Uzmanlardan uyarı: Yarımburgaz Mağaraları'nı Çılgın Proje'den koruyun

‘Kanal İstanbul’un güzergahı üzerinde antik yerleşim bölgesi olan 800 bin yıllık Yarımburgaz Mağaraları bulunuyor. Uzmanlar, yetkililere seslenerek “Tarihi mağaralar mutlaka korunmalı” dedi

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Çılgın Proje olarak tanımlanan ‘Kanal İstanbul’da ilk kazmanın bu yıl sonuna kadar vurulması bekleniyor. İstanbul Boğazı’na alternatif olarak Karadeniz ve Marmara’yı birleştirecek proje, Terkos Gölü’nün doğusundan geçerek Sazlıdere Barajı ve Küçükçekmece Gölü üzerinden Marmara Denizi’ne açılacak. Güzergah üzerinde yer alan en önemli alanların başında, İstanbul’un antik yerleşim bölgesi Yarımburgaz Mağaraları var. Uzmanlar, ilgisizlik nedeniyle büyük zarar gören mağaraların kanal projesi kapsamında mutlaka korunması gerektiği görüşünde.

'FİLM ÇEKİMİ İÇİN DİNAMİTLE PATLATMA YAPILDI'

Milliyet'ten Mert İnan'ın haberine göre, 1. Derece Arkeolojik-Doğal Sit Alanı ilan edilen bölgede yıllarca araştırma yapan Prof.Dr. Mehmet Özdoğan, mağaraların açık hava müzesi olması için proje hazırladıklarını ama hayata geçiremediklerini söyledi. Kanal İstanbul’un arkeolojik alana verebileceği zarar nedeniyle endişeli olduğunu dile getiren Özdoğan, “Yarımburgaz Mağaraları, en büyük kötülüğü film setleri ve çarpık yapılaşmadan gördü. 1985’de çekilen bir filmde mağaraya 40 ton su basılıp, dinamitle patlatma yapıldı. Dünyanın en önemli dolgularından birini kaybetmek üzereyiz. İstanbul’un tektonik, ekolojik en önemli arşivi yok olabilir” dedi.

'SADECE DEMİR PARMAKLIKLARLA KORUYAMAZSINIZ'

Arkeologlar Derneği İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Yiğit Ozar da Yarımburgaz Mağaraları’na en büyük kötülüğü film sektörünün yaptığı görüşünde: “Film seti olarak hoyratça kullanılan arkeolojik buluntular, zamanla çarpık yapılaşmanın tahribatına uğradı. Ancak en büyük zararı yönetmenler verdi. ‘Muhteşem Yüzyıl’ ve ‘Leyla ile Mecnun’ da dahil olmak üzere kimse gereken ihtimamı göstermedi. Defineci ve tinercilere karşı sadece demir parmaklık koyarak eserleri koruyamayız. Bu eserlerin topluma kazandırılması gerekirdi. Turizm açısından önemli bir bölgeyi maalesef kullanamadık. Kanal projesi, Yarımburgaz kalıntılarına doğrudan etki etmese de peyzajın değişmesiyle, öz bağlamından kopma riski var. Bölge mutlaka korunmalı.”

‘PLANLAMA YAPILMASI LAZIM’

İstanbul Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nden Prof.Dr. Necmi Karul da şunları söyledi: “Definecilerin uğrak yerlerinden biri olan mağaranın talihsizlikleri 1969’daki ‘Tarkan Mars’ın Kılıcı’ filmi ile başladı. Yakın zamanda ‘Kurtlar Vadisi’ ve ‘Muhteşem Yüzyıl’ ile devam eden film stüdyosu kullanımının önüne bir türlü geçilemedi. Umarım yeni proje mağaranın sonunu getirmez. Yarımburgaz Mağaraları, 800 bin yıl öncesine giden geçmişi ile Anadolu’da insana dair en eski izleri barındıran yerlerin başında gelir. Yarımburgaz Mağaraları korunacak bir park alanına dönüştürülmeliydi. Güzergah üzerinde bilmediğimiz yerler de çıkacaktır. Ne yazık ki planlamalarda bölgenin arkeolojik potansiyelini hesaba katan bir şey duymadık. Arkeolojik alanların tespiti, korunması için yeni oluşacak çevrenin bir parçası olarak planlama yapılmalı.”

'BİZANS VE OSMANLI DÖNEMİNE AİT ÇOK ÖNEMLİ BULGULAR ÇIKACAK'

Arkeolog Nezih Başgelen ise Yarımburgaz Mağaraları’nın, 800 bin yıllık mazisiyle dünya üzerindeki en eski insan yaşam alanlarından biri olduğuna değindi. Başgelen, kanal projesinin güzergahında Roma, Bizans ve Osmanlı dönemine ait çok sayıda arkeolojik buluntunun ortaya çıkacağını belirterek şunları söyledi: “Kanal güzergahı boyunca 25 metre derine inilecek. Bu durumda çok ciddi arkeolojik bulguların çıkacağını düşünüyorum. Özellikle Balkan tarihine, Bizans ve Osmanlı dönemine ait bilmediğimiz buluntulara rastlamamız söz konusu olacaktır. Kanal projesi hayata geçirilebilir ancak bölgedeki arkeolojik bulgular mutlaka kurtarma kazıları yapılarak kayda alınmalı. Yarımburgaz Mağaraları açık hava parkı yapılmalıydı.”

HAFRİYAT DÖKÜLÜYOR

Bazı kamyoncuların hâlâ arkeolojik buluntuların önüne hafriyat döktüğünü anlatan Şahintepe Mahallesi Muhtarı Erol Çapan da, “Mağaraların içi pislik yuvasına dönmüş. Kültür Bakanlığı’nın, tarihi eserlerimize sahip çıkmasını istiyoruz. Kanal projesi bölgeyi canlandırır ancak doğal doku ve eserlerin zarar görmemesini istiyoruz” dedi.