Burak Göral: Etkileşimli film izlemek müfredata girmeli

Burak Göral'ın yazdığı Çocuklu Sinema kitabı Doğan Kitap etiketiyle raflarda yerini aldı. Ebeveynlere 3-12 yaş arasındaki çocuklarla birlikte izleyebilecek filmler konusunda rehberlik etmek üzere yazılan kitap, çocukların duygusal zekâlarını ve bilişsel yeteneklerini geliştirmenin de kapılarını açmayı amaçlıyor. Yazar Göral ile çocuk - ebeveyn konuşmasını ve kitabını konuştuk.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Eleştirmen, yazar ve senarist Burak Göral’ın Doğan Kitap etiketiyle yayımlanan son kitabı Çocukla Sinema raflarda yerini aldı. Göral’ın, 3-12 yaş arası çocukların izleyebileceği ve ebeveynleriyle birlikte üzerine konuşabilecekleri filmleri listelediği kitabı, uzun zamandır tartışılan bir ihtiyacı karşılamaya yönelik bir üretim olma özelliği taşıyor.

Sadece bir sanat dalını sevdirmekle kalmayıp, bir sosyalleşme amacı da taşıyan kitabın içeriği, Göral’ın çocuğuyla kurduğu iletişimden yola çıkarak oluşuyor. Kendinde fark ettiğini, “başkalarıyla” paylaşan Göral, kitapla aynı isimde –Çocukla Sinema- bir platformun da yürütücülüğünü yapıyor. Göral’la, kitabın çıkış sürecini, içeriğini ve çalışma biçimini konuştuk.

Burak Göral

Genelde sinema yazını yetişkinlerin üzerinden ilerleyip, onlara hitap eder. “Çocukla Sinema” sinemanın alıcısını değiştiriyor. Kitabın yola çıkış sürecini anlatır mısınız?

Biz film eleştirmenleri yazılarımızı sinemaya meraklı, belli bir film kültürüne, gustosuna sahip olduklarını düşündüğümüz yetişkinlerin okuyabileceği şekilde kurgularız genellikle. Neredeyse 25 yıldır çok farklı gazete, dergi ve mecralarda film eleştirisi yazdım. Her birinin kitlesini tanıyıp dilimi ve yazıdaki üslubu hep buna göre ayarladım. Filmlerle ya da sinema sanatıyla ilgili fikirlerim değişmez ama ifade ediş şekillerim yazdığım yere göre farklılık gösterebilir.

'ÇOK FAZLA GÖRÜNTÜ VE İÇERİK KİRLİLİĞİ VAR'

Baba olduğumda da yani bundan 13 yıl önce izlediğim filmlere karşı bende var olanların yanına bir perspektif daha eklendi. Bir baba olarak da hayatta en sevdiğim eylemlerden biri olan film izleme eylemini de çocuğumla birlikte gerçekleştirdiğim zamanki hissiyatı da işimin içine katmak ve bunu değerlendirmek istedim. Diğer yandan kendi çocukluğumda da izlediğim filmlerin iç dünyamı ne kadar şekillendirdiğini gayet iyi biliyorum. Bu zamanın çocukları benden hem daha şanslı hem de şanssız diğer yandan. Şanslılar çünkü istedikleri filme çok daha kolay ulaşabiliyorlar, aileler bu konularda çok daha ilgililer vs. Ama diğer yandan da çok fazla görüntü ve içerik kirliliği / kalabalığı da var. Sinema deyince akıllarına sadece süper kahraman filmleri gelmemeli. Bu yüzden hem kendi kariyerim, birikimim ve yazarlığım; hem de oğlumla yaşadığım film izleme deneyimlerim üzerinden bu konuda belli oranda yardıma ihtiyaç duyan ebeveynlere kılavuzluk yapmak istedim. Çünkü etrafımdaki ebeveynlerden edindiğim tecrübeler de bu konunun ülkemizde yeterince irdelenmediğini gösteriyordu bana...

Sanatın diğer dalları için bu tipte bir çalışma yok. Çocuklarla gezilecek müzeleri ya da çocuklarla gidilecek konserleri bir kitap için listeleyen bir sanat eleştirmeni yok. Bu olgu üzerinden bakarsak sinemanın sanatın diğer dalları arasındaki farkı, özelliklerle çocuklar nezdinde, nasıl açıklıyorsunuz?

Bütün sanat dalları için yapılabilir aslında. Resim sanatıyla ilgili birkaç yayın gördüm mesela. Ama yetersiz elbette… Bazı duyarlı ebeveynler bu açığı kendi açtıkları bloglarla ve sosyal medya aracılığıyla kapatmaya çalışıyorlar. Ancak bir eleştirmenin böyle bir çalışmaya yoğunlaştığına ben de pek şahit olmadım.

