Koca: Ölüm sayılarıyla skor arayışında olanlar nerede dayanak arıyor?

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, korona virüsü kaynaklı ölümlerle ilgili iddialara ilişkin "Ölüm sayılarıyla skor arayışında olanlar nerede dayanak arıyor? Ölüm bildiriminde kullanılan form yeni değildir, 2013'ten beri kullanılmaktadır. Devletin ve salgınla mücadelenin itibarını zedelemek isteyen, kendi itibarını zedeler. Birinin ölümünü saklamaya imkan yoktur" dedi. Son 24 saatte 1391 kişiye Covid-19 teşhisi konulurken, 65 kişi vefat etti.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca
Google Haberlere Abone ol

DUVAR- Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Bilim Kurulu toplantısının ardından korona virüsü salgınına ilişkin açıklamalarda bulundu. 

Koca, Covid-19 salgınına ilişkin, "Her vaka, hasta değildir. Çünkü testi pozitif çıktığı halde hiçbir semptom göstermeyenler var ve büyük çoğunluğu bunlar oluşturuyor" dedi.

Arzu edilen ve insanlığı aynı şekilde ilgilendirecek gündem değişikliğinin henüz gerçekleşmediğini vurgulayan Koca, "Şu ana dek, yaklaşık 33 milyon insana virüs bulaştı, bir milyonu aşkın ölüm gerçekleşti. Avrupa'da vaka sayılarında artış var. Dünya Sağlık Örgütü, salgında hayatını kaybedecek insan sayısının 2 milyonu bulabileceğini ileri sürüyor" bilgisini verdi.

Koca, kendisinin de zaman zaman paylaştığı, bir anlamda küresel ölçekli korona virüsü tablosu verilerinin, devletlerin Dünya Sağlık Örgütü'ne yaptığı resmi beyanlarını esas aldığını belirterek, söz konusu sayıların tespit edilmiş olanları içerdiğini söyledi.

Dünyanın vaka tespitinde yeterince atak ve kararlı, hatta istekli olmadığını ifade eden Koca, "Böyle olunca, salgına karşı gerekli ataklığı gösterenler aleyhine sonuçlar çıkarılabilecektir. Dünya nüfusunun bu denli hareketli olduğu bir çağda yaşanan bir salgında endişe verici olan, tespit edilen vakalar değildir. Endişe verici olan, vaka tespit edilmemesidir. Salgında gözle görülmeyen her risk, izole edilmiş riskten çok daha fazla korkutucudur" uyarısında bulundu.

'TOPLUMDA ENDİŞE OLMASI NORMALDİR'

Bakan Koca, sözlerine şöyle devam etti:

"Aziz vatandaşlarım, eğer aziz ülkemiz hakkında şu veya bu spekülasyon varsa, konuya böyle bakmalısınız. Amacı hastalıkla etkin mücadele olan vakaya ulaşır. İlerlemiş vakanın müracaatını beklemez. Salgını, bir nevi doğal seyrine bırakmak ve sadece aşıya odaklanmak yerine, mücadeleyi günü gününe verir. Bunun örneği işte Türkiye'dir.

Bu dönemde sosyal davranışlarımız değiştiği gibi ruh durumlarımız, psikolojilerimiz de değişti. Bazı konularda fikir birliğine daha kolay ulaşıyoruz, bazı konularda fikir birliğine ulaşmakta zorlanıyoruz. Belirsizlik karşısında toplumda endişe, tartışmalı bir hava olması olağandır. Bunun aşılabilir düzeyde tutulması, birlik ve beraberlik ruhuna zarar vermemesi önemlidir. Herkes bir yorum, bir sorun ileri sürebilir, başka kaygılar ortaya koyabilir. Bu noktada unutulmaması gereken, toplumun ortak bir meselesini ele aldığımız, bunu yaparken de toplumun görünen veya çıplak gözle görülmeyen çıkarlarını korumamız gerektiği gerçeğidir. Yapılan eleştirilerde pergelin bir ayağı bu noktada olmalıdır. Pergelin bir ayağı buradaysa diğer ayak istediği kadar geniş daire çizebilir."

