Eski Hindistan’ın Makyavellisi’nin paha biçilemez kitabı

Makyavelli ve Nizamülmülk'ten çok önce, antik çağda yaşayan Hindistanlı bir devlet adamı, filozof, siyaset ve ekonomi yönetimi uzmanı bilge bir zat varmış: Kautilya…Yönetim sanatı konusunda öğütlerini Arthashatra isimli kitabında derlemiş. Sanksritçe yazılmış bu kitap, önce kaybolmuş; yüzlerce yıl sonra bir nüshası bulunmuş ve 20. yüzyılda önemi anlaşılarak Batı dillerine çevrilmiş…

Google Haberlere Abone ol

Faik Bulut

DUVAR - Kasım ayı başında Pakistanlı bir kadın yazar dostumla hava alanında karşılaştım. Oradaki kafelerden birinde çay eşliğinde sohbet ederken söz döndü dolaştı, hükmetme yani yönetme sanatına dayandı. Arkadaşım, iktidar oyunlarına (yönetme, politika, diplomasi, entrika, savaş, vs.) değinirken, ünlü İtalyan düşünür, devlet adamı, askeri strateji uzmanı, tarih ve siyaset bilimcisi Makyavelli’nin “iktidar sanatı” konusunda kaleme aldığı Prens isimli kitabını örnek verdi.

Ben de dedim ki; “İslam dünyasının Makyavellisi olarak bilinen Şafi inançlı bağnaz Nizamülmülk’ü tanır mısın, bilmem. Büyük Selçuklu Devleti’nin (Alparslan ve Melikşah döneminde) başveziri olan bu zat, eski İran hükümdarlarının siyasi tecrübelerini de içeren nasihatlerini Siyasetnamê isimli kitapta toplamış. Orada da yönetim sanatına dair bolca öğüt bulunur. Ona mal edilen Vasiyatnemê’de ise kendisinden sonra gelecek hükümdarlar ile vezirlere çok yönlü tavsiyeler yer alır. Kendisi kudretli bir başvezirdi. Vezirlik yaptığı 29 yıl boyunca idari makamlara kendi yandaşlarını doldurmakla yetinmemiş; aynı zamanda ayyuka çıkan büyük yolsuzluklar yaparak Selçuklu Sultanı Melikşah’ı bıktırmıştı. Ondan yaka silken Melikşah, yolsuzluk ve entrikalarına dair bir mektup yazmıştı ve ‘başındaki Sadrazam Kavuğu ile nişanesini çıkarmanın zamanı geldi’ diyerek üstü kapalı biçimde azlini istemişti. Ancak Nizamülmülk, kendisine 'Unutmayınız ki, siz o tahtta oturuyorsanız, bu benim kavuğum sayesindedir. Kavuğum giderse, sizin de tahtınız tacınız devrilir' şeklinde bir tehdit savurmuştu. Gerisi malum, kendisini direkt azletmeye gücü yetmeyen Melikşah, Hasan Sabbah’ın Fedailerinin Sadrazam’a suikast düzenlemek girişimlerinden haberdardı. Selçuklu Sultanı, fırsat bu fırsat diyerek, suikastçıların devlet erkânı arasına sızmalarına göz yumdu. Zaten bu işi önceden planlamış olan Fedailer arasında bir eylemci, cesaret ve yeteneklerini gösterdi. Bir yolculuğu sırasında Sehne köyünde konaklayan Sadrazam’a, dilekçe vermek isteyen masum köylü süsü veren görevli Fedai, zehirli hançerle onu öldürmüştü.”

Pakistanlı dostum, dikkatimi başka bir yere çekti: “Hem Makyavelli hem de Nizamülmülk, Ortaçağ siyaset adamlarıydılar. Oysa onlardan çok önce, Antik Çağ'da yaşayan Hindistanlı bir devlet adamı, filozof, siyaset ve ekonomi yönetimi uzmanı bilge bir zat varmış: Kautilya…Yönetim sanatı konusunda öğütlerini Arthashatra isimli kitabında derlemiş. Sanksritçe yazılmış bu kitap, önce kaybolmuş; yüzlerce yıl sonra bir nüshası bulunmuş ve 20. yüzyılda önemi anlaşılarak Batı dillerine çevrilmiş…”

Kautilya'nın eseri Arthashastra (Ekonomi ve Siyaset Kuralları).

