Yaşar Kemal: Adımı öğretmenimden bile sakladım

Büyük yazarımız Yaşar Kemal, 28 Şubat 2015 yılında hayatını kaybetti. Tüm ömrünü, insanlığı yazmaya adadı...

Google Haberlere Abone ol

Faruk Aktürk

Her başlangıç çeşitli zorluklarla barındırır. Nigâr Hanım ve eşi Sadık efendinin yaşamları uzun bir göç sürecini kapsar. Bu çift Van Muradiye Ünseli köyünden göç edip Adana’nın Osmaniye ilçesine bağlı Hamite köyüne yerleşmişlerdir. Tarihi tam olarak bilinmese de tahminen 1923 yılının Ekim ayında, ailenin bir erkek çocuğu olur. Adını Kemal Sadık koyarlar. Kemal Sadık Gökçeli, Yaşar Kemal’in gerçek ismidir. Nüfus cüzdanında doğum yılı 1926 yazılmıştır. Yaşar Kemal ise annesi ile beraber yaptığı hesaplamalar sonucunda gerçek doğum tarihinin 1923 yılı olduğunu söyler. Eski dönemlerde imkânlar şimdiki gibi elverişli değildir. Yaşar Kemal nüfus cüzdanını ancak ilkokulu bitirdikten sonra alabilmiştir.

Yaşar Kemal daha üç buçuk yaşında iken bir kurban kesimi sırasında, akrabasının elinde bulunan bıçağın kayması sonucu onun gözüne denk gelmesinden dolayı sağ gözü kör olur. Bu talihsiz kazanın, Yaşar Kemal üzerinde etkisi fazla olsa da onu okumaktan ve yazmaktan alıkoyamamıştır. Yaşar Kemal, daha küçük yaşlarda iken, babası ile beraber camide namaz kıldığı esnada babasını gözleri önünde öldürürler. Bu olay sonrasında Yaşar Kemal şoka girer. Bir süre kekeme kalır ve konuşmaz. Yaşar Kemal'in, kekemeliği sadece kitap okuduğu ve türkü söylediği zamanlarda geçer. Okuma ve yazmaya tam olarak söktüğünde kekemeliği geçer. Yaşar Kemal ailesi ekonomik yönden iyi bir durumdayken babasının ölümüyle beraber durumları kötüye gider. Babası hayattayken köyün en varlıklı ailesinden birisi iken, babasının ölümüyle köyün en fakir ailelerinden olur.

YAŞAR KEMAL'İN ARAYIŞI

Yaşar Kemal hep bir arayış ve merak içinde olmuştur. Bu arayışlardan biri de köye gelen çerçilerdir. Çerçilerin kadınlara sattığı eşyaların bir kısmını borca verdiğini ve deftere yazdığını görür. Yazıyla tanışması  böylece başlar. Yaşar Kemal dokuz yaşına geldiğinde Adana’nın Burhanlı köyünde ilkokula başlar. Ortaokulu maddi imkânlardan dolayı bırakmak zorunda kalır.

Yaşar Kemal, hayatın acımasızlığı ve sertliği ile daha küçük yaşlarda tanışmış olur. Tarlalarda ırgatlık, pamuk toplayıcılığı, patozlarda işçilik, su kanalları bekçiliği, çeltik tarlalarında kontrollük ve daha birçok işte çalışır. Yaşar Kemal, daha sonra Kuzucuoğlu adında bir üretim çiftliğinde ırgat kâtipliği yapar. Bazı pamuk tarlalarında ırgatların başı olarak çalışmaya devam eder. Bir süre vekil öğretmen olarak da çalışır. Yaşar Kemal’in çalıştığı her iş onu etkiler ve olgunlaşmasını sağlar. Yaşar Kemal’in yaşamında derin iz bırakan işlerden birisi de Adana Halkevi Ramazanoğlu Kütüphanesi'nde memurluk yapmasıdır. Yaşar Kemal bu işe girdiğinde ona kalması için bir oda verirler. Odayı gündüzleri iş, akşamları ise ev olarak kullanır. Kütüphanedeki kitap zenginliği ve bu kitapları okuma zamanın olması onun okuma yazma hevesini kat kat artırır. Kütüphaneye okuyucu olarak gelen Orhan Kemal’i burada tanır. Orhan Kemal ile tanıştıktan sonra iki yakın dost olurlar. Yaşar Kemal yazdığı hikâyeleri Orhan Kemal’e gösterme ve fikirlerini alma fırsatı bulur. Usta yazar Orhan Kemal’den öneriler alır. Görüşleri doğrultusunda hareket eder. Tanıştığı kişilerden biri de İstanbul’dan Adana’ya sürgün edilen, ressam Abidin Dino’dur. Yaşar Kemal, sürgünler hakkında esprili bir açıklama yaparak şöyle der: "Bazen sürgünler iyi olur, bu sürgün olmasaydı Abidin Dino ile nerden tanışacaktım?” Kütüphanedeki işi askere gitmesi ile beraber sonlanır.

