Sette son durum: Bütün dizi işten atıldı!

Birçok sektörde olduğu gibi dizi sektörü de toplu işten çıkarmalarla gündemde. Set çalışanları bu durumu 'keyfi' tutumlara bağlıyor.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Özellikle son on yılda izleyicilerin dizilere olan ilgisi, televizyon şirketlerini ve yapımcıları 'daha çok' dizi çekmeye yönlendirirken sektörde yaşanan en büyük sıkıntı da bu talebe rağmen koşulların daha da kötüleşmesi oldu. Zira, dizi süreleri hiçbir ülkede olmadığı kadar uzadı. Bu minvalde oyunculardan set çalışanlarına kadar zaman zaman tepkiler yükseldi. Ancak, istenen karşılık bulunamadı. Peki sektörde tek sorun ara ara gündeme getirilen dizi sürelerinin uzun oluşu mu? Sektörde çalışanlar işini kaybetme, iş bulamama, işsizlik korkusu yaşıyor mu?  Çalışma yasalarının geçerliliği var mı? Setlerde işler nasıl yürüyor?

Set emekçilerine bu soruları sorduğumuzda hayli ilginç yanıtlar aldık. Hatta bir dizide toplu işten çıkarma sürecine tanık olduk. Hayatımın Aşkı dizisinde yardımcı yönetmen olarak çalışan Akın Güngör'e sorularımızı yönelttiğimizde gelen yanıt, “Az önce sosyal medya aracılığıyla işten çıkarıldığımızı öğrendik” oldu.

'BU SEKTÖRÜN TEK DÜZENİ VAR!'

"Sektörde tek sorun çalışma saatlerinin ya da dizi sürelerinin uzun oluşu değil" diyen Güngör şöyle konuştu: “Tam 102 yıldır ülkemizde sinema var, 64 yıldır TV yayıncılığı ve 36 yıldır özel televizyonlar hayatımızda. Buna rağmen hâlâ sektöre dair resmi olarak ne bir meslek ağacımız ne de görev tanımlarımız var. Bu sektör ve sektöre bağlı meslekler neye göre icra ediliyor belli değil. Birinin doğrusu, bir diğerinin yanlışı olabiliyor. O zaman nasıl bir düzen kuracağız? Çalışma sistemimiz ya da metotlarımız neye göre şekillenecek? Bizim buna verecek bir cevabımız yok. Yani mesleki olarak ne sınırlarımız belli ne de özgürlük alanlarımız. Anlayacağınız koca bir kaos düzeniyle yönetilen bir sektör dizi sektörü.”

akın güngör Akın Güngör

'SOSYAL MEDYADAN ÖĞRENDİK'

En son Hayatımın Aşkı adlı dizi projesinde 40 kişilik bir teknik ekiple birlikte çalışırken işten çıkarıldıklarını sosyal medyadan öğrendiklerini belirten Akın Güngör, yaşadıkları süreci şöyle özetledi: “Projenin 6. bölümünde yapım ekibinde kadro değişti. Yeni gelen yapım ekibi, yönetmenden haftada 130 dakika çekilen dizinin bütçesel koşullardan dolayı tek ekip çekilmesini ve 2. ekip çalışanlarının işten çıkarılmasını talep etti. Üstüne üstlük 1. ekipte çalışan set ekibinin de işten çıkarılmasını ve yerine daha ucuza çalışan bir ekip getirilmesini talep etti. Doğal olarak yönetmen de bir fizibilite çalışması yapılmadan karar verilmesini doğru bulmadığını söyleyerek teklifi reddetti. Bir hafta sonra 7. bölümün çekimlerinin tamamlanmasına 1 gün kala bir sosyal medya bloğuna yaklaşık 40 kişilik ekibin işten çıkarıldığı ve yerine yeni bir ekiple anlaşıldığı haberi servis edildi.”

'SİZ OLSANIZ NASIL HİSSEDERSİNİZ?'

Akın Güngör'ün yaşadıkları daha çok yeni... Ama belli ki ilk değil. Şimdi kendinizi bu mesleği icra eden birisi olarak düşünün: “Son birkaç yıldır çalıştığınız projeler reyting sebebiyle yayından kalkıyor. İlk bölümler uzun sürdüğünden 1 haftada kazanmanız gereken parayı 1 ayda kazanamaz hale geliyorsunuz. Üstüne üstlük ödemelerinizi almakta çeşitli zorluklar yaşıyorsunuz. Bir de çeşitli işlerden mobing vs. gibi sebeplerden ötürü ya istifa ediyorsunuz ya da gönderiliyorsunuz ve giderek borçlarınız birikiyor. Bu sırada bakmanız gereken bir aileniz var. Psikolojik rahatsızlıklarınız oluşmaya, rahatlamak için aradığınız alternatif yöntemler ise sizi daha da zora sokmaya başlamış. Üstüne üstlük de son çalıştığınız projeden de bu şekilde işten çıkartılıyorsunuz. Kendinizi nasıl hissederdiniz?”