O sohbetten sonra, adeta yemedim içmedim, kitabın peşine düştüm. İnternet üzerinde bulabildiğim farklı kaynaklardan kitabın serüveni ve içeriği hakkında bilgi sahibi oldum. Çok önceleri keşfedilmiş olan ama benim için, muhtemelen Türkiye kamuoyu için de meçhul kalan kitabı, kendi halimce yeniden keşfetmiş oldum…

Peki, kimdir bu Kautilya veya nam-ı diğer Çanakya? Hindistan kökenli iki yönetme felsefesi düşünürü B. Muniapan ve M. Dass isimli iki akademisyen, ülke tarihinin antik dönemlerinde idarecilik hüneri konusundaki tecrübeleri arayıp incelerken kaçınılmaz biçimde karşılarına Çanakya’nan (Kautilya) eseri Arthashastra (Ekonomi ve Siyaset Kuralları) isimli kitapta yazılanlar çıkıyor. Diğer adıyla Çanakya, devlet adamlığı ve vezirlik yapmış; ekonomiden siyasete, felsefeden savaş sanatına ve diplomasiye kadar birçok alanda dönemin Hint üniversitesi sayılan (eskiden beri Pakistan’ın Rawalpindi şehrinde kurulmuş) Taksila’da ekonomi ve siyaset profesörü sıfatıyla dersler vermiştir. Dolayısıyla yöneticilerin eğitmeni, öğretmeni ve yetiştiricisi (şimdiki moda deyimle coach’ı, koçu); hükümdarların “akıl hocası” ve rehberi unvanını hak etmiştir. Bu konularda 15 risale (broşür, kitapçık ve kitap) yazmıştır.

Risaleler, toplam 150 bölümden oluşmaktadır. Tek ve özgül konuları işleyen ara bölüm sayısı 180, özdeyiş kabilinden öğütlerin sayısı 6000 kadardır. Sadece Arthashstra’de toplam 380 atasözü, özdeyiş ve ibretlik söz vardır. Sanksritçe yazılan bu 15 Risale, esas olarak üç ana bölüm tarzında tasnif edilmiştir: Ülke güvenliğine dair konular, adil yönetimin esasları ve ekonomiyi geliştirme yöntemleri. Onun savaş, siyaset ve diplomasiye ilişkin kuralları ve öğütleri de vardır. Bu nedenle Çanakya, İlkçağ Çinlilerin savaş sanatı uzmanı sayılan (2500 yıl önce) dünyaca ünlü Sun Tzu ile özdeşleştirilir. Çünkü o, düşmanı yenebilmek için sabırlı olma ve temkinli/ihtiyatlı davranma konusuna özel bir önem verir. Keza savaş sanatında dış düşmanlardan önce iç düşman ve hasımlara yönelmeyi öğütler. Düşmanla baş etmenin ve dolayısıyla zor koşullarda hasımlardan sıyrılmanın altın kurallarını şöyle sıralar. “Duygularına hâkim olmak, yaşça büyük olanların yardımıyla bilgi birikimini tazelemek ve yaratıcı fikirler edinmek, casuslar aracılığıyla gelişmeleri yakından izlemek, güvenlik ve refah için enerjik/atılgan olmak, uyruğunda olanların yardımıyla özel görevleri yerine getirmek, kendi vazifelerini hakkıyla tamamlamak. Bilimin yol göstericiliğinde daha iyi bilgi edinebilmek ve bunu disiplin haline getirmek, gerekli levazım ve mühimmatı tedarik etmek suretiyle avantaj kazanmak ve hangisinin daha yararlı olacağına karar verebilme alışkanlığı kazanmak.

Çanakya, devlet idaresi ve siyasetteki kurnazlığı yönünden Ortaçağ İtalyan siyaset bilimcisi (15.yüzyıl) Makyavelli’ye benzetilir. Ancak bu benzetme, tatmin edici değildir.

