Barolara dair yeni düzenleme neler getiriyor?

İstedikleri gerçekleşirse 30 üyeli bir baro 4 delegeye sahip iken 10 bin üyeli İzmir Barosu 5 delegeye sahip olacak. Bu plan uygulanabilirse sonuçta iktidara yakın bir TBB yaratılacak. Hesap bu. Yeni öneride bir başka değişiklik de bugün 10 baro ile mümkün olan olağanüstü genel kurula çağırma sayısının 25 baroya çıkarılması ve olağanüstü genel kurullarda seçim imkânının ortadan kaldırılması.

Google Haberlere Abone ol

Deman Güler*

Bu sabah erken saatlerde uzun süredir ülke kamuoyunu meşgul eden ve “çoklu baro” düzenlemesi diye anılan kanun teklifi AKP tarafından Meclis Başkanlığına sunuldu. Yasa teklifini meclise sunan AKP Grup Başkanvekili Cahit Özkan teklifi sunmalarının ardından “Barolar başta olmak üzere hukuk dernekleri, akademik çalışma yapan akademisyenleri teşkilatlı ya da teşkilatsız bütün avukatların görüşlerini aldık” açıklamasında bulundu.

Yasa teklifi detaylıca incelendiğinde esas amacın üç büyük kentte çoklu baro sistemine geçmek, Türkiye Barolar Birliği (TBB) başkanını ve yönetimini seçmekle görevli baro delegelerinin sayısını değiştirmek olduğu görülüyor.

Söz konusu teklife dair AKP Grup Başkanvekilinin açıklaması “barolardan görüş aldık” olsa da bu ifade tamamen gerçek dışı. Örneğin teklifin doğrudan etkilediği İzmir Barosu ile söz konusu değişiklik önerisi hakkında hiçbir resmi ya da gayrı resmi temas kurulmadı. Benzer durumun Ankara ve İstanbul Baroları için de geçerli olduğunu biliyoruz. Önerinin kapalı kapılar ardında ve AKP’ye yakınlığı ile bilinip avukatlar arasında hiçbir temsil niteliği olmayan kimi dernek ve akademisyenlerle hazırlandığı anlaşılıyor. Bu durum en nihayetinde avukatların mevcut ihtiyaçlarıyla hiçbir ilgisi olmayan, onların sorunlarını çözmeyi amaçlamayan, yalnız ve yalnızca iktidarın hukuksuzluklarına ses çıkaran baroları güçsüzleştirmeyi hedefleyen bir yasa teklifi ile bizi karşı karşıya bırakıyor.

DÜZENLEME NEDEN YAPILMAK İSTENİYOR?

Hiçbir diyalog zemini aranmadan, avukatların görüşü alınmadan, seslerini duyurmak isteyen baro başkanlarına dahi tahammül gösterilmeden işletilen bir süreç sonunda tüm kamuoyu gibi biz avukatların da ancak bugün öğrenebildiğimiz değişiklik teklifinin genel gerekçesi düzenlemenin nedenini “avukatlık hukukuna ilişkin iş ve işlemlerin yürütülmesinde gecikmeler meydana gelmesi” olarak dile getirmiş ve “barolarda baro hizmetlerinin daha sağlıklı yürütülebilmesi”ni bir kılıf olarak sunmuş.

Öncelikle söylemek gerekir ki AKP hükümeti döneminde her geçen gün yenisi açılan ve kalitesi hızla ve bilinçli olarak düşürülen hukuk fakültelerinin mezunlarına uzmanlık alanları oluşturmak, yeni iş olanakları yaratmak, işçi avukatlık meselesine çözüm üretmek gibi yakıcı sorunlara dair hiçbir öneri söz konusu metinde kendine yer bulmuyor, yapısal düzenlemeler için bir adım atılmıyor. Hiçbir avukatın özel gündemi olmayan “baro hizmetlerinin daha sağlıklı yürütülmesi” gerekçeye en başta yazılarak AKP’nin esas meselesinin yargının son bağımsız ayağı olan savunmayı susturmak ve etkisizleştirmek olduğu konusu gizlenmeye çalışılıyor.

YENİ DÜZENLEMEDE NELER VAR?

AKP önerisi bugün artık meslekte bir sorun halinden çıkmış olan kılık kıyafete ilişkin bir düzenleme içeriyor. Buna göre avukatların Birlik tarafından şekli belirlenen cübbeyle mahkemelere çıkacağı, kılık kıyafet konusunda başka bir zorunluluk getirilemeyeceği ifade ediliyor. Çok uzun süredir başörtülü avukatların da duruşmalara istedikleri kıyafetle girebildikleri düşünülürse bu düzenlemenin esasında hiçbir anlamının olmadığı anlaşılacaktır.

AKP değişikliği avukatlık mesleğinin ilk beş yılında baro keseneğinin yarı oranda alınmasını da içeriyor. Söz konusu muafiyetler baro genel kurul kararlarıyla düzenlenebilen ve hali hazırda İzmir Barosu dahil olmak üzere pek çok baroda uygulanan yöntemler. Dolayısıyla düzenlemenin bu bakımdan da yeni bir şey söylemediğini görüyoruz. Söz konusu iki makyaj düzenlemesi dikkate alınmaz ise esas amacın çoklu baro ve TBB seçimleri olduğu açık.

