Enes Aydemir: Oyunlarımıza düşünce okulları olarak yaklaşıyoruz

Yönetmen Enes Aydemir'le 'Gizli Oturum' hakkında konuştuk. Aydemir, "Gizli Oturum bir varoluşçuluk kılavuzu... İçindeki her öge, durum, replik varoluşçuluğu anlatmak adına kullanılabilir" diyor.

Google Haberlere Abone ol

DUVARGizli Oturum oyununu, oyunun yönetmeni Enes Aydemir ile konuştuk. Aydemir, alternatif tiyatroya dair görüşlerini de bizimle paylaştı: Alternatif tiyatroyla ilgili kaygılarımdan biri sansür ve baskının alternatif tiyatrolar üzerinde doğurabileceği etkiler. Bir diğer kaygım da alternatif tiyatro yapan sahnelerin ve ekiplerin seyirci kaygısına girerek sistemin sürdürücüsü, tüketilebilir tiyatrolara dönüşmeleri.

“Başka Tiyatro” ne zaman kuruldu, kimlerden oluşur?

“Başka Tiyatro”, üniversitede farklı bölümlerde okuyan fakat tiyatro yapmak için Kadir Has Üniversitesi Tiyatro Topluluğu'nda buluşmuş insanların, üniversite bittikten sonra mezun oldukları bölümlerle ilgili alanlarda çalışırken üniversitede yaptıkları tiyatroyu özlemeleri sonucu ve üniversite tiyatrosu bilincini profesyonel hayata taşıma amacıyla 2016 sonbaharında kurulmuştur. Üniversite yaşamı boyunca Kadir Has Üniversitesi Tiyatro Topluluğu (Khastt) çatısı altında tiyatro yapmış ve mezun olmuş kişilerce 'Khastt' yapısını devam ettirmek amacıyla kurulmuştur.

Enes Aydemir Enes Aydemir

Ödeneksiz tiyatro yapmanın zorlukları nelerdir?

Uzun bir süre kâr elde etmeden hatta çoğu kez kendi cebinizden vererek devam etmek zorunda olmanız... Herhangi bir ödenek almadan ve daha henüz yolun başında çok fazla seyirciyle buluşmamışken sahnelerin kiralarını vermek bile büyük bir yük oluyor. Bu noktada alternatif sahneler bizim gibi sahnesi olmayan ekiplere karşı özverili davranarak destek olmaya çalışıyorlar.

Alternatif tiyatro yapan bir yönetmen olarak gelecekle ilgili kaygılarınız nelerdir?

Kişisel olarak kaygım toplumumuzun geleceğiyle ilgili umudun her geçen gün azalması... Birbirinin fikrine daha az tahammül eden, tüketim alışkanlıklarını sorgulamayı reddeden, mutluluk uğruna özgürlüğünden vazgeçerek kendi aklının önderliğini devreden bireyler haline gelmemiz beni çok kaygılandırıyor. Alternatif tiyatroyla ilgili kaygılarımdan biri sansür ve baskının alternatif tiyatrolar üzerinde doğurabileceği etkiler, bir diğer kaygım alternatif tiyatro yapan sahnelerin ve ekiplerin seyirci kaygısına girerek sistemin sürdürücüsü, tüketilebilir tiyatrolara dönüşmeleri. Şu an için böyle bir durum söz konusu olmasa da maddi sıkıntıların alternatif sahneleri dönüştürme tehlikesi her zaman var.

İstanbul’da sergilenen oyun sayısı her geçen gün artarken, seyirci sayısı da artış göstermekte… Seyircinin ilgisinin alternatif tiyatroya doğru kaymasının nesnel sebepleri nelerdir?

Sanırım burada farklı seyirci eğilimleri var. Benim en çok tanık olduğum eğilim alternatif sahnelerde yer alan oyuncuların televizyon dizilerinde yer alarak dizi seyircisini çekiyor oluşu. Bu durum seyirci profilinin değişmesini de doğurabilir. Bir diğer eğilim düşünme ve sorgulamayı önemseyen, değişen çağ şartlarında kendi tercihlerini içine sindiremeyen, farklı değerlerle büyümüş bir kuşağın aradığını alternatif sahnelerde bulabilmesi. Ödenekli tiyatroların baskı ve kontrol altında yeni hiçbir şey deneyememesi de bu eğilimlerin nedenlerinden biri.

'GİZLİ OTURUM BİR VAROLUŞÇULUK KILAVUZU'

Gizli Oturum neyi anlatıyor? Neden bu metni tercih ettiniz?

Farklı varoluş suçları bulunan üç kişinin cehennemde birbirlerine tahammül etmek zorunda kaldıkları ve geçmişleriyle, seçimlerinin nedenleriyle, yaşam amaçlarıyla, oldukları ya da olmadıkları kişilikleriyle yüzleştikleri bir oyun. Gizli Oturum bir varoluşçuluk kılavuzu… İçindeki her öge, durum, replik varoluşçuluğu anlatmak adına kullanılabilir. Sartre oyundaki karakterlere kendi tanımladığı varoluş suçlarını yükleyerek onları cehennemde kapalı bırakıyor. İnsanın başkaları için var olduğunu, kendimizi sürekli başkalarının gözünden izlediğimizi ve eylemlerimize başkaları yüzünden karar verdiğimizi karakterlerin geçmişleriyle ve cehennem içindeki seçimleriyle anlatıyor.

