Prof. Dr. Kayıhan Pala: Şehir hastanelerinin yapımı derhal durdurulmalı!

Kamu-Özel İşbirliği modeliyle yapılan "Şehir Hastaneleri"nin sadece kirası 25 yılda 50 milyar dolar olacak. Sadece bu yıl açılan Şehir Hastanelerinin kirası için bütçeye konulan  2.6 milyar TL ile 150 yataklı 64 hastane yapılabileceğini söyleyen Prof. Dr. Kayıhan Pala, "AKP iktidarı bitse de biz bunu sonlandıramazsak çocuklarımız 25 yıl boyunca dolara endeksli kira ödeyecek. Şehir Hastanesi yapımı hemen bugün durdurulmalı. Yapılan hastaneler bu finansman modeli sonlandırılarak Tıp Fakültelerine devredilmeli" dedi. 

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - 24 Haziran seçimlerinin önemli tartışma konularından biri “şehir hastaneleri” oldu. İktidara göre kamu-özel ortaklığı ile yapılan bu hastanelerle Türkiye sağlıkta sınıf atlayacak. Muhalefet ise söz konusu finans modelinin Türkiye’nin geleceğini ipotek altına alacağını söylüyor. Tartışmalar sürerken Türk Tabipler Birliği bünyesinde kurulan Şehir Hastaneleri İzleme Grubu “Türkiye’de Sağlıkta Kamu-Özel Ortaklığı Şehir Hastaneleri” adı verilen kitap çıkardı.

İletişim Yayınları’ndan çıkan kitapta Şehir Hastaneleri Sabri Öncü, Mustafa Sönmez, Uğur Emek, Özgür Erbaş, Eriş Bilaloğlu, Raşit Tükel, Cavit Işık Yavuz ve Çiğdem Toker’in yer aldığı iktisatçılar sağlıkçılar, hukukçular ve gazeteciler tarafından tüm yönleriyle ele alındı. Kitapta ayrıca açılışı yapılan Mersin, Adana, Yozgat ve Ankara Şehir Hastaneleri ile ilgili ilk deneyim örnekleri anlatıldı. Kitabı derleyen Prof. Dr. Kayıhan Pala ile Şehir Hastaneleri modelini konuştuk. 4’ü hizmete giren 2023 yılında sayısı 32’ye yükselecek Şehir Hastanelerinin tahminlerine göre Türkiye’yi 2050 yılına kadar sadece kiralarıyla 50 milyar dolarlık borç yükü ile karşı karşıya bıraktığını anlatan Pala şunları söyledi:

TTB 2011’DEN BU YANA ANLATIYOR: Türk Tabipler Birliği (TTB) 2011’de bunu konuyu gündeme getirdi. İngiltere’den bu konuda çalışan uzmanların da katıldığı uluslararası sempozyum yaptık. Model sağlık çalışanlarını da temelden etkileyeceği için konu TTB’nin temel çalışma alanlarından biri haline geldi. 2017 yılında da Şehir Hastaneleri İzleme Grubu kuruldu. Son 2 yılda 10-12 şehirde bu hastaneleri topluma anlatan toplantılar düzenledik. Bugüne kadar da 3 kitap yayınladık. Bu son çıkardığımız kitap ise TTB çatısı altında olmayan uzmanların da katkılarıyla şekillendi.

MODEL İNGİLTERE’DEN: 1990’ların başında İngiltere’de Birleşik Krallık’ta ortaya çıkmış bir model. Eskiyen İngiliz Hastaneleri kamu özel ortaklığı adı verilen sistemle yenilemeye gidiyor. Kamu arazisi üzerine hazırlanan bina projesi üzerinden ihaleye çıkıyor. İhaleyi alarak binayı yapan şirket daha sonra tıbbi destek hizmetlerini de veriyor. AKP, bu model İngiltere’de uygulanmaya başlandıktan sonra 2007’de Sağlık Hizmetleri Temel Kanununa ek bir madde koyarak Türkiye’de de bunun önünü açtı. Bizde amaç eski binaları yenilemek değil, şehir dışında devasa yeni hastaneler inşa etmek oldu. Buradaki temel mesele sağlık alanında kürasel sermayeye yeni kaynak yaratmak.