'BİRÇOK YERDE YARI YARIYA DÜŞÜŞ SAĞLADIK'

Bakan Koca, bazı iddialara da cevap vereceğini ifade ederek bu iddiaların sağlık çalışanlarının tepeden tırnağa ter döktüğü, test sayılarının arttığı, vakaların temaslıları için seferber olduğu, salgınla mücadelede yerel tedbirlerin devreye sokulduğu, il il dolaşmaya başlanılan bir dönemde ileri sürüldüğü değerlendirmesinde bulundu.

Koca, şunları kaydetti:

"Herkes biliyor ki virüsün son tırmanışından sonra birçok yerde yaklaşık yarı yarıya bir düşüş sağladık. Aşı için önümüzde 2-3 aylık zaman kaldığı da düşünülürse tünelin ucu ve ışık göründü. Bazıları bu tünelden, emek vermeden, sırf konuşarak başarılı çıkmak istiyor ve hazır alaca karanlıktayken yarın unutulacak bazı iddialar ileri sürüyor. Bu yolun emekçilerinin cevap hakkı vardır. Bu, tedbirlere uyan ve devletine net güven duyanların da hakkıdır.

Onlar adına konuşacağım. Her şeyden önce kelimeleri yerli yerinde kullanmak gerekir. Salgınla birlikte hayatımıza giren bazı kelimeler oldu. Aşı konusunda katedilen yol, bu kelimelerde bazı değişikliklere yol açtı. Artık dalgalardan, piklerden değil, tedaviden, bağışıklıktan bahsediyoruz. Testten ve vakadan bahsederken, şimdi daha çok taşıyıcıdan, hastadan, ağır hastadan söz ediyoruz.

'HER VAKA HASTA DEĞİLDİR'

Şunu bilmemiz gerekiyor. Her vaka hasta değildir. Çünkü testi pozitif çıktığı halde hiçbir semptom göstermeyenler var ve büyük çoğunluğu bunlar oluşturuyor. İz sürücüler olan filyasyon ekiplerimiz ağırlıkla bunları tespit ediyor. Bu kişilere asemptomatik pozitifler diyoruz. Bunların salgın açısından önemi, bulaştırıcı yani taşıyıcı olmalarıdır. Eğer tespit ve izole edilmezlerse, salgının büyümesine yol açarlar. Gerekli destekle izole edildiklerinde, bu kişilerin testi, ortalama 1 hafta sonra zaten negatif çıkmaktadır."

Söz konusu şartlar yerine getirildiği için bu gruptakilerin salgın açısından artık birinci derece önemi olmadığını dile getiren Koca, "Bu durum, salgının rutini olmuştur. Asemptomatik koronavirüs pozitifleri, sürecin birinci dereceden sorunu görmek, salgına bakışta hala mart ayında kalmış olmak demektir. Küresel ölçekte geçerli bakış açısı da budur. Yukarıdaki açıklığa ilave olarak, basitçe bilmemiz gereken diğer şey, semptom gösteren kişinin taşıyıcı olduğu gerçeğidir." ifadelerini kullandı.

Koca, sözlerine şöyle devam etti:

"Salgının ilerlemiş aylarında, sayıca biriken ve salgınla mücadelede önem arz eden kişiler, hastalar bunlar arasından çıkmaktadır. Artış gösteren hasta sayısına karşı, öne çıkan konumuz, sağlık sisteminin gücünü korumasıdır. Her gün açıklanan ve üzerinde durduğumuz 'Yeni Hasta Sayısı' asıl dikkat konusu olmalıdır.

