YAZARLAR

Kripto sanat ve madencilik

Lityum, günümüz teknolojisinin olmazsa olmazı. Ama Musk’a sorarsanız, onun kadar önemli olan asıl hammadde nikel. Kendisi nikeli “yeni altın” olarak niteliyor. Elektriksiz araçlardaki pillerindeki lityum oranı yüzde iki bile değil. Tesla araçlarında kullanılan nikel, 30 kiloyu buluyor.

Görünen o ki, zamanımızın süper kahramanı Elon Musk’ı önümüzdeki günlerde kripto artist olarak da izleyeceğiz.

“Yaratıcı girişimci”, yaratıcılığını “sanat” alanına da yöneltiyor. İlk ürününü 15 Mart 2021’de verdi. Bir video klip. “NFT”; değiştirilemez ürün olarak konumladığı şarkısını yine kripto değer üzerinden satışa çıkardı.

Elbette şimdiye dek sahip olduğu unvanlara yakışır biçimde en yeni teknik ve teknolojiyi kullanıyor, şu an en dinamik, en hareketli alanda sahne alıyor: İlk verimini ve etkinliğini kripto sanat olarak gerçekleştiriyor. Yine işin doğasına uygun olarak aynı zamanda sosyal medya sanatçısı olarak çıkıyor karşımıza; ilk performansını Twitter üzerinden gerçekleştiriyor.

Ve hemen de alıcı buluyor… En üretken, en popüler, en çok kazanan kripto artist Beeple, yeni meslektaşını rakip olarak değil, piyasayı hareketlendiren ve yükseltecek iş ortağı olarak coşkuyla karşılıyor. On saniyelik videosu 6.6 milyon dolara satılan, İlk 5000 Gün adını verdiği kripto sanat ürünlerinin yer aldığı JPG (dijital resim) dosyası 69 milyon 344 bin 250 dolara satılan, rekor üstüne rekor kıran Beeple, bu 69 milyonu teklif etti Musk’ın NFT şarkısı ve klibine. 

Başkaları daha da yükseltti fiyatı fakat her nedense ya da oyunun yeni aşaması olarak Musk yapıtına kıyamadı, “Aslında bunu satmak pek doğru görünmüyor” diyerek geri çekildi, şimdilik.

Oyunu izlemeye devam edeceğiz. Herkesin şüpheyle yaklaştığı kripto para, kendi sanatını ve borsasını yaratırken en eski oyunu, yeni sahnelere taşıyor. Kritpo para üreticileri, yaptıkları işi madencilik olarak nitelendiriyor. Bilgisayar ve internet yeterli bu madencilik için…

Öte yandan kazı yoluyla yeraltından yerüstüne taşınan bildiğiniz tarihsel madencilik de sürüyor. Hem de en ilkel, en vahşi biçimiyle. Ne ilginçtir, yeni kripto artist olarak izlediğimiz Musk, orada da karşımızda… En klasik madenci olarak. Günceli izlediğinizde, Bolivya’daki darbe soruşturması Musk’a da uzanır mı diye sorduruyor.

 

MADENLER, DARBELER VE DARBECİLER

İhtimal dahilinde bile değil, elbette. Ama soru ortada. Çünkü hazret, tam da Bolivya’yı kastederek, “İstediğimize darbe yaparız, alışın buna” demişti Temmuz 2020’de.

Niye diyordu bunu?

Bolivya devlet başkanı Evo Morales, Almanya merkezli maden şirketinin ülkedeki lityum rezervlerine ilişkin anlaşmasını iptal etmişti Ekim 2019’da. Sözleşmesi iptal edilen şirket, Musk’ın elektrikli otomobil üreten şirketi Tesla’nın tedarikçisi. Tesla araçlarında yakıt – enerji işlevi lityum-iyon pilleriyle karşılanıyor. Bu nedenle söz konu maden hayatî önemde Musk ve şirketi için. “İstediğimize darbe yaparız” pervasızlığı boşuna değil.

Lityum, sadece Musk’ın değil; ABD teknoloji üssü Silikon Vadisi'nin ana besin kaynağı. Cep telefonları, taşınabilir bilgisayarlar, tabletler, dronların olmazsa olmazı. Ve dahî ilaç endüstrisinin en çok sürümü olan depresyon ilaçlarında bile lityum kullanılıyor.

Dünya lityum rezervlerinin yüzde 60’ına sahip Bolivya’da başkan Morales çokuluslu ACISA’nın lityum anlaşmasını durdurunca, seçimlerde yolsuzluk iddialarıyla sokak gösterileri başlamıştı. Demokrasi aşkı, böyle bir şey.

Sözleşmesi askıya alınan ACISA yetkilileri, “Kargaşa yatışıp huzur ve güven ortamının sağlanmasıyla proje kesinlikle devam edecek” açıklamasını yapmıştı. Haklı çıktılar. Morales başkanlığı, ardından ülkeyi terk etti. Onun yerine ordunun desteklediği Jeannie Anez kendini geçici başkan ilan etti. Anez yönetimine ilk destek ABD ve Trump’tan geldi.

