Özgün E. Bulut: 'Yas'la direnmek...

Özgün E. Bulut’un Kuşların Kanadına Sığındım adlı kitabı raflarda! Bulut toplumcu bir izlekte...

Google Haberlere Abone ol

Aslısu Uluçay

DUVAR - Hayat aslında sanıldığı kadar hızlı akmıyor. Tarih de öyle. Yaşananlar arasında benzerlikler o kadar fazla ki. Sorun bu benzerlikleri yaşanılan şu zaman dilimine taşımak ve buradan da geleceğe aktarmak kısmında. Bu yapılabiliyorsa işin geleceğe taşınan kısmı da bir bakıma sağlanmış oluyor. Özgün E. Bulut’un Kuşların Kanadına Sarıldım isimli şiir kitabını okuyunca bu duyguları yakaladım.

Dört bölümden oluşan bir kitap Kuşların Kanadına Sarıldım ve Özgün E. Bulut yaşanılanları aktarmanın derdinde. Anlatımcı bir şiir de demek mümkün onun dizelerine. Derdi var, öfkesi var ve bunları aktarmak için ısrarcı. Kimseye öğretmek gibi bir durum değil bu. Ortak olduğu kavgadan samimiyeti alıp getiriyor. Walter Benjamin Pasajlar’da SenanCour’dan aktarır: “İnsanoğluna bir başkent, mutlaka gerekli değildir.” Tam da bu sözden şöyle bir çıkarsama yapmak mümkün. İnsanın kalbini dayayabileceği, vicdanına taşıyabileceği bir şiiri mutlaka olmalı. Özgün E. Bulut, Kırılma Vakti ile çıktığı vicdan yolculuğuna, Kuşların Kanadına Sığındım ile devam ediyor.

Özgün E. Bulut

DEVRİMCİ BİR RUHUN ŞİİRİ

‘Dalı kırılmış bütün ağaçların acısına yaslanan’ bir şair Özgün E. Bulut, Kuşların Kanadına Sarıldım ile “yas”ı ayaklandırıyor, “yas”ı örgütlüyor, “yas”la direniyor. Onun şiirleri, devrimci bir ruhun öfkesini naif bir anlatımla buluşturan şiirlerdir. Yitmesinden en çok korktuğumuz sesleri duyarız. Annelerin seslerini örneğin, yarım kalmış hikayelerin ya da mesafelerin seslerini… Arjantinli annelerin arasına karışır, Galatasaray Meydanı’nda anlatılan her hikayenin sırdaşı olur, sokaklarda vicdanımızı ararız. Özgün E. Bulut bu kitabıyla, bizlere bir ok fırlatıyor. Vicdanla, umutla, anmayla, anımsamayla fırlatılan bu okun hedefinde ise hep insan var.

“adını bildiğin dağlarda ormanlar yanıyor

ama bu seni hiç mi hiç ilgilendirmiyor”

Özgün E. Bulut’un şiirleri toplumcu bir izlekten besleniyor. Kırık dökük yüreklerin duyulmayan çığlığını taşıyor dizelerine. Yaşanan yığınca acının ortasına bir düş bahçesi bırakıp, umudu ekiyor. Sizin de onunla sesinizi yükseltip, uzattığı eli tutmanızı istiyor. İlk şiirden başlayıp, son şiire kadar geldiğinizde, bu karanlık günlerin arkada kaldığına dair umutlarınız büyüyor ve dahası şiir ekilen bir balkondan dışarıyı izlediğinizi düşünüyorsunuz.

“elinizden daha neyin alınmasını bekliyorsunuz

nifak kapıdayken yanaş senden uzak olmayana”

Kuşların Kanadına Sarıldım’da bir olmaya dair bir serzenişi var şairin. Bir olmak, bir arada olmak, birlik olmak... Hepsi de nihayetinde aşkın kapısına dayanan kavramlar. “Gözlerine gözlerimi eklediğim gün kendimi tamamlayacağım” derken nar olup, sevdaya düşen bir tutsağın çilesini dokur. Yarım kalan aşklara dönüp bakar ve ah çeker. Sonrası ise uzun bir yoldur.

“dinle,

uzun bir yolu kelime kelime izlerken özledin

sınırsız bir duygu ilkyaza düşerken

hoyrat bir sevgide buluşturdun mesafeleri”

ANNEYE SIĞINAN ŞİİRLER...

Kuşların Kanadına Sarıldım’da yer alan şiirler sadece kalbe düşen şiirler değil, aynı zamanda aklımızı da yokluyoruz onlarla. Bizi biz yapan ve bizi bir arada tutan şeyleri tekrar görüyoruz. Solmuş bir fotoğrafı canlandırıyor, tozlu rafları temizliyor, baharın kokusuna tutuluyoruz. Hikayelerimizin ve yaralarımızın benzerliğini fark ediyoruz. Dertler arasında farklar olmadığını, bütün dertlerin ortak olduğunu yeniden yeniden içselleştiriyoruz.

“hafıza kimliğin ardındaki en derin yaradır

unutulmayan ve yeniden yeniden sağalan

sözlerin içindeki o son duyguyum işte.”

Bu kitaptaki şiirlerle, hayat ve ölüm arasında gidip gelen, ancak ölümü insana yakıştırmayan, ‘ölümden uzak bir portakal bahçesinde geziyoruz’. Şiir biraz da bu değil mi zaten? Sokakların içinden geçip, gözleri yakalamak ve oradan kalbe konuk olmak…

Daha çok anne ile sohbet, anneye sığınma, en güvenli yerin anne yüreği olduğunda ısrar var şiirlerde. Anne, şiirlerin odak noktası ve çocuğun sığındığı en güvenilir imgedir. Öksüz kelimelerin beslendiği gökyüzünün en parlak halidir. Bir yıldızın, diğer yıldıza göz kırpmasıdır.

“dalı kırılmış bütün ağaçların acısına yaslanan annem, oğlum derdi

bir dizinde keder, diğerinde umut, kollarını açarak derdi

her saniye, her dakika, her saat, her hafta oğlum derdi”

Kuşların Kanadına Sarıldım, Özgün E. Bulut, 64 syf., Totem Yayınları, 2018.