'Farklı bir erkeklik umut edilebilir mi?'

Uçan Süpürge Vakfı'nın organize ettiği, "Farklı bir erkeklik umut edilebilir mi?" paneli Ankara'da düzenlendi. Oyuncu Mert Fırat ile akademisyenler Atilla Barutçu ve Murat Göç panelin konuşmacılarıydı. Mert Fırat, “Erkekliğin imkânsız iktidar olduğunu çocuklen anladım” dedi.  

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - Kültür Bakanlığı'nın 20 yıldır düzenlenen Uluslararası Kadın Filmleri Festivali'ne desteğini çektiği festivalin yaratıcısı Uçan Süpürge Vakfı, "Farklı bir erkeklik umut edilebilir mi?" paneli düzenledi. Akademisyen Funda Şenol Cantek'in moderatörlüğünde oyuncu Mert Fırat, Eleştirel Erkeklik İnisiyatifi'nden Murat Göç ve Bülent Ecevit Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Araştırma Görevlisi Atilla Barutçu'nun konuşmacı olarak katıldığı panelin adresi Çağdaş Sanatlar Merkezi'ydi.

'ERKEKLİĞE KARŞI DİRENMEK GEREK'

Panel, Funda Şenol Cantek'in tanıtım konuşmasıyla başladı. Cantek'in, "Eğer erki sorgulamak istiyorsak en başta erkekliği sorgulamak zorundayız. Eril kültür hepimizin düşmanı. 'Erkeklik en çok erkekleri ezer' diye söz var ya gerçekten öyle. Erkeklerin de bununla mücadele etmesi lazım" sözlerinin ardından ilk konuşmacı Pamukkale Üniversitesi’nde akademisyen Yard. Doç. Dr. Murat Göç, "'Eleştirel erkeklik nasıl olmalı?' sorusunu yanıtlamaya çalıştı. Göç, "Erkeklik çoğu insan tarafından cinsel performans üzerinden tanımlanıyor. Cinsel performansa dayalı toplumsal cinsiyet tanımı son  derece sıkıntılıdır" dedi. Türk toplumunda erkekliğin sünnetle başladığından söz eden Göç, "Pipisini kesmek için milyarlar  harcıyorsanız 'benim pipim çok değerli' diyecek. Pipisi iş görmeyince hiddetlenecek, öfkelenecek. Okulda başlıyor erkeklik, oyuncaklarda başlıyor. Türkiye'de okullar militarist yapıda örgütlenmiştir. Uygun adım yürümeye alıştırırlar, üniforma giyerler. Okuldan itibaren çocuk erkeklere özellikle itaat etmeyi öğrenir. Şehir yapıları da mekanlar da erkeklere tahsis edilmiş durumdadır. Kadın kahvehaneye, pavyona giremez örneğin" diye konuştu. "Erkekliğe karşı direnmek gerek" diyen Göç, "Kadın- erkek- LGBTİ ile bu olacak" sözleriyle konuşmasını sonlandırdı.

'SÜNNET, ERKEĞE ERKEKLİK KATMAK İÇİN YAPILIYOR'

Atilla Barutçu ise 'Babalık Performansı' üzerine konuştu. "Hegomonik erkeklik Türkiye'de erkeğe neyi dayatıyor" sorusunu yanıtlayarak konuşmasına başlayan Barutçu, "Sünneti önemsiyorum. Penisin iktidar simgesi olduğunun çocuğa dayatıldığı ilk şey sünnettir. Askerlik örneğin daha yetişkin erkeğin maruz kaldığı bir şeydir. Çocuğun penise sahip olduğu için kendisini bir şey sandığı durum ortaya çıkıyor. Sağlık ve dini boyutuna girmeyeceğim ama sünnetin eleştirilmesi gerekiyor. Bugün sünnet erkeğe erkeklik katmak için yapılıyor" dedi.

Egemen erkeklik formunun kadını sürekli aşağılanması ile yüceltildiğini savunan Barutçu sözlerini şöyle sürdürdü, "Bu yüzden feminist ortamlarda bunu konuşmamız gerekiyor. Babalık da erkekliğin üretilmesinde en kilit rolü üstleniyor. Babalığı dönüştürme adına yapılan her çalışma erkekliği dönüştürmek adına yararlı olacaktır. Erkeğin dönüşmesinde, erkekliğin sabit bir şey olmadığını akılda tutar, kültürün içinde üretildiğini bilirsek değişimin de mümkün olduğu görülebiliriz. Kendi erkekliğimizden rahatsız olup bir şeyleri dönüştürmek adına çalışmalıyız."

'ERKEKLİĞİN İMKANSIZ İKTİDAR OLDUĞUNU ÇOCUKKEN ANLADIM'

Anne ve babasının küçük yaşta ayrılmasının ardından  annesiyle kadınların aktif olduğu bir hayatın içerisinde büyüdüğünü söyleyen oyuncu Mert Fırat yakında hayata geçecek Yanındayız Derneği'nin  amaçlarından bahsetti. "Partner olarak adlandırdığımız çevremizdeki erkekleri bir nebze geliştirmek ve değiştirmek derdindeyiz. Bire bir temastan başlayıp toplumun geneline yaymayı hedefliyoruz" diyen Fırat, "Kadın yoksa bir çalışmanın içerisinde muhakkak eksiktir. Erkekliğin imkansız iktidar olduğunu çocukken anladım. Bundan sonra da kurduğum bütün işler içerisinde kadın sayısı fazlaydı. Pratikte onlara yükü de bırakarak  çalışıyoruz" diye konuştu.