Kitabın yazıldığı dönem M.Ö. 4. yüzyıldır. Çanakya, Büyük İskender’in çağdaşı sayılan Hindistan’da hükümdar olan Çandragupta Maurya’nın (M.Ö. 321-297 ) kitaptaki öneri, tavsiye ve nasihatlerden yararlanması amacıyla ayrıntılı bir tarzda yazmıştır. Eğitici ve öğretici bir niteliğe sahip bir kitap sayılır. Kautilya, bu eserinin önsözünde, şunu belirtmiş: “Bu kitap, yönetecek kişilere rehber olmalıdır. Çünkü hükümdar, sistem ve onun mekanizmasıyla yakından ilgilenmek suretiyle devletin birlik ve bütünlüğünü sağlar, iktidarını güçlendirir.”

Arthashastra ve ilgili diğer eserleri, Çinli Sun Tze’nin Savaş Sanatı kitabı, Gupta Hükümdarlığı'nın yıkılmasıyla (M.S. 550) birlikte gizemli bir tarzda kaybolmuştur. Yaklaşık 1400 yıl sonra yani 1904’te tekrar bulunmuş; 1909’da Hintçe baskısı yapılmıştır. 1915 yılında İngilizceye çevrilmiş; bunu Rusça ve Almanca çevirileri izlemiştir. Yakın zamanlarda ise Hint Hava Kuvvetleri komutanlarından Vinay Vittal konuya ilişkin kapsamlı bir tez hazırlarken (yıl 2011), Amerikan Hava Kuvvetleri’ne bağlı İleri Havacılık ve Uzay Araştırmaları Okulu da benzer bir yola başvurmuştur. Bu antik kitabın siyaset, dış ilişkiler ve savaşa dair bölümleri, 2010 yılında Hint dış politikasının eğitim müfredatının temel eserleri arasına alındı. Hindistan yönetimi, 2014’te Güney Asya’nın güvenliğine yönelik elverişli bir ortam hazırlamak için hazırlanırken Çanakya’nın bahsedilen bu eserinden yararlanmaya başladı.

İlginçtir; çağımızdaki yönetim teorileri ve anlayışları, ta milattan önceki zamanlarda buna ilişkin tezlerini kaleme almış olanlarınkine birçok noktada benzeşir. Sözgelimi yönetimde vizyon, misyon ve motivasyan bahsedilen eserin temel taşlarından sayılıyor. Mesela o der ki; “şimdiki zamanın işi iktidarı almak ve onu etkin biçimde sağlamlaştırmaktır. Kazanılanın (iktidarın) alanını genişletmektir. Yani bir potansiyeli tanımlayarak onu gerçekleştirmektir. Gelecek zamanın göreviyse, kazanımları çeşitlendirmek ve farklı bir geleceğe hazırlanmaktır.”

Siyaset bilgesine göre; Hükümdar veya Prens, devlet yönetiminde üç temel konuda yoğunlaşıp eğitilmelidir: Ekonomik yönetim (Arthashastra), dış ilişkiler (Nitishastra) ve siyaset bilimi (Dandaniti). Aynı zamanda o, devlet çarkının dönebilmesi için insan kaynaklarının geliştirilmesinden yanadır. Yönetim kademelerinde yer alacak insanlarda aranan nitelikler şöyle sıralanmıştır: Yoğunlaşma gücü, karakter/mizaç, düşünme yeteneği/melekesi (teknolojinin baskın olduğu günümüzde daha çok IQ olarak geçer), iletişim becerisi, gözlem ve dikkat gücü… Bu vasıflar günümüz bürokrasi/teknokrasi dilinde bilgi/birikim, liyakat ve tavır diye adlandırılmaktadır.

İnsan davranışını iyi gözlemlemiş olan Kautilya, kişinin mutlaka kaçınması gereken “alt şer” (kötü huy ve edim) tespit etmiştir: İhtiras, asabilik, açgözlülük/tamah, beyhudecilik, gurur ve aşırı heveskârlık…

Siyasetin “akıl hocası” unvanını hak eden Kautilya, zeki hükümdarlara yönelik tavsiyelerinde ülkenin çıkarlarını dayanacağı üçlü sacayağı saptıyor: Güvenlik, zenginlik ve itibar. Bunların her biri, diğeriyle irtibatlıdır. Sözgelimi iyi bir yönetim (yönetilenlerin refahını yükseltmek anlamında) iyi/güçlü bir ekonomiye (zenginliğin gerçekleştirilmesi, kâr elde edilmesi manasında) yol açar. Bu da hükümdar mülkünün (memleket topraklarının) giderek genişlemesinin zeminini hazırlar.

