Kritik seçim öncesinde MESAM'da krizin üç yıllık özeti

MESAM yarın, tarihinin en kritik seçimlerinden birini yapıyor. Seçim sürecinin neden bu denli çekişmeli olduğu ise, MESAM'da son üç yılda yaşananlar göz önüne alındığında daha iyi anlaşılıyor.

Google Haberlere Abone ol

35 yıllık bir tarihe sahip, Türkiye'nin ilk müzik meslek birliği olan Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliği'nin (MESAM) geçen yılın Mart ayından bu yana ertelenen Olağan Genel Kurul'u, 30 Haziran Çarşamba günü düzenlenecek. Genel Kurul'da MESAM başkanlığı için Cahit Berkay, Sümer Ezgü, Recep Ergül ve yönetim için bu adayların listeleri yarışıyor. Genel Kurul'un hemen öncesinde, özellikle son üç yıl içerisinde yaşanan ve MESAM tarihinde belki ilk kez medyada da çok geniş biçimde yer alan süreçleri özetlemeye çalışacağım.

'MESAM KRİZİ' NEDİR?

"MESAM krizi", birlik içindeki anlaşmazlıklar sektör ve üye müzisyenler tarafından uzun zamandır biliniyor olsa da, 2018 yılında kamuoyunun gündeminde yer almaya başladı. Daha önce birlikte hareket eden ve ardı ardına MESAM Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini yürüten Arif Sağ ile Orhan Gencebay arasındaki uzlaşmazlık, aynı yıl basına verilen demeçlerle gün yüzüne çıktı. Arif Sağ, yaptığı açıklamalarda, MESAM Yönetim Kurulu Başkanı Gencebay'la "sırayla başkan seçilme" konusunda anlaşmış olduklarını ancak Gencebay'ın bu sözünde durmadığını dile getirmişti. İktidar partisine ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a desteğini her fırsatta dile getiren Gencebay ise bu açıklamaların ardından, Erdoğan'ın konuya müdahale edeceği beklentisini dile getirip ekibiyle birlikte 7 Şubat 2018'de yönetimden istifa etmişti.

KÖPRÜLERİN ATILDIĞI YIL: 2018

Gencebay'ın istifası ve basın yoluyla Arif Sağ ile yaşanan tartışma nedeniyle bir anda gündemin ön sıralarına yerleşen MESAM'a, Olağan Genel Kurul toplantısını yapmaya hazırlandığı 2018'in Mart ayının başında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından kayyum atanması ise çoğu müzisyen ve sektör temsilcisini şaşırtmış, sert eleştirilerle karşılanmıştı.

Hükümet kanadından yapılan açıklamalarda, "sol tandanslı" olduğu varsayılan yönetimin yerine kayyum atamasının siyasi bir yönü olmadığı iddia edilse de, kayyum heyetindeki isimlerin iktidar destekli kültür sanat etkinliklerini düzenleyen ya da bu etkinliklerde sıkça yer alan isimler olduğu gözden kaçmamıştı. Atanan bu yönetim kurulunda asil üyeler şu isimlerden oluşuyordu: Coşkun Sabah (Yönetim Kurulu Başkanı), Yavuz Bingöl, İpek Açar, MFÖ grubundan Fuat Güner, Turhan Taştan, Gencebay'a yakınlığı ile öne çıkan, Çarşamba günkü seçimde de aday olan Recep Ergül ve özellikle Cumhurbaşkanlığı desteğiyle düzenlenen etkinliklerde karşılaştığımız POLL Production'ın sahibi Polat Yağcı. Yağcı ayrıca, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'ın müzik çalışmalarının da yapımcısı.

Ardından, 2018'in 31 Mayıs'ında düzenlenen Genel Kurul'da, Arif Sağ yönetimi seçimle yeniden MESAM'ın başına gelmiş, Gencebay'ın Kültür ve Turizm Bakanlığı'na şikâyeti üzerine Bakanlık, yönetimi bir kez daha görevden almıştı. Bakanlığın atadığı geçici üst kurul ise yönetimdeki Arif Sağ, Cahit Berkay ve Ali Rıza Binboğa'nın da içinde bulunduğu 11 MESAM üyesini üyelikten çıkarmış, bu isimler 11. İdare Mahkemesi'nde açtıkları dava sonucunda MESAM'a dönmüştü.