Elbette sinema diğer sanat dallarına göre çocukların hayatına çok daha rahat ve kolayca sızan bir sanat dalı. Zaten bu yüzden onların gelişiminde negatif bir etki bırakma gücü ve potansiyeli de diğer dallara göre daha yüksek. İşte burada ‘seçici olmanın önemi’ devreye giriyor. Ebeveynlere bu konuda yardımcı olmak istedim. Şimdiki çocuklar Youtube eşliğinde büyüyorlar. Ya da televizyonlarda onların da henüz yatakta olmadıkları saatlerde yayınlanmaya başlayan yerli dizilerle... Ya da bazen ebeveynlerin ‘ailece sinema keyfi’ başlığı altında beraber gittikleri ve çocuk seyirciler üzerindeki etkileri için hiç endişe duyulmadan yapılmış yerli komedi filmleriyle... Ben bunlara şahit oldukça çocuğa fayda sağlayacak, hayattaki bazı elzem kavramları daha iyi algılayabileceği hem de keyifle izleyebileceği uzun – kısa filmlere, belgesellere ve dizilere dikkat çekmek istedim.

Çocukla Sinema-Çocuklarınız için Film Seçme Rehberi, Burak Göral, 340 syf., Doğan Kitap, 2019

'ETKİLEŞİMLİ FİLM İZLEMEK MÜFREDATLARA GİRMELİ'

Kitabınızda sinemanın eğitici rolünün ve bir öğrenim metodu olması gerektiğinin önemine değindiğinizi düşünüyorum. Sahi, bu denli kapsamlı ve dönüştürücü bir sanat dalı, neden ilkokul müfredatlarına girmez? Bu kitabın yazarı olarak, nasıl yorumluyorsunuz bu meseleyi?

Benim de her zaman çok şaşırdığım bir durum bu. Laf olsun diye yapılan müzik ve resim dersleriyle büyüdü benim kuşağım. Artık bambaşka bir çağdayız çocukların algıları bizimkilerden çok daha açık ve hızlı. Doğru filmleri çok güzel algılayıp yorumlayabilirler. Özel okullar film gösterimleri yapıyorlar ama film üzerine konuşturmuyorlar çocukları ya da filmi önemli bir meseleyi irdelemek için kullanmıyorlar. Sanki sadece eğlencesine izleniyor o filmler.

Bence etkileşimli film izlemek, hikâye yazmak da müfredatlara girmeli. Çocukla Sinema’nın instagram adresinde önerdiğim pek çok kısa ve uzun film öğretmenlerin kendi tasarrufları ve ilgileri sayesinde bazı sınıflarda gösteriliyor ve kullanılıyorlar. Bunları benimle paylaştıkları zaman çok umutla doluyorum. Buna önem ve değer veren insanlar var aramızda.

'BİR FİLM SADECE BİR FİLM DEMEK DEĞİLDİR'

Listelediğiniz filmlere geçmeden önce, izlenilen filmler üzerine çocuk ve ebeveyn konuşmasının da önemi değiniyorsunuz. Sanıyorum ki asıl sorun biraz da bu… Sinema annenin ve/ya babanın çocukla konuşabilecek ortak bir konusu da oluyor, değil mi?

Ebeveynler evde ya da sinemada, çocuğu filmle buluşturunca bunun yeterli olduğunu düşünüyorlar bazen. Beraber sinemaya gidiliyor, beraber gülünüp eğleniliyor, sonra çıkışta da ya eve ya da yemeğe gidiliyor. Çocuğun filmle kurduğu ilişkiyi filmin süresinin dışına da çıkarmak gerek oysa. Bunun için yetişkinlerin ‘bir film sadece bir film demek değildir’ fikrini kabul etmeleri gerekiyor. Aslında çoğu da bunun farkında ama belki konuşmaya üşeniyorlar, belki vakitleri yok. Ben bu konuda yazdığım her film değerlendirmesinde onlara yardımcı olacak ipuçları veriyorum. Hem kitapta, hem sosyal medya paylaşımlarında hem de yakında açılacak olan cocuklasinema.com internet sitesinde... Doğru yaşlarda doğru filmlerle iletişime geçen çocukla o filmin mesajını, temasını ya da meselesini konuştuğunuzda karşılıklı bir beslenme yaşanıyor. Ebeveynler de kendisini iyi hissediyor hatta çocuğunun iç dünyasına dair yeni şeyler öğrenebiliyorlar.

'FİLMLERİN ÇOCUKLARA BİR ŞEY KATABİLECEK POPÜLER SANAT ÜRÜNLERİ OLMASINA GAYRET ETTİM'

Bir bölümde, “Amacımız, onlara sanat aşılamak değil öncelikle, bazı önemli meseleleri iyi filmler üzerinden anlatabilmek…” diyorsunuz. Listelediğiniz filmlerde, hangi önemli meseleleri önceliğinize aldınız? Bu filmlerde ne tür ortaklıklar var?

