Dinmez Tarla Kuşunun Şarkısı: Kırkından önce ölen şairler...

“Dinmez Tarla Kuşunun Şarkısı” çok yönlü ve işlevsel bir kitap... Çok yönlü ve işlevsel oluşu yalnızca bir antoloji, biyografi, inceleme toplamından daha fazlasını okura sunmasından kaynaklanmıyor. Kitapta yer verilen şairlerin tümü de cumhuriyetin ilanından sonra şiir yazmaya başlamış. Onlar şiiri, yaşamlarının odağına almış dergilerde şiirlerini yayımlamış ve en genci 21, en yaşlısı 40’ında yaşama veda etmiş şairler...

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - “Beyaz ölüm kuşları” Arkadaş Z Özger’in bir şiirinin adı. O şiirden kısa bir bölüm okuyalım:

Sonra bir gün anneler de ölür

Böcekler ve kertenkeleler ölür

Boşalır suyu havuzun kum seddi yıkılınca

Sivrisinekler ve kâğıttan kayıklar ölür

Sonra o gün çocuklar da ölür

Arkadaş Z Özger’i ve onun dizelerini hatırlatan, yeni yayımlanan bir kitap oldu. Ancak şiirle çok yakından ilgili olmasına karşın bu defa, değineceğim bir şiir kitabı değil. Şiirle ilgili, ama seçki, derleme ya da antoloji gibi bir kitap da değil. Ancak içeriğini şairler ve şiirler oluşturuyor. Bu yönüyle bir “şairler kitabı” denebilir. Sanırım doğru tanımlama bu olur. Öte yandan bildiğimiz türden bir “şairler kitabı” da değil. Nasıl bir kitap mı? Geçen günlerde Nilüfer Belediyesi’nin kültür hizmeti olarak yayımlanan kitap, genç denilecek yaşta, kırkından önce ölen şairler ve şiirleri konu ediniyor. Her açıdan ok önemli bir anı ve anma toplamı diyebiliriz. Bir armağan kitap. Hazırlanmasına Türkiye Yazarlar Sendikası’nın öncülük ettiği ve “Dinmez Tarla Kuşunun Şarkısı” adını taşıyan kitabın okurla buluşması Nilüfer Belediyesi’nin desteğiyle sağlanmış.

Başta şiir severler olmak üzere okurun ilgisine ve kültür, sanat tarihinin belleğine sunulan önemli ve yoğun emek sonucu ortaya çıkmış bir çalışma. Her zaman yazarken elimi titreten konuların başında ölüm gelir. Hele de “Dinmez Tarla Kuşunun Şarkısı” gibi kitaplar söz konusu olduğunda içimin titremesi elimin titremesiyle bitmez. Eminim yaşamdan erkenden kopmuş şairleri konu alan kitap için yazmak yazarlar için de hiç kolay olmamıştır. İşte ben; hiç de rahat yutkunamıyorum kırkından önce yaşamdan ayrılmış şairler ve şiirleriyle ilgili bu kitap hakkında duygu ve düşüncelerimi dile getirmeye çabalarken.

Kitabın ilk dikkat çeken özelliği çok yazarlı oluşu. “Dinmez Tarla Kuşunun Şarkısı”nda altmış altı şairin yaşamı, şiirleri hakkında yazılarla birlikte yapıtlarından örnekler yer alıyor. Yazıların bazıları farklı kalemlerden çıkmış aynı şairi konu almakta. Bazı şairlerle ilgili tek yazıyla yetinilmiş. Sonuçta ortaya doksan yıllık geniş zaman aralığı içerisinde şiirle uğraşmış, kitap yayımlamış, ama yaşamını kırkından önce yitirmiş şairleri yeniden anımsatan, şiir kütüğüne kaydeden bir yapıt çıkmış. Şairler kitapta doğum yıllarına göre sıralanmış. “Dinmez Tarla Kuşunun Şarkısı”nın ilk şairi 1906 doğumlu Şinası Gündoğdu.