SEÇİLEN YÖNETİM YİNE GÖREVDEN ALINIYOR

Gencebay'ın ekibinden Recep Ergül, bu kez de, Gencebay'ın yenildiği 2018 Genel Kurulu'nun iptali için 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi'nde 109 sahte üyenin oy kullandığı gerekçesiyle dava açmıştı. Öncesinde üyelik ve yönetim kurulu haklarını geri kazanarak MESAM'ın başına bir kez daha geçen Arif Sağ ve ekibi, bu kez 2020'nin Şubat ayında yeniden görevden alındı. Geçtiğimiz yılın Mart ayında yapılması planlanan 16. Olağan Genel Kurul'dan bir ay önce görevden alınan Sağ, uygulamanın haksız olduğunu belirterek, "geçici yönetimin geçmişte aldığı hukuksuz kararlara karşı yine Arif Sağ başkanlığındaki yönetim kurulu tarafından açılmış olan toplam 11 dava da kazanılmıştır" açıklaması yapmıştı.

2020: BİR TÜRLÜ YAPILAMAYAN SEÇİM

Geçici yönetimle, 21 Mart 2020’de seçime gitmesi planlanan MESAM'ın Genel Kurulu, pandemi sebebiyle yapılamamış, bir sonraki seçim tarihi olarak 27 Nisan 2020 tarihine karar verilmişti. Yine pandemi koşulları nedeniyle yapılamayan bu tarihteki seçim, o günden bugüne İçişleri Bakanlığı'nın toplantıların yapılmasını yasaklayan kapanma kararları nedeniyle de birkaç kez ertelendi.

Bu yılın Nisan ayında yapılması kararlaştırılan ancak bir kez daha ertelenen Genel Kurul öncesinde, adaylardan Recep Ergül, tüm MESAM üyelerine kısa mesajlar atarak üyeleri 12 Nisan'da Hilton'da düzenlediği kahvaltı etkinliğine davet etmişti. Katılımın çok az olduğu kahvaltı, üyelerce Koronvirüs salgınının Türkiye'de her gün yüzlerce cana sebep olduğu bir dönemde gerçekleştirilmesi bağlamında sert biçimde eleştirilmişti.

YARINKİ SEÇİMDE ÜÇ ADAY YARIŞIYOR

23 Haziran'da yapılacağı açıklanan MESAM 16. Genel Kurul toplantısı, çoğunluk sağlanamayınca 30 Haziran'a ertelenmişti. Yarın Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenecek olan Genel Kurul'da üç aday başkanlık için, bu adayların listelerinde yer alan isimler ise ise yönetim kadrosu için yarışıyor. Seçim, çarşaf liste sistemiyle yapılacak. Buna göre, adayların listelerden bağımsız olarak aldıkları oyların sayıları hesaba katılarak Yönetim Kurulu oluşturulacak. Alınan oy sayısına göre yedek liste oluşturulacak.

Cahit Berkay (Demokrasi Grubu): Uzun yıllardır MESAM üyesi ve çeşitli dönemlerde de yöneticisi olan Berkay, geçmişte Arif Sağ grubuna yakınlığı ile biliniyordu. Seçime "Demokrasi Grubu" adlı listeyle giriyor olan Berkay'ın 28 kişilik Yönetim Kurulu adayları arasında, Hayko Cepkin, Erdal Erzincan, Taner Öngür, Ali Rıza Binboğa gibi isimler yer alıyor. Bu hafta Twitter'da listesini açıklayan Berkay, özellikle genç üyelerin Genel Kurul'a ilgi göstermesini ve seçime katılmasını istedi.

