Selen Aydın'dan ilk kitap: Karanlıktan Korkan Mum

Selen Aydın kaleme aldığı Karanlıktan Korkan Mum Günışığı Kitaplığı tarafından yayımlandı. Kitabın yazarı Aydın ve resimleyen Huban Korman ile edebiyat yolculuklarını konuştuk.

Google Haberlere Abone ol

Deniz Sessiz

DUVAR- Selen Aydın'ın ilk çocuk kitabı Karanlıktan Korkan Mum, geçtiğimiz günlerde Günışığı Kitaplığı etiketiyle raflardaki yerini aldı. Resimleri usta sanatçı Huban Korman'a ait olan kitabı yazar ve çizerinden dinledik. Aydın, "Karanlıktan Korkan Mum, Huban Korman’ın hayal gücüyle ve ustalığıyla buluştuğu için hepimiz çok şanslıyız; ben de okurlar da... Mesela Huban Korman, o gözlüğü takmasaydı Mum Selami eksik kalırdı" derken Korman da, "Her kitap benim için korkutucu bir maceradır. Tipler nasıl olacak, renkler, ifadeler, bu sefer nasıl bir tarzla ulaşacağım çocuklara; içimizdeki çocuğa... Mücadelemiz, korkularımızla yüzleşmekti. Başardık sanıyorum..." şeklinde konuştu.

Selen Aydın

Karanlıktan Korkan Mum ilk çocuk kitabınız. Bu size nasıl hissettiriyor? Küçük yaş grubundaki çocuklar için yazmaya nasıl ve neden karar verdiniz?

Daha önceden yaşamadığım, bilmediğim bir coşku... İnsanın kalbi yere göğe sığmıyor. Çok severek, eğlenerek yazdığım bir öykünün, işinin ustaları tarafından takdir edilmesi, çocuklarla buluşuyor olması müthiş bir mutluluk. Rüya gibi ama rüya değil! Uyuyorsun uyanıyorsun devam ediyor. Kitabı elime aldığım ilk an bayağı ağladım. Mutluluk gözyaşları insanı sık sık ziyaret etmez. Ben de bıraktım, dökülün döküldüğünüz kadar, dedim.

Aslına bakarsanız çocuklar için yazmaya başlamam bir karar değildi. “Evet, bundan sonra çocuklar için yazacağım, bekleyin beni çocuklar geliyorum!” gibi bir durum olmadı. Zaten hayatımın hiçbir döneminde çok planlı, programlı bir insan olamadım. Üniversite sonrası çalışmaya başladığım ilk yıllarda bile hedefler koyma, kariyer planlama gibi kavramlarla uğraşmak aklıma gelmedi. Kritik kavşaklarda iç sesim ne diyorsa, o anki Selen ne istiyorsa oraya doğru yöneldim. Çocuklar için yazmaya başlamam da böyle oldu...

Kurumsal iletişim, pazarlama iletişimi, etkinlik tasarımı derken yıllardır kurumlar için yaratıcı fikirler üretiyorum, tasarlıyorum, yazıyorum. Bir müşteriniz var, onların ihtiyacı doğrultusunda en etkili çözümü üretmeye çalışıyorsunuz. Çoğu zaman kurumsal hikâyelendirme yaparken buluyorsunuz kendinizi. Güzel, tamam. Ama sınırlarınız var. “Uçun” deseler bile ardından “...ama o kadar da uçmayın,” geliveriyor. Bir yere kadar... İşte, ben “Bir yere kadar değil, benim istediğim gibi, benim istediğim yere kadar olsun,” dediğim bir dönemde yolum çocuk edebiyatıyla kesişti. Bir buhran ânı gibi gözüken, bir aydınlanma ânı! Sevgili Jale Sancak’ın edebiyat atölyesine katıldım. Jale hanımın rehberliği ve yüreklendirmesiyle de çocuklar için yazmaya başladım. Ruhumdaki zıpırlık akacak yer buldu. Günışığı Kitaplığı‘yla buluştuktan sonra Karanlıktan Korkan Mum bugünleri gördü.