Arthsashastra sadece bir ekonomi ve siyaset yönetimi hakkında ciddi bir rehber değildir. Aynı zamanda diplomasinin “kutsal kitabı” (bazılarının deyimiyle diplomasinin Tevrat’ı) sayılır. Kitaptaki diplomasi felsefesinin genel çerçevesi şöyle belirlenmiştir: Dış politika stratejisinde zor ve şiddet kullanma mubah görülmesine rağmen gerçekçilik kuralını gözeterek daha yumuşak diplomatik yaklaşımlar, bir anlamda taktik esneklikler önceliklidir. Bu düzlemde dış tehditler, başka hükümdarlıkların, diğer krallıklara karşı kendilerini üstün gösterme gayretleri ve yükselme hırslarıyla bağlantılıdır.

Arthashastra'nın orijinali.

Siyaset filozofunun diplomasiden anladığı şudur: Diplomasi, öncelikle dünyayı fethetme ve istikrara kavuşturma misyonunu gerçekleştirmektir. İyi bir hükümdarın geçiş aşamasında baş aşağı giden bir devleti sağlam ve istikrarlı hale getirmesine yardım edebilecek dış kaynaklı altı önlemden söz edilebilir. Bunlar istikrarlı devletten ilerleyen ve kalkınan bir devlet modeli inşa edebilmektir. Bu hususta izlenmesi gereken siyaset tamamen göreli bir iktidara, stratejik ortama (yöresel veya bölgesel şartlara/bir anlamda jeopolitik koşullar) ve siyasi durumun dinamizmine bağlıdır. Siyasetin amacı devletin kudretini, düşmanın aleyhine olacak şekilde güçlendirmektir. Arthashastra’da kayda geçen bu belirleme, muhtemelen politik gerçekçiliğin ilk kapsamlı formülü olarak kabul edilmektedir. Aynı bağlamda savaş, devletin dış politikasının ifadesidir. Dolayısıyla ülkedeki bütün iktidar unsur ve imkanlarının, devletin sürekli avantaj kazanması için kullanılması tavsiye edilmektedir. Aslında burada büyük bir stratejinin ana hatları sunulmuştur.

Aynı siyaset bilimci, dış politikanın (diplomasinin) başarısı için geniş bir çerçeve çiziyor: İstihbarat elde etmek, hafıza (geçmişe ilişkin bilgilerden ve tecrübelerden yararlanıp) tazelemek, konuşmada netlik kazanmak, siyasi bilgiye sahip olmak, kaynakları temin etmek maksadıyla yeterli moral biriktirmek ve hazırlıklı olmak.

Kautilya’nın bu bağlamda sunduğu en ilginç fikirlerden biri “devletler arası Mandala teorisi”dir. Mandala, evrenin şematik görsel temsilidir ve bu birçok Asya kültüründe ortak sanatsal bir simgedir. Ona göre, kendi krallığımızı dairesel bir mandala’nın merkezinde düşünürsek, krallığımızı çevreleyen alan düşmanlarımızın toprağı olarak görülmelidir. Düşmanlarımızın topraklarını çevreleyen daire ise düşmanlarımızın düşmanlarına aittir. Birçok ortak çıkarımız olacağından onları müttefiklerimiz olarak görmek gerekir. Düşmanlarımızın düşmanlarının topraklarını çevreleyen daire ise düşmanlarımızın müttefikidir. Sonra da iç içe ve eş merkezli 12 daireyi incelemiş ve mandala’da bulunduğu yere göre her devlete karşı yaklaşımın ne olması gerektiği konusunda ayrıntılı tavsiyelerde bulunmuştur.

