu ve özellikle ülkemizde yaşanan hak ihlallerini de hatırlatan Prof. Dr. Berktay, Hannah Arendt’in politika anlayışı ile totaliter rejimlerden de örnekler sundu. İçinde bulunduğumuz karanlık tabloya rağmen, umudu korumak gerektiğinin altını çizen Berktay, söyleşi boyunca, düşünmenin, kamusal alanda özgürce konuşmanın, tartışmanın ve örgütlenmenin önemine vurgu yaptı.

'DÜNYAYI BUGÜNDE SEVMEK NİYE BU KADAR ZOR?'

Prof. Berktay, umuda dair düşüncelerini yine, totalitarizm analiziyle ünlü olan en önemli siyaset teorisyenlerinden Hannah Arendt’in sözleriyle ifade etti:

“Arendt, ‘Dünyayı bugünde sevmek niye bu kadar zor?’ diye sorar ve soruya gene kendisi yanıt verir. Olanca kötülüğün, karanlığın içinde her şeye rağmen ışık vardır ve ışığa zaten en çok ‘karanlık zamanlar’da ihtiyaç duyarız. Her doğum bir mucize, her insan yeni bir başlangıçtır ve insanlar bir araya gelip ortak eylemde bulunabildikleri sürece umut da vardır. Dünya sevgisini mümkün kılan, içinde yaşadığımız dünya için sorumluluk alıp ortak eylemde bulunma yetimizdir.”

Adalar’da Felsefe Söyleşileri'ne konuk olan Fatmagül Berktay, Heybeliada Ruhan Okulu'nda.

'KARANLIĞA DİRENMEK VE IŞIĞI BULMAK ZORUNDAYIZ'

Arendt’i bugün özellikle okumak gerektiğini ifade eden Berktay şöyle devam etti:

“Arendt, insanı gerçek anlamda düşünmeye davet eder, ezberlere başvurmadan, kolaycılığa kaçmadan, olgulara dayanarak, yeni olanı yeniliği içinde kavramaya çalışarak düşünmek gerektiğini söyler. Modern dönemin politik koşullarını, karanlık zamanları analiz ederken ve geleceğe yönelik öngörülerde bulunurken çok derinlikli ve öngörülüdür. Bugün maalesef sadece Türkiye’de değil, dünyanın hemen her yerinde ‘karanlık zamanlar’ yaşanıyor. Ancak Arendt en karanlık zamanlarda bile bir ışığın bulunacağını ve bunun insanların eylemleriyle ortaya çıkacağını söylüyor. Gerçekten de karanlığa direnmek ve ışığı bulmak zorundayız çünkü dünyaya ve gelecek kuşaklara karşı sorumluluğumuz var.”

'TOTALİTER REJİMLERİN İLK HEDEFİ ÖZGÜR DÜŞÜNCE'

Arendt’in Totalitarizmin Kökenleri kitabından alıntılar yapan Berktay, bu tür rejimlerin insanları tek tipleştirmeye ve düşünmeden itaat eden robotlara dönüştürmeye çalıştığına işaret ederek Arendt’in en önemli tespitlerinden birinin totalitarizm tehlikesinin geçmişte kalmış, olmuş bitmiş bir şey olmadığını vurgulaması olduğunu belirtti.

Modern döneme içkin olan bu tehlike, özgür kamusal alanların yok olması ve politikanın anlamını yitirmesiyle birlikte daha da artıyor diyerek totaliter rejimlerin ilk hedeflerinden birinin özgür düşünme ve eylem olanaklarının ortadan kaldırılması olmasının tesadüf olmadığına dikkat çekti.

'MÜLTECİLER, DÜNYANIN EN KORUNMASIZ İNSANLARI'

Bianet'ten Aysel Kılıç'ın haberinde, dünya üzerindeki eşitsizliklerden de örnekler veren Berktay, mültecilerin hiçbir devletin koruması altında olmamalarının sonuçlarına değindi. Berktay, konuşmasına şöyle devam etti:

“Mülteciler, dünyanın en korumasız insanları. Milyonlarca mülteci insan, hiçbir ülkece kabul görmüyor, hiçbir devletin koruması altında değiller, en kötü koşullarda yaşamaya mecbur bırakılıyorlar, sinek gibi öldürülmelerini dünya sadece seyrediyor... Maalesef bugün yaşananlar, Arendt’in yıllar önce bu konuda yaptığı tespit ve öngörüleri fazlasıyla doğruluyor” şeklinde konuşan  Berktay sözlerini "İnsanlar arasında eşitsizlik derinse ortak bir dünyayı paylaşmak zorlaşır. Eğer hakları koruyup savunan, güvence altına alan politik topluluklar yoksa, insan hakları soyut bir söylemden ibaret kalır. Bugün en önemli sorunlardan biri, belki de başlıcası kamusal alanda haklara sahip olma hakkımızı savunmaktır.”

“Totaliter liderler, kitleleri yalan ve ideolojik propaganda ile peşlerinden sürüklemeye çalışırlar, yalan ile hakikat arasındaki ayrımı ortadan kaldırmaya çalışırlar. Sürekli olarak tarihi, kendi hedeflerine uyduracak biçimde yeniden yazarlar. İlk saldırı hedeflerinden birinin özgür basın ve tarafsız haber kaynakları ve kurumlar olması tesadüf değildir. Çünkü böylece ya körü körüne her şeye inanan ya da artık hiçbir şeye inanmayarak düşünme ve eylem yetisini yitiren itaatkar kitleler yaratmayı hedeflerler. Bizlere düşense buna karşı direnmek ve iktidarın yüzüne karşı hakikati söyleyip savunmaktır" diyerek bitirdi.