Mazlum Çimen: Aleviliği anlatmak haddimiz değil!

Mazlum Çimen, Metin Uca, Eşber Yağmurdereli gibi önemli isimlerin yer aldığı, Alevi kültürünün temel taşlarından olan türkü ve deyişlerle aşkın farklı hallerinin anlatıldığı Enel Aşk gösterisi 17 Kasım’da Cadde Bostan Kültür Merkezi’nde prömiyerini yapacak.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Alevilik denilince ilk akla gelendir türkü ve deyişler. Bazen aşkı bazen de doğayı anlatır bu türküler, deyişler... Hak, hukuk, her şeyden önce vicdandır bu deyişler ve Hallac-ı Mansur gibi Ene-l Hak'tır ozanların dilinde...

Bin yıllık geçmişinden, Ozanların ve Aşıkların geleneğinden günümüze kadar dillerden düşmeyen deyişler bu kez sahneye taşınıyor. Aşıkların geleneğinden bağlamanın sesine, türkülerin yollarından deyişlerin söylencelerine kadar şiirlerle, danslarla dolu bir gösteri 'Ene-l Aşk'ta buluşuyor.

Anadolu'nun Kızılbaş Alevi Bektaşi düşüncesinin temel taşlarını oluşturan, deyiş ve yol kültüründe doğa ve aşkın yeri öneminin anlatıldığı "Ene-l Aşk" gösterisi 17 Kasım cuma akşamı, saat 20:30 da Caddebostan Kültür Merkezi'nde sergilenecek. Esat Korkmaz'ın metinleri, Eşber Yagmurdereli'nin anlatımı, Metin Uca'nın günümüze köprü oluşturduğu anekdot ve şiirleriyle yer aldığı, Hülya Aksular'ın koreografisini yaptığı, Ayfer Vardar ve Mazlum Çimen’in aşkı işlediği gösteri, dinleyicileri, deyişlerle, bestelerle, aşk ve doğa teması üzerinden, geçmişten günümüze uzun bir yolculuğa çıkartacak.

Gösteri öncesi Mazlum Çimen ve Ayfer Vardar’la bir araya geldik... Çimen projenin önemini anlatırken, "Biz Aleviliği anlatmıyoruz, haddimiz değil ayrıca, biz aşkın hallerini anlatmaya çalışıyoruz, deyişlerdeki aşkla buluşmaya çalışıyoruz. Doğru bir aşkla...." dedi. Vardar Ene-l Aşk projesinde olmanın heyecanının dile getirdi.

Ene-l Aşk gösterisi 17 Kasım’da Cadde Bostan Kültür Merkezi’nde sahnelenecek. Türküler, şiirler ve deyişlerle dolu dolu bir gösteri olacak. Bunu sahneleme fikrinde söz edebilir misiniz?

Yeni bir albüm yapıyordum, o albüm sırasında böyle bir fikir geldi. Yaptığım işi sahneye taşımak gerektiğini düşündüm ama sahneye taşırken de alışılmış konser mantığı olsun istemedim. Çünkü yeni şeyler yapmak gerekiyordu. Biz bunu farklı bir noktaya taşıyalım dedik, aramızda konuşurken baktık aşka doğru gidiyoruz. Enel Aşk diye bir şey yapalım ve aşkı anlatalım dedik. “Benim aşk” dedik. Arkadaşlarla paylaştık, dahil olanlar oldu ve bu noktaya kadar getirdik.

Ene-l Aşk doğa ve aşk teması üzerine kurulu...

Tabii ki. Biz yokken de aşk vardı, doğada aşk vardı. Her canlının aşkı vardı. Biz doğadan öğrendik bunu. Aşkın deyişlerdeki önemini, Kızılbaş Aleviliğindeki yerini anlatmaya çalıştık ve bunu aşk söylemi üzerinden ifade etmeye çalıştık.

ALEVİLİK ÖZELLİKLERİNİ KORUMUŞTUR

Alevi kültürü bin yıllık bir kültür aslında. Zaman içinde değişime uğrasa da bugün hala türküleri, deyişleri hiç yok olmadı. Hayatın içinde olmayı başardı diyebilir miyiz Aleviliğin?

Aleviliğin inancı, kökü yaklaşık 4 bin yıllık. Tabii ki sürekli baskı, kuşatma altında, yasaklamalara maruz kalmış bir kültür. Hep sansürlenmiş bugüne kadar. Elbette bu kültür günümüze gelirken de bir yerlerden parçalanarak geliyor, parçalarını bir yerlerde bırakarak... Ama yine de Alevilik, her şeye rağmen çokluk dediğimiz boyutta özelliklerini koruyarak gelmiştir. Kolay değil, bu kadar uzun bir yolculuktan buraya gelirken son dönemde tamamen şehirleşme, kentleşme göçün oluşması vs derken biraz yozlaşmış olduğunu görüyoruz, kaçınılmaz olarak.

Bu yozlaşma sizi nasıl etkiledi?

