Flört: Türkiye'deki hiçbir müzik grubuna benzemiyoruz

Flört yeni albümünü anlattı: Hatalarımız, bulunduğumuz noktaya getirdi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Türkçe rock müziği kendilerine has üslubu ile yorumlayan Flört'ün son albümü Bambaşka Arpej Yapım etiketiyle dinleyicileriyle buluştu. Türkiye'de hiçbir gruba benzemediklerini iddia eden grup ilk kuruldukları günden beri Kadıköylü gruplara karşı aralarında sound farkı olduğunu ve Pendik ruhunu kaybetmediklerini söylüyorlar. Yeni albümün mimarlarından birisi de MFÖ grubundan tanıdığımız müzisyen Fuat Güner... Ozan Kotra, Ata Akdağ, Çağatay Kehribar ve Hakan Çağlar'dan oluşan grupla yeni albümlerinin oluşum sürecini, şarkı sözlerini ve yeni projelerini konuştuk.

sds

'Bambaşka'nın hikâyesi nedir? 

Ozan Kotra: 2016 yılında 'Aşk Böyleymiş Meğer' albümünü çıkardık. Bu bizim için gerçekten uzun soluklu ve yapmamız gereken bir albümdü. Kendimizi onunla beraber yeni bir sound'a doğru götürebileceğimizi düşündüğümüz albüm işine girdik tekrar. Çünkü, dördümüz tekrar birleştirdikten sonra üretimlerimizin hiç yavaşlamadığını, tam tersi daha hızlı ve daha olgun bir biçimde ilerlediğini gördük. Böylece yaşadığımız ve birlikte olduğumuz ana kadar son sürat üretim yapmaya karar verdik. O yüzden de her sene bir albüm ya da single, ya da üretebileceğimiz ne varsa yapmak niyetinde olduğumuz için de çok ara vermeden 'Aşk Böyleymiş Meğer'den yaklaşık 1 sene sonra 'Bambaşka' albümünü çıkardık.

Çağatay Kehribar: Menajerimiz Volkan Seviğ, erkenden yeni bir albüm çıkarmamıza ön ayak oldu diyebiliriz aslında. Bu fikri değerlendirdik. Kayıtlara başladık, iki ay içerisinde albümün bestelerini seçtik. Kaydettik.

Besteler daha önceden hazırdı... 

Ata Akdağ: Bir kısmı hazırdı. Bir kısmı albüm şarkılarının seçimi yapılırken ortaya çıktı. Son anda kendini ortaya koyanlar da var. O da çok heyecanlı bir süreç oldu. Hatta sözleri yarım olup tamamlananlar da olduğu için, albümün 3'te 1'ine yakını son dakikalarda ortaya çıkmıştır.

Şarkıların devamını yazma fikri nasıl ortaya çıktı?

Ozan Kotra: Bu aslında benim uzun zamandır aklımda olan bir şey değildi. 'Bambaşka' albümünü yapmaya karar verdiğimizde aklıma küçük küçük cümleler geliyordu. Rasta Baba'yla ilgili, 'Şu an acaba ne yapıyordur?' diye düşünürken birden bire 'Baba herkes seni çok özlemiş' gibi bir cümle geldi. Onu bir kenara yazdım.

4-5 günlük bir süreç içinde, 4-5 tane cümleyi zaten sağa sola yazmıştım.

Bir gece saat 02.00 gibi yazmaya başladım. 11 kıta 2 saatte bitti. Aslında 14 kıta yazdım, onu 11 kıtaya indirdim. Ben gece yarısı çocuklara gönderdim. Onların da hoşuna gitti. Bunu hiç risk olarak falan da görmedik. Rasta Baba zaten Rasta Baba. O başlı başına bir fenomen şarkı oldu. Bu albümdeki başka bir şey. Buna devam macerası da diyebiliriz. Bugün yapıyor olsaydık bunu, nasıl yapardık da diyebilirsiniz. Ama bu şarkıya da klip çektikten sonra, muhtemelen insanlar bunu da beğeneceklerdir. Konserlerde bayağı beğeniyorlar.

Bu birbirinize karşı bir özlemin sonucu mu? Bundan sonraki albümlerde de devam şarkıları olacak mı?

Ata Akdağ: Bu bilinçaltı sorusu gibi oldu gerçekten. Bizim bile farkında olmadığımız bir şey. Evet, özlemiş olabiliriz ve ilk albümdeki yapının 'Belki bugün olsa ne olurdu?'sorusunun bir cevabı gibi de olabilir. Yaptığımız bazı şeyleri çok da planladığımızı söyleyemem. Doğal olarak çıkıyor.

Çok istişare halindeyiz. Sürekli aramızda ne yapsak diye konuşuruz. Günü birlik konuşuruz. O fikir bazen akşam değişebilir, ertesi sabah da değişebilir. O yüzden sorduğunuz soru çok anlamlı, evet ama ben bilmiyorum açıkçası.