O halde durumun özü şudur. Test sonucu pozitif çıkanların her biri bir vakadır. Bunların büyük kısmı belirti göstermeyen taşıyıcılardır. Kalan kısmı ise hastalık bulgusu olup tedavi altına alınan hastalardır. Bir kısmını evde, önemli bir kısmını da hastanede takip ve tedavi ediyoruz. Hastanede tedavi altına aldıklarımızı ayrıca yatan hasta olarak raporluyoruz."

'KAYIPLARIMIZA SAYGI GÖSTERİN'

Ağır hasta tanımını da yapan Koca, "Covid-19'un viral solunum yolu enfeksiyonu olmanın ötesine geçip, sistemik hastalık halini alması ve hastayı dış desteğe ihtiyaç duyar hale getirmesi durumunda, hastayı 'ağır hasta' olarak tanımlıyoruz. Kan oksijen düzeyi belli düzeyin altında olan veya entübe edilen hastalarımızı bu şekilde rapor ediyoruz" dedi.

Koca, belirtisi ister olsun ister olmasın, testi pozitif çıkmış herkesi ifade eden vaka kelimesi ile hasta kelimesinin anlamının aynı olmadığının altını çizdi. Hastayla ağır hasta arasındaki farkın açık olduğunu dile getiren Koca, şu açıklamalarda bulundu:

"Sahadaki mücadele ile hastanedeki mücadele de artık kısmen ayrıdır. Salgının altıncı ayında öne geçen, sağlık sisteminin kendisidir. Bunlar anlaşıldığı zaman her şey önem sırasında yerini bulur. 

İkinci ve son derece önemli bir konumuz var. Bu konu, ahlakın, üzerinde spekülasyon yapmayı men ettiği bir konudur. Ölüm sayıları hakkında ilginç iddialar var. Bu konudan bir tartışma galibiyeti bekleyenlere sesleniyorum. Sayısal bir galibiyet arıyorsanız, lütfen ruhaniyeti çiğnemeyin. Kayıplarımıza saygı gösterin. Ölüm sayılarıyla skor arayışında olanlar, sayıları gerçeğinden yüksek göstermeye çalışanlar nerede dayanak arıyor?"

'ÖLÜM BİLDİRİMİ FORMU 2013'TEN BU YANA KULLANILIYOR'

Türkiye'de ölüm bilgilerinin iki kaynakta toplandığını, bunlardan birisinin belediyelerin defin kayıtları, diğerinin ise Türkiye İstatistik Kurumu olduğunu belirten Koca, iki ayrı veritabanının birlikte kullanımının yanlış olduğuna işaret etti.

Ayrıca ölüm raporlarında bulunan bazı kategorik bilgilerin yanlış yorumlandığına dikkati çeken Koca, ölüm sayıları konusuna açıklık getirmek istediğini ifade etti.

Bakan Koca, "Ölüm bildiriminde kullanılan form yeni değildir, 2013'ten beri kullanılmaktadır." diye konuştu. Belgede yer alan, "ölüm şekli" ile "ölüm nedeni" hanelerinin önemli olduğunu belirten Koca, 'ölüm şekli' hanesinde, bir kişinin örneğin silahlı saldırı gibi adli bir vakada mı yoksa normal şekilde mi hayatını kaybettiğinin cevabının yer aldığını söyledi.

Bu hanede, hastalığa bağlı doğal ölümün izahı için "bulaşıcı hastalık" veya "bulaşıcı olmayan hastalık" açıklamasının da eklendiğini ifade eden Koca, şu bilgileri paylaştı:

"Kayıtlar bu yılki toplam ölümlerin yaklaşık onda 1'inde ölüm şeklinin bulaşıcı hastalık sonucu doğal ölüm olduğunu göstermektedir. Onda 9'u ise bulaşıcı olmayan hastalık, yaşlılık ve benzeri şeklinde işaretlenmiştir. Bu hanedeki bilgi ölümün nedenini hastalık bazında göstermez. Buradan Covid-19 ölüm sayıları anlaşılmaz. Bulaşıcı tek hastalığın Covid-19 olduğunu düşünen varsa yanılıyor. Raporda 'ölüm nedeni' hanesi asıl bilgi veren kısımdır. Bu hanede hastayı takip eden doktorun kaydı ikinci bir hekim tarafından onaylanarak kesinleşmektedir. Defin sonrası alınan kesim ölüm raporunda hastanın onaylanmış ölüm nedeni bu hanede yer almaktadır. İstatistiklerde Covid-19'un ölüm nedeni olarak gösterilebilmesi buradaki veriye dayanır."