İLK ŞİİRLER... İLK YALAN... 

Yaşar Kemal, gençlik yıllarında yazdığı şiirleri, Adana Halkevi yayınlarından birisi olan, Görüşler Dergisi’nde yayımlanmaya başlar. Askerdeyken ilk hikâyesi olan “Pis Hikâye’yi” yazar. 1951 yılından itibaren Cumhuriyet gazetesinde fıkra ve röportaj yazarı olarak çalışmaya başlar, gazetede Yaşar Kemal ismini kullanır. Yaşar Kemal bir röportajında ismi ile ilgili şu cümleleri söyler: “İnsanlara yalan söyledim, adımı değiştirerek kendimi sakladım. Yaşamımda bunun kadar ağırıma giden bir şey olmadı. Benim Kemal Sadık Gökçeli olduğumu bir Abidin Dino, bir Arif Dino, bir de romancı arkadaşım Orhan Kemal biliyordu. Ortaokuldaki Türkçe öğretmenimle karşılaştım bir gün Adana’da. Yahu Kemal, dedi bana, çok iyi bir yazar var Cumhuriyet’te kimdir acaba? Yaşar Kemal’i övdü. Ona bile o yazarın ben olduğumu söyleyemedim.” Yaşar Kemal, yazılarına devam eder. “Sarı Sıcak” adlı öykü kitabı ve ilk romanı “İnce Memed” Cumhuriyet gazetesinde tefrika edilir. “İnce Memed” romanı daha sonraları iki cilt halinde yayınlanır. Bu roman Yaşar Kemal’i dünya edebiyatına taşır. Yaklaşık kırk dile çevrilir. İnce Memed, tüm toplumun gerçeğidir.

.

AĞALAR... TOPRAK... KAN DAVALARI... 

Yaşar Kemal, eserlerinde toplumun tüm yönlerini, ağalık ve toprak sorununu, kan davalarını, sömürme zihniyetini, en doğal haliyle kaleme almış yazarların başında gelir. Bu konuları anlatırken bir gözlemci gözüyle değil, bir yaşanmışlık pratiğinin verdiği derin tecrübelerden yararlanarak yazılarını yazar. Zengin bir lirizme sahiptir. Yaşadığı coğrafyayı, doğduğu köyü, çalıştığı yerleri, tüm detayları ile ele almış bir yazardır. Bir pamuk toplama kadın işçisini anlatırken, hemen o işçinin, toz ve kir içinde olan bebeğinin tarlada ağlama sesi de gelir yazılarından, gürül gürül akan nehirlerin sesi de... Yaşar Kemal doğa ile iç içedir. Doğa, insan, tüm heybetiyle ortadadır, onun yazılarında. Çukurova'nın nehirleri, ovaları, pınarları, tarlaları, dağları, kuşları, ağacı, çiçeği, otu, böceği, kuşu, karıncası, kartalı, ceylanı, serçesi, pamuk işçisi, ırgat başı, para babası, ağası, kör topalı, çiftçisi, ırgatı, kadını, çocuğu, yaşlısı iç içe olan Çukurova yazılarda Yaşar Kemal’e emanettir. Halk kültürü ve folklorik çalışmalar bakımından da zengin olan Çukurova bölgesi onu halk hikâyelerine, sözlü kültüre, folklorik çalışmalara yönlendirir. Çukurova dışındaki bölgelerin de folklorik çalışmalarını inceler. Farklı bölgelerdeki kültürleri araştırır ve derlemeler yapar. Halk ozanları ile karşılıklı okumalar ve atışmalar yapar. Kendisiyle atışan görme engelli Aşık Ali, “Sen bu yaşta bu kadar iyiysen ilerleyen yaşamında Karacaoğlan gibi olacaksın” der.