Tüm varoluş felsefesini içinde barındıran bir oyunu kısaca anlatmak gerekirse bu şekilde: Bizler oyunlarımıza düşünce okulları olarak yaklaşıyoruz. Aslında bu Khastt'nin bize kattığı bir şey. Her oyun ayrı bir okul ve dünya görüşüne ayrı bir katkı. Biz oyunları öncelikle kendi dertlerimize göre seçiyoruz. Seyirciyle birlikte kendimizi sorgulayabileceğimiz, tüketmek dışında yaşantıya dönüştürebileceğimiz, üzerinde seyirciyle birlikte düşünmeye, anlatmaya değer ögeler, fikirler ve dertler bulabileceğimiz oyunlar tercih ediyoruz. “Gizli Oturum” da bizim varoluşçuluk okuluna girme oyunumuz. “Gizli Oturum”un içinde bulunan dertler bizi dertlendirdiği ve seyirciyle birlikte kendimizi sorgulayabileceğimiz bir oyun olduğu için seçtik. Ara oyunlar ekleyerek, fark bir ışık ve dekor tasarımı kullanarak yorumlamamızın sebebi de aslında bunlar.

. Gizli Oturum, Enes Aydemir, 2017.

Oyun, Sartre’ın bireyin özgürlüğünü bulmaya giderken başkalarının özgürlüğe gidiş yolunu kısıtladığını ortaya koyarken, yazarın varoluşçuluk üzerine bakış açısını da belirtir. Siz, bu oyunu yönetirken varoluşunuzu dair neyi keşfettiniz?

İnsanın kendi yaşamından öte bir şey olmadığı, özünde bir amaçla var olmadığı ve bu yüzden de özgür tercihlerine mahkûm olduğu gerçeğini kabullenmenin tek yolu hiçbir oyalanma hali içerisinde bulunmadan yaşamı olduğu gibi kabul ederek ölümü unutmamak.

Sartre, “Cehennem başkalarıdır” derken soyut ve bireysel olanı, “çok”a, daha doğrusu tüm bir topluma ve somuta indirgiyor diye düşünüyorum. Toplumsal ve somut olanı ortaya koyarken metne biçimsel yaklaşımınız ne oldu? Provalar sürecinde bu yaklaşım biçimi değişikliğe uğradı mı?

“Cehennem başkalarıdır” sözünün akla gelebilecek her anlamında ve yorumunda varoluşçuluğa hizmet etmesi adına ve bu sözü seyircide bir yaşantı haline getirebilme adına bir ışık tasarımı kullanmaya karar verdik. Kişilerin gözlerine taktıkları fenerler ve seçim yapmak zorunda olan kişiyi gözleriyle aydınlatarak onları bu seçimlere zorlamaları bu sözü toplumsal olarak anlamlandırmaya yönelik bir tasarım. Yerde bulunan kovalarla oluşan her karakterin kendi üçgeni ve birbirlerinin cehennemi olduklarında üçünü de içine alan büyük üçgenin içine girmeleri bu vurucu sözün bireye ve tercihlere indirgenip somutlaşmasını sağlıyor.

“Ne olmak istediğimize eylemlerimiz karar verir” cümlesinde Sartre, pratik olanın kıymetini vurgularken varoluşçuluk üzerine de bir tarif veriyor. Günümüzde, oyun kişilerini de baz alarak düşündüğümüzde, özellikle orta sınıfta ve küçük burjuvazide yaşanan varoluş sorunu sizce nedir?

Orta sınıf devamlı başka bir hayatın hayalinin peşinde, devamlı üste çıkma umudu ile sürekli tüketmekte ve sahte ihtiyaçlar yaratmakta... Bu tüketim ve sahte yaratım o kadar ki duyguları ve bütün yaşantıları da tüketim haline getirmiş durumda. Her ana, her duyguya tüketilmesi gerek gözüyle bakılmasının yaşantıya dönüşememesinin sebebi bence orta sınıfın üste çıkma umuduyla kendine hayali, sahte bir yaşam yaratmasından.

Anadolu şehirlerinde içinden boğaz geçen siteler yapılması bu durumun metaforu gibi. 70'lerde soğuk savaşın etkisiyle yaşanan olaylar arabeskin doğuşu ve kadercilik anlayışının toplumumuza yerleşmesi, 80'ler de tüketimi teşvik edip birbirini ezerek üzerine çıkmaya dayalı ekonomi politikalarının da katkısıyla orta sınıf yaşamı olduğu gibi kabul edemeyen bir hayat sürmeye başlamış.

Nerede, hangi günlerde oynuyorsunuz?

Sezona 13 Şubat'ta Semaver Kumpanya'da başladık. Nisan, Mayıs ve Haziran'ın ilk haftasında farklı tarihlerde Tatavla Sahne, İkincikat Karaköy, Tiyatro Karakutu ve Kadıköy Emek Sahnesi'nde oynadık ve sezonu kapattık. Yaz aylarında sahne almayacağız fakat yeni sezonda bu sahnelerde yine Gizli Oturum'la ve yazın hazırlayacağımız yeni bir oyunla birlikte seyirciyle buluşmayı planlıyoruz.