Zaten öyle bir şey hissetmeye başladıktan sonra bende sorular olmaya başladı “ne oluyoruz” diye... Yine de kendini zar zor koruyan, yasaklanan kültürün darbe yememesi imkansız. Bu son dönemlerdeki yozlaşmadan dolayı bizlerin de bir şey yapması gerekiyordu. Bir yerden başlanacaksa da önce aşktan başlanmalıydı ve öyle yaptık. Bütün söylemlerini Aleviler "Aşk" ile bitirir mesela. Biz de “aşkı olmayanın dini imanı olmaz” diyoruz. Her şeyin başında aşk olduğu için biz de aşkla başladık.

Peki, Alevi kültürü yıllarca çeşitli sahnelerde oldu. Türküleriyle deyişleriyle, Semah'larıyla; Ene-l Aşk’ın farkı ne?

Böyle bir kültürün sahnelenmesinden öte böyle bir kültürün iç dinamiklerinden en temel olanı Semah’tır. Semahın sahnelenmesine karşıyım. Ellerim titrer, insanı dövesim gelir. Neden sahnelensin ki, barda niye semah dönülür, düğünlerde niye semah dönülür ki! Bu noktaya gelmediği sürece kültürün sahnelenmesinden yanayım.

Bu gösteri Aleviliği anlatan bir gösteri değil ama...

Hayır değil. Biz Aleviliği anlatmıyoruz, haddimiz değil ayrıca, biz aşkın hallerini anlatmaya çalışıyoruz, deyişlerdeki aşkla buluşmaya çalışıyoruz. Doğru bir aşkla.... Yoksa bizim amacımız yeni bir Alevi söylemi yaratmak değil, tabii ki yaratılmalı ayrı bir şey ama bu gösterinin temel misyonu Aleviliğe yeni bir söylem kazandırmak değil yeni bir nefes aldırmak. Bizim nereye doğru gittiğimizi sorgulamak.

Aşkın farklı hallerini Ene-l Aşk’ta mı göreceğiz?

İnsan önce aşka aşık oluyor. Aşkın serseri hali var, deli hali var, ihanet hali var... Kendinize sorsanız 80 tane şey çıkartırsınız. Biz onun 8 boyutunu yapıyoruz. Söylemlerle de besliyoruz.

Ene-l Aşk korku duvarının her yeri sardığı bir süreçte gösterisini yapacak... Sizlerde kaygı oldu mu?

Bende oluşmadı. Bir ara Ene-l Aşk’tan ne anlarlar, ne derler, tepkisi nasıl olur diye kaygı oluşmuştu ama sonra aşkı anlatıyoruz dedik, neyin tepkisi olacak. Ama tabii aşkı anlamayan bir topluma aşkı nasıl anlatacağız o da bir soru. Tüm bunları gösteriden sonra göreceğiz.

Ama şu bir gerçek, toplum olarak korku duvarındayız, kalın bir korku duvarımız var artık ve iki dudak arasında ilerliyor her şey. Bu konuda tedirginim. Herkes tedirgin.

Sanat bu anlamda önemli bir misyon değil mi?

Sanat nereye kadar. Sanat tek başına ne yapacak. Bir ülkede sınırları daraltmaya başladığınızda sanat sınırların dışına çıkar ama sınırların dışına çıktığında büyümesi için toprağa ve çimene ihtiyacı vardır. Orayı da yok ediyorsunuz.... Bir de işin daha vahim tarafı bu yok olmaya destek veren sanatçı yapısı da var. O da destekliyor, “evet evet doğru yapıyor” diyor. Sanatın toplumla olan buluşmasını yok etmeye başladığımızda sanat tek başına bir şey yapamaz. Bir şeyin karşılığı olmalı. Bu karşılık yok!

Ene-l Aşk'tan beklentiniz nedir?

Gösteriden beklentim anlaşılsın, beğenilsin; biz dolaşalım, turne yapalım. Biraz sanat yapalım diyoruz. Enel Aşk’ı bir şemsiye olarak düşünüyoruz, onun altında her şeyi yapabiliriz. Bu bir çatı olacak!

AŞK: HAYATIN BAŞLANGICI VE SONU

Sizin nasıl oldu bu gösteriyle buluşmanız?

Ayfer Vardar: Bu gösterinin mimarları başta Mazlum abiydi. Buluştuğumuzda anlattı ve o anlattıkça ben hayal ettim. Bu çalışmada olmalıyım dedim ve kabul ettim. Aşkı herkes farklı tanımlayabilir ama hem Alevi Bektaşi inancında hem de o inançla yaşamış olan ozanların her biri ayrı şekilde aşkı anlattılar ve biz de şahsım adına söyleyeyim, ozanların, aşıkların ifade ettiği aşkı icra edeceğiz büyük bir heyecan bizim için. Hem şiirsel, hem dans olarak hepsinin bir bütün halinde var olması sahnede ve benim orada olmam... Bundan öte güzel bir şey var mı? Adım atış bile aşkla olmalı. Hayatın başlangıç ve sonunda olması gereken en önemli nokta: Aşk.