'BEN DON KİŞOT'U ÇOK SEVDİM'

Yaşar Kemal, sadece Türkiye edebiyatına değil, dünya edebiyatına da ilgi duyar. Okuduğu eserlerden etkilenir ve onların mutlaka okunması gereken eserler olarak değerlendirir. Bunlardan biri de Miguel de Cervantes’tir. Yaşar Kemal, Don Kişot için şöyle der, "O ne güzel adam, gözünü daldan budaktan sakınmaz, alçak gönüllü bir adam, ben Don Kişot’u çok seviyorum. Günümüz kahramanlığın içini boş yere şişirmişler. Bana kalırsa, Don Kişot, kahramanların dünyadaki en işe yaramış, en gerçeği, en insan olanıdır. Bir kahramandan bahsedildiğinde aklıma ilk Don Kişot gelir."

Yaşar Kemal’in etkilendiği bir diğer edebiyat ise Kürt edebiyatının önemli yazarlarından Memed Uzun’dur. Memed Uzun’un dengbejler ve Kürt kültürü, dili ve edebiyatı üzerine yaptığı çalışmalar, Yaşar Kemal’in dikkatini çeker. Memed Uzun’un dengbejler üzerine yaptığı çalışmalar, Yaşar Kemal’in ozanlar üzerine yaptığı derlemelere benzerlik göstermesi onları ortak bir paydada birleştirir. Yaşar Kemal, folklorik ve kültürel çalışmalarını sürdürürken şiirleri, şarkıları, türküleri deyişleri de ele alır. Şarkıların, türkülerin, şiirlerin peşinden koşması onu Âşık Veysel buluşturur. Ozanı canlı dinler. Aşık Veysel’in görmeyen gözlerine rağmen hayata nasıl büyük bir tutku ile bağlandığı görür. Yaşar Kemal’in, folklorik çalışmaları onu Zülfü Livaneli’nin müzik makamlarına götürür. Bu müzik makamlarında Zülfü Livaneli’nin, türkülerini müziğini yakından takip eder. Zülfü Livaneli, türkülerin hikâyelerini ve yaşanmışlıklarını, Yaşar Kemal ile paylaşmaya çalışır. Bu paylaşım ve buluşmalardan sonra bir dostluk kurulur aralarında.

İLK NOBEL ADAYI!

Yaşar Kemal, birçok ödül alır. PEN üyesi olan Yaşar Kemal, aynı zamanda Nobel edebiyat ödülüne aday gösterilen ilk Türkiyeli yazardır. Çeşitli üniversiteler tarafından kendisine fahri doktora verilir. Yaşar Kemal ismi ile Kültür Merkezleri, kütüphaneler, bulvarlar, caddeler, sokaklar, mahalleler ve parklar açılır. Yaşar Kemal’in hayatını konu alan belgesel çekimleri yapılır.

Büyük yazarımız, Yaşar Kemal, 14 Ocak 2015 tarihinde, solunum güçlüğü ve kalp ritmi bozukluğu sebebiyle İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi yoğun bakım ünitesine kaldırılır. 28 Şubat 2015 yılında bulunduğu hastanede vefat eder. 2 Mart 2015 tarihinde cenazesi Teşvikiye Camisinde kılınıp, düzenlenen büyük törenin ardından Zincirlikuyu Mezarlığına defnedilir.

SELAM OLSUN... 

Yaşar Kemal çizgisini örnek alıp, kendisini onun eserleri ile geliştiren ve onun düşüncelerini savunan yeni kuşak yazarlara selam olsun. Çukurova’nın ulu çınarı, Yaşar Kemal’i saygı, sevgi ve özlemle anıyoruz.

KAYNAKÇA

  • Renklerle Yaşar Kemal Portresi Belgeseli, Ahmet GÜNEŞTEKİN
  • Kendi Ağzından Yaşar Kemal, Cumhuriyet Gazetesi, 1992.
  • Arşiv odası, Yaşar Kemal BBC röportajı, Nuri ÇOLAKOĞLU, 1981
  • Yaşar Kemal, İnce Memed, Yapı Kredi Yayınları, 2007.