SADECE ADINDA KAMU VAR: Bu hastanenin “kamu hastanesi” olmasının tek özelliği adında “kamu-özel ortaklığı” geçmesi. Sağlık Bakanlığı İngiltere örneğindeki gibi hazine arazisi ve projesini belirliyor, ihale açıyor. İhaleye bir konsorsiyum katılıyor. Bu konsorsiyum içinde 3 tip şirket var. Bir finansman şirketi, bir inşaat şirketi bir de tıbbi malzeme görüntüleme ile ilgili şirket var. Yapılan ihalelere bakılırsa genelde aynı şirketler alıyor. Halk açık olmayan, ancak davalar yoluyla elde edebildiğimiz ihale şartnamelerine göre 3 yılda yapımı tamamlanacak binaların 25 yıl da işletmesi veriliyor. Bu 3 yılın gerçekçi olmadığı da uygulamada görüldü. 3 yılda bitmeyince artan maliyet de kamunun sırtına yüklendi.

YATAK SAYISI DEĞİŞMİYOR: Sağlık Bakanlığı 30 hastane açacağız, 40 bin yeni yatak diyor. Ama doğru değil. Bu hastaneler açıldıktan sonra o ildeki diğer hastaneler kapanacak. Açılan hastane yatağı kadar yatağın kapanacağı anlamına geliyor. Adana Şehir Hastanesi açılınca yatak sayısı değişmedi. 3011 kamu yatağı, 3025 oldu. Arada 14 yatak farkı var.

MALİYET 2 MİLYAR LİRADAN 25 MİLYARA ÇIKIYOR: Hastane açıldıktan sonra Sağlık Bakanlığı ihaleyi alan şirketlere 2 ana başlıkta ödeme yapıyor. Birincisi kira ve bakım onarımı içeren kullanım bedeli. Bu ihalede belirlenmiş sabit tutar ve 25 yıl ödenecek. Bu tutar dolar bazında belirlendiği için dövizdeki kur farkından etkilenecek, ayrıca paranın değeri analizi adını verdikleri analize göre kur farkı dışında enflasyondan da etkilenecek. Ankara Bilkent Şehir Hastanesi bu yöntemle değil klasik ihale yöntemiyle yapılsa 2 milyar TL’ye malolacaktı. Şimdi 25 yıl boyunca ödecek kirayı topladığımızda yaklaşık 25 milyar TL ödenecek. Bizim yaşımızdakiler için katrilyon.

DESTEK, TIBBİ DESTEK KARI, YATAK DOLULUK GARANTİSİ: Kullanım bedeli dışında şehir hastanesi yerleşkesindeki çiçekçi, pastane gibi ticari gelirlerin tamamı şirketlere bırakılıyor. Ayrıca görüntüleme, laboratuvar işlemleri gibi tıbbi destek hizmetleri ve temizlik, yemek güvenlik gibi destek hizmetleri de bu şirketler tarafından sunulacak. Şirketlere yüzde 70 yatak ve diğer hizmetlerde doluluk garantisi veriliyor.

KALKINMA BAKANLIĞI RAKAMLARI BİZİ DOĞRULUYOR: Bin yataklı Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Başhekimliği yaptım. Hesaplarımıza göre 3.5-4 yıllık kiralarla bu hastanelelerin tamamı klasik ihale yöntemiyle yapılabilir. Temel itirazımız modelin çok yüksek maliyet içermesine. Kalkınma Bakanlığı 2016 yılı raporunda da 18 şehir hastanesi yatırım bedelinin 10.3 milyar dolar, ödeyeceğimiz kira bedelinin 30 milyar dolar olduğunu ortaya kouarak bizi doğruladı. Bu sağlıkta özelleştirmenin yeni yöntemi. Tamamen uluslararası sermaye için yeni sermaye birikim aracı ve yeni kar maksimizasyonu modeli.

İNGİLTERE VAZGEÇTİ: İngiltere Sağlık Bakanlığı son 4-5 yıl içinde bundan tamamen vazgeçti. Çünkü sistem iflas etti. İhaleyi alan şirketler söz verdikleri bazı yükümlülükleri yerine getiremedi. Ek kaynak aktarmak maliyeti büyüttü.

İNGİLTERE'DEN DAHA KÖTÜSÜNÜ YAŞARIZ: İngiltere'den daha kötüsünü yaşarız, çünkü İngiltere merkez kapitalist bir ülke. Bu krizi daha fazla yönetebilir çünkü elinde birikmiş sermayesi var. Türkiye ise çevre kapitalist ülke ve zaten sermayeye ihtiyacı var. Böyle bir kriz durumunda şirketler uluslararası tahkime gidecek, hazine garantisi var.

