Koleksiyoner Hakan Sepici: Amacım Anadolu kültürünün bir parçasını kayda almak

Osmanlı porselen çekmece kulpları ile ilgili çalışmalarını sürdüren Hakan Sepici ile koleksiyon serüvenini konuştuk. Sepici, "Her antikacıda sizi umulmadık sürprizler bekliyor olabilir!” dedi.

Google Haberlere Abone ol

İZMİR - Çocukluğundan beri deniz minarelerinden metal paralara, gaz lambalarından çoban asalarına kadar değişik nitelikte eserler toplayan Hakan Sepici’nin bu tutkusu 20 seneden beri dolap, çekmece kulplarını toplamaya dönüşmüş.

Hakan Sepici’nin ilk Porselen Kulp Sergisi 2007 yılında üyesi olduğu ‘’İzmir Collection Clup’’  tarafından düzenlenen etkinlikte Ege Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi’nde sergilendi. Tire Kent Müzesi’nde de 4 yıl boyunca sergilenen kulpları, Türkiye’de “porselen çekmece kulp” konulu kapsamlı ilk teşhir oldu.

Hakan Sepici ile koleksiyon serüvenini konuştuk.

‘PULLARI ALMAK İÇİN DEDEMİN SENETLERİNİ YIRTTIM’

Koleksiyonerlik hikâyeniz nasıl başladı? 

Çeşme’de misket oynarken kullandığımız deniz minareleri ile başladı biriktirme tutkusu. 70’li yıllarda pul koleksiyonu, sonra metal para koleksiyonu ile sürdü. Pul koleksiyonu yapmaya başladığımda, resmi pulları almak için dedemin senetlerini yırttığımı hatırlıyorum. Dedem, senetler iptal olduğu için çok kızmıştı bana.

Çoğu koleksiyoner gibi ben de ilgimi çeken nesneleri almayı seviyorum. Çünkü her antikacıda sizi umulmadık sürprizler bekliyor olabilir! Mesela Karşıyaka'da bir antikacıda, 1931 yılına ait KSK Kadın Voleybol Takımı’nın sahada çekilmiş bir fotoğrafını bulmak beni çok heyecanlandırmıştı. Muhtemelen Türkiye’deki en eski kadın voleybol takımı fotoğrafı…

Bunların dışında Yeniçeri ortaları sembolleri, Osmanlı Dönemi çarpım tablosu ilgi duyduğum ve takip ettiğim konular. Gaz lambaları, çoban asaları (gegeler) yan koleksiyonlarım. 20 senedir de Osmanlı porselen dolap-çekmece kulpu biriktiriyorum.

.

'AMACIM, ANADOLU KÜLTÜRÜNÜN BİR PARÇASINI KAYDA ALMAK'

Porselen çekmece kulplarıyla nasıl bir bağ kurdunuz? Neden porselen çekmece kulpları?

Tek kelime ile, "sevimliler". Anadolu’ya özgü ev zarafetini simgeliyorlar. Ancak yıkılan her evle birlikte hızla yitip gidiyorlar. Bu nedenle amacım biraz da Anadolu kültürünün bir parçasını kayda almak. Aynı zamanda sergileme ve saklanması kolay objeler. Tabii bu konuda çok fazla koleksiyonerin olmaması da bir cazibe yaratıyor. Osmanlı kulplarıyla ilgili bu çalışma bir ilk. Elbette birçok eksiklik ve hataları vardır. Ancak bundan sonraki süreçte araştırmacıların bu konuyu daha ileri götüreceklerine inanıyorum.

Porselen kulplar sadece kullanan insanların parmak izlerini taşımazlar. Bu küçücük porselen kulpların çiçeklerinden Anadolu insanının misafirperverliğini, hasret olanların buluşmalarını, günlük yaşamlarının heyecanını, rutinleri, sürprizleri, kısaca dolu dolu yaşanmışlığı hissediyorum. Çünkü bir mekanda, özellikle de bir evde mutlaka bir şeyler hareket eder ve o zaman da bir kulpa dokunulur. Bunların çoğu, günlük sıradan işler içinmiş gibi görünse de aslında yaşam enerjisini eşyaya geçirir, yaşanmışlıkla doludur. Mesela Hacı Ahmet, her akşam yatmadan önce okuduğu Kuran'ı koymak için dolabın porselen kulpuna dokunmuştur, Fatma hanım yemenisini alırken çekmecenin kulpuna dokunmuştur, hasret olanlar kavuşurken ne hazırlıklar yapılmıştır o küçücük kulplara dokunarak... Tüm bunları hissetmek bana heyecan veriyor.

Porselen kulp koleksiyonunuzda ne tür ve hangi tarihlere giden örnekler mevcut?

Ağırlıklı olarak Osmanlı dönemi porselen kulplara sahibim. Cumhuriyetin ilk döneminde seramik formda kulplar da dönemsel gelişimi takip amaçlı bulunuyor. Osmanlı porselen kulpların tarihleri ile ilgili kesin bilgi olmamakla beraber 18. yy sonu, 19. yy ve 20. yy başında kullanılanların yaygın olduğunu düşünüyorum. Koleksiyonumda bulunan Osmanlı porselen kulplarının Avrupa’da görülmediğini, Osmanlı coğrafyasına özgü formlar olduğunu söyleyebiliriz. Bu kulpların Osmanlı pazarı için yapılmış olma olasılığı yüksek. 

.

‘EV SAHİBİNİN ZENGİNLİĞİ İLE KULPLARIN KALİTESİ ARTAR’

Bize porselen kulpların temel özellikleri hakkında bilgi verir misiniz?

