Doğadan yabancılaşma ve çocuk

Doğayla hakiki bir ilişki kurmak sadece doğanın korunması için elzem değil aynı zamanda insanı daha barışçıl, dünyayı da sömürüsüz kılacak şeylerden biri. Ancak bununla da sınırlı değil. Doğa çocuk ilişkisine dair bir başka boyutu Sue Palmer, Zehirlenen Çocukluk kitabında aktarıyor. Palmer’a göre dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun çocuklarda bu kadar yaygın olmasının sebeplerinden biri de çocuğun/insanın doğadan kopuşu.

Google Haberlere Abone ol

Bir gün annem mutfakta lavaboya konan bal kasesi sebebiyle söyleniyordu. Anneler hep söylenir! Şöyle diyordu: Arı ayaklarında bir kaç polen tozuyla kaç kez kovana gider gelir. Nasıl emeklerle yapıyor balı. Neden ziyan ediyorsunuz.

Doğadan yabancılaşma “medeniyetin”, şehirleşmenin ve kapitalizmin bir sonucuydu muhakkak. Ancak sonunda bir “medeniyet” kaybını getirdi. Doğaya saygı ve minnet duyan, doğayı, rüzgarı, döngüleri izleyen insan, doğadan bağımsız şehirler inşa ettikçe doğaya olan saygısını da yitirdi. Zamanla kendisini her şeyin efendisi ilan etti. Dengeyle yaşamdan, gücü yeten yetene bir egemenlik düzeni ortaya çıktı. İnsanın doğanın bir parçası olduğu sistem yerine yerleşen bu insan merkezli sistem için her şey alınıp satılabilir olduğu oranda oldukça yıkıcı. Binlerce yılda oluşan doğanın tahrip edilmesi, sıklıkla karşımıza çıkan hayvana eziyet görüntüleri, denizi doldurma çabaları ve niceleri bunun tezahürleri.

Bu yıkıcılığa karşı yeniden doğayla hakiki bir ilişki kurmamız zaruri. Peki çocuklar? Çocukların doğayla hakiki bir ilişki kurmasına yönelik ne yapılabilir? Bu konuda çocuklar için hazırlanan çeşitli yayınlar ve çocuklara yönelik çalışmalar bulunuyor. İklim değişikliği, yok olan türler, kutupların erimesi gibi konularda okul öncesi dönemi de kapsayacak şekilde çeşitli çocuk kitaplarının bir popülaritesi bile var. Burada temel soru yetişkinlerin daha doğrusu sistemin sebep olduğu bu yıkımın yükünü çocuklara yükleyecek, çocuğu kaygılandıracak ve korkutacak bilgileri gerçekten çocuklara aktarmalı mıyız? Yoksa çocuğun doğayı tanımasına, keşfetmesine olanak sağlayacak bir rehberliği mi tercih etmeliyiz? Cevabın ikincisi olduğuna inanıyorum.

Özellikle okul öncesi dönemde. İlerleyen yaşlarda ilişki çocuğun sorunlar hakkında bilgi edinmesine, sürece dahil edilmesine yönelik olabilir. Doğa çocuk ilişkisinin yaşlara göre nasıl içerik kazanması gerektiğine dair bir yazı için buraya bakabilirsiniz. Ancak en başta çocuğun doğayı, canlıları tanımasına ve ona sevgi geliştirmesini desteklemek, olanak sağlamak ilk adım olarak görülebilir.

Doğayla hakiki bir ilişki kurmak sadece doğanın korunması için elzem değil aynı zamanda insanı daha barışçıl, dünyayı da sömürüsüz kılacak şeylerden biri. Ancak bununla da sınırlı değil. Doğa çocuk ilişkisine dair bir başka boyutu Sue Palmer, Zehirlenen Çocukluk kitabında aktarıyor. Palmer’a göre dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun çocuklarda bu kadar yaygın olmasının sebeplerinden biri de çocuğun/insanın doğadan kopuşu. Her yere taşınan, ayağı taşa toprağa değmeyen bir çocukluk dönemi çocuğa zarar veriyor. Palmer, buna deva olarak ise çocukla doğa yürüyüşlerini ve doğa keşiflerini öneriyor.