Gündoğdu yaşamını 27 yaşındayken yitirmiş. İlk ve tek kitabı 1930’da “Akrep” adıyla yayımlanmış. Kitabın son şairi, ilk kitabının yayın hazırlıkları sürerken kalp krizi sonucu yaşamdan kopan 1989 doğumlu Tayfun Gerz. 2013’te 6 Ekim günü yaşamını yitiren Gerz, aynı yıl Yaşar Nabi Nayır Şiir Ödülü’nde dikkate değer şair olarak değerlendirilmiş. “Ben şiirlerimi ölmüş ustalara gösteririm” diyen Gerz, başta Bireylikler olmak üzere Sincan İstasyonu, Akköy, Eliz gibi dergilerde şiirlerini yayımlamış. “Bağışlayın hüznün baharındayım //mutluluğun mevsimi kayıp” dizelerinin de şairi olan Tayfun Gerz’in şiirleri ölümünden kısa bir süre sonra “Erkenden Dünya” (2013) adıyla kitaplaştırılmış. Gerz’in aslında kendisinin olduğu kadar varoluşun da girdabını dile getirdiği “Girdap” başlıklı şiirinden birkaç dize okuyalım:

yuvasından düşmüş bir serçe yavrusu gibi seni sevmek

ve ancak, ölüm kadar yakınsın sevince

iki ucu asla kavuşmayacak bir perdeyiz

ayrı köşelerde bir

ölümle kalım arası mesafe, hasret

Kitapta tanıdık, bildik birçok şair ismin yanı sıra şiirin zamana karşı uzun koşusunda geride kalmış olanlar da var. Bu açıdan kitabın çok önemli bir “şiir kardeşliği” olduğunu da belirtelim. Vefa da zaten aynı zamanda bir kardeşlik, arkadaşlık, dostluk borcu değil midir? “Dinmez Tarla Kuşunun Şarkısı” tam da bunu yapıyor. “Şiir kardeşliği”nin gereğini yerine getiriyor. Türkiye Yazarlar Sendikası Genel Başkanı şair Mustafa Köz kitaba yazdığı sunuşta bu noktaya dikkat çekiyor. Köz, “Erkenci şairlere kardeşleri de bu armağanı verdi. Onlara şiirlerini anımsattı ve şiirleri için düşünüp yazarak onları yeniden şiire çağırdı” diyor… Mustafa Köz yazısında, Eray Canberk’in dizelerini de alıntılayarak şairler olarak kalanların, yaşamdan ayrılanların yalnızca yasını tutmakla kalmayıp onların “türkülerini” de sürdürmelerinin üzerinde duruyor. Eray Canberk’in dizelerini birlikte okuyalım:

bitmeden susarsa

bitmiş gibi türküsü

biliyorsanız eğer

siz sürdürünüz

solarsa çiçeği

vaktinden önce

anılarda yaşatın

kalsın ölümsüz

“Dinmez Tarla Kuşunun Şarkısı”nın bir başka özelliği de çok yönlü ve işlevsel bir kitap olması. Çok yönlü ve işlevsel oluşu yalnızca bir antoloji, biyografi, inceleme toplamından daha fazlasını okura sunmasından kaynaklanmıyor. Kitapta yer verilen şairlerin tümü de cumhuriyetin ilanından sonra şiir yazmaya başlamış. Onlar şiiri, yaşamlarının odağına almış dergilerde şiirlerini yayımlamış ve en genci 21, en yaşlısı 40’ında yaşama veda etmiş şairler. Altmış altı “tarla kuşu” ya da “beyaz ölüm kuşu”nun şarkısına aynı zamanda modern Türkçe şiirin bir başka birikimi ve deneyimi olarak da bakmak mümkün…

Kitabın oluşmasında seksen üç yazar katkıda bulunmuş. Orhan Veli, Halit Asım, Can İren, Levent Atalay, Kaya Çanca, Arkadaş Z. Özger, İlhami Çiçek, Nilgün Marmara, Kemal Kale, Cenk Koyuncu, Doğan Ergül, Aykut O. Antmen, Kaan İnce, Özge Dirik, Ali Cem Seber için birden çok kişi yazı kaleme almış. En çok yazı Doğan Ergül hakkında… Ergül’le ilgili üç yazıya yer verilmiş. Bu örnek çalışma, yazılan hiçbir şiirin boşuna yazılmış olmayacağına ve boşlukta kalmayacağına da bir kanıt sayılabilir. Kitapta konu edilen şairlerden kimisi yakalandığı amansız hastalık, kimisi kaza, kimisi özkıyım sonucu yaşamdan kopmuş.

