Alef Yayınevi: Sağ çıkmayı ümit ettiğimiz bir dönemden geçiyoruz

Alef Yayınevi Yayın Yönetmeni Sinan Kılıç ile çalışmalarını nasıl yürüttüklerini, sosyal medya ve okur ilişkilerini ve planlarını konuştuk. Kılıç, “Piyasadaki belirsizliklerden dolayı tempolu bir yayıncılık yapamıyoruz” dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Günümüzün nadide butik yayınevlerinden Alef Yayınevi Yayın Yönetmeni Sinan Kılıç ile mail yoluyla bir röportaj yaptık. Korona virüsü salgınının yayıncılığı nasıl etkilediğini, Alef Yayınevi’nin bu süreçteki üretimini ve evde kalmak meselesini konuştuk. Konu, dağıtım ve dağıtımcı hususuna geldiğindeyse Kılıç, “Dağıtımcılardan ödeme almak zaten zor. 2008 krizinden bu yana piyasada tekelleşme eğilimleri çok arttı. Yayıncılık büyük kapitalistlerin işi haline geldi” diyerek görüşlerini açıkladı.

‘DAYANIŞMA KÜLTÜRÜNÜN YAYGINLAŞACAĞINA İNANIYORUM’

Korona hayatı tamamen durdurdu, desek yeri… Alef Kitap nasıl etkilendi? Sürece nasıl uyum sağladı?

Kitaplarımız çoğunlukla internetten satıldığı ve çok sık kitap basmadığımız için karantina günlük rutinimizi çok etkilemedi. Ne var ki matbaa borçlarını ancak yeni kitapların satışı karşılayabilir, bu da mağazalardaki satışla mümkün. Kötü etkileri hissetmek için çok erken şu anda. Sadece gelecek olan darbenin çok sert olacağından emin olabiliriz ve bunun sadece bizi değil bütün toplumu dünya ölçeğinde sersemleteceğini düşünerek bugünleri geçirebiliriz. Bir dayanışma kültürü yavaş yavaş gelişmekteydi, bunun aciliyet kazanacağına ve daha da yaygınlaşacağına inanıyorum.

Eve geçmek, evde çalışıyor olmak, üretiminizi nasıl etkiledi? “Aslında işler, evden de yürüyormuş” gibi bir düşünceye kapıldığınız oldu mu?

Açıkçası yıllardır evlerde çalışıyorduk, işleri “outsource” etmiştik. Hatta son iki yılda Cağaloğlu’nda iki üç “az-basar” yayınevinin kitaplarını dağıtan Kitap ve Kahve adlı sahaf (Asım Uçar) bizim dağıtım işlerimizi üstlenince evden çıkmamız gerekmedi. Ancak geçen yıldan itibaren birkaç küçük (butik) yayıneviyle bir kaynak paylaşımına dayanan ortak çalışmanın bize (ve onlara) nefes aldırabileceği anlayışı baskın çıktı. Bu yoldaki gayretler sonucunda fotoğraf kitapları yayımlayan Espas Sanat Kuram Yayınları’yla bir araya geldik. Dolayısıyla şu anda ofiste çalışmaya ihtiyacımız var.

Ayrıca bulunduğumuz yerde dayanışma kurabileceğimiz pek çok yayınevi var: Jaguar, Belge, Sirius, Şira, Ayrıntı, Paloma, Yayıncılar Kooperatifi vs... Siren’in deposu orada. Bu yayınevlerinin yayıncılarıyla ayaküstü laflarken bile bazen önemli bilgiler alabiliyorsunuz.

‘YAYINCILIK BÜYÜK KAPİTALİSTLERİN İŞİ HALİNE GELDİ’

Bir yandan işin ekonomik bir boyutu da var. Dağıtımcılardan ödemelerinizi alabildiniz mi? İzinler, ücretli mi? Yazar ya da çevirmenlerin telifleri bu süreçte de yatıyor mu?

Dağıtımcılardan ödeme almak zaten zor. 2008 krizinden bu yana piyasada tekelleşme eğilimleri çok arttı. Yayıncılık büyük kapitalistlerin işi haline geldi. Küçük sermayeli, butik yayınevlerini ayakta tutan güç hepsinin kendine özgü bir marifeti olması. Büyük kapitalist yayınevlerinde olmayan şeyler. Jaguar, çeviri edebiyatın satış bakımından düşüşte olduğu bir dönemde yayıncılığa başladı ve çok kısa sürede örnek bir butik yayınevi haline geldi. Kapak tasarımında parladı. Siren, 14 yıldır kendi çizgisinde ısrar etti ve bugün aranan, sevilen bir butik yayıncı haline geldi. Alef’te dünya edebiyatından yeni metinler bulmaya, Juan Carlos Onetti gibi 60 küsur yıldır Türkçeye kazandırılamayan kitapları yayımlamaya çalışırken, bir yandan da editoryal tasarım yeteneklerini geliştirmeye baktık, akademik yayıncılığı çok iyi tanıdık. Geçen yılın sonuna doğru yayımladığımız Umut Burnundan Dolaşarak çağdaş sanatın öncü isimlerinden Ömer Uluç’la söyleşileri içeriyor. Editoryal tasarım için müthiş bir örnektir bu kitap ve büyük kapitalist yayınevlerinde böyle bir kitabı çıkarmak çok zor.

Sorunuzun son kısmı; yazar ve çevirmenlerin yeni baskılardaki ücretlerini ödemekte zorlanıyoruz. Çünkü bizim alanımızda yeni baskıların satışı yavaş oluyor. Bu da bütçemizde açığa sebep oluyor. Dışarıdan iş alarak bu sorunu çözebiliyoruz.

‘MAĞAZALARIN AÇILMASINI BEKLEMEK ZORUNDAYIZ’

Şu günlerde kitap basıyor musunuz? Cevabınız evetse, okura nasıl ulaşmayı planlıyorsunuz?

Hazır kitaplarımız var ama ne yapacağımızı bilmiyoruz. Bu kitapların satılabileceği mağazalar kapalı. En azından mağazaların açılmasını beklemek zorundayız.

Sosyal medyada sık sık kitap önerileri yapılıyor, kitaplardan pasajlar paylaşılıyor. Sizce bu durum kitap satışına etki ediyor mu?

Bizim kitaplarımızın ihtiyacı tam da bu: Okurun okura tavsiyesi. Ama internet mağazaları da siparişleri eskisi gibi hızlı karşılamıyor sanırım. Onlar da çalışanları azaltmış olmalılar. Biz de haftada bir gün depoya gidip siparişleri karşılamayı düşünüyoruz.

Önümüzde süreç için nasıl bir hazırlığınız var? Hangi kitapları basmayı düşünüyorsunuz?

Piyasadaki belirsizliklerden dolayı tempolu bir yayıncılık yapamıyoruz. Elimizdeki kitapların yayın hazırlığı çok zor. J. C. Onetti’nin Santa Maria serisinin üçüncü kitabı Ceset Toplayıcı bunlardan biri. Ferit Burak Aydar’ın yaklaşık 1000 sayfalık Troçki çevirisi bize teslim edildikten 12 yıl sonra baskıya hazır hale geldi. Öte yandan salgının boyutları iktisadi endişeleri küçültüyor. Sağ çıkmayı ümit ettiğimiz bir dönemden geçiyoruz.