Ahşap kagir Anadolu Osmanlı evlerinin ahşap yüklük, şerbetlik, ara kapılar, mobilya çekmece ve kapaklarını yaygın olarak süslemişler. Tabii ev sahibinin zenginliği ile kullanılan kulpların büyüklüğü, şıklığı ve kalitesi de artar. Formları ağırlıklı olarak elipsoit şeklindedir. Mantar ve sarımsaklı denen formlar da var. En yaygın desen çiçek, dal ve yaprakların aynı renkle boyanmış olanlardır. Yıldız, geometrik şekiller, dairesel süslemeler, arada şık çelenk demetleri görülür. 

Üretim merkezleri Kütahya porselen olan kulplar kesin kaynağı bilinenler. Diğer kulpların Avrupa kaynaklı olduğu düşünülüyor ancak bu konuda ne yazık ki kesin bir bilgiye sahip değiliz. İznik çiniciliği 17 .yy'da bitme noktasına geldiğinden İznik kulp seçeneği zayıflar. Günümüz Avrupa bit pazarı ve antika pazarlarında, Anadolu evlerinde yaygın kullanılan form desendeki kulpları göremiyoruz. Bu nedenle Avrupa’da Osmanlı pazarına yönelik yaptırılmış olması muhtemel. Son yıllarda ise yeni tasarımlara sahip Hindistan üretimi porselen kulpları görüyoruz.

‘ANADOLU VE OSMANLI COĞRAFYASINDAKİ KULPLARIN TİPLERİ AYNI’

Anadolu coğrafyasında porselen çekmece kulplarını yaygın olarak görebiliyoruz ama tipolojik olarak nasıl bir yayılım alanı var?

Tokat, en farklı ve zengin kulpların görüldüğü ilimizdir, farklı renkli kulplar görülür. Doğu Anadolu coğrafyasının batısında kalan iller, İç Anadolu, Orta Karadeniz’in güney bölgelerinde de çeşit ve zenginlik olarak daha çok görülür. Tabii ev sahibinin zenginliği ile orantılı olarak kulpların sayısı, renkliliği ve büyüklüğü değişmektedir. Gaziantep ilinde eski bir Musevi evinde 80 adet civarında aynı tipte porselen kulp tespit edildi. 100 adedin üstünde olan Anadolu evleri de oluyor. Türk, Ermeni, Musevi, Rum evlerinde de aynı kulplar evleri süslemiş. Mavi olanlar nazar amaçlı olarak özellikle dış cephede kullanılmıştır.

.

Bunun dışında Balkanlar, Halep, Lübnan ve Osmanlı coğrafyasında da görüyoruz. Örneğin, Bulgaristan’daki Türk köylerinde mavi renkte kulplar olduğunu biliyoruz. İlginçtir ki, Anadolu’da ve şu an yurt dışında görülen porselen kulpların tipleri aynı. Halep şehrinde de günümüzde beyaz üzerine mavi olan kulpların taklitleri yaygın olarak üretiliyor, dikkat etmek gerek.

‘KENDİ MÜZESİ OLAN ÜYELERİMİZ VAR’

İzmir’de koleksiyonerlerin biriktirdikleri objeleri paylaşabileceği bir platformda yer alıyor musunuz?

2000’li yılların başlarında İstanbul’daki Koleksiyon Kulüp’ten destek alarak kurulan İzmir Koleksiyon Kulübü’nün üyesiyim. Her ay toplanarak koleksiyon konularımızla ilgili sunumlar yapıyoruz. Zaman zaman kulüp dışından da değerli sunumlar izliyoruz. 

Üyelerimizin çok farklı alanlarda sıra dışı koleksiyonları var. Toplantı sonunda "En son ne buldun?" saatinde yeni bulduğumuz koleksiyon parçalarını arkadaşlarımızla paylaşıyoruz, onların da yorum ve değerlendirmeleri bizi zenginleştiriyor. Kulüp üyelerimiz okullarda, "Koleksiyon Kültürü" konulu seminer ve sunumlar yapıyor. Kent müzelerine geçici veya sürekli eser sağlayan ve hatta kendi müzesi olan üyelerimiz var. Konuları ile ilgili kitap, makale, katalog yayınlayan sıra dışı bir kulübün üyesi olduğum için büyük bir mutluluk ve gurur duyuyorum. 

‘SİSTEMATİK OLARAK GELİŞTİRİLMESİ GEREKEN BİR FAALİYET’

Son olarak, yeni başlamak isteyen koleksiyonerlere neler söylemek istersiniz?

1960-1970 yıllarında televizyon, bilgisayar iletişim çağı öncesi dönem çocuklarının büyük çoğunluğu pul, para, kartpostal, mendil, sakız ve çikolata kartları biriktirirdi. Semtlerde pul satan pulcularımız olurdu. Arkadaşlarımızla fazla pul-para koleksiyon ürünlerimizi takas ederdik.

Koleksiyonculuk bir boş zaman uğraşının ötesinde, sağlam ve bilimsel temeller üzerinde, sistematik olarak geliştirilmesi gereken bir faaliyet. Sabırlı, sorgulayıcı, titiz olmak şart. Koleksiyon konunuzun tarihsel gelişimini belgeleyen fotoğraf, gravür, kitap ve katalogları da takip etmeniz önemli. Ayrıca biriktirdiklerinizle ilgili makale yazmak, sergileme yapma amacını taşımak sizi bir üst aşamaya taşır. Çünkü bu, bilgi ve birikiminizin kültürümüze yazılı olarak kalıcı katkı sağlaması demek…