Ozan Kotra: Ben şu an bulunduğum konumdan çok mutluyum. Yani, 17-18 yaşında olduğum yerden de mutluyum. 25 yaşımdaki halimden de daha mutluyum. 35 yaşımdaki halimden de daha mutluyum. 'Flört' olarak bulunduğum yerden mutlu olduğumu söyleyebilirim. Başardık diyebiliriz.

Ata Akdağ: Aslında şu da var: Zamana göre daha iyi şarkı söylüyoruz. Daha olgun düzenlemeler yapıyoruz. Albümlerimizdeki soundlar daha iyi. Sürekli bir gelişme var aslında. O bakımdan geçmişe özlem duymuyoruz belki de. Çünkü, devamlı bir sonra yapacağımız işin şu anki halimizden daha iyi olacağını düşünüyorum.

Çağatay Kehribar: İşin özü, bizim şöyle bir rahatsızlığımız var. Biz üretmeden duramıyoruz. Yani öyle bir sıkıntımız var. Sürekli bir iş - oluş içerisindeyiz. Sürekli bir şeyler yapıp, onları geliştirme; yaptığımızın hep bir adım ötesine geçmeye çalışma gibi bir sorunumuz var.

Ozan Kotra: Kendimizle yarıştığımızı söyleyebiliriz. O yüzden de 'Bambaşka' ismini koyarken de bu böyleydi. Bir kendimizi hep başladığımız andan itibaren hep başka gördük. Kendimizi 'Türkiye'deki hiçbir müzik grubuna benzetmedik. Hiçbir müzik grubundan taparcasına etkilenmedik. MFÖ'yü bir kenara koyuyorum. Dolaysıyla, kendi yazdığımız şarkılar da aslında hiçbir gruba benzemedi. 17-18 yaşındayken de jenerasyon gruplarımıza benzer hâl içinde değildik.

Belki Pendikli olmanın da etkisi var. Çünkü, Kadıköy'dü aslında İstanbul'un bütün rock grubu atakları olan yer. Biz biraz daha Pendik tarafından oraya katılmaya çalışıyorduk. O balıkçı kasabasının havası 'Flört' müziğine çok büyük etki etti. Evet, yolumuz biraz uzun sürdü denilebilir. Fakat, o kadar çok hata yaptık ki hayatımızda. Grup hayatımızda, kariyerlerimizde. Dört 'Flört' olarak yaptığımız hatalar bizi şu an bulunduğumuz noktaya getirdi. O kadar çok hata yaptık ki, artık hata yapmamaya yakın bir yerdeyiz diye düşünüyorum ben.

Ata Akdağ: Yaptığımız şeyler zaten bizi bir yere getirecekti. O yoldan değil de başka bir yoldan gidiyor olacaktık ve bunu da bir hayra dönüştürmeye çalışacaktık. Hata olsa bile, onun pozitif tarafına bakmaya çalışacağız. Zaman insanı işte bu yönden değiştiriyor.

Çağatay Kehribar: Bir takım hedefleriniz olduğunda, o hedeflere yürürken yaşanan her türlü olayı, o hedefe doğru pozitif çevirdiğinizde, sorunları da iyiye çevirdiğinde daha rahat yol alabiliyorsun.

Ata Akdağ: Bazen bir dağa tırmanırken doğrudan zirveye çıkamazsınız, belli parkurlar vardır. Aşağı inmeniz gerekir. Hayat böyle bir şey. Biz de bunlardan geçtik ve geçiyoruz.

Ozan Kotra: Bir de biz artık çok fazla kimseyle uğraşmıyoruz. Sadece kendimizle uğraşıyoruz. Bu da bizi psikolojik olarak rahat tutuyor. Şu an bulunduğumuz durumdan memnunuz. Yaptığımız müziğin şu anki bulunduğu durumdan memnunuz. Daha da geliştirmemiz gerektiğini biliyoruz. Çok çok daha iyisini yapabiliriz. Her yaptığımız albüm, çok daha iyisini arzu ettiğimiz sound ya da şarkı yazım anlayışına sahip oluyor.

Tüm bunları yaşarken tabii, yaşadığınız ülke, bulunduğunuz sektörün dinamikleri, sizin yaptığınızı gerçekten başka görüp, sizi çok tehlikeli görenler, sizi sevmeyenler ya da sizi sevmek istemeyenler... O kadar çok hakkımızda yazılıp konuşuluyor ki, biz bunlara tamamen kulaklarımızı tıkadık. Bu çok önemli bir şey. Çünkü, yaptığımız iş ortada. Sevebilirsin, sevmeyebilirsin ama ortada bir iş var. İnsanlar dinliyor. İnsanlar bizi seviyor. Ve bunun oluşması için çok çaba sarf ettik.

a

Müziğinizi besleyen diğer sanat disiplinleri nelerdir? Söz yazarken nelerden etkileniyorsunuz?