Hem çocukların gelişimini desteklemek, hem de çocukları insan merkezli yaklaşımdan korumak için çocuklara ve muhtemelen bu bilgileri unutmuş yetişkinlere doğayı, tabiatı anlatan kitapların yanına bir de müzik ekleyebilirsiniz. Burada detaylı olarak yer almayan ancak listemizde bulunması gereken başkaca kitaplar elbette var. Bunlar; insanın doğayla hoyrat ilişkisini anlatan, Cömert Ağaç - Bulut Yayınları; Tübitak’ın ağaçlar, çiçekler, böcekler vb konularda ürettiği tanıtıcı kartlar ve rehberler; doğal hayatta büyüyen bir çocuğun medeniyetle çelişkisini anlatan Özgür - Taze Kitap; Aileler arasındaki düşmanlığa tepki olarak ormanda yaşamaya başlayan Ronja’nın öyküsünü anlatan Ronja: Haydut Kızı - İthaki ve dokuz farklı ülkeden dokuz toprak ve doğa masalını bir araya getiren Toprak Ana Masalları - Paraşüt Kitap; bunlardan bir kaçı.

DOĞA GÜNCESİ

Doğa Güncesi, Kay Maguire, çev. Ali Berktay, İş Bankası Kültür Yayınları, +6.

Doğa Güncesi; basit bir hatırlatmayla başlıyor. “Doğa her yerdedir; sokakta, tarlada, gölette, bahçede, ormanda”. Sonrasında da mevsim döngüleri boyunca doğada yanı başımızda olan değişiklikleri detay detay anlatıyor.

Kitap; sokak, tarla, gölet, meyve ve sebze bahçesi ile ormandaki dönüşümü dört mevsim için tek tek ele alıyor.

Her mevsim için buralarda yaşayan canlılar, bitki örtüsünde değişiklikler ve bu değişiklikleri nasıl izleyebileceğimize dair bilgiler paylaşılıyor.

Nar bülbülleri bahar sabahları erken saatlerde neden şakır, göletteki yavru kurbağalar nereye gitti, yazın hangi bitkileri bulabiliriz, sonbaharda toplanma vakti gelen yumrulu bitkiler hangileri, sokakta denk gelebileceğimiz hayvanlar nelerdir gibi bir çok bilgi kitapta yer alıyor.

Doğa Güncesi aynı zamanda doğa yürüyüşlerinde doğayı hissetmeyi ve tanımayı sağlayacak yönergeler içeriyor. Bu yönergeler çocukla doğaya doğru bir keşfe çıkmak, doğayı tanımak ve doğayla bağ kurmak için ilk adımlar olabilir. Kitap, doğanın hem güncesi hem de rehberi.

TENEKE ORMAN

Her şey tohumla başladı.

Tenek Orman, Helen Ward, çev. Şiirsel Taş, Remzi Kitabevi, +5.

Güneşin ve gökyüzünün görünmediği bir çöplükte yaşardı adam. Bir orman düşü kurardı. Sonra aklına bir fikir geldi. Çöplükten, teneke bir orman yarattı. Bu Teneke Orman’da her tür ağaç, hatta kuşlar vardı. Ama tenekeden.

Günlerden bir gün teneke ağacın dalına bir kuş kondu. Gerçek bir kuş. Sonra başka bir kuş. Kuşlar tohumlar getirdiler teneke ormana. Tohumlar toprağa karıştılar. Ve her şey bir tohumla başladı. Günler günleri kovaladı ve teneke ormanın yerini yemyeşil bir orman aldı.