Ben çocuklar için yazmayı çok sevdim. Umarım onlar da Karanlıktan Korkan Mum’u sever ve bu sevgilerini bizimle paylaşır.

Kitabınızı, ödüllü sanatçı Huban Korman desenledi. Öykünüzle desenler arasındaki ahengi ve uyumu nasıl yorumlarsınız?

Yorumlayamam, o ahenge sarılır, öperim ben... Bu kadar mı hayat dolu, bu kadar mı derin ve neşeli olur desenler. Beni ve Mum Selami’yi nasıl iyi anlamış, nasıl güzel hayal etmiş Huban Hanım!

Editörümüz Müren Beykan, “Mum gibi hareketsiz bir nesneyi desenlemek kolay değil ama dur bakalım...” demişti. Durduk, baktık ve mumlar öyle bir canlandı ki! Mum Selami ve arkadaşları odamızın içinde yanıyor, sönüyor, banyo yapıyor. Onların her halini ayrı ayrı severken buluyorum kendimi.

Karanlıktan Korkan Mum, Huban Korman’ın hayal gücüyle ve ustalığıyla buluştuğu için hepimiz çok şanslıyız; ben de okurlar da... Mesela Huban Korman, o gözlüğü takmasaydı Mum Selami eksik kalırdı. Mum Selami meraklı, Mum Selami Einstein’ı Tesla’yı, Edison’u duymuş... Karanlıktan korkan o gözler boşuna yorulmamış! Resimli çocuk kitaplarında, resimlerin, öykünün yarattığı duyguyla örtüşmesi bence çok önemli. Karanlıktan Korkan Mum’un bu anlamda örnek bir çalışma olduğunu düşünüyorum. Neşeyi, hüznü, korkuyu öyküde yaşanılan ne varsa hepsini çocukların zihninde canlandırıyor; bir yandan da onların daha fazlasını hayal etmesini sağlıyor. Canları isterse onlar artık Mum Selami ile sokakta top oynayabilirler.

Karanlıktan Korkan Mum, Selen Aydın, resimleyen: Huban Korman, 44 syf., Günışığı Kitaplığı, 2020.

Kitabınızda, arkadaşlığın korkularımızı tanımlamada ve aşma sürecindeki önemini, bir çocuk kitabı için oldukça sıradışı bir kurguyla anlatıyorsunuz. Bir yerde “… sadece arkadaşlarla biraz sohbet... hepimize iyi geldiği gibi, ona da iyi geldi,” diye yazıyorsunuz. Arkadaşlık temasını eşyalar üzerinden anlatma tercihinizi nasıl açıklarsınız?

Çocuk kitabı için sıradışı bir kurgu olmasının sebebi sanırım; çocukça bir öykü değil, herkesin okumaktan zevk alacağı bir çocuk öyküsü yazmak için yola çıkmış olmam.

En başta aklıma öykünün ismi düşmüştü: “Karanlıktan Korkan Mum.” Kendi kendime eğlendim; “Bir mum neden karanlıktan korkar ki? Çok saçma,” dediğimde öykü kendini ele vermeye başladı. Minicik bir gülümseme anından içimizi şenlendiren bir çalışma ortaya çıktı.

Kafamda bir isim ve bir de tema vardı. İkisi birbirini buldu. Mum mu temaya yakıştı, tema mı muma yakıştı, emin değilim. Birbirini tamamladılar. Mum çok duygusal bir metafor oldu. Arkadaşlığın özüne inerken bana zengin bir anlatım olanağı sağladı. Şaşırtıcı değil mi? Oldu işte... Kitabı okuyan birkaç arkadaşım, “Selen ne yaptın? Doğum günleri mumlarını atamıyorum artık,” dedi. Çok hoşuma gitti bu.

Hemen hemen herkesin evinde bulunan, sık kullanmadığımız eşyaların yer aldığı o çekmeceler... Siz o çekmecelerin içinden bir mumu seçip onun duygusal yolculuğunu anlatmayı tercih ettiniz...