AKP İKTİDARI BİTSE DE 25 YIL KİRA ÖDEMEYE DEVAM EDECEĞİZ: Dünyada yapılan araştırmalar 600 üzeri yatak sayısı olan hastanelerin verimsiz olduğunu ortaya koyuyor. Bunlar ise 1000-3000 yataklı. Yatak başına kapalı alan miktarının yüksekliği temizliği ısınmasıyla ulaşımıyla ek maliyetler yaratıyor. Tasarlanmasından ihale yöntemine, işletilmesinden kira süresinin uzunluğuna çok sayıda sorun var. AKP iktidarı bitse de biz bunu sonlandıramazsak bizim çocuklarımız 25 yıl boyunca dolara endeksli kira ödemeye devam edecekler. Türkiye'nin kaynaklarını bu kadar kötü kullanmaya kimsenin hakkı yok.

BU PROGRAMLARIN ARKASINDA DÜNYA BANKASI VAR: Sağlıkta Dönüşüm Programından başlayarak bu tip programların arkasında Dünya Bankası var. Şehir Hastanelerini destekliyorlar çünkü uluslararası sermaye sağlık alanında daha fazla kar elde etmek istiyor. Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın uygulandığı 2002-2018 arası rakamlara bakalım. Yılda 2 milyon ameliyat 7 kat arttı, 15 milyona çıktı. 700 milyon kutu ilaç 3 kat arttı, 2 milyar kutuya çıktı.

NÜFUS 80, ACİLE BAŞVURU 110 MİLYON: "Sağlığa erişim arttı" diyorlar. Sağlığa erişim arttıysa acil servislere başvuru sayısı niye bu kadar korkunç derecede arttı. 2015'te 111 milyon acil başvurusu var. Nüfusumuz 80 milyon. Türkiye nüfusundan fazla acil servis başvurusu yapan tek ülke Türkiye. Rutin hizmetlere bu kadar erişim kolaylığı varsa neden? Bu başvuruların dörtte üçünün de acil olmadığını biliyoruz. Dünya Sağlık Örgütü'nün 2018 istatistikleri Genel Sağlık Sigortası kapsamındaki nüfusun ancak yüzde 71'inin istenilen nitelikli hizmete ulaştığını gösteriyor.

ŞEHİR HASTANESİ YAPIMI DURMALI, YAPILANLAR FAKÜLTELERE DEVREDİLMELİ: Çözüm için hemen bugün Şehir Hastanesi yapımı durdurulmalı. İkincisi yapılmış olanları yıkmak diye bir şey söz konusu olmaz. Bu kamu malıdır. Yapılmış olanlarla ilgili en verimli kullanımı tartışmamız gerekir. CHP parti programına Tıp Fakültelerine devrinin en akıllıca yol olacağını koydu. Ama Kamu Özel İşbirliği yöntemini sürdürmeksizin bu devir olmalı. Bu modele son verilmeli. Uluslararası tahkim de olsa "Kardeşim ben paranızı ödemiyorum" diyerek uzlaşma ortamı yaratmak gerek. Bunlar çok maliyetli binalar. 25 yıl kira ödeyeceğimize oranın yapım bedeli neyse onu ödeyip çıkmak en akıllıcası.

BU YILKİ KİRA BÜTÇESİYLE 64 HASTANE YAPILIRDI: Biz yeni kamu hastanesi yapılmasına karşı değiliz. İhtiyaçlar doğrultusunda yapılmalı. Ancak bu yapılırken verimlilik ön plana çıkarılmalı. Bunu yapmazsak kamunun kaynaklarını boşa aktarmış oluruz. Bir hesap yaptık. Sağlık bakanlığı 2018 bütçesine açılmış olan 4 şehir hastanesi ve bu yıl açılacak hastaneler için 2.6 milyar TL kira ödeme bedeli koydu. Bu 2.6 milyarla hastane yapsak arsalar hazineden 150 yataklı tam teşekküllü 64 hastane yapardık. Bir yıllık kira ile 150 yataklı 64 hastane yapabiliyorsak neden 25 yıl boyunca kira ödeyelim. Bu israfı, savurganlığı ortadan kaldıralım, kamu kaynaklarını kamu yararı için kullanalım diyoruz. 25 yılda 50 milyar dolar kira ödeyeceğimizi varsayarsak yılda 2 milyar doların üzerine borç yükü ile karşı karşıyayız. Sadece kira bedeli bu. Sağlık Bakanlığı yılda 10 milyar TL kira ödeyecek. Tüm yatırım bedeli bugüne kadar 6 milyar lira olan bir Bakanlıktan bahsediyoruz. Sağlık Bakanlığı bunun altından nasıl kalkacak. Bütçeden aktarılacak bu kaynak bize herşeye zam, refahtan azalma olarak yansıyacak.