İnsan vücudu dile geldi!

Barış Gönülşen’in hazırladığı "Dile Gelen Beden", Ginko Bilim tarafından okurla buluştu. Deyimlerle insan vücudunu anlatan kitap, bilimsel açıklamalara eşlik eden ayrıntılı anatomik çizimlerin de yardımıyla, vücudumuzu oluşturan uzuvların, organların ve onları çalıştıran sistemlerin daha yakından tanınmasını amaçlıyor.

Google Haberlere Abone ol

Ayşegül Tözeren

Barış Gönülşen’in hazırladığı, Kemal Arslan tarafından resimlenen Dile Gelen Beden kitabı, deyimlerle insan vücudunu anlatıyor. Kitap bir hekim gözüyle incelendiğinde, çocuklar için bir anatomi kitabı olarak tanımlanabilir. Dünyanın geçici olarak kapalı olduğu, insanların eve kapanmak zorunda kaldığı pandemi günlerinde, hastalık, sağlık ve beden kavramları her zamankinden daha çok gündemdeydi. Bu gündem, elbette ki sadece erişkinlerin değil, çocukların da ilgi alanını oluşturmuştur. Birçok ülkede hekimler, çizgi filmlerdeki süper kahramanların dahi önlerinde minnetle eğildiği figürler olarak resmedilirken, belki çocukların zengin zihin evreninde bilim insanı olmak hiç olmadığı kadar “havalı” bir imgeleme dönüşmüştür.

Çocuklar gözlem yapar, merak eder ve soru sorar. Aslında her bir çocuk, doğuştan bilim insanıdır. Merakları canlı tutulduğu takdirde de, çocuklar bilime yönelik olumlu tutumlar geliştirebilirler. Ceylan, Kahraman ve Ülker’in “Bilimi Yaratan Duygu” makalesinde, Seldin’den alıntıyla şöyle yazarlar: “… nitelikli bir bilim eğitimi çocuklara çamurun kirli olduğunu öğretmektense, toprağın bereketine ve can verdiği yaşama dikkat etmelerini sağlar.”

Çocukların bilimle kurdukları ilişki, doğal çevrelerini gözlemle başlayıp, yaşam boyu sürer. Bir gelişim kuramcısı olarak bilinen Jean Piaget, bilişsel gelişim dönemlerini sınıflandırmıştır. Duyu-Motor Dönem olarak adlandırılan 0-2 yaş aralığındaki çocuklar, nesneleri tanımaya çalışır, böylelikle renk, şekil, boyut ve mekânsal algı kavramları da oluşmaya başlar. İşlem Öncesi Dönem yani 2-7 yaş aralığında ise ön kavramlar geliştirirler. Büyük-küçük, kısa-uzun gibi kavramsal terimlerin yanı sıra, birebir eşleştirme ya da karşılaştırma gibi alanlara da giriş yaparlar. Somut İşlemler Dönemi'ndeyse, yani 7-11 yaştaysa nesneleri iki özelliğiyle değerlendirebilirler, matematiksel işlemleri kavrar, bilimsel bilgiye uzanan soyut sembolik etkinliklerle ilgilenmeye başlarlar.

Soyut İşlemler Dönemi yani 11 yaş üzerindeyse, yaratıcı çözümlerle problem çözmeye ve soyut kavramları anlamaya başlarlar. Bu dönemde, çocuklar doğuştan gelen merak duygusuyla keşfe çıktıklarında, “Dile Gelen Beden” görsel ve sözel olarak keyifli bir rehber… Beyin, göz, burun, dil gibi beden bileşenleri, Kemal Arslan’ın dikkat çeken resimlendirmeleriyle önce gösterilip, anatomik yapı ve işlev bakımından tanıtılıyor. Ardından beden dile geliyor. O uzva yönelik deyimler sıralanıyor ve bazı deyimler de eğlenceli bir biçimde anlatılıyor. Deyimler aktarılırken, önce düz anlamlarından farklı anlamlara geldikleri esprilerle açıklanıyor. Ardından da öğrenmenin birinci yöntemlerinden olan örneklerle mecaz anlamı aktarılıyor.

Dile Gelen Beden, Deyimlerle İnsan Vücudu, Barış Gönülşen, 92 syf., Ginko Bilim, 2020.

Piaget, çocukluk döneminde edinilen kavramları “kendiliğinden gelişen kavramlar” ve “kendiliğinden gelişmeyen kavramlar” olarak sınıflandırmakta. Vygotsky’ye göre kendiliğinden gelişen kavramlar bilinçli bir işlem görmeden öğrenilen, kendiliğinden gelişmeyen kavramlar ise okul ya da aile tarafından öğretilen kavramlar. Bilimsel öğretiler ve dil bilgisinde yer alan deyimler, mecaz kavramlar da öğretilen ya da bu konularda çocukların görüş geliştirmeleri için yönlendirilmeleri gerekenlerdir. Çocukların gelişiminde, bebeklik döneminden başlayan algısal uyarıcıları düzenleme yeteneği ile zihinlerinde simgelere dönüştürme yeteneği ve ardından gelen mecazı kavrama yeteneği önemli yer kaplıyor.

Deyimlerin “bilişsel mimari”de yerleri düşünüldüğünde, kavramların sadece somut referanslarının yanı sıra “anlamsal varlıklar” olduğunu da göstermesi açısından çok değerlidir. Rosch’a göre, “dile yansımış sözcük birim” zihin dünya ilişkisinin aktif bir parçasıdır. Dünya zihin ilişkisinin sonucu olan dile ait olan ile, somut bir gösterge olan bedeni birlikte tanıtmasıyla Dile Gelen Beden birden fazla bilişsel süreci çalıştırması açıdan ilgi çekici.

Dile Gelen Beden kitabında, bedenin tüm bileşenlerine ilişkin deyimler esprili bir dille anlatılırken, dilimizde üreme organlarına ilişkin argo dışında deyim bulunmadığından, bu bölümde çocuklara hiçbir deyimin aktarılamamış olması, erişkinlere de ders çıkarmaları için fırsat veriyor.

KAYNAKLAR

  • Şehnaz Ceylan, Özlem Gözün Kahraman, Pelin Ülker. Çocukların Meraklarına İlişkin Annelerin ve Öğretmenlerin Düşünceleri: Bilim Kavramı. Karabük Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı: 1, 2015.
  • Özlem Gözün Kahraman, Şehnaz Ceylan, Pelin Ülker. Bilimi Yaratan Duygu: Çocukların Fuen Ve Doğaya İlişkin Konulardaki Bilgi Ve Merakları. Uluslararası Okul Öncesi Eğitimi Kongresinde sunulan sözlü bildirinin genişletilmiş hali, 2014.
  • Hakan Şevki Ayvacı, Özlem Yurt. Çocuk ve Bilim Eğitimi, Çocuk ve Medeniyet Dergisi, 2016.
  • Hüseyin Uysal. Çocuk Dilinde Deyimlerin Anlamlandırılması Ve Öntürlük Etkisi. Yüksek Lisans Tezi, 2015.