Bizim evde, çok uzun yıllardır yaşayan rengârenk çizgili doğum günleri mumları var. O mumlar mutfak çekmecesinde durur. Doğum günlerimizde pasta alınmaz; evde yaptığımız klasik bir pastamız vardır. O pasta hazırlanır, o mumlar yakılır ve sonra söndürülüp yerine kaldırılır.

Bir de annemden hatıra kalan bir mumlukta, küçük kırmızı bir mum durur. Belki de başlangıç noktam budur... Zihin İşleri Müdürlüğü biraz başına buyruk çalışıyor. Nerede, ne zaman, ne dolaplar döndüreceği belli olmuyor.

Tüm bunlar mumun duygusal yolculuğunu anlatmayı tercih etmemin tam olarak sebebi değil. Yazarken alttan alta beni etkileyen hatıralar.

Çocukken elektrik kesildiğinde, evdekilerden biri mutlaka “Mum var mı? Mum nerede?” diye sormaz mıydı sizde de? Yaktıktan çok kısa bir süre sonra ortasından eğriliveren o beyaz mumlara sinir olmaz mıydınız? Her yeni yolculuk, önceki yolculukların kuyruğuna takılıyor işte. Şu anda evde küçük bir kafa fenerim var, elektrik kesilirse artık onu yakıyorum!

Huban Korman

Huban Korman anlatıyor... 

Kitapların içindeki resimlemeleriniz, kitap kapaklarınız binlerce çocuğa ulaşıyor. Çocuklar için çizmenin ve resimler hayal etmenin sanat yolculuğunuzdaki yerini ve önemini anlatır mısınız?

Kitaplar, arkamızda bıraktığımız izler... Bir de çocuklar içinse, ne kadar çok söyleyecek şey var. Siz nasıl biçimlerseniz o şekilde boy atıp serpiliyorlar. Anneler, babalar ve öğretmenlerle birlikte harika nesiller yetiştirmek için bu fırsatları değerlendirmek ve arkada, sevilen, eğiten, güldüren, düşündüren izler bırakmak iyi hissettiriyor. Yazan, çizen ve yayımlayan ekiplerin içinde olduğum için ne mutlu bana.

Karanlıktan değil de yalnızlıktan korkan Mum Selami’nin hikâyesi sizi nasıl etkiledi? Onun hikâyesini resmetme sürecinde neler hissettiniz?

Bu kadar çok eğlendiğim bir dönem olmadı desem!.. İlk başta, korkutucu mu acaba diye düşündüm. Selami ve arkadaşları son derece durağandılar. Tam da o aralar yaşadığımız dönem çok iç karartıcıydı ama Selami’nin sönmeyen ışığı ile o karanlığı hiç fark etmedim.

'MÜCADELEMİZ KORKULARIMIZLA YÜZLEŞMEKTİ'

Mum Selami’nin korkularıyla yüzleşme mücadelesi resimlerinize nasıl yansıdı sizce?

Her kitap benim için korkutucu bir maceradır. Tipler nasıl olacak, renkler, ifadeler, bu sefer nasıl bir tarzla ulaşacağım çocuklara; içimizdeki çocuğa... Mücadelemiz, korkularımızla yüzleşmekti. Başardık sanıyorum...

Bugüne kadar birçok çocuk ve hayvan karaktere boyut kazandırdınız. Bu kez yerinden kıpırdamayan, hareketsiz nesnelerden oluşan bir karakter evreni var. Onları betimlemede ve çeşitlendirmede nasıl hissettiniz? Resimlemede eşyaları kişiselleştirmek nasıl bir deneyim?

Korktuğum kadar yokmuş, çok eğlenceliydi. Bende onlarla birlikte doktorun masasının üstünde durdum günlerce. Eşyaların arasında onlara gizlice konuk oldum. Eğildiler, büküldüler, yandılar, söndüler, güldüler, korktular, şaşırdılar, duygulandılar! Kıskananlar oldu. Küpeler ve fularlar taktılar. Aralarında fısır fısır konuştular. Hareketsiz olmaları, bunları hissetmemem için sebep değilmiş; ben de arada çaktırmadan resimledim olanları. Sağ olasın Selami. Sağ olasın Selen!