Kimisinin de, Arkadaş Z. Özger gibi, katledilerek yaşama hakları ellerinden alınmış. “Dinmez Tarla Kuşunun Şarkısı”nın bize şair olarak bir daha hatırlattığı Bedrettin Cömert de katledilen isimlerden. Hasan Hüseyin’in şiirini inceleyen uzun soluklu çalışması “Eleştiriye Beş Kala” kitabıyla da tanınan Bedrettin Cömert aynı zamanda sanat tarihi alanında doçent olan bir akademisyendir. Cömert, 11 Temmuz 1978’de sabah evinin önünde arabasının içinde faşistlerce katledilir. Cömert, şiir dünyasına 1950’lerde girer. 1970’e kadar olan dönemde şiirleri birçok dergide yayımlanır. 1970’ten itibaren şiir yayınlamaktan vazgeçerek, eleştiri çalışmalarına ağırlık verir. Şiir eleştirilerinde şiirin yapı ve dil sorunlarına eğilir. Bedrettin Cömert’in “Tek Mümkün” başlıklı şiirinden bir bölüm okuyalım:

nasıl derseniz öyle olsun

kalmasın ellerim sizlerden uzak

birleşsin umudum en güzel eylemlerinize

erisin et

yitsin boşluk

bir biz kalalım çirkinliklere inat

Ölüm sözü geçer de aşkıyla, ironisiyle aslında bir hüzün yanardağı olan Cemal Süreya’nın dillere pelesenk olan dizeleri hatıra gelmez mi? Elbette “her ölüm erken ölümdür”. “Beyaz ölüm kuşları”, beyaz ölüm kuşlarının şarkısını söyleyen şairleri de arkalarına takıp giderler. Giderler ve geriye sözcükler, imgeler, dizeler, betikler, şiirler kalır. Ama bir şey daha kalır. O şiirlerden kanatlanıp giden ve bir daha geri dönmeyen kuşların boşlukları... Şairini arkasından götüren kuşların boşluğunu taşıyan şiirlerin kederi başka türlüdür. Açıkçası o kederin tarifi zordur, o nedenle mukayese de, benzetme de anlamsız kalır. Mustafa Köz’ün kitabın sunusunda belirttiğine göre yazıların toplanıp yayına hazırlanması sürecinde baştan sona Duygu Kankaytsın, Altay Ömer Erdoğan, Mutlucan Güvendir ve Nahit Kayabaşı büyük çaba ve emek sarf eden isimler olmuş. Anı, anma ve armağan olarak yayına hazırlanan ve şiir severlerle buluşturulan “Dinmez Tarla Kuşunun Şarkısı” aynı zamanda, şairin başka şairlere ve onların şiirlerine karşı vefası… Bu yönüyle de örnek gösterilecek bir çalışma. Emeği geçen herkes şiir adına teşekkürü hak ediyor…

ETKİNLİK… SÖYLEŞİ… DİNLETİ…

İzmir TÜYAP Kitap Fuarı

TÜYAP 23. İzmir Kitap Fuarı başladı. Bugün ziyarete açılan fuar, Kültürpark – Uluslararası İzmir Fuar Alanı’nda 22 Nisan Pazar gününe kadar okurların ve kitap severlerin ziyaretine açık olacak. Programa göre fuar süresinde şiir temalı birçok söyleşi, panel ve dinleti gerçekleştirilecek. Şiir konulu ilk etkinlik bugün, saat 15.45’te başlayacak “Şair Enver Ercan ve Şiiri” konulu panele Haydar Ergülen konuşmacı olarak katılıyor. Paneli Mehmet Erte yönetecek. Etkinlik Konferans Salonu I’de gerçekleşecek…

