Diyarbakır kapılarını kitaplar için açıyor

Birçok insanın fuarda yeniden buluşacağını, tanışacağını hesaba katarsak, fuar alanı aynı zamanda bir sosyalleşme alanı da olacaktır. Ortak projeler üretilecektir. Şehrin ekonomisine katkı sağlayacaktır kitap fuarı. Dışarıdan gelen yayıncı ve yazarların soluklanacağı mekanlar da hâlâ yaralarını sarmaya çalışan Suriçi’nde olacaktır.

Google Haberlere Abone ol

DİYARBAKIR - TÜYAP Diyarbakır Kitap Fuarı bugün kapılarını açıyor, kitap kurtları için. Yeni kitaplar, daha önce kitapçılarda bulunamamış ya da pek duyulmamış kitaplar okurlarını bekliyor olacak. Yazarlar da öyle.. İmza standlarında, söyleşi salonlarında okurlarıyla bir araya gelmeyi, sohbet etmeyi bekliyor olacaklar.

Binlerce kitabın bir arada olması, fuara katılan yazarlar ve güzel tasarlanmış yayınevi stantlarının okuru heyecanlandırmaya yeteceğini düşünüyorum. Öte yandan okuyucu, her zamanki gibi kitap fiyatlarından şikayet edecek; yayıncı, kağıt fiyatlarına yapılan zamlardan başlayarak savunacak kendisini ve “Bir sigara parası kadar” diyerek üste çıkmaya çalışacak. Bu, doğrudur da. Sigaraya yapılan son zamlar, kitap ve sigara fiyatlarını eşitledi neredeyse. Sonuçta birçok insan, önceliği başka kitaplara verecek ve parası yetmediği için, birçok kitaba iç geçirerek bakmakla yetinecek. Bu üzücü durum her fuarda gerçekleşir, tecrübeyle sabittir.

BUTİK YAYINEVLERİNE UĞRAYIN

Küçük (ya da butik mi demeliydim) yayınevlerinin işleri, her fuarda olduğu gibi yine biraz zor olacak. Stantlar TÜYAP tarafından kiralanıyor bilindiği gibi ve hiç de ucuz değildir. Büyük yayınevleri gibi gösterişli bir şekilde düzenleyemedikleri iki üç metrelik yerde okuyucuyu bekleyecekler. Okuyucu, özellikle dışarıdan Diyarbakır’a gelen bu küçük yayınevlerini ziyaret etsin isterim. Çünkü onlar, sadece para kazanmak için değil, aynı zamanda Diyarbakırlılarla buluşmak için katılıyorlar fuara. Ve dikkate değer kitapları mutlaka vardır. Bir de şunu isterim: Kimse bu butik yayınevlerinden kitapları kamulaştırmaya çalışmasın. Çünkü standın kirasını, kaldığı otelin parasını sattığı kitaplardan çıkarmaya çalışıyordur. Arkasında bir sermaye yoktur bu masrafları karşılayan. Çok istediğiniz kitabı, gerekirse pazarlık yaparak, biraz daha ucuza alabilirsiniz.

Büyük yayınevleri için bir şey söylemek ihtiyacı duymuyorum açıkçası. Çünkü onlar gösterişli stantlarıyla, reklamlarıyla zaten okuyucuyu kendisine çekecektir.

TARTIŞMA PLATFORMU PANELLER

Kaç yıl önceydi, şimdi hatırlamıyorum, İstanbul’da, Beylikdüzü’ndeki kitap fuarındaki panellere katılımın az olduğunu görüp üzülmüştüm. Oysa fuar Tepebaşı’ndayken kimi söyleşilerde izdiham yaşanıyordu. Panellerin, söyleşilerin, dinletilerin sönük geçmesi, Beylikdüzü’nün merkeze uzak olmasıyla açıklanmıştı.

Aslında fuar alanı Diyarbakır koşullarında da uzak olarak tarif ediliyor. Ama bütün etkinliklere hatırı sayılır bir katılım gerçekleşiyor. Elbette bazı şair ve yazarların programına katılım fazla oluyor, ki bu da normaldir.

Özellikle tartışmaya açık kapı bırakan kimi paneller ise popüler isimlere gerek kalmadan salonu dolduruyor. Eh, Diyarbakır’da her gün insanlara açık paneller düzenlenmiyor ve Diyarbakırlı olmayan, konunun ehli insanlarla tartışma fırsatı her zaman olmuyor. Sanırım biraz da bu nedenle, yani tartışmak, düşüncelerini paylaşmak, sorularını sormak platformunu bulmuşken değerlendirmek ihtiyacıyla ilgili olmalı.

Bu gözlemden yola çıkarak diyebilirim ki bu yıl da panellere ve söyleşilere katılım yeterli olacaktır. Ayrıca çok verimli tartışmalara olanak sağlayan paneller olduğunu da vurgulamak isterim.

Demokrasi, biraz da özgürce tartışabilmektir, öyle değil mi?

KAYYIM VE KİTAP

Esasında kitap da demokrasidir. Ama fuar, demokrasiyle yönetilmeyen bir şehirde gerçekleşiyor. Şöyle ki, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ni kayyım yönetiyor. Kayyım, halkın yüzde 62, 93 oyla seçtiği belediye başkanı Selçuk Mızraklı’nın koltuğunu işgal ediyor. Kayyım uygulaması halkın iradesini hiçe sayıyor, değersizleştiriyor, gasp ediyor.

Meşrulaşma gayretini beyhude sarf eden kayyımın fuar programı nedir, bilemiyorum. Ama yerine kayyım atanmasaydı Selçuk Muzraklı’nın belediye başkanı olarak fuarda olacağına, yazarlar ve yayıncılarla zaman geçireceğinden kuşku duymuyorum. Bunu da ezbere söylemiyorum elbette. Mızraklı, milletvekili ve belediye başkanı olmadan önce de fuarlara ilgi gösterirdi. Ayrıca sanata ve edebiyata düşkünlüğü de biliniyor. Hatırlanacaktır, belediye başkanı seçildiğinde, kendisini kutlamaya gelenlerden kitapla gelmelerini istemişti. Büyük bir kütüphane, hatta şehrin değişik semtlerinde kütüphaneler kurmayı tasarlıyordu.

Bu fuarda ne yazık ki zamanının bir kısmını, kayyım protestolarının yapıldığı Lise Caddesi’ndeki Demokrasi Nöbeti’nde geçirecek. Kayyım atamasına onay vermeyen yayıncı ve yazarların, Mızraklı ile birlikte nöbet eylemine katılanları yalnız bırakmayacağını düşünüyorum.

KİTAP KOKUSU GİBİ GÜZEL

Birçok insanın fuarda yeniden buluşacağını, tanışacağını hesaba katarsak, fuar alanı aynı zamanda bir sosyalleşme alanı da olacaktır. Ortak projeler üretilecektir. Şehrin ekonomisine katkı sağlayacaktır kitap fuarı. Dışarıdan gelen yayıncı ve yazarların soluklanacağı mekanlar da hâlâ yaralarını sarmaya çalışan Suriçi’nde olacaktır.

Bunların hepsi güzel şeyler, tıpkı kitap kokusu gibi.