Vefat sayılarına ilişkin yanıltıcı iddiaların, bazı belediyelerin açıklamalarına dayandığını vurgulayan Koca, belediyelerin e-devlet veritabanında da yer alan "mezarlık bilgi sistemi"nde söz konusu ildeki defin sayılarının yer aldığına dikkati çekti.

Defin raporlarının ise kişilerin öldüğü ilde verildiğini aktaran Koca, ölen kişinin ya öldüğü ilde ya resmen ikametinin olduğu ilde ya da ailesinin uygun gördüğü ilde defnedildiğini söyledi.

'21 ALT BAŞLIK 932 HASTALIK BULUNUYOR'

Üç ayrı yer ve ilin söz konusu olduğuna işaret eden Koca, şunları kaydetti:

"Belediyelerin verileri, kendi illerindeki defin sayılarını ortaya koyar. Türkiye İstatistik Kurumu verilerinde dağılım, ölen kişilerin ikamet adresine göre yapılmaktadır. Yani kişi İstanbul'da yaşadığı halde ikamet adresi şayet Sivas ise TÜİK onu Sivas olarak kaydeder. Dolayısıyla belediye ile TÜİK verileri arasında bir fark oluşur. Bu farkı yılın 9. ayında görürsünüz. Fakat 31 Aralık'tan yeni yıla devrettiğinizde toplam vefat sayıları iki kaynakta eşitlenir. 11 il belediyesi verilerine bakıp sonuç çıkarmak veya bu iki kaynağı harmanlamak yanlıştır. Yılın sonu beklenirse TÜİK verileri ile diğer verilerin çakıştığı zaten görülecektir. Şu bilinmelidir, devletin ve salgınla mücadelenin itibarını zedelemek isteyen, kendi itibarını zedeler. Birinin ölümünü saklamaya ise imkan yoktur. 2020 yılındayız. Hayatta olanı ölmüş gösteremeyeceğiniz gibi öleni de hayatta göstermeniz mümkün değildir. TÜİK verilerine göre geçen yılın ilk 9 ayında ölüm sayısı 329 bin 274'tür. Yıllık öngörülen yüzde 2,2 artışla bunun şimdi 336 bin 518 olması beklenmektedir. Şu ana kadar Covid-19 kaynaklı ölümler dahil 339 bin 26 ölüm gerçekleşmiştir. Aradaki fark 7 bin 244'tür. Covid-19 kaynaklı tespit edilen ölüm sayısı ise 8 bin 62'dir. Daha az veya daha fazla değildir."

Ölüm nedenlerinin TÜİK tarafından Dünya Sağlık Örgütü'nün standart sınıflamasına göre yayınlandığını aktaran Koca, bu sınıflamada enfeksiyon ve parazit hastalıkları başlığı altında 21 alt başlık ve 932 hastalık bulunduğunu belirtti.

Bunlar arasında bağırsak enfeksiyonları, hepatit, tüberküloz, AIDS'in yer aldığını dile getiren Koca, Covid-19'un ise şu an için en çok akla gelen olduğunu belirtti.

Geçtiğimiz yılın ilk 9 ayında 21 başlık altındaki 932 hastalık sebebiyle 8 bin 977 kişinin öldüğünü, bu yıl ise Kovid-19 hariç 8 bin 785 olduğunu ifade eden Koca, "Geçen yıla göre üstelik daha azdır. Kovid ölümlerinin bulaşıcı hastalık başlığı altında verilmediği açıktır. Bunları sırf 'bulaşıcı hastalık sebebiyle ölüm' diye Kovid-19 hanesine yazan varsa yanılıyor." diye konuştu. 