Ozan Kotra: Çocukluktan başlıyor herhalde.

Ata Akdağ: Bütün bir hayatın getirdiği birikim. Bütün okuduklarımız. Beraber izlediğimiz filmler. Ayrı ayrı yaptığımız hobilerimiz. Algılarımız da çok açıktır. Takip ediyoruz olan biteni, dünyada ve Türkiye'de. Bütün bunlar sızıyor tabii, hem içeri sızıyor orada demlenip dışarı çıkıyor şarkı sözü olarak. Zaten böyle de olması gerekir. Hiç hissetmediğim ve yaşamadığım bir şeyi yazmak istemem. Buradaki arkadaşlarım da öyle. 'Flört'ün en önemli özelliklerinden biridir zaten samimi olması. Nadiren de olsa hani hiç yaşanmamış kurgu şeyler tabii ki çıkabilir.

Onlar da insanın hayal etmek istedikleri şeylerdir. Şöyle olsa nasıl olurdu dediği şeylerdir. Onlar da samimi sayılır bana göre. Ama genellikle hissettiklerimizi yazıyoruz. Yaşadıklarımızı yazıyoruz.

Beslenmek zorundayız şarkı yazmak için. Bu çok önemli. Beslenmek demek, oturup kendimize zaman ayırmak demek. Kitap okumak demek, çevrede ne olup bittiğine bakmak demek. Çevreyi takip etmek demek... Şarkı yazarlığı aslında, insanın çalışmıyor gibi, işsiz gibi gözüktüğü; ama aslına tam tersine çok çalıştığı, çok fazla mesai harcadığı bir şeydir. Orada bir kaç satırın oluşması için, arkada büyük bir çalışma var. Bu pek görülmez ama gerçektir yani.

Ozan Kotra: Ben şarkı yazarken, o yazım anı içinde, beş yaşında okuduğum Teksas/Tommiks'lerden tutun da, gerçekten o Kunta Kinte'lerden tutun da, Vikinglere kadar, mizah dergilerine kadar, aklınıza gelebilecek beni etkilemiş her şeyin birikimini orada görüyorum. Bence şarkı yazarları da, kendi hobilerini ve meraklarını mutlaka şarkılarına katmalı. O zaman o şarkılar daha onlara ait şarkılar oluyor. Mesela 'Yola Devam' şarkısı benim aslında denizci bir aileden gelip, denize karşı merak duyan, ilgi duyan karakterin yazdığı bir şarkı. Anlattığı şey, çok daha başka bir şey olabilir. Hobimi orada yansıttığımı düşünüyorum.

Ata Akdağ: Seçtiğin kelimelerle ortaya çıkıyor. 'Meşreb' deriz ya, senin meşrebin de o yani.

Ozan Kotra: Dolayısıyla şarkı yazarlarının hobilerini, meraklarını ve de başka alanlardaki yeteneklerini de şarkılarına katmaları, onları çok daha karakteristik şarkılar haline getirir.

Zeytinli Rock Festivali'ndeydiniz. Nasıl geçti festival? Festivallere bakışınız nedir? Eksikleri neler?

Ozan Kotra: Her yandan iyi. Türkiye'de böyle bir festival zincirinin olması ve bu festivallerin de tıklım tıkış geçmesi, çok nadir çok hatalı organizasyonlar haricinde, müthiş. Türk müzikseverinin, Türk gençliğinin aynı gezegende yaşayan bu dünya insanlarının bir araya geldiği, sanatla kültürle beslendiği harika işler. Hem de öyle suya sabuna dokunan paralar hiç yok. Cüzi paralar. Çünkü yurtdışı festival ücretleri ile Türkiye'de yapılan festival ücretleri arasında epey fark var. Özellikle Umut (Kuzey) bu işte başı çekti ve müthiş işler yapıyor. Dolayısıyla, biz de böyle bir festival zincirinin içinde olmaktan tabii ki çok mutluyuz.

Ata Akdağ: Çok iyi geçti. Yani, aldığımız tepkiler de çok olumlu. 'Flört' açısından da çok olumlu. Festivalin en beğenilen gruplarından biri olduğu söyleniyor. Biz de çok memnun olduk. Kendimizi yansıtıyoruz ve en iyisi olalım diye bir gayret yok ama hakikaten demek ki çok enerjik bir performans göstermişiz.

Bundan sonra nerelerde sahne alacaksınız? Grubun planları neler?

Ozan Kotra: 2018'de biraz daha farklı bir anlayışla sahnede olacağız. Daha çok kültür merkezlerine ağırlık vermek istiyoruz ya da tiyatro salonları.

Çağatay Kehribar: Mekan konserlerindense, salon konserlerini tercih edeceğiz.