Bugün düzenlenecek bir başka etkinlik “Sivas Ağıtı… Ölümlerinin 25. Yılında İki Ozan: Metin Altıok ve Behçet Aysan” konulu söyleşi. 17.15’te başlayacak söyleşinin konuşmacıları Haydar Ergülen, Zeynep Altıok ve Eren Aysan olacak… Yarın saat 14.30’da Konferans Salonu II’de gerçekleşecek “Kuş Uçar, Kanat Ağlar” başlıklı şiir dinletisine Şükrü Erbaş ve Metin Karausta katılacak… 15 Nisan Pazar gününün bir başka etkinliği Ahmet Telli ile şiir dinletisi, Konferans Salonu I’de saat 15.45’te başlayacak. “Bin Bir Gece Masallarından Hareketle Bin Bir Hece Masalları ve Haiku Ruhu” konulu panelse 16 Nisan Pazartesi günü saat 14.30’da Konferans Salonu II’de düzenlenecek.

Gültekin Emre’nin yöneteceği panele konuşmacı olarak Sina Akyol, Nesrin Kültür Kiraz ve Erol Özyiğit katılacak… Aynı gün düzenlenen “Günümüzde Şiirin Dolaşımı”yla ilgili söyleşi saat 16.00’da başlayacak. Konferans Salonu II’deki söyleşinin konuşmacısı Arife Kalender olacak. 16 Nisan Pazartesi gününün bir başka etkinliği “Ülkü Tamer'i Anıyoruz” konulu panel. Saat 18.30’da Konferans Salonu II’de gerçekleştirilecek paneli Aydan Ay yönetecek. Konuşmacılar Veysel Çolak, Aslıhan Tüylüoğlu, Haldun Çubukçu, Seyyit Nezir…18 Nisan Çarşamba günü saat 18.15’te Konferans Salonu I’de başlayacak “Rengârenk Şiir” başlıklı söyleşiye Kazım Güzel, Asım Gönen, Tacim Çiçek konuşmacı olarak katılacak. Aynı gün saat 18.15’te başlayacak “Değişik Ülkelerden Üye Şairlerimizin Katılımı ile “Kardeş Dillerde Barış Şiirleri” konulu şiir dinletisi gerçekleşecek.

Dinleti Konferans Salonu I’de düzenlenecek. 18 Nisan Çarşamba gününün şiir temalı son etkinliği “100. Yaşında İlhan Berk’ten 10 Şiir” başlığını taşıyor. Saat 19.00’da Konferans Salonu II’de düzenlenen etkinliği Tataryen Lokman yönetecek. Yunus Koray, Yusuf Alper, Hüseyin Peker, Aslıhan Tüylüoğlu, Özge Sönmez, Harun Atak, Özlem Tezcan Dertsiz, Mehmet Sadık Kırımlı, Önder Çolakoğlu ve Cem Seyhun Ünbay etkinliğe katılan isimler… “Zor Dönemlerde Şiirin Gücü” konulu söyleşi 19 Nisan Perşembe günü saat 14.15’te Konferans Salonu I’de yapılacak. Tülin Dursun’un yöneteceği söyleşiye Ahmet Çakmak, Erkut Tokman, Hayri Kako Yetik, Lal Laleş ve Tacim Çiçek konuşmacı olarak katılacaklar.

Aynı gün düzenlenecek “Barışa ve Aşka Şiirler” başlıklı şiir dinletisi 19.15’te Konferans Salonu I başlayacak. Dinletiyi Berfo Bari yönetecek, katılımcılarsa Esra Keskin, Şahin Amara, Ümit Yaşar Işıkhan, Recai Atalay, Ahmet Jundi, Hülya Deniz Ünal,Ali Şeker, Zerdeşt Cemal, Cem Seyhun Ünvay ve Receb Dildar olacak. “Şiiri Şiirle Çoğaltmak, Odağında Uzaktan Uzağa” başlıklı söyleşi 20 Nisan Cuma günü saat 13.15’te Konferans Salonu II’de düzenlenecek. Hakan Cem’in yöneteceği söyleşiye konuşmacı olarak Gültekin Emre ve Sina Akyol katılacak. Aynı gün saat 17.00’de başlayacak “Sanatlar Arasında Edip Cansever Şiiri” konulu söyleşi konferans Salonu II’de gerçekleşecek. Gülce Başer’in yöneteceği söyleşiye Ceren Olpak, Dilek Tunalı, Hakan Cem, Mehmet Zaman Saçlıoğlu konuşmacı olarak katılacak.