İktisat ve Toplum editörü Çolak: Sırtımızı ne iktidara ne de muhalefete dayadık

Prof. Dr. Ömer Faruk Çolak, editörü olduğu İktisat ve Toplum dergisinin geleneksel iktisat teorisine eleştirel yaklaşan yayın çizgisi ile alanında tek dergi olduğunu belirtiyor. Derginin, bağımsız bir dergi olduğunu vurgulayan Çolak, "Sırtımızı ne iktidar partisine, ne de muhalefet partilerine dayadık. Biz cumhuriyetten, demokrasiden yana olan tarafız" diye ifade ediyor.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - 2010 yılının Ekim ayında, Ankara’da Efil Yayınevi’nin bir markası olarak kurulan İktisat ve Toplum dergisi, 'güncel iktisat konularının ele alındığı; iktisat ve diğer disiplinlerden Türk veya yabancı akademisyen ya da uzmanların bilim, felsefe, kültür-sanat alanlarındaki çok değerli yazılarının yayımlandığı' bir platform olma özelliği taşıyor. İktisat ve Toplum dergisi editörü Prof. Dr. Ömer Faruk Çolak ile Türkiye dergiciliğini, editör – yazar ilişkisini ve dergicilikte gelenek mefhumunu konuştuk.

İlk olarak, bilimi, kültürü ya da sanatı konu edinen herhangi bir yazı kaleme alan bir yazar, derginize nasıl ulaşıyor?

Yazarlarımız, derginin internet sayfasından ya da dergiye ait e-posta hesapları aracılığıyla bizlere kolayca erişebiliyorlar. Ayrıca sosyal medya hesaplarımızı kullanarak da bize ulaşmaları mümkün.

İktisat ve Toplum dergisi, varoluş ve biçimleniş durumunu hangi felsefi temel üzerine şekillendirir? Düşünsel sürecinizin altyapısını hangi sözlerle anlatırsınız?

Biz bir iktisat dergisiyiz. Ancak, iktisadın sosyal bir bilim olmasından dolayı diğer alanlarla da iç içe geçmişliği söz konusu. Yani İTD’nin ilgi alanına felsefe, sosyoloji, tarih ya da siyaset bilimi de giriyor. Bunun yanında sanatın her alanına dergimiz açık, zaman zaman gelen yazıları yayımlıyoruz. İTD’nin elbette bir duruşu var. Öncelikle biz bağımsız bir dergiyiz. Sırtımızı ne iktidar partisine, ne de muhalefet partilerine dayadık. Adına STK denilen, çoğunluğu egemen güçlerin sesi haline gelmiş hiçbir kurumla da ilişkimiz yok. Hedefimiz iktisat konularını güncelliğin içinde boğulmadan teorik temelleri ile analiz etmek. Bunu söylerken elbette apolitik bir dergi olduğumuzu söylemek istemiyorum. Biz cumhuriyetten, demokrasiden yana olan tarafız. Yine Atatürk’ten yanayız.

Dergicilikte editör- yazar ilişkisini nasıl yorumlarsınız? İlk kez bir dergiye yazı gönderen bir yazarın, editörle ilişkisi, ona bakış açısı ne oluyor?

İTD’de editör-yazar ilişkisi oldukça sıkı, çünkü çoğunlukla gelecek sayıda derginin ana konusunu yazarlarımıza/akademisyenlere duyuruyoruz. Bundan dolayı o sayı ile ilgili olarak öncelikle alanında çalışan akademisyenlerle bağlantıya geçiyoruz. Kimi zaman yazardan/akademisyenden dergiye yazı yazmasını biz istiyoruz. Bazı yazarlarımız nerede ise sürekli yazıyor. Onların emeği olmasa bu dergi zor çıkardı. Bu yazarlarımız arasında Erinç Yeldan, Osman Aydoğuş ve Osman Arolat’ın adlarını özellikle anmak isterim. İlk kez yazı gönderecek olan yazarlarımız oldukça heyecanlı ve hevesli oluyor; tabii biz de öyle. Onların şevkini kırmamak ve alana yeni soluklar katmak adına kendilerine olabildiğince hızlı cevaplar vermeye; topluma fayda sağlayacak ya da güncel konuları iyi bir şekilde ele alan yazıları, hemen o anki sayımızda yayımlayamasak da gelecekteki sayılarımızda ya da dosya konusunun uygun olduğu bir sayımızda yayımlamaya çalışıyoruz.

'DÖVİZ KURU DERGİMİZİN RENKLERİNİ ÇALDI'

Bu seneki üretiminiz nasıldı? Ekonomik krizin yaptırımı oldu mu? Krizin sürekliliğinden ve üretiminizin niteliğini etkilediğinden bahsetmek mümkün mü?

İTD aylık çıkan bir dergi. Krize rağmen yayın süremizden taviz vermedik fakat renkli ve beyaz kâğıttan, enzo kâğıda ve siyah-beyaz renge döndük. Yani döviz kuru artışı dergimizin renklerini çaldı. Son olarak da derginin fiyatını 3 TL artırdık. Buna rağmen ciddi şekilde zorlanıyoruz, çünkü kâğıt fiyatları artarken, döviz kuru artışı da gelince adeta belimiz büküldü. Daha önce söz ettiğim yayın politikamız nedeni ile hemen hemen hiç reklam alamıyoruz. Buna rağmen direniyoruz. Nereye kadar, soru işareti.