SET İŞÇİLERİNİN ÇOĞU İSTANBUL'DA YAŞIYOR

Sinema televizyon sektörü, klasik bir sabah 9 akşam 5 iş yapısına sahip değil. Kimi zaman akşam saatlerinde işe başlayıp sabah paydos vermek durumunda kalırken, set işçilerinin çoğunluğu İstanbul’da yaşamını sürüdürüyor. İstanbul dışında gerçekleştirilen projelerde çalışıldığı zaman, bazen haftalarca evlerine gidemiyor. Proje bazında anlaşma yapıldığından, yapılan iş sona erdiğinde, bir sonraki iş teklifi gelene kadar belirsiz bir süre boyunca beklemek, bir önceki projede kazandıklarıyla idare etmek durumunda kalıyorlar. Bazen aylarca sürebilen bu bekleme süresi, sektörde çalışan herkes için oldukça sinir aşındırıcı bir durum oluyor.

'YASAL SINIRLAR AŞILDI'

Sinema TV Sendikası Genel Başkanı Mehmet Aksın'a göre televizyon kanalları ve dizi yapımcıları arasındaki düzen tanımayan sınırsız rekabet koşulları, doğrudan set çalışanlarına yansıtıldı ve bunun sonuçları çok vahim oldu. Aksın, bu noktada çalışma saatlerinin de yasal sınırları aştığını, günde 18-20 saatleri bulduğunu söyledi.

mehmet_aksin Mehmet Aksın

'İNSANLAR AÇ ÇALIŞTI'

Aksın şöyle konuştu: “Yemek saatlerinin araları keyfi bir şekilde uzatıldı, insanlar aç çalıştı. Çalışanlar sigortasız çalışmaya ya da iş kanunlarına aykırı olarak, serbest çalışan statüsüsünde çalıştırılmaya razı edildi. Ücretler, çalışılan süre üzerinden değil, dizi filmin yayınlanan bölümü üzerinden düzenlendi. Bir dizi filmin ilk bölüm çekiminin hazırlık dahil 8-10 haftayı bulduğunu belirtelim: Bu çalışanların iki ila iki buçuk aylık bir çalışma süreci için, hak ettikleri emek ücretinin onda birine razı olmak durumunda kalmaları anlamına geliyor. Dizi setlerinde, yasal prosedürlere uyulmadan yapılan keyfi işten çıkarmalar, mobbing ve kaba üst-ast ilişkileri de alışılmış durumlar ne yazık ki. Bütün bunlara, devletin kontrol mekanizmalarının yeterince etkili bir şekilde çalıştırılmıyor oluşunu ekleyince, karşımızdaki vahşi orman tablosu tamamlanıyor.”

set

'NE YASA NE DE KURUM VAR'

Elveda Derken ve Aşka Sürgün dizilerinin yanı sıra Kurtuluş Son Durak, İyilik ve Teslimiyet filmlerinde yürütücü yapımcılık yapan Ömür Güner ise başka ülkelerle kıyaslandığında Türkiye'de dizi, sinema ve reklam sektöründe setlerde çalışan insanların çalışma ve sosyal güvenlik haklarının neredeyse yok hükmünde olduğunu söyledi. Güner, “Öncelikle yapım şirketine karşı haklarınızı savunabileceğiniz bir meslek yasası yok” dedi.

Asgari ücretle çalışan bir işçinin çalışma saatleri yasa ile denetime alınmışken setlerde çalışan insanların zor koşullarda uzun süreli çalıştırılmaya maruz bırakıldığını anlatan Güner, sektöre dair sorunlarını iletecekleri bir kurum olmamasından şikayetçi.

'İTİRAZ EDEN İŞTEN ÇIKARILIYOR'

Güner bu bağlamda şunları anlattı: “İtilaf durumlarında mevcut işçi hakları mevzuatı sektörde çalışan insanlara da uygulanmaya çalışılıyor ancak çalışma koşullarını denetleyecek bir yapının olmaması basit hakların alınmasını da engelliyor. Üst denetim olmayınca yapımcının insafına kalmış çalışma saatlerine itiraz hakkınız da olmuyor. Uzun süreli uykusuz ve yorgun çalıştırılan set işçileri işverenlerine karşı kendilerini savunabilecekleri hakları olmadığını bildiği için genellikle zor olsa da koşullarla başetmeyi ve her şeye rağmen bir işinin olması güdüsü ile çalışmaya devam ediyor. Zaten yapım şirketleri de ekseriyetle en ufak itiraz durumlarında itiraz eden çalışanı ya da o birimi işten çıkarıp yeni bir ekibi işe monte ederek sorunu çözüyor. Çünkü herhangi bir sektörde işten çıkarma ile ilgili işverene yüklenen bütün sorumluluklar bu sektörde yok.”