YAZARLAR

Küllerinden doğmak!

Baltasar Kormákur, "Katla" dizisi ile ülkesinin yanardağlara dair kadim kültürü ve söylenceleri ile modern insanın ‘özlem ve suçluluk’ hislerini birleştiren, Netflix ruhuna uygun bir işe imza atmış.

Arama motoruna İzlanda ve yanardağ diye yazınca, son iki aylık haberler düşüyor önümüze. Daha çok yakında dönemde futbol takımının başarılarıyla gündemimize giren bu ada ülkesi, şu sıralarda da yanardağ ile konu olmuş medyaya. İzlanda'nın güneybatısındaki Reykjanes Yarımadası'nda bulunan ve 6 bin yıl sonra yeniden faaliyete geçen Fagradals Yanardağı söz konusu olan. Ancak yaşı 25 üstünde olanlar on yıl önceki patlamaları da hatırlayacaklardır. Çünkü bu patlamalar, kısa süreli küresel krize neden olmuşlardı.

Önce 2010 yılında Eyjafjallajökull volkanının patlayarak havaya saçtığı kül ve duman yüzünden Avrupa hava sahası 6 gün boyunca uçuşlara kapatılmış, on binlerce uçuş seferi iptal edilmişti. Şu sıralarda yeniden faaliyete geçebileceği değerlendirilmesi yapılan Grimsvötn Yanardağı ise 2011'de faaliyete geçmiş, o dönemde Reykjavik'teki havalimanı kapatılarak 900 kadar uçuş ertelenmişti.

Bu bilgiler Netflix’te gösterimine başlanan “Katla” dizisine giriş yapabilmek için gerekli. Çünkü dizi bütün hikâyesini ve mitolojisini İzlanda’daki bir yanardağ üzerine inşa ediyor. Bir bakımdan İzlanda’dan gelen bir hikâyenin de yanardağ temasını içermesine şaşırmamamız gerektiğini anlıyoruz aslında. Tabii ülkenin en az yanardağları kadar meşhur yönetmeni Baltasar Kormákur’un imzasını taşıyor olması, diziyi daha da cazip kılıyor. Ülkesinde çektiği filmlerin ardından Hollywood’a da adım atan (Belalı Düğün, Everest, Zorlu İkili, Sürükleniş) yönetmen, senaryoyu Sigurjón Kjartansson ile birlikte kaleme almış.

Dizi, Vik adlı boşaltılmış bir kasabada geçiyor. Bir yıl önce Katla adlı yanardağ faaliyete geçmiş ve kasabadaki insanlar ayrılmıştır. Kurtarma ve emniyet görevlileri, bilim insanları ve birkaç kişi daha kalmıştır. Grima’nın kalma gerekçesi ise başkadır. Yanardağın patladığı gün, bir kurtarma faaliyeti için gittikleri bölgeden ablası Asa geri dönmemiştir. Öldüğünü düşünmektedir herkes ama o umudunu tam olarak kesmemiştir. İlk bölümde küllere bulanmış çıplak haldeki genç bir kadın, bilim ekibinin yoluna çıkar. Gunhild adındaki bu kadın, 20 yıl önce kasabaya gelmiş ve bir süre otelde çalışmıştır. İsveçlidir. Yetkililer İsveç’te kadının yaşadığını öğrenir ve ona ulaşırlar. Ama kadın 40’lı yaşlarında olduğunu söyler. İzlanda’ya gelmeye karar verir. Yani aynı anda iki Gunhild vardır. Biz bu karmaşayı anlamaya çalışırken, bizim gibi mevzuyu çözmeye çalışan Grima da harekete geçer. Ancak şok çok daha büyük olacaktır. Çünkü ilk bölümün sonunda ablası Asa da küllerin içinden çıkıp gelir. Bu mucize birkaç kez daha gerçekleşecektir.

Diziyi henüz izlememiş olanlar için hikâyeyi anlatmayı burada keselim. Baltasar Kormákur, ülkesinin yanardağlara dair kadim kültürü ve söylenceleri ile modern insanın ‘özlem ve suçluluk’ hislerini birleştiren, Netflix ruhuna uygun bir işe imza atmış. Biraz gizem, biraz bilinmezlik, ucu açıklık, ancak izleyenin çağımıza uygun bilinçaltını da kurcalayacak bir tema söz konusu.

Öncelikle, hikâyenin on yıl önceki patlamalarda boşaltılan bir kasabada çekildiğini ve yönetmenin bu olanağı çok iyi kullandığını belirtelim. Kül rengi, hikâyeyle uyumlu bir biçimde sekiz bölümlük dizinin tamamına hakim. Kül, bir yandan belirsizliği işaret ederken bir anda çıkıp gelenlerin de uçuculuğuna anlam katıyor. Öte yandan, çok geçmeden geride kalanların özlem ve suçluluk hislerinin, kaybettiklerine dair kafalarındaki imajların karşımıza birer karakter olarak çıktığını görüyoruz. Hal böyle olunca, geri dönenlerin (dizide İzlanda mitolojisine dayanarak “Değiştirilmişler’ deniyor) hayal mi yoksa gerçek mi olduğu da birbirine karışıyor zaman zaman. Hem küllere boğulmuş kasabanın hem de vahşi ada coğrafyasının da bu hissi kuvvetlendirdiğini ekleyelim.

Her he kadar “Katla”nın konusu merak uyandırıcı ve ilgiyi diri tutacak şekilde kurgulanmış olsa da, seyircinin kafasında oluşan sorulara ‘rasyonel’ ya da ‘mistik’ cevaplar bulmakta zorlanacağını söylemek gerek. Özellikle de Gundhil karakterinin ortaya çıkışının yarattığı metafizik paradoksu açıklamakta zorlanıyor hikâye. Daha doğrusu, seyirciyi pek ikna etmiyor bu karakter. Benzer bir durum polis amiri Gilsi’nin karısı için de geçerli. Bizim de dizideki karakterler gibi kafamız karışıyor, sorularımız oluyor ama tatmin edici cevaplar, açıklamalar gelmiyor kimilerine. Hatta karakterlerin yaşanılan bu durumu kabullenmede bizlerden çok daha soğukkanlı (yer yer sinir bozucu) olduğunu görüyoruz. Ama bu kabulleniş ve ardından gelen tepkilerin çoğunun kuzeye ve büyük oranda adadaki insanların karakterine özgü olduğu söylenebilir.

Nihayetinde, “Katla” yakın dönem Netflix dizileri içinde öne çıkan yapımlardan. Kuzey Avrupa gizemlerini sevenler için bu platformda yer alan dizilerde bulamayacağınız bir yönetim maharetine de sahip üstelik. Finaliyle ikinci sezona da göz kırpan “Katla”, yoklukta bir seçenek olabilir.