Darbe yönetimi bu desteğe içtenlikle karşılık verdi; ABD merkezliler başta olmak üzere çokuluslu şirketler ülkeye, özellikle lityum bölgesine davet edildi. Bolivya Dışişleri Bakanı, koltuğuna oturur oturmaz Musk’a peşin peşin minnet, şükran ve davet mektubu kaleme aldı: “Sizin ya da şirketinizin ülkemize gelmesini sağlayacak her kuruluşa, şükranla hoşgeldin deriz.”

Yani, win – win.

***

Ve fakat…

Ordu, ABD ve şekilde görüldüğü üzere uluslararası sermaye destekli darbe yönetimi üç ay içerisinde yenileyeceğini ilan ettiği seçimleri tam 11 ay sonra; Ekim 2020’de yaptı. Morales’in desteklediği aday oyların yüzde 55’ini alarak ilk turda seçildi. Şimdi, darbe ve darbeciler soruşturuluyor. Morales sonrası devlet başkanlığını üstlenen Anez ve aralarında adalet, savunma, enerji bakanları beş bakan bu kapsamda gözaltında.

Taraf olduğunu alenen beyan eden, darbecilerden özel davet mektubu alan Elon Musk da bu kapsamda soruşturulacak mı, sorusu, fanteziden ibaret değil. Çünkü, Musk ve şirketlerinin maden arayışları da, kendilerine çıkarılan davetler de, yerli işbirlikçilerin iştahlı, gayretli teşvikleri de dünyanın dört bir yanında sürüyor.

Dün Bolivya’ydı Musk’ın davetçisi, bugün Endonezya. Yeryüzünü ve gökyüzünü delik deşik etme, doğayı ve insanı katletme azmi süreklilik arz ediyor.

Lityum, günümüz teknolojisinin olmazsa olmazı. Ama Musk’a sorarsanız, onun kadar önemli olan asıl hammadde nikel. Kendisi nikeli “yeni altın” olarak niteliyor. Elektriksiz araçlardaki pillerindeki lityum oranı yüzde iki bile değil. Tesla araçlarında kullanılan nikel, 30 kiloyu buluyor.

 

PAPALAGİ GERÇEKLİĞİ

Musk hazretlerinin tam da sosyal medya üzerinden alenen, “istediğimize darbe yaparız, alışın buna” postası attığı sıralarda, Temmuz 2020’de Endonezya yetkililerine, "Nikeli verimli ve çevreye duyarlı bir şekilde çıkarırsanız Tesla olarak size çok uzun süre için dev bir sözleşme önerebiliriz" demesi rastlantı mı?

Nikel ve bakır madenlerinin işletimi, kullanımı, elektrikli otomotiv üretiminin yanında şimdilerde roket üssüne ulaşılmış görünüyor Endonezya – Musk işbirliği projesinde.

Devlet Başkanı ve yetkililerin üs için Musk’a tahsis etmeyi önerdiği Papua, 1963’de Endonezya tarafından işgal edilip ele geçirilmiş. Söz konusu Biak Adası’nda Papualı direnişçiler, siviller Temmuz 1998’de katledilmiş. Cesetler denize atılmış. Adada askerî üsler kurulmuş. Halk sindirilmiş. Askerî tesislerin yanına uydu fırlatma üsleri kurularak oranın “uzay adası” haline getirilmesi planlanıyor.

Tineke Rumkabu adlı kadın Musk'ı adada istemediklerini belirtiyor, "Bir Güney Afrikalı olarak apartheid ve siyah halkın öldürülüşünü biliyorsun. Eğer işini buraya taşırsan Endonezya'nın Papualılara soykırımına doğrudan destek vermiş olursun" diyor.

Musk’ın bir Papalagi, gerçek bir “beyaz” olduğunu bilmiyor mu Rumbaku?

Yüzyıl öncesinden sesleniyor ona büyük atası Tuiavii, hepimize, bugüne sesleniyor:

Beyaz adamın gerçek tanrısı paradır. Papalagi ağır metallere ve kâğıtlara tapar. Paraya eli değen papalagi kapılır büyüsüne ve daha fazlasını arzu ederek hırs ve rekabet duygusunu geliştirir. Yardımlaşmak değeri de böylece kaybolur gider. Bazı papalagiler daha fazla kazanır bazıları az. Yanı başındakinin açlığını bilmez çünkü paranın kötü ruhu etkisi altına girmiştir. …

Hastadır o, kaçıktır. Ruhunu yuvarlak metal ve ağır kâğıda adamıştır. Hiçbir şeyle yetinmez, gözü doymak bilmez. 

***

Bolivya, Papua, Kazdağları… Dünyanın bütün dağları, ovaları, adaları, madencilerin av ve iş sahası.

Musk’ın NFT şarkısını, ödül kupasını izliyoruz: Bilgisayar asla uyumaz. Tut, elinde tut!

Kripto ve gerçek. Güncel ve tarihsel.