Çocukların talep ettiği içeriklerle ilgili yapılan araştırmalar onların izledikleri film ya da dizilerden ne beklediklerini çok güzel özetliyor: 1. Eğlenceli olacak 2. Zeki olacak, ona geri zekâlı muamelesi yapmayacak 3. Ona çok bariz ve didaktik bir şekilde öğüt verici olmayacak. Seçtiğim filmlerin bu özelliklere sahip olup, çocuklara bir şeyler de katabilecek popüler sanat ürünleri olmasına gayret ettim.

Filmlerin temalarına bakınca da bugün toplumda nelerin eksik olduğunu görüyorsak onların öneminin işlendiği filmleri daha çok seçmeye özen gösterdim. Kendinden farklı olana karşı ayrımcılık yapmamak sanırım bu yüzden bir şekilde baskın tema olmuş olabilir bu listede. Çevrecilik bilinci, arkadaşlığın değeri, yardımlaşma ve özgüvenli, cesur bireyler olmak gibi temalarda da çok film var.

'BİR FİLMDE NEYİN NE KADAR YER ALDIĞI BİLİNİRSE RAHAT EDERLER'

Hazırladığınız listedeki filmlerin hemen altına ufak bir ikaz tablosu yerleştirip, filmlerde yetişkinlerin dünyalarına ait olan obje ve olguların da altını çiziyorsunuz. Bu uyarı listesini neye göre hazırladınız?

Ebeveynler kendi aralarında filmlerle ilgili konuştuklarında hangi sahnelerde çocukların etkilendiğini birbirlerine söylüyorlar. Bunlar hep benim ilgimi çeken detaylardı. Anne babaların nelere reaksiyon gösterdiklerini iyi biliyorum. Özellikle bizde flörtöz ya da aşk sahnelerinden çok çekiniyorlar. Şiddet ve argo kullanımını gibi detayları da hassas çocukları düşünerek belirtmekte fayda var. Eğer ebeveynler bir filmde neyin ne kadar yer aldığını bilirlerse daha rahat ederler diye düşündüm. Ayrıca yabancı pek çok internet sitesinde benzer uygulamalar da gördüm. Ama ben tabi ki içinde yaşadığım toplumu, aile yapısını ve çekincelerini bildiğim için buna göre uyarladım bu ikaz tablolarını.

'AİLELER İÇİN FİLM SEÇİMİ ZOR BİR SÜREÇ'

“Çocuklu Sinema” isimli bir de platformunuz bulunuyor. Sosyal medyada çok aktif görünüyor. Çocuklu aileler tarafından sıkça takip ediliyor, diye biliyorum. Bu oluşumun geri dönüşleri nasıl?

Muhteşem geri dönüşler var. Üzerimizden büyük bir yük aldınız diyenler var mesela. Çünkü film seçimi zor bir süreç aileler için. Normalde bütün ebeveynler çocuktan önce izleyip karar vermesi gerekiyor. Sonra oturup çocuğuyla beraber bir daha izlemesi gerekiyor mesela. Şu zamanda kimsenin bu kadar bol zamanı yok. Ama şimdi işi zaten film izlemek ve değerlendirmek olan biri onların penceresinden, aynı duyarlılıkla filmlere bakıyor. Dolayısıyla bu onlar için çok önemli bir kaynak oluşturuyor. Bazı ebeveynler yazılarda işaret ettiğim konuşulması gereken konular konusunda da çok rahatladıklarını ifade ediyorlar. Sayemizde film izleme alışkanlıklarına yeni keyifler kattığımızı belirtiyorlar. Bir de dünyanın pek çok ülkesinden çok farklı filmlerle tanışmalarına vesile oluyoruz. Negatif geri dönüşüm oranı yüzde 0,01 diyebilirim. Ki genellikle insanlar pozitif geri dönüş yapmaya çok da hevesli olmazlar diğerine göre. Ama biz her gün teşekkür mesajları alıyoruz. Bu yüzden giderek başlattığım bu girişimle ilgili daha da motive oluyorum.

'ERGENLE SİNEMA DA SONBAHARA YETİŞECEK'

Günleriniz nasıl geçiyor? Hazırladığınız yeni bir çalışma var mı?

Çocukla Sinema kitabını 3-12 yaş arasındaki çocukları düşünerek hazırlamıştım. Şimdi sırada çok daha elzem bir kitap var belki de çoğu aile ve bu toplum için: “Ergenle Sinema”. Taslağı bitti sayılır. 12-18 yaş aralığında mutlaka izlenmesi gereken filmler olacak onda da. Sonbahara yetiştireceğim.

Bazı çocuk filmi projelerinde danışmanlık yapıyorum. Kendi senaryolarım, senaryo derslerim ve tabi yoğun bir şekilde içerik ürettiğim cocuklasinema.com sitesi çalışmaları var. Çeşitli kurum ve okullarda ailelerle buluşmaya devam ediyorum. Çocuklarla beraber film izleyip onları birlikte yorumlamaya da başladık. Bu etkinliklerin sayısını arttırarak sürdürmek istiyorum.