Bakan Koca, bu tür açıklamaları yapmak zorunda bırakıldıkları için üzgün olduklarını da vurguladı.

'YOLUN EN GÜÇ KISMINI AŞTIĞIMIZA İNANIYORUM'

Koca, sözlerine şöyle devam etti:

"Salgınla mücadele sürecinde devletimiz, halkının sağlığı kadar ulusal çıkarlarını da korumaktadır. Çünkü bu virüsün saldırısı sadece insan vücuduna değildir, eğitimedir, hayatın bütün alanlarınadır. Salgın, devletin vatandaşlarına karşı yükümlülüklerini de hedef almaktadır. O yüzden mesuliyeti olmayan bazı kişilerin tenkitleri fotoğrafın bir noktasına mercekle bakıp leke aramaktan farksızdır. Yolun en güç kısmını aştığımızda inanıyorum. Tedbirleri titizlikle devreye soktuğumuzda korkunun yerini özgüven alıyor."

Son 3 hafta içinde yapılan bölgesel müdahalelerin sonuçlarını gördüklerini belirten Koca, yüksek artışlardan söz edilen birçok ilde başarı sağladıklarını söyledi.

Diyarbakır, Van, İzmir ve Samsun'a değerlendirme ziyaretleri yaptıklarını anımsatan Koca, şu açıklamaları yaptı:  

"Değerlendirmelere civar illeri de dahil ettik. Bir haftayı da İstanbul'da yapılan çalışmaları gözden geçirmeye ayırdık. Böylece toplam 23 ilimizin sağlık altyapısını ve yürütülen faaliyetleri detaylı bir şekilde masaya yatırma fırsatı bulduk. 2 hafta önceki toplantımızda Ankara'daki durumu değerlendirmiş, sayılarda artışının yüksek olduğunu ifade etmiştim. Bu artış sadece Ankara ile sınırlı değil, Anadolu'nun birçok bölgesini etkileyen bir durumdu. En fazla dikkat çeken yer Ankara'daydı. Ankara'da hasta sayısı son 2 hafta içinde yarı yarıya azaldı. Bunu hastanelerimizdeki yoğunluğun azalışından da anlamak mümkündür. Testlerin erken sonuçlanması, tedaviye daha erken başlanması, filyasyon ekiplerinin arttırılıp filyasyon süresinin kısaltılması, temaslı takibi ve izolasyon, semptomlulardan hızla numune alınması ve izolasyon etkili olan ve bilinen unsurlardır. Aile hekimlerinin yanı sıra Ankara özelinde kurulan çağrı sisteminde 110 görevli evleri arayıp semptom takibi yapıyor. Son bir ayda oluşturduğumuz 120 kişiden oluşan doktor ekipleri evlere giderek hasta takibi yapıyor. Üçer kişiden oluşan 780 filyasyon ekibimiz sahada, sadece Ankara için söylüyorum. Bu tedbirlerle son 10 gün içinde günlük hasta sayısı yüzde 60'a yakın oranda azaldı. İstanbul'un iki katı olan vaka sayısı, İstanbul'un da altına indi. Buna paralel olarak yoğun bakımda yatan hasta sayımız da ağır hasta sayımızda da azalmış oldu." 

'AKILLI BİLEKLİK ZORUNLU OLMADIKÇA UYGULANMAYACAK'

Akıllı bileklikle ilgili bir soru üzerine Bakan Koca, "akıllı bileklik" uygulamasını zorunlu olmadıkça kullanmaktan yana olmadıklarını söyledi.

