Romandan sahneye bir 'Kul'

Kul reji tercihleri ve oyuncu performansından evvel dramaturgi açısından düşündüren bir oyun. Ülkemizde ne yazık ki önem verilmeyen bu alan, alt metni ortaya çıkarmak, mantık hatalarını gidermek, akışkanlığı sağlamak ve oyunu kavramsal zemine oturtmak gibi konularda yol gösterici bir görev üstleniyor. Kul oyunu, bir romanın sahneye uyarlanması deneyimini gözlemleyebilmek ve üzerine düşünmek için izlenmesi gereken bir yapım.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Başımızı kaldırıp da yukarıya baktığımızda ne görürüz? Kimi zaman mavi bir gökyüzü, kimi zaman bulutlarla kaplı bir dünya, bazen estetikten yoksun gökdelenler, bazense bir apartmanın en üst katı. Hoşumuza gitmeyen bir görüntü oldu mu, indiriveririz başımızı aşağıya. Fakat bir de hep yukarıya bakmak zorunda olanlar vardır. Çünkü hep üstten bakar birileri onlara. Birileri bakmasa bile, Tanrı’nın baktığına inanırlar. Başka çareleri yoktur çünkü.

TOY İstanbul bu sezon Seray Şahiner’in aynı adlı romanından uyarladığı Kul isimli oyununu seyirciyle buluşturdu. Mert Öner’in yönetmenliğini yaptığı ve oyunun tek kişisi olan Mercan karakterini Dolunay Soysert’in canlandırdığı Kul, Şahiner’in Antabus oyununda rastladığımız benzerlikte, sınıf mücadelesini apartmanlarda temizlikçilik yapan bir kadın karakter aracılığıyla aktarıyor. Oyunda kul olmak kavramı toplumdaki sınıfsal uçurumun içerisinde dinsel motiflerden de beslenerek Mercan karakteriyle vücut buluyor.

DRAMATURGİ ÜZERİNE DÜŞÜNMEK... 

Mercan, hayalleri ve bekledikleri olan bir temizlik emekçisi olarak Samatya’daki bir evin bodrum katından sesleniyor seyirciye. Oyunda Mercan’ın apartman merdivenlerinde çıktığı yolculukta kendisine dönüşüne tanıklık ederken, evi terk eden ve kendisinden haber alınamayan uyuşturucu bağımlısı eşi de merak unsurunu diri tutmayı amaçlayan bir durum olarak karşımıza çıkıyor. Kul oyununu ele alırken, Antabus’tan bağımsız düşünmek imkansız. Zira bu oyunda da karşımızda dertlerinin üstesinden dertleriyle dalga geçerek gelmeye çalışan bir karakter var. Antabus’un Leyla Taşçı’sı gibi Mercan’ın televizyonla kurduğu ilişkinin Kul oyununda önemli bir rol oynadığını görüyoruz.

Kul reji tercihleri ve oyuncu performansından evvel dramaturgi açısından düşündüren bir oyun. Tiyatroda -hele ki uyarlama söz konusuysa- dramaturginin önemli olduğunu biliyor ve dramaturgiye inanıyorum. Ülkemizde ne yazık ki önem verilmeyen bu alan, alt metni ortaya çıkarmak, mantık hatalarını gidermek, akışkanlığı sağlamak ve oyunu kavramsal zemine oturtmak gibi konularda yol gösterici bir görev üstleniyor. Roman kahramanı ile oyun karakteri arasındaki fark da masa başında ve sahne üzerinde yapılan dramaturjik çalışmalar sonucunda keskinleşiyor. Roman okumak ile oyun izlemek arasındaki fark da keza öyle. Kul oyunu, bir romanın sahneye uyarlanması deneyimini gözlemleyebilmek ve üzerine düşünmek için izlenmesi gereken bir yapım.

Yazan: Seray Şahiner

Yöneten: Mert Öner

Oynayan: Dolunay Soysert

Dekor-Kostüm Tasarımı: Özlem Karabay

Işık Tasarımı: Ayşe Ayter

Yönetmen Yardımcısı: Abdullah Cersel

Proje Asistanı: Yeşim Çelebi

Prodüksiyon: TOY İstanbul-ID İletişim