Teneke Orman; yıkımdan ve yokluktan yeniden yapmanın masalı. Özellikle doğanın sorunlarını çocukla tanıştırmak gibi bir amaç varsa; çocuğu, tohumun taşıdığı umutla da tanıştırmak lazım. Teneke Orman tam olarak bunu yapıyor. Bir çöplükten bir orman yaratmanın olanağını gösteriyor ve umut aşılıyor.

CANIM AĞACIM

Canım Ağacım, Jaques Goldstyn, çev. Mehmet Erkurt, Can Çocuk, +6.

Bir çocuğun en yakın arkadaşı bir ağaç olabilir mi? Pek tabii ki de olabilir. Kahramanımız yalnız bir çocuksa, diğer çocukların oyunlarına katılmıyorsa, doğayla bir dostluk kurabilir ve en yakın arkadaşı da bir ağaç olabilir. Ama o sıradan bir ağaç değil. Bertolt adında çok yaşlı bir meşe ağacı. Belki de en az 500 yaşında.

Canım Ağacım, farklı ve yalnız olmakla barışık bir çocuğun ağaç ile dostluğunu anlatıyor. Ağaç çocuğun gizlenme yeri. Bazen labirent, bazen sığınak bazen de bir kale. Oradan insanları izliyor, hayvanların peşine düşüyor, kargayla arkadaş oluyor, arılardan kaçıyor. Daha fazlasıiçin ise bahar gelmeli. Çünkü baharda gür yeşil yapraklarıyla harika bir sığınak Bertolt. Bahar kışı aşıp geldiğinde ise Bertolt uyanmadı. Neden acaba?

Canım Ağacım bir çok katmandan oluşuyor; bir yanda farklı olmanın sevilmediği bir dünyada farklı bir çocuk olmakla barışmak var ki bu durum gayet özgüvenli ve eğlenceli bir biçimde resmedilmiş. Bir yanda yaşlı bir ağaç üzerinden doğayla ve diğer canlılarla kurulan dostluk var. Bir yandan da bir kaybın ardından o kayıpla nasıl başa çıkılabileceğine dair ferahlatıcı yollar sunulmuş. Bu çok katmanlı hal, kitabı çocuklar için hem güçlendiren hem de çocukları doğayla arkadaş olmaya çağıran bir içerik sağlıyor. Belki de kitabı okuyan çocuklar da ağaç arkadaşlar edinir kim bilir.

GÖKYÜZÜ KİMİN?

Çocuk şarkıları alabildiğine politik elbette. O zaman bu politika insan merkezli bir politikadan doğa merkezli bir perspektife neden dönmesin ki? Şubadap Çocuk da Gökyüzü Kimin? albümüyle “Baltalar Elimizde” dönemi kapandı diyor ve yeni çocuk şarkılarını müziklendiriyor.

Gökyüzü Kimin, Şubadap Çocuk ekibinin doğa ve ekoloji temalı çocuk şarkılarından oluşan albümleri. İçinde Çekirdeksiz Domates, Su, Sivrisinek, Irmaklar Özgür Akacak, Zeytin Ağacı, Kurbağa Korosu, Dinleyin Paragözler, ve Gökyüzü Kimin? şarkıları yer alıyor. Şarkılar; çocuklara doğa ve insan ilişkisine dair sorular soruyor; ağaçlara, kurbağalara ve sivrisineklere sahip çıkıyor. Albümün içinde GDO sebebiyle kaybettiği çekirdeklerinin peşine düşmüş bir domates de var, suyun ticarileşmesi, dereler de...

Ama konular öyle erken yatalım erken kalkalım didaktikliğinde müzikle buluşmamış. Şarkılar çocuklarla yapılan atölyelerle biçim almış. Üstelik albümde yer alan Çekirdeksiz Domates ve Sivrisinek şarkılarının öykü kitapları da bulunuyor.

Gökyüzü Kimin albümün tüm şarkıları buradan dinlenebilir, indirilebilir ve yaygınlaştırılabilir.