AKP ve Covid-19 Kürt illerinde yoksulluğu arttırdı

Bölgede, 100 binden fazla esnaf ve işyerinin korona krizinden etkilendiği ifade edilebilir. Ancak bölgedeki işsizliğin tek artma nedeni sadece bölgedeki işletmelerin faaliyetlerinin olumsuz etkilenmesi değildir. Bölgeden bölge dışına giden yaklaşık 60-80 bin mevsimlik işçinin, 50-80 bin turizm işçisinin, 100 binden fazla inşaat işçisinin de bölgenin işsizlerine dahil olacağı bir dönem yaşanmaktadır.

Google Haberlere Abone ol

Sinan Ok*

Türkiye’de yaşanan ve bir türlü çözüm/barış yolu bulunmayan Kürt meselesinin, genellikle ırkçılık ve kimlik temelli açıklanmaları; bölgede yaşatılan derin ekonomik kırımı görmemizi, dönem dönem engellemektedir. Bölgede yüzyıla yakın süredir yaşanan “savaş, tenkil, tehcir, te’dip, umumi müfettişlik, sıkıyönetim, ohal, köy boşaltmaları, göç ve zorunlu göç politikaları diye uzayan liste” milyonların yoksulluk içerisinde bir yaşam sürmesine yol açmıştır.

Gelinen aşamada ise Türkiye’de Kürtlerin büyük çoğunluğu oluşturduğu Doğu ve Güneydoğu illerinde Birinci Dünya Savaşı dönemindekine benzer bir yoksulluk ve işsizlik riski günden güne artıyor. Türkiye’deki iktidarların bölgeye yönelik ifade edilen politikalarını da içeren politikaların sonucu bölge ekonomisi süreç içerisinde çökertilmeye çalışıldı. Bir yandan hammadde ve doğal kaynaklar bölge dışına taşınırken öte yandan tarihi-kültürel mirasın yok edilmesine alan açan bir dönemden geçiyoruz. Fiili olarak yılları aşkın devam eden çatışmalı süreç, yayla yasakları, sınır kapılarında uygulanan politikalar ve bölgenin doğal-tarihi-kültürel dokusuna yönelik ekonomik politikalar söz konusu yıkımı derinleştirmiştir. Bölgenin tarım ve hayvancılık alt yapısı, turizm potansiyeli dahil doğal ekonomisi bir çöküş dönemi yaşamaktadır.

Bölge sürekli göç vermektedir. Verilen kitlesel göçe rağmen işsizliğin en yüksek oranlarda yine bölgede olduğu TÜİK verileri ile de açıklanmıştır. TÜİK nüfus verilerine göre 2008-2019 yılları arasında Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nden ülkenin diğer bölgelerine net 1 milyon 468 bin kişi göç etmiştir. Bölgeden göç “ettirilen” Kürt nüfusun metropollerde ucuz, kayıtdışı ve güvencesiz işgücü olarak kullanılması, milyonlarca Kürt ve ailesi için güvencesiz yaşamların inşa edilmesine neden olmuştur. Bu politikayla bir yandan Kürt çocuklarının kültürel ve dilsel bağlarından koptuğu öte yandan rantçı ve sömürücü sermayeye ucuz işgücü sağlandığı ifade edilebilir. Yaşanan bu “zorunlu” göçle birlikte bölgede sanayi ve tarım alt yapısının yok edilmesi, hizmet sektörü için gerekli olan barış ortamının engellenmesi; bölge istihdam oranlarının en düşük, işsizlik oranlarının ise en yüksek olarak ortaya çıkmasına neden olmuştur.

*Bölge kapsamındaki illerin endeks sıra ortalaması

TÜİK’in açıkladığı “İller arası yaşam endeksi” sıralamasında tüm bölge illeri son sıralardadır. Doğu ve Güneydoğu illerinde yaşayan nüfus, toplam nüfusun yüzde 18’i iken (15 milyon 106 bin) 15 yaş üzeri nüfus içerisinde bu oran yüzde 16’ya düşmektedir (9 milyon 842 bin). Bu illerde nüfus oranlarına rağmen işyeri sayılarında oran yüzde 8’e kadar düşmektedir (155 bin işyeri, SGK, 2020-Şubat). Bölgenin temel işletmeleri “esnaf işletmeleri” niteliğinde olmasına rağmen, bölge esnaf sayısının ülke geneline oranı sadece yüzde 14’tür (254 bin, TESK, Mart-2020).

Türkiye’de işgücünün yüzde 14’ü (4,7 milyon, TÜİK, 2019) bölgede iken istihdamın yüzde 13’ü, sigortalı çalışanların yüzde 12’si bölgededir. Sigortasız çalışanların yüzde 20’si ve işsizlerin yüzde 20’si bölgededir. En yüksek işsizlik oranları da bölgede olup ortalama yüzde 20-30 bandındadır. Kadınlarda bu oran yüzde 43’e kadar yükselmektedir.

Bölge illleri yoksulluk verilerinde ise çok dramatik olarak ayrışmaktadır. SGK verilerine göre her iki yoksuldan biri bölge illerinde yaşamaktadır. SGK verilerine göre GSS primini “ödeyemeyecek kadar gelirsiz ve servetsiz” olanlar için sosyal güvenlik primi genel bütçeden karşılananların yüzde 49’u Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndedir. 1979’dan beri devam eden “dev GAP projesi” bölgesi tek başına yoksulların yüzde 30’unu içermektedir. Bölgedeki işsizlere yönelik herhangi bir ödenek veya etkili bir yardım programı yoktur. Ülke genelinde işsizlik ödeneği hak edenler içerisinde Doğu ve Güneydoğu'nun payı sadece yüzde 10’ur.

İşsizlik oranı Türkiye genelinde 2019 yılı için 13,7 olarak açıklanmışken bu oran Güneydoğu Anadolu (TRC) bölgesinde yüzde 22,4 olarak açıklanmıştır. Ülke geneli istihdam oranı yüzde 45,7 iken GAB’de bu oran 35,7’dir. Yine işgücüne katılma oranı ülke geneli için yüzde 53 iken bu bölge için yüzde 46,1’dir. Yoğun kayıtdışılık, ücretsiz aile işçiliği ve mevsimlik işçiliğe rağmen bölgede istihdam oranları düşük, işsizlik ise çok yüksektir.

.

*Mutlak Yoksul Sayısı hesaplanmasında; “Hanede kişi başına geliri, asgari ücretin 1/3'ünden az olan nüfus esas alınmıştır” Ağrı, Muş ve Urfa’da nüfusun yüzde 40’tan fazlası bu koşullardadır.

Korona krizi nedeniyle bölge nüfusunun ve iş yerlerinin büyük çoğunluğunu kapsayan Mardin, Urfa, Diyarbakır, Antep, Erzurum ve Van büyükşehirleri başta olmak üzere bütün bölge illerinde var olan yoksulluk ve işsizlik krizi derinleşmiştir. Korona krizinin etkisiyle son üç ay içerisinde uygulanan sokağa çıkma yasakları, 20 yaş altı ve 65 yaş üzeri nüfus için getirilen kısıtlama, İçişleri Bakanlığı ve Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı başta olmak üzere genelgelerle kapalı tutulan işletmeler ve fiili olarak kapanan işletmeler etkisiyle bölgede olan işsiz sayısının (907 bin) kalıcı bir şekilde en az yüzde 35 artma riski taşıdığı, 300-600 bin işsizin daha açığa çıkacağı ve bölge işsiz sayısının 1,2 milyon-1,5 milyon bandına yükselme riski taşıdığı gözlemlenmektedir.

Bölgede, 100 binden fazla esnaf ve işyerinin korona krizinden etkilendiği ifade edilebilir. Ancak bölgedeki işsizliğin tek artma nedeni sadece bölgedeki işletmelerin faaliyetlerinin olumsuz etkilenmesi değildir. Bölgeden bölge dışına giden yaklaşık 60-80 bin mevsimlik işçinin, 50-80 bin turizm işçisinin, 100 binden fazla inşaat işçisinin de bölgenin işsizlerine dahil olacağı bir dönem yaşanmaktadır. Ülke genelinde 2018 yılında yaşanan kur şokundan sonra inşaat sektörü krizinin etkisiyle başlayan “Ters göç dalgası” korona krizinin etkisiyle yeni bir aşamaya geçmiştir. Bu göçün açığa çıkaracağı ilave işsiz sayısına dair elde yeterli oranda veri yoktur. Haziran ve temmuz aylarında bu konuda ihtiyaç duyulan veriler açığa çıkmış olacaktır.

Bölgede işsizliğin ve yoksulluğun kalıcı bir şekilde azaltılması için mikro politikalar yeterli olamaz. Bu anlamda Kürt meselesinde barışçıl bir çözüm sağlanmadan, Suriye krizi çözüm yoluna girmeden ve bölgeye harcanan bütçe içerisinde güvenlik harcamaları miktarı azalmadan bir iyileşme sağlanamaz. Bununla birlikte acil olarak yapılabilecek önemli uygulamalar olarak;

1-Yayla/mezra yasaklarının kaldırılması ve tarım/hayvancılığın reel olarak desteklenmesi,

2- Borçlu olan işletmelerin borçlarının (vergi, prim ve banka) faizsiz olarak yeniden yapılandırılması,

3- Bölgede reel üretim yapan işletmelerin destek ve teşviklerinin kayıtlı istihdam şartına bağlanması,

4- Siyasi ayrımcılık yapılmadan adil bir sosyal politika programının başlatılması önerilebilir.

Diyebilirsiniz ki; korona döneminde bile kayyım atamalarına devam eden, vekillikleri düşüren ve bu politikaların temel müsebbibi olan AKP iktidarı bu önerileri nasıl uygulayacak? Cevaben önerileri AKP’ye değil bu ülkede onurlu bir barış arayışında olan herkese yaptığımı hatırlatırım. AKP artık bu ülkede adaletin, kalkınmanın, refahın değil; kutuplaşmanın, krizin, çatışmanın ve yoksulluğun iktidarı olduğunu 2015 yılından bu yana net bir şekilde göstermektedir. Bunun sandık yansımaları bölgede kayyımların, İstanbul’da da bir bütün olarak Cumhur İttifakı'nın sandığa gömülmesi ile işaretlerini halk da vermiştir.

*İstihdam Uzmanı