ÇOKLU BARO

Düzenlemenin büyük bir kısmı çoklu baro sistemine ve bunun kanundaki etkilerine odaklanmış. Yeni değişiklikle “5 binden fazla avukat bulunan illerde asgari iki bin avukatla yeni bir baronun kurulabilmesine imkân” tanınıyor. Şu anda tüm Türkiye’de 5 binden fazla üyesi olan üç baro bulunmakta. Bunlar İstanbul, Ankara ve İzmir Baroları. Üç baronun da iktidarın hukuk dışı pratiklerine sesini gür şekilde çıkardığı hatıra getirildiğinde teklifin hedefinin bu baroları güçsüzleştirmek olduğu anlaşılacaktır. Örneğin yaklaşık 10 bin üyesi bulunan İzmir’de yeter sayıya ulaşılması durumunda 5 küçük ve görece etkisiz baronun kurulmasının önü açılmış durumdadır.

TBB SEÇİMLERİ VE DELEGE SİSTEMİ

Yeni sistemde getirilen “her baro, baro başkanı dâhil en az dört delegeyle ve beş bin üyesi olan barolar bakımından ayrıca her beş bin üye için ilave bir delegeyle TBB Genel Kurulu’nda temsil edilir” maddesi bir diğer kritik eşik. Bu maddeye Metin Feyzioğlu maddesi desek sanırım yanlış yapmış olmayız. Zira en başından beri cılız sesle de olsa çoklu baroya karşıyız diyen birlik başkanının delege seçimindeki bu değişikliğe hiçbir itirazının olmadığını biliyoruz. Mevcut sistemde 30 avukatın bulunduğu bir şehirde baro kurulabiliyor ve her baro en az 2 delege ile TBB Genel Kurulu’nda oy kullanıyor. Bundan sonraki her 300 üye için bir delege daha söz konusu barolara veriliyor. Dolayısıyla üye sayısı artan barolar daha fazla delegeye sahip oluyorlar. Bu durum her ilin nüfusuna göre farklı sayıda milletvekili ile temsil edilmesinin birebir karşılığı. Feyzioğlu’nun ve iktidarın rahatsızlığı ise büyük barolardaki hoşnutsuzluğun TBB seçimlerine doğrudan yansımasının olması. Küçük barolarda daha kolayca etki altına alınabilen yönetimlerle TBB’yi ellerinde tutmak istiyorlar. İstedikleri gerçekleşirse 30 üyeli bir baro 4 delegeye sahip iken 10 bin üyeli İzmir Barosu 5 delegeye sahip olacak. Bu plan uygulanabilirse sonuçta iktidara yakın bir TBB yaratılacak. Hesap bu. Yeni öneride bir başka değişiklik de bugün 10 baro ile mümkün olan olağanüstü genel kurula çağırma sayısının 25 baroya çıkarılması ve olağanüstü genel kurullarda seçim imkânının ortadan kaldırılması. Feyzioğlu geçtiğimiz aylarda baroların verdiği seçimli genel kurul dilekçesini hukuka aykırı olarak reddetmişti. Korku dağları sarmış olacak ki şimdi hem olağanüstü genel kurul için gerekli baro sayısını artırıyor hem de seçimli genel kurul ihtimalini tümüyle ortadan kaldırmak istiyorlar.

ÖLÜMÜ GÖSTERİP SITMAYA RAZI ETMEK

Bugün tüm ülkeyi barolardaki gelişmelere dikkat kesen değişikliğin temel düzenlemeleri bunlar. Açıkça görülüyor ki bu yeni önerge hiçbir şekilde avukatların ihtiyaçları gözeterek hazırlanmamış ve yalnızca hukuk devletini, insan haklarını, laik cumhuriyeti savunan belki de son kurumlar olan baroları pasifize etmeye odaklanmış. Tüm yurttaşların bu bilinçle konuyu anlaması ve bir meslek odası olmaktan çok daha fazla anlamlar taşıyan barolara sahip çıkması gerek. Bir tehlike de bunca kargaşa arasında çoklu baro safsatasıyla kamuoyunun oyalanması ve en nihayetinde sözde bir anlaşma zemini yaratılarak bundan vazgeçilip delege sisteminin değişikliği ile yetinilmesi. Baroların bu tuzağa düşmemesi ve ortak bir tavırla bu plana karşı koyması şart. Zira, esasında mevcut düzenleme önerisinde geçen çoklu baronun uygulamada başarılı olması imkânsız. Bu girişim bırakın gerekçede yer alan baro işlerinin daha sağlıklı yürütülmesini tüm baro faaliyetlerini içinden çıkılmaz bir hale getirecek, tam bir kaos yaratacak. O sebeple iktidarın kısa süre içinde teklifin bu kısmını çekip tam da Feyzioğlu’nun istediği gibi delege sistemi değişikliği ile yetinmesi beklenebilir. Bu nedenle TBB’yi iktidarın bir oyuncağı haline getirecek bu sözde tavize de şiddetle karşı çıkmak gerekiyor.

*Avukat, İzmir Barosu Yönetim Kurulu Üyesi