Teknoloji hepimizi sınıyor

Cem Uslu’nun yazıp yönettiği “Popüler Gerçek” internet ile yaşadığımız sınavı masaya yatırıyor. Ve tartışmayı tek yönlü olarak ele almıyor. İnternet ile sınanan ilk kuşak olduğumuzu unutmuyor mesela.

Google Haberlere Abone ol

Çok değil 2013 yılında Franz Kafka'nın eserlerinden ilham alan bir bilgisayar oyununun hazırlıklarına başlanması kültür sanat dünyasını harekete geçirmişti. Çok büyük bir kıyamet kopmadı elbette ama bir takım tartışmalar oldu… Tartışmaların odak noktası Kafka’nın eserlerinin bu işten zarar göreceği yönündeydi.

Böyle mi olacaktı cidden?

Kafka’nın eserleri bir bilgisayar oyunundan zarar görecek kadar temelsiz miydi? O kadar korunmaya muhtaç mıydı?

Bence elbette değildi. Tiyatro, Kafka’ya zarar vermemişti mesela, sinema da öyle… Her iki sanat biçimi de Kafka’nın eserlerini yeniden inşa etmişti. Tıpkı yakın bir gelecekte sinemanın yerini almasını beklediğim bilgisayar oyunlarının Kafka’yı yeniden inşa edecek olması gibi…

Kafka’nın teknolojiden zarar görmesinden korkuyoruz, ama Dava’yı e-kitap olarak okuyabiliyoruz…

Başka bir örnek: Bu yaz cep telefonuna baktığı için düşen, kolunu bacağını kıran, daha fenası ölen insanların haberlerini okuduk. Hatta Pokemon ararken ceset bulanlar oldu. Bir oyun bir yaz boyunca insanları peşinden sürükledi: Yeni bir gerçeklik yarattı. O yeni gerçeği inandırıcı kılmak için oyunu satanlar değil kullanıcıları açıklama yaptı! Bazıları oyunu kesintisiz oynamak için parklara prizler konmasını istedi. Bazıları oynadıklarını oyun sayesinde sosyalleştiğini söyledi.

Parklar, bahçeler, yollar başını cep telefon ekranından kaldırmayıp koşturan insanlarla doldu. İşte bu teknolojinin yarattığı yeni insandı. Bir süre yaşadı ve başka bir insana dönüştü. Bunu eleştirebilir miyiz? Ya da sırf bir oyun oynadı diye insanları hor mu göreceğiz. Tabii ki hayır! Çünkü kimsenin kimseden farkı yok. Çünkü hepimiz ekrana bakıyoruz, sadece ekranda gördüklerimiz farklı. Bazıları oyun için bakıyor, bazıları sohbet, bazıları haberleşmek, bazıları ise bilgi için; ama hepimiz ekrana bakıyoruz ve Theodore Kaczynski olmayacaksak eleştiri yaparken dikkat etmeliyiz…

Yaşamın yeni hali ve yeni korkularımız nihayet tiyatro sahnesinde de boy gösterdi. Cem Uslu’nun yazıp yönettiği “Popüler Gerçek” internet ile yaşadığımız sınavı masaya yatırıyor. Ve tartışmayı tek yönlü olarak ele almıyor. İnternet ile sınanan ilk kuşak olduğumuzu unutmuyor mesela. Bizim açmazlarımızı ve riyakarlığımızı bir tokat gibi yüzümüze vuruyor. On yıl önce bilgilenmek için kitap okurken şimdi bilgiyi internetten edindiğimizi, ama bunu bir türlü içimize sindiremediğimizi de ekliyor oyuna.

“Popüler Gerçek”te dünyaca ünlü uluslararası bilişim firması Virtual’ın Türkiye ofisi olan Virtual Turkey bir yarışma düzenlemiştir. Yarışmayı kazanan, Virtual Turkey'in ofisinde bir saat boyunca misafir edilecektir. İş gününün bitiminde, Virtual Turkey’in Pazarlama Bölümü’nde çalışmakta olan Çiğdem ve Serhat, yöneticileri Saadet Erenç'in görevlendirmesiyle bu talihliyi ağırlamak için fazla mesaiye kalırlar. Onlara aynı bölümde stajyer olarak çalışan Lalin de eşlik eder. Ve bekledikleri misafir gelir. Fakat bu davetli bekledikleri gibi biri değildir…

Ekip Tiyatrosu ve Tiyatro İstanbul’un ortaklaşa sahneye koyduğu oyunda Kerem Atabeyoğlu, Almıla Uluer Atabeyoğlu, Emel Çölgeçen, Nihal Usanmaz ve Cem Uslu rol alıyor. Ve hep beraber muhtemelen sezonun en ilginç oyununa imza atıyorlar.

“Popüler Gerçek”; hem konusu, hem de sahnelenme biçimi olarak fark yaratan bir oyun. Cem Uslu, bugünü anlatan, eleştiren ama bir yandan da bugüne dair yorum yapan bir oyuna imza atıyor. Ve bunu büyük bir başarı ile yapıyor. Teknolojinin merkezinde geçen metin bir süre sonra temel insani ilişkileri merkezine alıyor. Bu iki kavram ve yarattığı çatışmalar değişiyor. Sahnede herkesin birbiriyle ilişkisi olmasına rağmen herkes birbiriyle çatışıyor. Cem Uslu, bu karmaşa içinde tempoyu bir dakika bile düşürmüyor.

Cem Uslu, oyunu yönetirken hikayedeki artırılmış gerçekliği sahnede televizyon ekranlarıyla kurmuş. Daha salona girdiğiniz anda başlıyor oyun. Oyuncular sahneye çıkmadan siz başka bir gerçeğe adım atmış oluyorsunuz. Bu gerçeğe sosyal medya ile katılıyorsunuz. Bu sadece bir katılma değil, bu artık sizin de oyunun içinde olduğunuzun bir göstergesi. Peki, sadece o mu? Tabii ki değil. Çünkü Cem Uslu seyirciyi dahil ederek oyundaki kişinin, anlatılanın ve gösterilenin biz olduğumuzu söylüyor. Yani sıkılınca cep telefonundan başka yalnızlık oyuncağı bulamayan kişi…

Oyunu 11 Kasım’da izledim ve Kerem Atabeyoğlu baştan sona muazzam bir oyun çıkardı. Aslında tüm oyuncular çok başarılıydı ama sanki o hepsinin üzerlerindeydi. Hem rolündeki zenginlik hem de onu işleyiş biçimi olarak öne çıkıyordu.

Cem Uslu, oyunu yazmış, yönetmiş ve en itici karakteri de kendine saklamış, ama başarıyla da altından kalkmış.

Emel Çölgeçen, Nihal Usanmaz ve Almıla Uluer Atabeyoğlu hepsi tek tek alkışı hak ediyor… Muazzam bir iş çıkarmışlar.

“Popüler Gerçek” son dönem en çok etkilendiğim ve bir an bile sıkılmadan izlediğim oyun oldu. “Popüler Gerçek” 18 ve 19 Kasım’da Profilo Kültür Merkezi’nde sahneleniyor. Muhakkak izleyin…