Yönetme sanatı düzleminde, Çanakya’nın hükümdarlara yönelik nasihatleri şöyle özetlenebilir: Yönetici, çeşitliliği ve farklılığı içeren ekonomiyi yönetirken etkin, aktif, üretken, dirayetli, tedbirli ve dikkatli olmalı. Ekonomi çeşitliliği şu alanları kapsar: ormanlar, su kaynakları, madenler, üretim faaliyetleri, ticaret, pazarlar, yollar, limanlar ve ambarlar…Hepsinin verimli kullanılmasında yarar var.

Etkin yönetim, gerçekçi hedefler ile karşınızda duran hedeflerin tespit edilip ona uygun hareket edilmesi demektir. Bu noktada gereğinden fazla gayretkeşlik yapılmamalıdır. Zenginlik/bolluk, ekonomik faaliyete bağlıdır. Yöneticinin iyi/doğru rehberliği ve idareciliği, şimdiki ve gelecekteki kalkınmanın güvencesidir. Yöneticinin ekonomik alandaki faaliyetsizliği, hükümdarlığı yıkıma götürür. Yönetici, boş bir hazinenin krallığın zayıflığı anlamına geldiği ve kolayca devrilebilir olduğu noktasını hep aklında tutmalıdır. Kârlılık sadece fiyatların artması değil, aynı zamanda gelecekteki büyümede öngörülecek yatırımlar manasına da gelir. Suların nasıl kullanılacağı gayet önemlidir. Akan bir su için açılacak küçük bir kanal/ark, kurumuş dere (veya çay, nehir) yataklarında büyük kanallar açmaktan daha yararlıdır. Bu sonuncusu büyük yatırımlara ihtiyaç duyar. İdeal bir hükümdar, yüksek nitelikli bir önderlik becerisi taşıyabilmeli; zeki, enerjik ve kişilikli olabilmelidir. Yönetici, sadece başkalarının yardımıyla hükümdar olabilir. Onun yalnız dört danışmanı ve devlet çarkının idare edebilecek yeterli sayıda üst düzey personeli/memuru (Sanksriktçe ve Hintçe Mantris) olmalıdır. Hükümdar kontrol edebileceği alanı sınırlı (yetkileri açısından) sınırlı tutmalı; iktidarı merkezileştirmekten (tek adam yönetimi gibi) uzak durmalıdır. Zira tek tekerlek, arabayı yürütemez… Yönetici, danışmanlarını seçerken gayet titiz olmalı; bu tür danışmanların nitelik, özellik ve yetenekleri konusunda açık (derin) bilgi sahibi olmalıdır. Onların uygulamalarını, tecrübelerini, düşünce tarzlarını, yargıya varabilme yöntemlerine ve becerilerini göz önünde bulundurmalıdır. Bu arada hükümdara olan sadakatlerini da dikkate almalıdır.

Çanakya'nın tasviri.

Çanakya; önderlik, bilgi/bilme, beceri, planlama ve başarı konusunda ince ayar ölçütler ortaya koymuştur. Örneğin bilgi ve bilmek konusunda şunları yazmış: “Becerideki küçük bir farklılık, sonuçları açısından devasa farklılıklara yol açabilir. Kişinin mesleğindeki temel hedefi/amacı, teşhis etmek olmalıdır. Bağlı olarak elde edilen ve geliştirilen farklılıklar süper neticelere götürür. Bilgi önemlidir ve birikimdir. Böyle bir bilgi/bilme olgusu, giderek büyüyebilir. Her bilgi parçası, başka alanlardaki bilgi parçalarıyla bağlantılıdır. Bilgi ve bilme edimindeki hamle yeni fırsatlar ortaya çıkarır ki, bunun da alanı habire genişler ve çeşitlilik kazanır. Düşünme de yaratıcılıktır. Sen, kendi düşünme tarzınla kendi dünyanı yaratabilirsin. Durum ve halk, bu bilgiyi onlara sunmak için vardırlar. Fikrini değiştirdiğinde hayatını da değiştirmiş olursun. Hayatını kontrol altında tutmak için senin aklını değiştirmen şarttır.

Planlama konusunda özdeyiş gibi bir belirlemesi var siyaset filozofunun: “Planlamada başarısızlık, aslında başarısızlığın planlanması demektir. Her etkin performans, sıkı bir hazırlık zemine gerektirir. Dolayısıyla amacın konusunda kararlı ve dirayetli olmalısın ama amaca ulaşmak için esnekliği asla ihmal etmemelisin!”