Koca, akıllı bileklikte GPRS üzerinden çalışan, Google Maps, HES'in çakıştırıldığını ve kesildiğinde veya belli bir mesafeden sonra hareket edildiğinde uyarı veren bir sistemden bahsedildiğini anlatarak, şöyle devam etti: 

"Bununla ilgili yazılım yapıldı, bir noktaya gelinmiş oldu. Ayrıca sabit, evde gerektiğinde sabit bir yere takılabilen, mesafeyi bizim ayarlayabilir olduğumuz, aileden birden fazla kişi varsa gerektiğinde birden fazla kişinin takip edilebilir olduğu, yani 30, 40, 50 metre gibi nasıl bir aralık vermeniz gerekiyorsa onun tanımlandığı ve o mesafe aşıldığında yine uyarı sistemi ile devreye giren bir sistem üzerinde çalışıldı, şu an yapıldı."

Akıllı bilekliğin daha çok evde izole olmak istemeyen veya evde izole olmasından endişe edilen kişilerde uygulanmasının önemine değinen Koca, "Sabit olanın ise akıllı telefonu olmayan kişiler için gerektiğinde devreye girmek üzere kullanılmasını düşünüyoruz. Yani yaygın, herkese bileklik tarzında değil, daha çok evde izole olma durumunda sıkıntı gördüğümüz, şüpheli bulduğumuz ve sorun yaşadığımız kişiler için." diye konuştu.

Fahrettin Koca, izole olmayan kişilere karşı şu an yurt alternatifi sunulduğunu anımsatarak, "O durumda bileklik alternatifi sunmak istiyoruz. Önümüzdeki haftalar bu konuyla ilgili gelişmeyi daha net ifade etmiş olurum." ifadesini kullandı.

'YÜZ YÜZE EĞİTİM KABİNE TOPLANTISINDA GÜNDEMDE OLACAK'

Bir gazetecinin, yüz yüze eğitime başlayan okul öncesi ve 1'inci sınıflar için herhangi bir vaka gelişip gelişmediği ve ara sınıflarda da ne zaman yüz yüze eğitime geçileceği yolundaki sorusu üzerine Koca, şu bilgileri verdi:

"Bugün eğitimle ilgili durum konuşuldu Bilim Kurulumuzda. Şu ana kadar hazırlık ve 1'inci sınıflarla ilgili yüz yüze olan eğitimde ciddi herhangi bir sorun yaşamadık. Pazartesi günü kabine toplantısında da Bilim Kurulunun önerisi gündeme alınmış olunur. Bilim Kurulunun daha önce de düşündüğü hazırlık, 1 ve 2'nci sınıflar şeklindeydi. Muhtemelen 2'nci sınıflar 8 ve 12'ler için bununla ilgili Bilim Kurulunun önerisi var, bunu netleştirip sunmuş olacağız. Gelecek hafta daha net bir karar alma sürecine gelinirse zaten açıklanmış olur."

'TOPLUM BAĞIŞIKLIĞI ÇALIŞMASINI TEKRARLAYACAĞIZ'

Bakan Koca, toplum bağışıklığının sağlandığı iddiasının hatırlatılması üzerine de bununla ilgili daha önce 153 bin kişiyle Türkiye genelinde bir çalışma yapıldığını belirtti. 

O araştırmada hem antikor bağışıklığı hem de PRC yöntemi ile bir çalışma yapıldığına işaret eden Koca, sözlerini şöyle sürdürdü:

"O dönemde rakamları açıklamıştık. 0,28 taşıyıcılık, yüzde 0,82 gibi de koruyuculuk bağışıklık söz konusu idi. Aradan 2 aydan fazla zaman geçmiş oldu. Biz bu çalışmayı yeniden tekrarlama kararı aldık. Gelecek hafta başlamış olur. Aradaki farkı da taşıyıcılık ne durumda, salgının arttığı şu dönemde artı bağışıklık durumunu da aradaki farkı görmek istiyoruz. Önümüzdeki haftalar buna başlamış olacağız. Sonuçlar çıktıkça da sizinle paylaşırız."