Sosyal medyanın okur ile iletişimde dergiciliğe ne gibi katkıları oldu? İnternetin üretim tüketim bağlamında etkisi sizce nedir?

Sosyal medya, bizim gibi reklam almamasının yanında, reklam da yapamayan dergiler için bir tanıtım alanı yaratıyor. Ancak elektronik yayıncılık elbette tirajımızı etkiliyor. İTD elektronik olarak da çıkıyor. Elbette yine ücretli. Yayıncılık alanı Türkiye’de hızla oligopol piyasasından tekelleşmeye doğru gidiyor. Böyle giderse okuyucu tek gazete, tek dergi okuyacak. Tabii okursa.

'ARTIK YALNIZCA İNTERNET TEK SESLİLİĞİ KIRABİLİYOR'

İçinde bulunduğumuz yıllar itibariyle portal ve dergi sayısının artması durumunu nasıl yorumlarsınız? 70’li ve 80’li yıllara nazaran, niceliğin ve niteliğin –olumlu ya da olumsuz- değiştiğini söylemek mümkün mü?

Sesini basılı yayın organlarında duyuramayanlar için internet önemli bir alan. Çok fazla portal var. Bu da doğal olarak niteliği düşürüyor. Yine bu gelişmeyi olumlu karşılıyorum, çünkü Türkiye hızla tek sesliliğe gidiyor. İnternet, bu tek sesliliği kırmak için artık tek alan haline geldi diyebilirim.

'TOPLUMUN HER KESİMİNDE CİDDİ BİR ÖZGÜRLÜK TALEBİ VAR'

Yazın dünyasının özellikle Gezi ile beraber insanların politikleşmesi sonrası, talep görmesinin dergiciliğe olan etkisi nedir sizce? Bu durum üretiminizi nasıl etkiledi?

Türkiye daha Gezi olaylarını iyi analiz edemedi, hatta anlamadı. Belki on yıl sonra daha doğru analiz edilecek. Ancak, gezinin özlenen politize olmuş toplumu yeterince yarattığını söyleyemeyiz. Bunda ülkenin muhafazakâr yapısı, aynı partinin ülkeyi 16 yıldır yönetmesinin önemli etkisi bulunmakta. Ancak, şunu rahatlıkla söyleyebilirim; çok farkında değiliz ama toplumda, özellikle de genç nüfusta hangi tabakadan gelinirse gelinsin ciddi bir özgürlük talebi var. İTD biraz da bu kesimi temsil ediyor.

Yazın dünyasını biçimsel ve içeriksel olarak şekillendiren ilk ortamın dergiler olduğu düşünüldüğünde, yazarın yazdıklarını ilk olarak dergilerde görmesinin etkisiyle, dergilerin yazara vaat ettiği şeylerden en önemlisinin 'özgüven' olduğunu söylemek mümkün mü? Dergiler, yazara ne vaat eder? Ya da karşıtını da sormak mümkün: Yazar, dergilere ne vaat eder?

Biz yarı akademik bir dergi olmamız nedeni ile yazarlarımızın çoğunluğu akademisyen. Son iki yıldır dergiyi öğrencilere de açtık. Öğrenci makalelerini de yayımlıyoruz. İTD özellikle genç akademisyenler için bir platform. Tam (pure) akademik dergilerdeki yazılar çok okunmuyor, (fakat akademisyene unvan almasına yönelik olarak puan getiriyor) hâlbuki İTD okunmak için yayımlanıyor, bu da akademisyeni/yazarı dergimize çekiyor.

'İKTİSADIN POLİTİK İKTİSAT YAZAN ELİNİ KALDIRMAYA TALİP TEK DERGİYİZ'

Türkiye’de dergi mefhumunun önemli bir gelenek olduğunu söylemek mümkün. Geçmişten bu yana, pek çok yazar bir araya gelerek ortak üretim yapmış, dergiler çıkarmıştır. Kendinizi yakın bulduğunuz bir gelenek oldu mu? 200 sene sonra bugünlerden bahsedildiğinde, üretiminizin hayatla olan ilişkisinin nasıl tanımlanmasını istersiniz?

İTD yayın çizgisi ile alanında yayımlanan tek dergi. Bundan dolayı sekiz yılın sonunda artık yerleşik, aranılan bir dergi olduğumuzu rahatlıkla söyleyebilirim. Biz birinci sayımızdan ya da yirminci sayımızdan sipariş alıyoruz. Dayandığımız bir gelenek elbette var. İTD, iktisadın kurumcu kimliğini temsil ediyor, iktisat teorisine özellikle geleneksel iktisat teorisine eleştirel yaklaşıyor. İTD olarak, iktisadın marjinalist-yeni klasik devrimle üzerine düştüğü elini, politik iktisat yazan elini kaldırmaya talip tek iktisat dergisiyiz.