Sümer Ezgü (Birlik ve Yenilik Grubu): Gencebay ve Sağ arasında yaşanan kırılmaya ve gruplaşmaya karşın hep birlikte hareket etme söylemiyle yönetime aday olan Ezgü, Recep Ergül'ün "sahte oylar" ile ilgili eleştirilerine itiraz ediyor. Geçmişte de Yönetim Kurulu'nda görev almış olan Ezgü'nün "Birlik ve Yenilik Grubu" listesinde, Aylin Aslım, Yasemin Göksu, Gülay, Banu Kırbağ, Zekai Tunca, Gökhan Şeşen ve Ayşegül Tütüncü gibi adaylar yer buldu.

Recep Ergül (Değişim ve Adalet Grubu): Müzik dünyasında çok tanınmayan ancak Gencebay'ın desteğiyle MESAM'da yaşanan süreçlerde adı son dönemde sıkça duyulan Ergül, özellikle Arif Sağ yönetimine karşı sahtecilik, usulsüzlük, görevi kötüye kullanma gibi sert ithamlarla ve açtığı davalarla gündeme geldi. Basınla ilişkilerini sıkı tutmaya çalışan Ergül, çeşitli zamanlarda toplantılar ve etkinlikler düzenleyerek vaatlerini paylaşıyor. Aday, son olarak, seçilmesi durumunda MESAM'ın kasasındaki paranın 20 milyon lirasını üyelere dağıtacağını iddia etti. "Değişim ve Adalet Grubu"nda, Fuat Güner, İskender Paydaş, Suat Suna, Göksel Pesenpaten, Grup Yorum'un eski üyesi Zülfü Beyhan ve Selim Çaldıran gibi isimler yer alıyor.

SORUN YALNIZCA BİRLİK İÇİ ANLAŞMAZLIK MI?

1986 yılında Yıldırım Gürses'in ve telif hakları için çabalayan çok sayıda eser sahibinin çabalarıyla kurulan Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliği'nin (MESAM) bugün besteci ve söz yazarlarından oluşan 9 bin civarında üyesi var. Eser sahiplerinin hakları ve teliflerinin doğru, hakkaniyetli bir biçimde toplanması için kurulmuş olan meslek birliğinin topladığı ve dağıttığı telifler, her yıl on milyonlarca lirayı buluyor. Bu denli büyük ve dijital gelirlerle giderek de büyüyen bir sektörde telif haklarının sağlıklı ve tutarlı bir sistem dâhilinde toplanması meselesi, birliğin en önemli gündem konusu. Ancak meselenin başka yönleri de var.

Türkiye'de eser sahipleri, yani söz yazarları ve besteciler, dünya örneklerine kıyasla geç bir zamanda kavuştu telif haklarına. Bu haklarla ilgili durum, henüz ideal koşulları sağlamış da değil. Diğer yandan, görüştüğüm kimi MESAM üyeleri, başka bir konuya dikkat çekiyor: Hakların "komşu hak sahipleri" ile bölüşülmesi.

9 Haziran 1995 yılında, özellikle yapımcıların çabası ile çıkartılan 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ile "komşu hak sahipleri"nin, yani yapımcıların, yorumcuların, radyo ve televizyon sahiplerinin de eserlere ortak edildiğini dile getiren bu üyeler, bu şekilde haklarını "müzik ticareti yapan kesimler" ile bölüşmek zorunda kaldıklarını belirtiyor. Bu durumun, Roma Sözleşmesi gibi, telif haklarına dair uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu iddia eden kimi sanatçılar, ikincil kuruluşların kendi ürettikleri eserlerden haksız yere telif aldığını söylüyor.

Yarınki seçimin sonucunun, müzik emekçilerinin telif haklarını adil ve şeffaf bir şekilde elde etmeleri açısından ne anlama geldiğini zaman gösterecek. Ancak görünen ve burada özetlemeye çalıştığım süreçlerden anladığımız o ki, seçimin üç adaydan biri tarafından kazanılması, telif haklarıyla ilgili yapısal düzenlemeler için merakla bekleyen müzik emekçileri için bir cevap anlamına gelmeyebilir.