 

Fahrettin Koca, açıkladığı ülke genelindeki yatak doluluk ve ventilatör rakamlarına özel hastanelerin dahil olup olmadığı ve İçişleri Bakanlığının HES kodunun ulaşımda kullanılması uygulamasının sorulması üzerine de Bilim Kurulunun daha önceki toplantılarında HES kodunun yaygın kullanılması noktasında önerisi olduğunu hatırlattı.

HES kodunun yaygınlaştırılması gerektiğini belirten Koca, şunları kaydetti:

"Bu çerçevede ulaşımda da HES kodunun yaygın kullanılmasının önemini biliyoruz. Kart sistemine işlenerek pozitif ve riskli olan kişilerin binmesi önlenmiş olacak ama yabancı olan herhangi cep telefonu olmayan kişilerle ilgili sorun yaşanabilir. Biz daha çok ağırlıklı bu dönemde pozitif olup, kartları olan kişilerin geçişlerinde gerektiğinde bloke edebileceğimiz bir sistemin devreye girmesini önermiştik. Bununla ilgili de İçişleri Bakanlığımızın bir genelgesi oldu. O da bundan sonraki süreçte yaygın olarak kullanılacak."

Bakan Koca, HES kodu uygulamasının konaklama tesislerinde de kullanılacağını vurguladı.

İl hıfzıssıhha kurullarının gerektiğinde HES uygulamasını yaygınlaştırabileceğini ifade eden Koca, "İl hıfzıssıhha kurullarının kendi bölgelerinde gerektiğinde daha yaygın parklar dahil olmak üzere bu kararları alabilir diyoruz" ifadesini kullandı.

'EK ÖDEME TARTIŞMALARI SON DERECE TALİHSİZ'

Fahrettin Koca, sağlıkçılara ve diğer yardımcı görevlilere verilen ek ödeme ile ilgili yapılan haberlerin hatırlatılması üzerine şunları söyledi:

"Son derece talihsiz buluyorum. Burada kastedilen hizmetliler sınıfı var. Bu yardımcı hizmetlilerin ek ödemeleri düşük. Yardımcı hizmetliler içerisinde bahçıvan da berber de var. 11 tanımlanmış sınıf var. Bunun içinde gassal da bulunuyor. Yani vefat edenleri yıkayan, özellikle Kovid özelinde yıkayan kişilerle ilgili yapılan bir uygulamaydı. Burada da yüzde 100 gibi görünen oran ortalama 200-250 liradan bahsediyoruz."

Berber, bahçıvan gibi o sınıfa ocakta verilen ek ödemenin tamamlandığını ve yüzde 100 gibi bir rakama tekabül ettiğini vurgulayan Koca, "Yüzde 100 oranı 200-250 liraya karşılık gelen bir şey. Maaşının yüzde 100'ü değil. Yanlış ifade ediliyor. Buradaki sınıf da gassallarla ilgili olan, cenazeyi yıkayan kişilerle ilgili bir durumdu. Bunun istismarı hiç doğru olmamıştır. Bunun siyasete kurban edilmemesi gerekiyor" şeklinde konuştu.


1391 YENİ VAKA TESPİT EDİLDİ, 65 KİŞİ VEFAT ETTİ

Sağlık Bakanlığı, 30 Eylül gününe ilişkin korona virüsü verilerini de paylaştı. Buna göre son 24 saat içerisinde 112 bin 98 test yapıldı, 1391 kişiye korona virüsü teşhisi konuldu. Virüs nedeniyle bugün 65 kişi daha vefat ederken 1245 kişi de iyileşti. 

Hasta sayısı toplam 318 bin 663, iyileşen sayısı 279 bin 749, virüs nedeniyle vefat edenlerin sayısı ise 8 bin 195'e yükseldi. 

Ağır hasta sayısı 1516, hastalardaki zatürre oranı ise yüzde 6.4 olarak tespit edildi. HABER MERKEZİ)

Sağlık Bakanlığı verilerine göre hazırlanan tablolar şöyle: