Renkleriyle Suriyeli çocuklara umut oluyor

Çocuk dergisi Zayton & Zaytonah Halep’te basılıyor ve Suriye’ye dağıtılıyor, üstelik rejime ve IŞİD’e rağmen. Suriyeli Sanatçı Diala Brisly de bu derginin çizerlerinden.

Google Haberlere Abone ol

En büyük derdi, çocuklara savaşın bir seçenek olmadığını anlatabilmek. Bunun için rengârenk çizimlerini savaşın ortasındaki Suriyeli çocuklarla buluşturuyor, Lübnan’daki mülteci kamplarında atölyeler düzenliyor. Çocuklar, dışarıda bir hayatın olduğunu, yeni şarkıların bestelenip, yeni filmlerin çekildiğini hatırlasın istiyor.

Çocuk dergisi Zayton & Zaytonah Halep’te basılıyor ve Suriye’ye dağıtılıyor, üstelik rejime ve IŞİD’e rağmen. Suriyeli Sanatçı Diala Brisly de bu derginin çizerlerinden. Ekibin en büyük umudu, çocuklara iyi gelebilmek ve savaşın tahribatını azaltabilmek...

Neredeyse, her anı yeni bir şey üretmekle geçen Diala Brisly ile Skype’da buluştuk. Bağlantı sık sık kesintiye uğradıysa da aldırmadık, devam ettik. Çizgi filmlere, çocuk dergilerine çizimleriyle hayat veren Diala’nın masal anlatır gibi konuşan huzurlu bir sesi var. Her türlü umutsuzluğa iyi geliyor ve hiçbir şey yapmıyor olmanın “dayanılmaz hafifliğine” teslim olmayan bir enerjiyle tınlıyor.

Diala, savaştan önce Şam’da yaşıyormuş. Şimdilerde ise Beyrut’ta, yakın zamanda Fransa’ya taşınıyor. Öyle uzaklarda yaşamak için değil, yasal belgeleri olsun istiyor. Lübnan’a her girişinde hissettiği “Bu sefer beni almayacaklar” duygusu son bulsun, hiç kimseden saklanmak zorunda kalmasın diye…

Çizimlerine 2001’de animasyon yapan bir çizgi film şirketinde başlamış, Diala. Dünya çapında Zayton ve Zaytonah ile tanınsa da bu dergi çalışmalarının sadece bir parçası. Bunun dışında çizgi filmler, çizgi romanlar için de çiziyor. Lübnan’daki mülteci kamplarında çocuklar için atölyeler düzenliyor. Kütüphane duvarlarına, kitapların renkli dünyasını yansıtıyor.

foto-1

Zayton & Zaytonah bütün zorluklara rağmen, Suriyeli çocuklarla buluşmaya devam ediyor. Bunu yapmak, oldukça riskli. Çünkü hem rejim hem de IŞİD derginin dağıtılmasını istemiyor. Bunun sebebini şöyle anlatıyor Diala: “Bu dergi insanlara farklı dünyaların olduğunu hatırlatıyor. İnsanların şu an başka yerlerde yaşananlardan haberi yok. Müzik, sanat, oyunculuk artık yok. Yapılabilecek tek iş 'savaşçı' olmak. Sadece savaş (savaşçılık) var. Ait olmadıkları bir savaşta yer almak zorunda kalıyorlar. Bunu düzeltebilmek için derhal çalışmaya başlamamız gerekiyor. Aksi takdirde onlar(savaşçılar ve destekçileri) beyin yıkamaya devam edecekler.”

foto-2

YAPACAK BİR ŞEY VAR!