Önderlik şudur: “Karar almada yetenekli olunmalı; geri dönüşlere ve hasımlara karşı gayet dirayetli davranılmalıdır. Çünkü iktidar, onu en kararlı ve etkili biçimde kullananın yanına gider. Liderler, yönettikleri insanların ihtiyaçları, duyguları ve motivasyonları noktasında son derece hassas olmalıdır. Önderliğin kurulması onur, doğruluk ve dolaysız iletişimdir (ilişkidir). Önder kişi, uzağı önceden öngörebilme ve geleceği tahmin edebilme kabiliyetini geliştirmelidir. Öz disiplin, liderin en önemli vasıflarından biri olmalıdır.”

Arthashastra kitabında ele alınan başarı ölçütlerine bakalım: “Herhangi bir girişimdeki başarının en önemli kuralı, pragmatizmdir. Yeni bir fikrin/düşüncenin nereden, nasıl ve ilkin kimin tarafından ortaya atıldığını asla sorma. Soracağın biricik soru şu olmalıdır: Bu fikir, gerçekçi midir ve işe yarar mı? Evrensel ölçüde bazı kurallar vardır. Bunlar değişmezler. Bunları göz ardı etmenin mazereti olmaz. Kuralları ihlal etme, kişiyi işini eksik/kusurlu yapmamaya, asabiyete ve başarısızlığa götürür. Başarı, faaliyete ihtiyaç duyar; faaliyet ise, girişim (inisiyatif) ister. Başarı için arka plan ve destekleyici bilgileri toplamak önemlidir. Çünkü destekleyici arka plan bilgileri, doğru eyleme/faaliyete götürür. Her olayın ve faaliyetin özgün bir nedeni vardır. Yani başarı, tesadüfen gelmez. Kazara elde edilmiş bir başarı yoktur; o, şansa bağlı değildir. Nasip kısmet meselesi de değildir. Başarı, çok iyi düşünülmüş bir faaliyetin sonucudur.”

Genel tespit şudur: Arthashastra, zamanla sınırlı olmayan büyük bir strateji kitabıdır. Batılı doğubilimcilerin de kanaati bu yöndedir. Örneğin Fransız jeopolitika ve savaş uzmanlarından Gérard Chaliand, bu kitaptaki metinleri, antik çağdaki dünyanın en büyük siyasi ve strateji tezleri olarak görüyor. Ona göre; çok yönlü rekabetin olduğu zamanlarda bir devlet kurup ayakta tutabilmenin anahtarı bu kitaptadır. Alman ekonomi ve politika uzmanı, düşünür ve sosyolog Max Weber, Arthashastra’yı Makyavelli’nin Prens isimli kitabıyla karşılaştırır ve Amerikalı siyaset teorisyeni Dr. Roger Boesche gibi, Çanakya’yı, realist politikanın büyük ustası diye niteler. Kuşkusuz bu realist/gerçekçi politika; içinde acımasız, amansız, insafsız, hile ve kurnazlıkla dolu bir dizi uygulama ve taktiği de barındırabiliyor. Hint uygarlığında simgeler ve efsaneler konusunda araştırmalarıyla tanınan Alman antropolog Heinrich Zimmer, söz konusu kitabı ekonomi, siyaset, diplomasi ve savaş antolojisi biçiminde tanımlıyor.

Kautilya yahut Çanakya’nın siyaset ve ekonomiyi yönetme bilimine dair eskimeyen bu öğüt ve tavsiyelerini içeren Arthashastra kitabını, 16 yıldır ülkenin içinde bulunduğu ekonomik, siyasi ve askeri krizlerden kurtaramayan AKP üst düzey yönetimine, müzmin muhalefetten bir türlü kurtulamayan CHP’li sorumlulara ve olayların peşinden sürüklenip günübirlik politikalarla yetinen, özellikle kuşatılmışlıktan çıkmanın strateji ve taktiğini belirleyememiş HDP yönetimiyle ve diğer sol kesimlere önermek gerekmez mi?