Herkesin, “artık yapacak bir şey kalmadı” dediği yerden başlıyor işe. Çaresizlikleri bir yana bırakıp, neler yapabileceğinin, süreci nasıl kolaylaştırabileceğinin peşine düşüyor. Suriyeli çocuklar için yaptığı çalışmalar Zayton & Zaytonah ile sınırlı kalmıyor. Bugünlerde gündeminde başka dergiler de var. Lübnan’daki Suriyelilerle de yoğun bir iletişim içinde. Kamplara gidiyor ve çocuklarla atölyeler düzenliyor.

foto-3

1,5 yıl kadar İstanbul’da yaşamış. Sonrasında Beyrut’a taşınmaya karar vermiş. İstanbul günlerini çok zor zamanlar olarak anımsıyor. Kendisini büyük bir şokta hissetmiş: “Suriye’de aktivistim, İstanbul’da ise aniden çok normal bir hayat sürmeye başladım. Bundan rahatsızdım. Lübnan’ı ziyaret ettiğimde burada kamplarda çalışmanın çok kolay olduğunu gördüm ve buraya taşındım. İstanbul’da herhangi bir aktivizm içinde olamadım. Sadece kendi sanatımı yaptım ve online olarak postaladım."

foto-4

“YASAL HAYAT” İÇİN FRANSA’YA TAŞINIYOR

Yakın bir zamanda kalıcı olarak Fransa’ya taşınıyor. Yer değiştirmenin önemli bir esneklik sağladığını düşünüyor ve şöyle diyor: “İnsanlara yardım edebildiğim sürece nerede yaşadığımın çok önemi yok. Lübnan’da yaşamak genel olarak çok zor, çok kötü bir hükümet var. Burada yaşamak Suriyeler için daha zor, pek çok haktan mahrumuz. Artık ikamet izni de vermiyorlar. Havalimanına gittiğimde bazen ülkeye tekrar alınmayacakmışım gibi hissediyorum. Sabit bir hayatım olamıyor ve valizimi kapının arkasına koyup gitme zamanını bekliyorum. Bu yüzden iltica başvurusunda bulunmaya karar verdim. Sadece uzaklarda yaşamak için değil yasal belgelerimin de olmasını istedim.”

foto-5

Çalışmaları dünya çapında takip edilen Diala, Avusturya’da sadece 6 sanatçının seçildiği Ortung Stuhlfelden’e katılmış. Vize alma sürecinde çok zorlansa da, üç haftasını sanata ayırmak ve bir şeyler üretmek harika hissettirmiş. Sempozyum kapsamında Avusturya’da sadece erkeklerin icra edebildiği geleneksel bir dansı çizmiş. Ama bir farkla; dansçılar bu sefer kadın. Çünkü Diala, “Herkes dans etme hakkına sahiptir” diyor.

foto-6

“EN BÜYÜK KARA DELİĞİ IŞİD SANIYORLAR”

Avusturya’da geçirdiği süre boyunca konuşulan temel meseleleri şöyle anlatıyor: “Aslına bakarsanız onlar pek bir şey anlamamışlar. En büyük kara deliği IŞID zannediyorlar. Öncesinde hiçbir şey duymamışlar. IŞID’in Rusya ya da Esad’dan büyük olmadığını bilmiyorlar, hiçbir fikirleri yok. Nasıl yaşadığımız, neler yaptığımız gibi şeyleri çok merak ediyorlar.”

DOĞURGANLIK ÇARKI

Bu çalışmaya 2012’de başladıysa da henüz tamamlayamamış. Çalışmanın hikâyesini sorduğumda şu yanıtı veriyor: “Onlar çocuk makinaları. Bizim toplumumuzda çocuk sahibi olmak çok önemli. Bir amacı olmasa bile kadınlar doğum makinesi haline geliyorlar. Kadınların statüsü çocuk yetiştirmek olarak görülüyor. Fakat bu bir seçim değil, ortada başka bir seçenek yok. Buna benzer bir çalışmam daha var ve bunları biriktirmek istiyorum.”

foto-7

Diala, önümüzdeki yılı da oldukça hareketli geçirecek. Sırasını bekleyen birçok projesi var. Berlin’de bir kısa film çekecek. Hali hazırda bir de kitap yazmayı düşünüyor. Önümüzdeki yıl raflarda görürseniz şaşırmayın.

foto-8